kendime göre güzel sözler, şiirler, yazılar ...

herkes1907

...
Kayıtlı Üye
7 Haziran 2011
759
9
118
buraya yazacağım bütün sözler, şiirler, yazılar alıntıdır.**

bende buraya kendimi nedense çok ait hissettim ve bütün herşeyi bi başlık altında toplamaya karar verdim :) başlayalım bakalım :)


Birini sevmek kolaydır..
Onunla gezmek eğlenmek..
Ama derdini paylaşabileceğin teselli verebileceğin,
zor gününde yanında olabileceğin,
Ağladığında gülümsetebileceğin
Ve bunları karşılıklı yapabileceğin birini sevmek ;
Çok zordur hayatta..
Ve yaşamak çok kolaydır her nefes alışımızda..
Ama ; İnsan gibi yaşamak,Adam gibi sevmek zordur bu hayatta..
 
Hissetmeyi hak etmediğim şeyler hissediyorum. Hele öylesi var ki içimde gözüm gördükçe kemirir aklımı, kalbimi. Sömürür içimde iyi olan ne varsa. Elimde kalan tek şey kaçıp gitme arzusu olur. Senin başkalarına dokunduğun, başkalarıyla gezip tozduğun, güldüğün, vakit geçirdiğin her an benim içimden trenler kalkıyor. Vagonların ağırlığı çöküyor üstüme. Rayların pası yansıyor yüzüme. Dumanıyla içimi koca bir sis kaplıyor. Her ne kadar o trene binip gitmek istesem de insan kendi içinden kaçamıyor.
 
Seninle bir hayatı paylaşmak istiyorum ben. Mesela aynı kapının bir anahtarı sende bir anahtarı bende olsun. Gece su içmek için kalktığımda seni görüp gülümsemek ve yanağına bir öpücük kondurmak istiyorum. Sabahları senden önce uyanıp, senin uyuduğunu görünce uyuyor numarası yapmak istiyorum. Ve her sabaha senin nefesini hissederek uyanmak istiyorum. Beraber çok sevdiğim futbol maçlarını izleyelim istiyorum. Ben oyunculara bağırırken bana bakıp benim o halimle dalga geç, eğlen istiyorum. . Gece çocuğumuz ağladığında “hadi ama sıra sende” demek istiyorum Ben İşten gelince sen karşıla ve sıkı sıkı sarılıp “seni çok özledim” demek istiyorum.
 

ne güzel yazmışsın... beni de ağlatıyosun bu arada ( inşallah böyle bi hayatın olur mutlu ve huzurlu....
 
Bir erkeğin kadını olmak istedim..

Ama öyle sıradan bir erkeğin değil
Özel bir erkeğin kadını olmak...
Ve sadece yakışıklılıkla parayla pulla işim olmaz
Önyargılarla da...
Ben aklı başında zeki dürüst ne istediğini bilen bir erkeğin kadını olmak isterim...
Gözlerinin içine baktığımda içimi ısıtan
Ellerimi her tuttuğumda kalbimi deli gibi attıran

Bir erkeğin kadını olmak istedim...

Ben öyle özel bir erkek istedim ki
Ona sığındığımda etten bir duvar etrafımı sarsın
Ağladığımda elleriyle göz yaşlarımı silsin
Tek başıma ayakta durmak istediğimde bana güvensin destek versin
Oyunlar yaparak önüme engeller koymasın beni küçümsemesin benimle dalga geçmesin
Başarılarımı takdir edebilsin kıskançlık krizine girmeden beni desteklesin..


Öyle bir erkeğin kadını olmak istedim ki
Üzüntüsünü kederini sıkıntısını gözyaşlarını benimle paylaşabilsin...
Ona sığındığım gibi bana sığına bilsin dizlerimde yatarken tüm sıkıntılarından uzaklaşabilsin...
Küfürler ağzında sakız gibi olmasın sorunlarını güç kullanarak değil de zekice çözebilmeyi bilsin
Yıkılmasın yılmasın her daim ayakta olabilsin
Ayakta durması için uzattığım ellerimi geri çevirmesin...

Öyle bir erkek istedim ki
Karşısındakini kadın gibi hissettirebilsin
Giyimine kuşamına dikkat etsin kendine bakmayı bilsin temiz ve titiz olsun
Benim bakımlı olmamı beklediği gibi kendisi de bakımlı olsun...
Ona güvene bileceğim bir erkeğin kadını olmak istedim...
Beraber bir yere gittiğimizde etrafında ki kadınları göz hapsine almasın
Yalnızken farklı dostlarının yanındayken farklı davranmasın
Kendimi özel hissetmeme sebep olsun
Sevgisini vıcık vıcık değil de yerli yerinde gösterebilsin
Kendinin olmadığı yerde gölgesini her an hissettiğim çevreme hissettirebileceğim
Benim olmadığım yerde gölgemi her an hissedecek çevresine hissettirecek

Bir erkeğin kadını olmak istedim...
Bana güvenen bir erkeğin kadını olmak istedim...
Yanımda gördüğü her erkek için kafasında senaryolar yazmayan sorgusuz sualsiz triplere girmeyen en yakın arkadaşlarını kıskanmayan...
Bir kadın gibi beni kıskandırmaya çalışmayan beni denemeyen sınamayan etrafımdaki bayanlarla kıyaslamayan her şeyime karışmayan
Kasıntı kasıntı ortalıkta dolaşmayan
Başkaları ne düşünecek düşüncesi ile yaşamayan başkalarına kendini ispat etmeye çalışmayan
Olduğu gibi olan insanları da olduğu gibi kabul eden
Yanımda romantik bir aşık muzur sevgiye ilgiye ihtiyacı olan bir çocuk kollarına sığına bileceğim bir delikanlı....
Girdiği ortamlarda oturmasını kalkmasını konuşmasını bilen bir beyefendi olan...

Bir erkeğin kadını olmak istedim....
Sinirli veya üzgün olduğumda üzerime gelmeyecek bir erkeğin kadını olmak istedim...
Neyin var sorusuna cevap alamadığında; çekip gitmek ve yahut sinirlenmek yerine
Anlayış göstermesini gelip sarılmasını yanağıma bir buse kondurup benimle sessizliği paylaşabilmesini istedim.
Annesi ile aramda denge kurabilmesini istedim kendi ailesini sevip sayıp gözetebildiği gibi
Benim ailemi de sevip sayan gözeten ve tüm sorumluluklarını bilen
Yeri geldiğinde kılıbık yeri geldiğinde taş fırın olan
Bana sözünü dinletebilen aynı zamanda beni şımartabilen
Yeri geldiğinde de bir bebek gibi kendisiyle ilgilenebileceğim bir erkeğin kadını olmak istedim...

Bana şiirler yazan bana şiirler yazdıran aşkın ve verdiğim değerin kıymetini bilen bir erkeğin kadını olmak isterdim.
Küçük süprizleri olan aşkı hem yaşayan hem yaşatan
Yalansız çıkar gözetmeden
Beni etim için değil tüm varlığım ve ruhumla sevebilen bir erkeğin kadını olmak istedim.
Sevmeyi bilen tüm kadınların dili olmak istedim...

En çokta senin olmak istedim...
 
Başka hiç kimse tarafından dokunulmamak, konuşulmamak, bakılmamak hatta!

Biraz korunmak, biraz şımarmak...

Bir kaç çeşit yemek yapmak, İstiklal caddesinde sıkı sıkı elini tutmak,
belki film izlemek ama mutlaka çekirdek çitlemek, bi yerlerde çay içmek,
Pazar sabahı kahvaltısı etmek uzun uzun, sahilde yürüyüş yapmak gibi küçük
ama zor heveslerim var!

Neden mi?
Herkesin eli tutulmaz,
herkesle film seyredilmez,
herkesle çekirdek çitlenmez,
herkesin kadını olunmaz da o yüzden!

İçinden gelmeli...
Hücrelerine kadar hissetmeli, dna"larına kadar bilmeli insan!
Düşünerek emin olunmaz, bir anda ya olunur ya olunmaz.
Bir de şu yakın geçmiş duvarları olmasa, kafa da hiç karışmaz ya, olsun!
Oysa bazen tek bir söze ya da bir bakışa yıkılır bütün duvarlar...

Kek yapmayı da öğrenmek lazım aslında bi ara!

Sabahları uyandığımda "günaydın sevgilim" mesajları görmek istiyorum
telefonumda. Gün içinde özlediğim birisi olsun istiyorum. Özlemek istiyorum
birini. Çok özlersem dayanamayıp gidip sarılmak istiyorum. Dayanamamak
istiyorum!

Çalışırken, düşünmek istiyorum sonra onu! Aklımda olduğu için gülümsemek
istiyorum ara ara... Gülümsediğim için daha çok çalışmak...

Birini sevmek istiyorum; hiç kimseyi sevmediğim gibi, biri sevsin istiyorum
beni, hiç sevilmediğim gibi...

Biri o kadar çok sevsin ki beni, hatalarımı da sevsin istiyorum!
O kadar çok sevsin ki; hata yapmaktan ödüm kopsun!

Kıskansın istiyorum biri beni! Sorsun istiyorum "neredesin" diye, "Hımm kim
aradı bakayım" diye! Ben sormam ama, korkmasın. O sorsun!

"Biliyo musun ne oldu?" ile başlayan heyecanlı cümlelerimin sonuna kadar
tahammül etsin istiyorum biri bana. Mutlaka ipe sapa gelmez bir şey
olmuştur ama dinlesin sonuna kadar. Ya bi yavru kedi macerası ya da işte
ona benzer bir şeyler olmuştur. Ben de her seferinde sanki bahçeyi
kazmışımda hazine bulmuşum gibi heyecanla ve öneminin üzerine basa basa
anlatırım ya, dinlesin işte. "Ya, evet, çok mühim bir şeyler olmuş" falan
desin bi de sonunda...

Şimdi ben istesem İstiklal caddesinde birinin elini tutup gezemem mi?
İstesem benimle birlikte çekirdek çitleyip aynı anda film seyretmeyi de
başarabilecek birini bulamam mı bi arasam?
Şimdi ben yalnız olmak istemesem, yalnız olur ve bunları da yazıyor
olurmuydum?
Hiç sanmam!

Birinin elini tutmakla, birinin elini, sıkı sıkı tutmak arasında çok fark
var!
Ya tutarsın ya da tutmazsın ya da, tutmuş gibi yaparsın işte.
Ben yapmam!
Bunu zaten bilirsin.
Kimin elini tutacağını yani.
Deneyerek bulmazsın.
Sadece bilirsin.
Bilmek!
Açıklaması yok.

Ve ben elini sıkı sıkı tutmayacağımı bildiğim hiç kimseyle İstiklal
caddesine gitmeyeceğim!
Heyecanla ve özene bezene olmadıktan sonra kimseye yemek yapmayacağım!
Repliklerin bir anlamı yoksa, kimseyle film seyretmeyeceğim.
Zaten çekirdeği unutsun bile, asla olmaz!

Birinin kadını olmak istiyor canım; biraz korunmak, biraz şımarmak...

Çekirdek mutlaka olsun!
 
bu videoyu bi iki hafta önce izlediğim de hüngür hüngür ağladım resmen. kendi kendime dedim biz ne dertlere ağlıyoruz neler olmuş bi daha olmayacağı ne malum. işte bugünde bu videoyu izlediğim geldi aklıma paylaşmak istedim herkesle. sakaryada okumamdan da kaynaklanan biraz buruklukta var içimde. daha bi senem olmasına rağmen benimsedim orayı. çok sevdim. yıkılan binaların şimdi ki halini aldığını gördüğümde çok şaşırdım. sakarya halkı izmit halkı bunun da üstesinden gelmiş dedim. hem de en iyi şekilde. şimdi sakaryaya bakıyorumda sanki hiç depremi yaşamamış gibi binaları. sakaryadan gelmeden önce son gittiğim yerlerden bi tanesi de deprem müzesi oldu. deprem müzesine girmemle çıkmam bir oldu diyebilirim. o insanlar için dikilmiş işaretler insanların isimleri resimlere daha fazla dayanamadım. ama şimdi videoyu izledikten sonra sakaryaya gidince ilk işim o müzeye tekrar gitmek olcak diyorum. inşallah gidebilirim. Allah bi daha kimselere yaşatmasın böyle durumları. unutmadık unutmayacağız. #17Agustos1999

[video=youtube;EI-NLI0sO9M]http://www.youtube.com/watch?v=EI-NLI0sO9M&feature=youtu.be[/video]
 
Kalır gibi gidişlerini izledim önce, sonra gider gibi kalışlarını…
Ve anladım ki ne sen gidebiliyorsun ne ben kalabiliyorum. Öyle bir hayat yaşıyoruz ki şimdi; ağlamak gülmenin mahkumu, gülmek ağlamanın gardiyanı gibi sanki…

Kahraman tazeoğlu
 
"Belki öğrenebiliriz birbirimizi sevmeyi. Başarabiliriz birbirimizin olmayı. Sen benimle uyurken, ben hâlâ bunun bir rüya olduğunu düşünüp, bir çocuk gibi gülümserken bulabilirim kendimi.

Belki olur. Sen ve ben birbirimizin parçası oluruz, birbirini tamamlayan, birini diğerine bağlayan. Belki birimizin cesareti yok eder diğerimizin kendine esaretini. Birbirimizin aksi yönüne adım atmayı bırakıp, başarabiliriz birbirimize doğru yürümeyi. Belki seversin, daha önce hiç kimseyi sevmediğin gibi. Belki ilk defa sevebilirim gerçekten birini. Ve ilk defa hissederim, birinin beni tüm benliğiyle hissettiğini. Belki birimizin toklukları doyurur diğerimizin açlıklarını.

Belki biz iki mutsuz, bu belkilerden yola çıkarak, sonunda birbirimizin oluruz. Mutlu ve koşulsuz.

Kim bilir.."





*alıntı
 
" Hastayım, keyifsizim, üzgünüm. Her gün biraz daha kendimden vazgeçiyor, ellerimin arasından kayıp gidiyorum.
Küçük tutunma çırpınışlarım da tükenmek üzere. Her şeyi kabullenmeye artık hazır gibiyim. Ben artık yeni bir başlangıç değil, bir son istiyorum. Huzurlu bir son. "
 
"Beklersin. Hayatın boyunca beklersin. Birinin gelip seni kendi içine taşımasını, anlamasını, duymasını. Beklersin çünkü yalnızlığını tek başına taşımak ağır geliyordur artık sana. Beklersin çünkü kendin dışında biriyle konuşmaya ihtiyaç duyarsın; seni dinleyen, duyan, hisseden biriyle. Seninle konuşan biriyle, ve bundan zevk duyan. Onu dinleme zevkini sana da duyduran. Bütün hayatın mükemmel birini değil, seni senden kurtarıp kendisiyle paylaşabilecek birini beklemekle geçer. Sayısız ayak sesi duyarsın yanından geçen, içinden geçen; ama hiçbirinin sesi beklediğin insanın ayak sesi değildir. Sayısız cesaret gösteremeyen insan tanırsın, ve cesaret gösterebilen. Ama hiçbiri senin korkularını yenebilecek güçte olmaz. İnanma ihtiyacını doyuramaz. Ondan çok kendine inanma ihtiyacını. Bazen denemek için açarsın kapılarını. Bilirsin onlar da değildir aradığın. Öyle de olurlar. Anlamsız bir boşluğu anlamsızca doldurup giderler. Sen gidersin ya da. Sonunda biri gelir. Kaçmaya başlarsın ondan. Çünkü bütün korkularını su yüzeyine çıkarır; korkudan öleceğini sanırsın. Tıpkı bir çocuk gibi, ölmemek için kaçarsın korkularından. O kadar uzun zamandır saklanmışsındır ki kendi içine, birinin sana uzanan elini tutmaya korkarsın. Bağlanmaktan, tutunmaktan, anlaşılmaktan, birinin varlığına alışmaktan, o varlığın senin için bir anlam taşımasından korkarsın. Çıplak kalmaktan. Saklanacak bir köşenin kalmamasından. Çünkü o eli nasıl tutman gerektiğini bile bilmezsin, kalması için onu nasıl sevmen gerektiğini. O kadar uzun zamandır mutsuzsundur ki, kalbinde acıdan başka bir şey duymaktan korkarsın, seni mutlu olabileceğine inandıracak bir şeyin varlığından. Sarılıp paylaşmak ister kendisini seninle, seni kendisiyle. Güzel bir anlamı olan her şeyden korktuğun gibi, onunla aranda güzel bir anlam yakalamaktan korkarsın. O da şansını dener ve gider. İstediğin olur. Bu defa biraz üzülürsün ama. Çünkü kalmasını istemiştir bir yanın. Sonuç olarak yıkılmaz yine senin taştan duvarların. Sen yeniden başlarsın beklemeye kalenin içinde. Çünkü inanmak güzeldir, gitmeyecek birinin geleceğine."
 
Sevdalık uzun bir yol gibidir
sevdiğini söylemek için hep birkaç adım daha var zannedersin
yarınlara ertelersin
ama bazı sevdaların yarını olmaz.
kabullenirsin hatalarını yüzleşirsin geçmişin hayaliyle
ve pişmanlıklarını geride bırakmak için
yeniden bir yol çizmeye çalışırsın kendine
peşini asla bırakmayacak olan keşkelerle birlikte.
 
" hani herkesin bir gizli sevdası olmuştur,içinde büyüttüğü,kimseye söyleyemediği,söylemekten dahi çekindiği yalnız kendinin bildiği kalbinde büyüyen bir sevda.
hangi yaşta nerede ne zaman karşına çıktığının pek bir önemi yoktur,şöyle ki, iş hayatında olabilir okul hayatında olabilir veya normal hayatta olabilir.örneğin okul hayatında
yaşadığın gizli sevda gizli tutku gizli gizemli yalnız sana özel bir aşk tek taraflı büyüyen tek taraflı yaşanan bir aşk.bir anda olan ancak bir anda unutulmayan bir tuttkudur.
hani o bilmeden ona bakarsın uzun uzun gizemli gizemli,bilirsin belki onun başka bir sevdiği vardır başka alemlerdedir sana göre değildir her şeyiniz farklıdır okuduğunuz
kitaplar gezdiğiniz yerler izlediğiniz diziler dinlediğiniz müzikler belki tuttuğunuz takımlar bile.bu farklar gözünüze hiç gelmez çünkü bu farkları kapatan bir tutkunuz vardır.
her gün belli umutlarla okula gidip büyük hüsranlarla eve dönebilirsiniz.her gün ona nasıl açılacağınızı onu nasıl etkileyeceğinizi düşünebilir dersleri dahi dinleyemeyebilirsiniz.
konuşkansanız belli aralıklarla suskunlaşıp belli aralıklarla dertlenebilirsiniz.onun yaptığı her hareket gözünüze güzel görünebilir,gün gelir onun farkında olmayacağını bile bile
ona küsebilirsiniz tabi onun haberi bile yoktur. eminim yaşayanlar ne demek istediğimi anlıyordur.onun sizle normal arkadaşca konuşması sizin değişik düşüncelere kapılmanıza
neden olabilir.belki o da benden hoşlanıyo gibi.ama gün gelince böyle bir şey olmadığını anlarsınız.evet her gün farklı duygular yaşarsınız.rüyalarınıza girebilir ve eminim
rüyalarda birbirinize kavuşuyor olursunuz.ve uyandığınızda büyük bir hüsranla karşılaşırsınız.o rüyanın etkisiyle zamanda bir durgunluk yaşarsınız gözleriniz yine sevdanızda olur
bakarsınız bakarsınız ama karşılıksızdır bakışlarınız. "
 
‎"Bulunduğu durumdan hiçbir zaman memnun olmayan, kalbinin boşluğundan dolayı yorgun düşen, her zaman kuşkular içinde yaşayan ve elinden kaçırdığı bilmem hangi varlık için iç çeken insan, bir an bile gerçek huzura kavuşamaz. Öyleyse yüzünüzü Allah'a çevirin ve başka şeylerde el çekin..."
 
Siz çoksunuz, oysa ben tekim. Bana dilediğinizi söyleyin ve yapın. Dişi koyun gecenin karanlığında kurtların avı olabilir... Fakat kanı, vadinin taşlarında tan ağarıp da güneş yükselene değin duracak!

Halil Cibran
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…