Kazım Karabekir

DatluCadu

5 dakkaya hazırım
tek ayak cezası
Kayıtlı Üye
12 Temmuz 2006
22.576
769
413
45
Kazım Karabekir, en fedakar subay neslimizin seçkin örneklerinden. Gençlik yıllarını cepheden cepheye koşarak geçirmiş bir Osmanlı subayı. Mağlubiyetleri de yaşamış, zaferi de. Hem büyük bir asker ve kahraman, hem insan olarak üstün vasıflara sahip. “Nefs terbiyesi” denen zor savaşı da kendi benliğinde vermiş bir kişilik. Kıskançlık, bencillik, gurur, kibir, dedikodu, kin, intikam gibi insani denebilecek kişilik kusurlarından arınmış yüksek bir karakteri var.

İlk yılları ve eğitimi
Jandarma Alaybeyi Mehmed Emin Bey'in oğlu olarak 23 Temmuz 1882'de, İstanbul'da doğdu.[2] 1902'de Harbiye Mektebi'den, 1905'te Mekteb-i Erkân-ı Harbiye'den mezun oldu.


Sadece asker değil. Diğer komutanlarda şahit olmadığımız özellikleri var. Bugün için bile ileri düşüncelere sahip. Bir kere doğuştan eğitimci. Yıllarını geçirdiği Erzurum’da bunu her fırsatta gösteriyor. Gerek kolordusunun himayesine aldığı binlerce yetimin eğitilmesi, gerekse halkın irfan seviyesini yükseltebilmek için çalışıyor. O hengamenin içinde vakit ve enerji ayırarak çocuklar için ayrı, yetişkinler için ayrı piyesler yazıyor, bunları sahneye koyduruyor, şiirler yazıyor, bazılarını marş olarak besteliyor. Ruslardan kalma hurda bir motor bulsa çocuklara motor sınıfı kuruyor, eline hurda bir telefon santralı geçse telefon kursu açtırıyor. Meslek sahibi yapmaya çalıştığı yetimleri akşam yemeklerinde sofrasına oturtarak onların görgüsünü arttırmaya çalışıyor. Erzurum halkını spor ve beden eğitimine teşvik ediyor. Pedogoji konusunda yazılmış Amerikan kitaplarını tercüme ettirerek kendi açtırdığı okullarda burada anlatılan yöntemleri uygulatıyor. Şu yıllarda yapılan bir uygulamanın dünyadaki ilk örneğini veriyor: Sarıkamış’da bir ‘çocuk köyü” kurdurmuş. Aynı anda, mahiyetindeki kurmay adayı subayları arazide bizzat eğitime çıkararak yetiştiriyor. Edirne’de görev yaptığı 1912 yılında da Karabekir’in yetiştirdiği adayların sınavı birincilikle kazandığını biliyoruz.

Askerliğine laf eden zaten yok. Ancak, sıradan bir generalden fazlalıkları var.. Nereye gitse kuvvetli bir radyo alıcısı diktirerek, Londra, Moskova gibi radyoların haberlerini dinletiyor. Sürekli olarak birinci elden dünyadaki askeri gidişatı izliyor. Stratejisini buna göre güncelliyor. Doğu Cephe’sindeki ileri harekatımızın zamanlaması hakkında Mustafa Kemal’le, telgraf üzerinden yaptıkları tartışmaları ve gelişmelerin Karabekir’i nasıl haklı çıkardığını, o günlere meraklı olanlar bilirler.
 


Oturduğum muhitte ismi geçiyor k.karabekirin

Onun gibi bir asker bir subay dünyaya bir daha gelmez.

Nur içinde yatsın.

 
Anadolu’ya ilk geçen komutanımız Karabekir. Mondros Mütarekesi Karabekir’i Kafkas Kolordusu Komutanı olarak Tebriz önlerinde bulur. O gün itibarı ile Bakü’de bile Osmanlı birlikleri vardır ve etrafta tehdit oluşturabilecek düşman kuvveti bulunmamaktadır. Teslim olmuş bir devletin generali olarak karargahı ile birlikte Batum üzerinden Trabzon’a geçer. 28 Aralık 1918’de İstanbul’a döner. Gemi Büyükdere önlerinde iken dürbün ile kıyıyı seyretmektedir. Bir İngiliz mangasının Büyükdere’deki Türk bayrağını indirerek İngiliz bayrağını göndere çektiğine şahit olur. O anda “Tek dağ başı mezar olana kadar savaşmalı” kararını verir. “Bu kararı verdikten sonra İstanbul önlerinde demirlemiş müttefik donanması gözüme bostan korkuluğu gibi göründü” der.

İstanbul’da iken İsmet İnönü ve Mustafa Kemal ile de görüşür. İsmet Paşa tam bir yılgınlık içindedir.. Çiftçilik yapıp at yetiştirmeyi teklif eder.. Mustafa Kemal ise Anadolu’ya geçme fikrine “Olabilir, bu da bir fikir” cevabını verir. O sırada Atatürk, Kurtuluşun hükümette görev almakla mümkün olabileceğini düşünmektedir.Karabekir bu yolların kurtuluşa varmayacağını, bir an önce Anadolu’ya geçerek silaha sarılmanın tek yol olduğunu ilk söyleyer.

İstanbul’dan, 12 Nisan, 1919’da mücadeleye başlamak üzere ayrılır. 17 Nisan 1919’da Samsun’a çıkarak buradan kendisini 15. Kolordu Komutanı olarak tayin ettirdiği Erzurum’a geçer.

19 Mayıs, 1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal’in hiç oyalanmadan Erzurum’a gelmesi için israrcı olur. Mustafa Kemal Erzurum’da iken İstanbul tarafından görevinden alınır.İstanbul tarafından görevden alınmadan kendisinin istifa etmesinin daha uygun olacağı konusunda Mustafa Kemal’i uyarmıştır.

Karabekir, artık askerlikle ilişkisi kesilmiş Mustafa Kemal’e, en zayıf olduğu o anda, “Ben ve kolordum emrinizdeyim” demiş insandır. Mustafa Kemal’in, kendisini tutuklamak için yanında getiriyor zannetiği askerleri, Karabekir Mustafa Kemal’in emrinde muhafız birliği olarak bırakmak üzere getirmiştir. Mustafa Kemal’in Erzurum Kongresi’ne katılmasına karşı çıkılınca, kendisine kefil olarak kabul edilmesini sağlayan da Karabekir’dir.

Tüm İstiklal Savaşı boyunca kahramanca hizmet etmiş, savaşın zafere ulaşan ilk cephesi Doğu Cephesi olduktan sonra buradan kaydırılan askeri birlikler batı cephemizdeki zaferde rol oynamışlardır.

İstiklal Savaşı bitip yurdumuz düşmandan temizlendikten sonra, sıranın ekonomik, sosyal, siyasi cephelerde yapılacak mücadeleye geldiğini düşünür. Mustafa Kemal ile fikir ayrılığına düşerler. 17 Kasım, 1924’de kurulan Terakkiperver Cumhuriyetçi Fırka’nın kurucuları arasnda yer alır. “Bağımsızlığımızı kazandık, hürriyetimizi kaybettik, şimdi bu uğurda siyasi mücadeleye girmemiz gerekmektedir” der.

Karabekir, karşısındakilerden kendi düzgün karakterine uygun davranış beklemekle aldanmış, belki hayatının en büyük hatasını yapmıştır. Şeyh Said isyanı bahane edilerek Takrir-i Sükun kanunu çıkartılır ve 3 Haziran 1925 tarihinde bakanlar kurulu kararıyla parti kapatılır. Parti ve kurucuları, gericilikle, “irtica”yı kışkırtmakla suçlanırlar. Bu aşamada Karabekir gibi bir komutan zindanlara atılır, idamla ve Atatürk’e suikast düzenlemekle suçlanır. İstiklal Mahkemesi'nde yargılanıp, beraat eder.

1927'de TBMM'nin ikinci Dönemi sona erince milletvekilliği son bulur, ve ordu açığında iken 5 Aralık 1927'de "Müşir" rutbesine hazırken emekliye sevkedilir. Bu dönemden sonra uzun bir süre politikadan uzaklaştırılarak inzivaya çekilmek zorunda bırakılan Karabekir Paşa, yönetimle olan anlaşmazlığı yüzünden sıkıyönetim altında tutulması istenen 84 kişilik "muhalifler" listesinin başında yer alır. 10 sene sürekli takip ve gözaltında tutuldu ve hatıralarını yazdığı "İstiklal Harbimiz" adlı eseri zamanın hükûmetinin kararıyla "Takrir-i Sükun" kanunu uyarınca toplatılıp yakılır. Belki de en sıkıntılı yıllarını bu dönemde geçiren Kâzım Karabekir, sıkıntılı günlerin ardından 26 Ocak 1939'da İstanbul Milletvekili seçildi. 1943 yılında yeniden milletvekili oldu ve 5 Ağustos 1946'da yapılan TBMM başkanlık seçimlerinde Meclis Başkanı seçildi. Kâzım Karabekir, 26 Ocak 1948 yılında 66 yaşında iken geçirdiği bir kalp krizi sonucu, Ankara'da vefat etti. Törenle Cebeci Askeri Şehitliği'ne defnedilen cenazesi sonraki yıllarda Devlet Mezarlığı'na nakledilmiştir.
Kâzım Karabekir Paşa, askerlik yaşamı boyunca büyük başarılar kazanmış ve bu başarıları sonucu Türkiye'nin bugünkü Kuzeydoğu sınırlarını çizen bir Türk Komutanı ve siyasi bir kişiliktir. Ayrıca Bulgarca, Fransızca, Almanca ve Rusça konuşabilmekteydi. 1. Dünya Savaşı sonunda Mustafa Kemal Paşa ile birlikte efsanevi üne sahip olan en önemli komutanlardan biri, Kâzım Karabekir Paşa'dır.


kaynakelr, Wikipedia, Tevfik İzmirli
 
Son düzenleme:
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…