'Kaybol dedin duydum. Şimdi alır başımı giderim bu evden, görürsün gününü. Sokaklarda beni aramaya çıkarsın ama o zaman iş işten geçmiş olur. Neymiş cam kase kırılmış, odadan çıkışımdan belliymiş bir halt karıştırdığım. Ne yapayım, her taraf kırılacak eşyayla dolu, tedirginlikten şöyle rahat rahat atlayıp zıplayamıyoruz ki.
Şimdi de yanımıza geldi, hanginiz yaptı diye bize soruyor. Yok kafayı yemiş bu. Neyi değiştirecekse sanki, ortalığı toplayacağına dedektiflik yapıyor. Cam kasenin içinden sular dökülünce ayak izleri oluşmuş, oturmuş polis müfettişi gibi onları inceliyor. Gören de hırsızlık dosyasını soruşturmak için parmak izi alıyor sanacak. Getirin bakalım patilerinizi, sen de gel. Çok bekle, zor bulursun faili, o patilerden. Utanmasa, odaya çekip ifadelerimizi alacak.
Cam bu, çatlar, kırılır, paramparça olur. Taşırken bile üzerindeki kutulara yazıyorlar, Dikkat, kırılabilir diye. Takım bozulmuş. Sanki tabaklar, çanaklar aralarında bir futbol takımı kurmuşlar da sahaya aynı formayla çıkıyorlar. Al yeni bir kase, görenlere, bunu takıma yeni transfer ettik dersin.
Kısa sürede boynunun altında damarlar çıktı, hızla da kelleşiyor. Nedeni belli, tabak takımı bozulmasın, tüller yırtılmasın, koltuklardan püsküller sarkmasın... Bu kadar şeyi takip etsem ben de kafayı yerdim. Bir doktora gitse, adam anlatacak, boş ver tabağı çanağı, keyfine bak diyecek ama her haltı bildiğini sanıyor ya hayatta doktora da gitmez.
Şimdi akıl etti de yeni bir kaseye su koydu. Elimde olsa eski bir kedi sözünü büyük harflerle duvara asacağım. Atalarımız der ki:
Kumu değiştir, suları tazele, mamayı sakın unutma!
alıntı..