- Konu Sahibi guldenasya
- #1
Tolga ÇELEBİ
Pozitif Düşünce Uzmanı
Dağınıklık ve karmaşa, çoğumuz için hayatın bir parçası haline geldi. Biriken işler ve sonunda stres patlaması... Aslına bakarsanız, hayatımızdaki karışıklığın sebebi de biziz. Çalışma masam dağınıksa, bunun için kimse benden başka birini suçlayamaz. Düşüncelerim dağınık, kafam karışıksa, bunun içinde başkalarını suçlayamam.
Ünlü kişisel gelişimci Matthew KELLY şöyle diyor: “Ben tarihin en güçlü kelimelerden üçünü kulağınıza fısıldarken dinleyin. Büyük sanatçılar ve bilim adamları bu kelimelerin gücünü biliyordu. Bu üç kelimenin bütün varlığınızı ve hayatınızın bütün alanlarını sarmasına izin verirseniz, çok ender görülen ölçüde özgün bir hayat yaşarsınız. Bu üç kelime; basitleştirin, basitleştirin, basitleştirin. Hayatınızın hangi alanları karmaşık, yığıntılı veya talan halinde? Basitleştirmek, netleştirmenin yoludur.”
Aslında bu söz bize hiç yabancı değil. Bundan bin dört yüz yıl kadar önce; Peygamber S.A.V Efendimiz insanlık alemine şöyle seslenmiş: “Güçleştirmeyin, kolaylaştırın! Nefret ettirmeyin, sevdirin!” Bu hadis bizim başlangıç noktamız olabilir. Güçleştirip karıştırmak yerine, kolaylaştırıp sadeleştirmek tavsiye ediliyor. Güçlük, korkuyu, korkuda nefreti getirir. Yüksek Lisans hocalarımdan biride her zaman şöyle derdi: “Yalınlıkta derinlik vardır.” Yalın bakan, derin görür. Derinlerdekini görür.
Belki tam olarak hayattan ne beklediğimizi bilmediğimiz için karmaşıklık içinde kalıyoruz. Ne istediğimizi bilirsek, istediğimizi şeyler konusunda net olursak, hayatımızda sadeleşir. Örneğin benim hayat amacım ilk zamanlar; iyi bir evlat olmaktı. Sonra büyüyüp evlendim ve iyi bir eş olmak istedim. Çocuğum olduğunda iyi bir baba olmak istiyorum. Sonra çocuğumun evlendiğini varsayarsak, iyi bir kayınpeder olmak. Sonra iyi bir dede olmak. İyi bir arkadaş olmak, iyi bir çalışma arkadaşı olmak. İyi bir komşu olmak. J En sonunda öldüğüm zaman insanlara benim hakkımda bir soru soracaklar. “Nasıl bilirdiniz?” Cevap olarak “iyi bir insandı” sözünü o anda duyamayacağım. Ama hayat amacım gerçekleşmiş olacak.
Kişisel gelişimciler bize şunu öğütlüyor: “Kim olduğunuz ve kim olmadığınız; ne yaptığınız ve ne yapmadığınız konusunda net bir fikir edinin.” Böylece neye evet, neye hayır diyeceğimizi çok iyi biliriz. Başka insanları mutlu etmek için her şeye “evet” dersek, başkaları için yaşamış oluruz. Tam aksi, her şeye hayır dersek de “bencil” oluruz. Tam bu nokta da karar vermenin ne kadar olduğunu belirtmek gerekir. Hayat tercihlerden oluşur. Gün boyunca sabahtan akşama kadar bir çok tercih yaparız. Bazen evetler çıkar ağzımızdan, bazense hayırlar. Bir karar vermemiz gerekiyorsa, önce nedenini bilmeliyiz. Yaptığımız tercihler ne kadar nety ve açıksa, aldığımız kararlar da o kadar yalın ve sadedir.
Örneğin, bir arkadaşımıza yardım ettiğimizi var sayalım. Ona yardım etmemizin arkasındaki neden nedir? Onu etkilemek için mi yardım ettik, yoksa sadece iyilik olsun diye mi? Ya da toplum önünde ‘yardımsever’ unvanını almak için mi yardım ettik? Dediğim gibi her şeyin bir nedeni var. Yaptığımız eylemden öte, arkasındaki neden bizim değer yargılarımızı oluşturur.
Hayatımızda bir boşluk oluşturmamız gerekiyor. Kargaşanın, yoğunluğun içinde bir boşluk... Hayatımızdaki birçok şeyi, sadece yapmış olmak için yaparız. Bizim için belki bir anlamı yoktur yaptığımız şeyin ama yinede yaparız. Hatta kendimize yapmalıyım deriz. Diyorum ki; acaba yapmasak dünyanın sonu mu gelir? Hayatım bana ait. Sizin hayatınız da size ait. O halde neden yapmış olmak için bir şeyler yapıyoruz. Hem de boşu boşuna.
Evinizdeki eşyalarınızı bir gözden geçirin. Hiç kullanmadığınız bir sürü eşya vardır. Bu eşyaları ihtiyaç sahiplerine verebilirsiniz. Hem iyilik yapmış olursunuz, hem de kendinize bir yaşam alanı açmış olursunuz. Ofisteki çalışma masanızı da bir kontrol edin. Kim bili kaç zamandır çekmecelerinizde bekleyen kağıtlar var Ben yılın belli dönemlerinde evimde ve işyerimde bir temizlik yaparım. Böylece fazlalıklardan kurtulur ve hafiflerim. İnanın bana kullanmadığımız her eşyadan kurtulduğumuz da, kendimize bir boşluk oluşturuyoruz.
Son olarak basit bir formül yazmak istiyorum.
Basitlik = Hafiflik + Özgürlük
Pozitif Düşünce Uzmanı
Dağınıklık ve karmaşa, çoğumuz için hayatın bir parçası haline geldi. Biriken işler ve sonunda stres patlaması... Aslına bakarsanız, hayatımızdaki karışıklığın sebebi de biziz. Çalışma masam dağınıksa, bunun için kimse benden başka birini suçlayamaz. Düşüncelerim dağınık, kafam karışıksa, bunun içinde başkalarını suçlayamam.
Ünlü kişisel gelişimci Matthew KELLY şöyle diyor: “Ben tarihin en güçlü kelimelerden üçünü kulağınıza fısıldarken dinleyin. Büyük sanatçılar ve bilim adamları bu kelimelerin gücünü biliyordu. Bu üç kelimenin bütün varlığınızı ve hayatınızın bütün alanlarını sarmasına izin verirseniz, çok ender görülen ölçüde özgün bir hayat yaşarsınız. Bu üç kelime; basitleştirin, basitleştirin, basitleştirin. Hayatınızın hangi alanları karmaşık, yığıntılı veya talan halinde? Basitleştirmek, netleştirmenin yoludur.”
Aslında bu söz bize hiç yabancı değil. Bundan bin dört yüz yıl kadar önce; Peygamber S.A.V Efendimiz insanlık alemine şöyle seslenmiş: “Güçleştirmeyin, kolaylaştırın! Nefret ettirmeyin, sevdirin!” Bu hadis bizim başlangıç noktamız olabilir. Güçleştirip karıştırmak yerine, kolaylaştırıp sadeleştirmek tavsiye ediliyor. Güçlük, korkuyu, korkuda nefreti getirir. Yüksek Lisans hocalarımdan biride her zaman şöyle derdi: “Yalınlıkta derinlik vardır.” Yalın bakan, derin görür. Derinlerdekini görür.
Belki tam olarak hayattan ne beklediğimizi bilmediğimiz için karmaşıklık içinde kalıyoruz. Ne istediğimizi bilirsek, istediğimizi şeyler konusunda net olursak, hayatımızda sadeleşir. Örneğin benim hayat amacım ilk zamanlar; iyi bir evlat olmaktı. Sonra büyüyüp evlendim ve iyi bir eş olmak istedim. Çocuğum olduğunda iyi bir baba olmak istiyorum. Sonra çocuğumun evlendiğini varsayarsak, iyi bir kayınpeder olmak. Sonra iyi bir dede olmak. İyi bir arkadaş olmak, iyi bir çalışma arkadaşı olmak. İyi bir komşu olmak. J En sonunda öldüğüm zaman insanlara benim hakkımda bir soru soracaklar. “Nasıl bilirdiniz?” Cevap olarak “iyi bir insandı” sözünü o anda duyamayacağım. Ama hayat amacım gerçekleşmiş olacak.
Kişisel gelişimciler bize şunu öğütlüyor: “Kim olduğunuz ve kim olmadığınız; ne yaptığınız ve ne yapmadığınız konusunda net bir fikir edinin.” Böylece neye evet, neye hayır diyeceğimizi çok iyi biliriz. Başka insanları mutlu etmek için her şeye “evet” dersek, başkaları için yaşamış oluruz. Tam aksi, her şeye hayır dersek de “bencil” oluruz. Tam bu nokta da karar vermenin ne kadar olduğunu belirtmek gerekir. Hayat tercihlerden oluşur. Gün boyunca sabahtan akşama kadar bir çok tercih yaparız. Bazen evetler çıkar ağzımızdan, bazense hayırlar. Bir karar vermemiz gerekiyorsa, önce nedenini bilmeliyiz. Yaptığımız tercihler ne kadar nety ve açıksa, aldığımız kararlar da o kadar yalın ve sadedir.
Örneğin, bir arkadaşımıza yardım ettiğimizi var sayalım. Ona yardım etmemizin arkasındaki neden nedir? Onu etkilemek için mi yardım ettik, yoksa sadece iyilik olsun diye mi? Ya da toplum önünde ‘yardımsever’ unvanını almak için mi yardım ettik? Dediğim gibi her şeyin bir nedeni var. Yaptığımız eylemden öte, arkasındaki neden bizim değer yargılarımızı oluşturur.
Hayatımızda bir boşluk oluşturmamız gerekiyor. Kargaşanın, yoğunluğun içinde bir boşluk... Hayatımızdaki birçok şeyi, sadece yapmış olmak için yaparız. Bizim için belki bir anlamı yoktur yaptığımız şeyin ama yinede yaparız. Hatta kendimize yapmalıyım deriz. Diyorum ki; acaba yapmasak dünyanın sonu mu gelir? Hayatım bana ait. Sizin hayatınız da size ait. O halde neden yapmış olmak için bir şeyler yapıyoruz. Hem de boşu boşuna.
Evinizdeki eşyalarınızı bir gözden geçirin. Hiç kullanmadığınız bir sürü eşya vardır. Bu eşyaları ihtiyaç sahiplerine verebilirsiniz. Hem iyilik yapmış olursunuz, hem de kendinize bir yaşam alanı açmış olursunuz. Ofisteki çalışma masanızı da bir kontrol edin. Kim bili kaç zamandır çekmecelerinizde bekleyen kağıtlar var Ben yılın belli dönemlerinde evimde ve işyerimde bir temizlik yaparım. Böylece fazlalıklardan kurtulur ve hafiflerim. İnanın bana kullanmadığımız her eşyadan kurtulduğumuz da, kendimize bir boşluk oluşturuyoruz.
Son olarak basit bir formül yazmak istiyorum.
Basitlik = Hafiflik + Özgürlük