Yayla var, yayla var derim... İndiniz Trabzona, toplu taşıma ile Uzungöl, Sümela, Sera Gölü, Atatürk Köşkü, Ayasofya Kilisesini vs sorunsuz gezersiniz.
Otobüsle Rize merkeze gittiniz. Merkezde Ziraat Çay Bahçesi ve Dağmaran'a gittiniz dolmuşla.
Dolmuşla önce Pazar ilçesine, oradan da Çamlıhemşin dolmuşlarına binerek Ayder'e gittiniz. Ayder'de dolmuş bulursanız Kavrun yaylasına çıktınız.
İndiniz aşağı, geçtiniz Ardeşen'e. Oradan geçtiniz Arhavi'ye ama orada bir yere gidemediniz çünkü Mençuna Şelalesine giden dolmuş yoktu en son. Arhavi'den Hopa'ya, oradan da Borçka'ya geçtiniz dersek Borçka'dan Karagöl'e geçen dolmuş belki vardır. Ama Maçahel'e giden kesin yoktur.
Diyelim ki Hopa'dan Kemalpaşa'ya gidip oradan da Sarp sınır kapısından Gürcistan'a yaya olarak geçip, diğer taraftan da taksi veya otobüse binip gittiniz Batum'a. Merkezi rahat gezersiniz, otobüs bulamazsanız Botanik Parkına taksiyle gitmek tuzlu olur.
Genele bakınca yapılamaz mı, yapılır. Ama bence gereksiz yorucu, çok da uzun zaman gerektiren bir iş olur. Onun yerine ritur, zagnos tur, zefanos tur falan var yöresel günübirlik geziler düzenleyen. Sizin için en uygunu onlar olacaktır aksi takdirde amaçsız yıpranırsınız yollarda. Üstelik de bu turlarla, dolmuşla gidemeyeceğiniz yerleri görmeniz mümkün olur.
Şimdi okudum, Hüser ve Pokut demişsiniz. En son ikisine de dolmuş yoktu. Ayder-Hüser arasında bir patika var, ben kullanarak Hüser'den aşağı Ayder'e indim ama tırmanışı kolay olmaz hem de bir veya iki kişi çok tavsiye etmem.
Sal ve Pokut yaylaları için de araç gerekecektir, çok güzel komşu yaylalar ama günübirlikçiler için pek aktivite vs yok.
Palovit'e giderseniz şelalenin dibine inen patikayı deneyin derim, suyun kenarında olmak muazzam bir şey.
Size yine yerel turları önereceğim. Araçsız hem çok zor, hem de çok yorucu olur.