- 16 Ağustos 2010
- 292.953
- 602.705
- 43
Gerek Avrupa ülkelerinde gerek ülkemizde kalp damar hastalıkları erişkinlerde en önde gelen ölüm nedeni ve tüm nedenler arasında ölümlerin yaklaşık yarısını oluşturuyor.
Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu
Kardiyoloji Uzmanı
Modern tıbbın başarıları, etkin ilaçlar, halkın bilinçlenmesi ve hizmete ulaşmadaki kolaylıklara rağmen hasta sayısı yeterince azalmamaktadır. Bunun nedenini anlamak için kalp damar hastalıklarının niçin oluştuğunu irdelemek gerekir. Aslında bugünkü bilgilerimize göre kalp damar hastalıklarına yol açan nedenlerin çoğu önlenebilirdir. Kalıtsal eğilimlerle kalp damar hastalığı olanlarda bile hastalığı geciktirmek mümkündür. Kalbe ve beyine giden damarların yapısını bozup, daralıp tıkanmasına yol açan risk faktörlerinin başlıcaları sigara tüketimi, kan basıncının yüksek seyretmesi yani hipertansiyon, şeker hastalığı, kan yağlarından özellikle LDL kolesterol (yani kötü kolesterolün) yüksek olması, özellikle karın bölgesinde kilo fazlalığı, sağlıksız beslenme alışkanlıkları ve hareketsiz yaşamdır. Kalp hastalıkları ve inme sebepli erken ölümlerin büyük çoğunluğu, sağlıklı beslenme, düzenli fiziksel aktivite, tütün dumanından kaçınma ve mevcut risklerin tedavisi (örneğin yüksek kan basıncının tedavi ile düşürülmesi) yoluyla önlenebilmektedir. Bireyler kendi kalp ve damar hastalığı risklerini düzenli fiziksel aktivite yaparak, tütün kullanımından ve pasif içicilikten kaçınarak, meyve ve sebzeden zengin bir diyet seçerek, yağ, tuz ve şekerden zengin gıdalardan kaçınarak, Batı tipi diyet dediğimiz hazır ve işlenmiş gıdalardan uzak durarak ve sağlıklı bir vücut ağırlığını muhafaza ederek azaltabilirler.
Özellikle ülkemizde Avrupa ülkelerine kıyasla yüksek olan ölüm oranlarını düşürmek için girişimlerde bulunulmaktadır. Ülkemizde kalp damar hastalıklarının diğer Avrupa ülkelerine kıyasla daha fazla olmasının başlıca nedenlerini; sigara ve tütün ürünleri tüketiminin hala yüksek olması, giderek artan kilo alımı, hareketsizlik ve sağlıksız beslenmeye bağlı gelişen metabolik sendrom sıklığının ve diyabetin özellikle kadınlarda hızla artması.
‘25 e 25’ Projesi
Bütün dünyada kalp damar hastalıklarının adeta bir salgın hale gelmesi nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü ve farklı Kardiyoloji Dernekleri bir araya gelerek ’25 e 25’ projesini başlattı. Projenin hedefi 2025 yılında bu hastalıkların yol açtığı erken ölümleri yüzde 25 oranında azaltmak.
Bu hedefe ulaşabilmek için belirlenen basamaklardan birkaçı aşağıda:
* Hareketsiz yaşam tarzını yüzde 10 azaltmak
* Aşırı alkol alımını yüzde 10 azaltmak
* Tuz tüketimini yüzde 30 azaltmak
* Sigara içiciliğini yüzde 30 azaltmak
* Yüksek tansiyonu yüzde 25 azaltmak
* Diyabet ve şişmanlıktaki artışı durdurmak
Ülkemizde Ulusal Kalp Sağlığı Politikası Kapsamında Yapılan Birçok Çalışma Var
Aslında Avrupa’nın ilk Ulusal Kalp Sağlığı politikası dokümanlarından biri 2007 yılında Türk Kardiyoloji Derneği ve Sağlık Bakanlığı işbirliği ile hazırlandı. Ulusal Kalp Sağlığı Politikası dokümanı, Türkiye’de kalp ve damar hastalıklarının şu andaki durumunu ve önümüzdeki 10 yıl içindeki gelişimini dikkate alarak kalp ve damar hastalıklarının milletimiz için olumsuz etkisini en aza indirmek üzere geliştirilmesi gereken stratejileri belirlemek ve bu konuda siyasal otoriteye gerekli ipuçlarını sunmak üzere hazırlandı. Bu çalışmada öncelikli sorunlar belirlendi ve aksiyon planları çıkarıldı. Bu dokümanda saptanan öncelikler doğrultusunda yürütülen ‘Sigara ve obezite ile savaş’ programları, ‘10.000 adım’ programı, ‘12/8’ programı gibi birçok halk bilinçlendirme projesiyle farkındalık arttı ve risk faktör kontrolünde bir miktar başarı sağlandı.
Hızla Müdahale ve Yenilikçi Tedaviler
Kalp damar hastalıklarının en korkulan sonucu kalp krizidir, çünkü ölümle veya kalpte kalıcı hasar nedeniyle hayat kalitesinde önemli düşme ile sonuçlanabilir. Ancak hastalara kılavuzların öngördüğü modern tedavileri sunabilirsek olumsuz sonuçları minimuma indirmenin mümkün olduğu kanıtlanmıştır. Nitekim kılavuzların öngördüğü modern tedavilerin uygulanması ile son yıllarda kalp krizine bağlı hastane içi ölümler azalmıştır. Bu tedavilerin hızla yapılması gerekmektedir, çünkü vakit kaybedildikçe kalpte hasar artar ve komplikasyonlar artar.
Tedaviye Hızlı Erişimin Hayat Kurtardığını Biliyoruz
Geçer diye bekleyen, mide ağrısı olduğunu varsayıp dikkate almayan, gece ağrı başlarsa sabahın gelmesini bekleyen çok sayıda hasta olduğu yapılan çalışmalarda saptanmıştır. Üstelik hastaların yarısından fazlası ambulans yerine özel araçla gelmeyi tercih etmekte, bunların oluşturduğu zaman kaybı hasta sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir. Halbuki zamanında ve ideal tedavi ile ölüm oranı çok düşer. Kalp krizi ile başvuran hastada 90 dakika içerisinde tedavinin başlaması ve tıkanan damarın açılması ve kılavuzların öngördüğü ilaç tedavilerinin uygulanması hayat kurtarır. Bu konudaki bilinçlenmeyi artırma amacıyla Türk Kardiyoloji Derneği tarafından pilot illerde gerçekleştirilecek bir başka bilinçlendirme projesi de ‘An Meselesi Can Meselesi Projesi’ olacak.
ALINTIDIR.
KAYNAK:sağlık yaşam
Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu
Kardiyoloji Uzmanı
Modern tıbbın başarıları, etkin ilaçlar, halkın bilinçlenmesi ve hizmete ulaşmadaki kolaylıklara rağmen hasta sayısı yeterince azalmamaktadır. Bunun nedenini anlamak için kalp damar hastalıklarının niçin oluştuğunu irdelemek gerekir. Aslında bugünkü bilgilerimize göre kalp damar hastalıklarına yol açan nedenlerin çoğu önlenebilirdir. Kalıtsal eğilimlerle kalp damar hastalığı olanlarda bile hastalığı geciktirmek mümkündür. Kalbe ve beyine giden damarların yapısını bozup, daralıp tıkanmasına yol açan risk faktörlerinin başlıcaları sigara tüketimi, kan basıncının yüksek seyretmesi yani hipertansiyon, şeker hastalığı, kan yağlarından özellikle LDL kolesterol (yani kötü kolesterolün) yüksek olması, özellikle karın bölgesinde kilo fazlalığı, sağlıksız beslenme alışkanlıkları ve hareketsiz yaşamdır. Kalp hastalıkları ve inme sebepli erken ölümlerin büyük çoğunluğu, sağlıklı beslenme, düzenli fiziksel aktivite, tütün dumanından kaçınma ve mevcut risklerin tedavisi (örneğin yüksek kan basıncının tedavi ile düşürülmesi) yoluyla önlenebilmektedir. Bireyler kendi kalp ve damar hastalığı risklerini düzenli fiziksel aktivite yaparak, tütün kullanımından ve pasif içicilikten kaçınarak, meyve ve sebzeden zengin bir diyet seçerek, yağ, tuz ve şekerden zengin gıdalardan kaçınarak, Batı tipi diyet dediğimiz hazır ve işlenmiş gıdalardan uzak durarak ve sağlıklı bir vücut ağırlığını muhafaza ederek azaltabilirler.
Özellikle ülkemizde Avrupa ülkelerine kıyasla yüksek olan ölüm oranlarını düşürmek için girişimlerde bulunulmaktadır. Ülkemizde kalp damar hastalıklarının diğer Avrupa ülkelerine kıyasla daha fazla olmasının başlıca nedenlerini; sigara ve tütün ürünleri tüketiminin hala yüksek olması, giderek artan kilo alımı, hareketsizlik ve sağlıksız beslenmeye bağlı gelişen metabolik sendrom sıklığının ve diyabetin özellikle kadınlarda hızla artması.
‘25 e 25’ Projesi
Bütün dünyada kalp damar hastalıklarının adeta bir salgın hale gelmesi nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü ve farklı Kardiyoloji Dernekleri bir araya gelerek ’25 e 25’ projesini başlattı. Projenin hedefi 2025 yılında bu hastalıkların yol açtığı erken ölümleri yüzde 25 oranında azaltmak.
Bu hedefe ulaşabilmek için belirlenen basamaklardan birkaçı aşağıda:
* Hareketsiz yaşam tarzını yüzde 10 azaltmak
* Aşırı alkol alımını yüzde 10 azaltmak
* Tuz tüketimini yüzde 30 azaltmak
* Sigara içiciliğini yüzde 30 azaltmak
* Yüksek tansiyonu yüzde 25 azaltmak
* Diyabet ve şişmanlıktaki artışı durdurmak
Ülkemizde Ulusal Kalp Sağlığı Politikası Kapsamında Yapılan Birçok Çalışma Var
Aslında Avrupa’nın ilk Ulusal Kalp Sağlığı politikası dokümanlarından biri 2007 yılında Türk Kardiyoloji Derneği ve Sağlık Bakanlığı işbirliği ile hazırlandı. Ulusal Kalp Sağlığı Politikası dokümanı, Türkiye’de kalp ve damar hastalıklarının şu andaki durumunu ve önümüzdeki 10 yıl içindeki gelişimini dikkate alarak kalp ve damar hastalıklarının milletimiz için olumsuz etkisini en aza indirmek üzere geliştirilmesi gereken stratejileri belirlemek ve bu konuda siyasal otoriteye gerekli ipuçlarını sunmak üzere hazırlandı. Bu çalışmada öncelikli sorunlar belirlendi ve aksiyon planları çıkarıldı. Bu dokümanda saptanan öncelikler doğrultusunda yürütülen ‘Sigara ve obezite ile savaş’ programları, ‘10.000 adım’ programı, ‘12/8’ programı gibi birçok halk bilinçlendirme projesiyle farkındalık arttı ve risk faktör kontrolünde bir miktar başarı sağlandı.
Hızla Müdahale ve Yenilikçi Tedaviler
Kalp damar hastalıklarının en korkulan sonucu kalp krizidir, çünkü ölümle veya kalpte kalıcı hasar nedeniyle hayat kalitesinde önemli düşme ile sonuçlanabilir. Ancak hastalara kılavuzların öngördüğü modern tedavileri sunabilirsek olumsuz sonuçları minimuma indirmenin mümkün olduğu kanıtlanmıştır. Nitekim kılavuzların öngördüğü modern tedavilerin uygulanması ile son yıllarda kalp krizine bağlı hastane içi ölümler azalmıştır. Bu tedavilerin hızla yapılması gerekmektedir, çünkü vakit kaybedildikçe kalpte hasar artar ve komplikasyonlar artar.
Tedaviye Hızlı Erişimin Hayat Kurtardığını Biliyoruz
Geçer diye bekleyen, mide ağrısı olduğunu varsayıp dikkate almayan, gece ağrı başlarsa sabahın gelmesini bekleyen çok sayıda hasta olduğu yapılan çalışmalarda saptanmıştır. Üstelik hastaların yarısından fazlası ambulans yerine özel araçla gelmeyi tercih etmekte, bunların oluşturduğu zaman kaybı hasta sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir. Halbuki zamanında ve ideal tedavi ile ölüm oranı çok düşer. Kalp krizi ile başvuran hastada 90 dakika içerisinde tedavinin başlaması ve tıkanan damarın açılması ve kılavuzların öngördüğü ilaç tedavilerinin uygulanması hayat kurtarır. Bu konudaki bilinçlenmeyi artırma amacıyla Türk Kardiyoloji Derneği tarafından pilot illerde gerçekleştirilecek bir başka bilinçlendirme projesi de ‘An Meselesi Can Meselesi Projesi’ olacak.
ALINTIDIR.
KAYNAK:sağlık yaşam