- 28 Mart 2012
- 8.170
- 2.003
Biorezonans isimli yeni çıkan kitabında sağlıklı yaşam için ilk kez duyanları şaşırtan bilgi ve öneriler paylaşan Dr. Sinan Akkurt, bağışıklık sistemine zarar verip birçok hastalığı tetikleyen elektromanyetik kirliliğe özel bir bölüm ayırdı.
Dr. Sinan Akkurt'un yeni çıkan kitabında verilen bilgilere göre, şehir yaşamında kullanılan elektronik cihazlar, kablosuz İnternet, elektrikli ulaşım ağları nedeniyle insanlar Giga Hertz'lere varan oranda elektromanyetik akım yükleniyor. Oysa insan vücudunun kaldırabildiği fizyolojik frekans aralığı ortalama 10 Hertz. Kaldırabildiğinin 1000 misli yükün altına giren beden hücresel stres yaşıyor. Bu durum, kronik yorgunluktan kansere kadar pek çok hastalığı tetikleyebiliyor.
Biorezonans isimli yeni çıkan kitabında sağlıklı yaşam için ilk kez duyanları şaşırtan bilgi ve öneriler paylaşan Dr. Sinan Akkurt, bağışıklık sistemine zarar verip birçok hastalığı tetikleyen elektromanyetik kirliliğe özel bir bölüm ayırdı. "İletişimden tıbba pek çok alanda teknolojinin sağladığı olanaklardan yararlanıyoruz. Ama her gülün dikeni var." diyen Dr. Akkurt, elektromanyetik kirliliği "kullandığımız araçların vücudumuzda bıraktığı yüklerle oluşan ve uzun vadede ciddi sıkıntılar meydana getirebilen önemli bir sorun" olarak tanımlıyor.
Elektromanyetik kirliliğin televizyon, bilgisayar, cep telefonunun aşırı kullanımının yanı sıra mikrodalga fırın, saç kurutma makinası, metro hatları ya da kablosuz İnternet ağlarından kaynaklanabildiğini dile getiren Dr. Akkurt, bunlardan mümkün olduğunca uzak durulmasını öneriyor. Ayrıca doğal taşların da bir yük getirdiğini belirterek yatak odalarında bulundurulmaması gerektiğinin altını çiziyor.
Dr. Akkurt, elektromanyetik kirlilikle mücadele için her gün bir kase yoğurt, kilo başına 40 cc su tüketimi, cihazları bekleme konumunda bırakmak yerine tamamen kapatmanın temel önlemler olabileceğine işaret ediyor. Dr. Akkurt'un diğer önerileri şunlar: "Mikrodalga fırın kullanmayın. Bulaşık, çamaşır makinası gibi aletler çalışırken yakınında bulunmamaya özen gösterin. Yatarken modem başta olmak üzere tüm elektrikli cihazları kapatın. Saç kurutma makinalarını aralıklı olarak kullanın."
Kaktüs bir şehir efsanesi değil
Konuyla ilgili açıklamalarında ayrıca kaktüsün bir şehir efsanesi olmadığını kaydeden Dr. Akkurt, "Özellikle çok büyük kaktüsler radyasyonu alabilir. Kaktüslerin dikenleri havadaki elektriklenmeyi kendisine çeker, dolayısıyla saksısı ne kadar büyükse o kadar çok radyasyon emme kapasitesi vardır. Bunun sebebi bitkinin emdiği radyasyonu topraklamasıdır; zaten bitkinin kendisi de toprak üzerindedir." dedi. Kaktüsün dışında beyaz ve pembe kuvars kristali ile radyasyon emme özelliği bulunan telefon kılıflarının kullanımını ve haftada en az bir kere çıplak ayakla toprağa basılmasını önerdi.
Kaktüs, İngiliz sarmaşığı, leylak ve benjaminin ortamı radyasyonun kötü etkilerinden arındıran bitkiler olduğunu belirten Dr. Akkurt, radyasyondan arınmanın en geçerli yolunun biorezonans terapisi olduğunu sözlerine ekledi.
Dr. Sinan Akkurt'un yeni çıkan kitabında verilen bilgilere göre, şehir yaşamında kullanılan elektronik cihazlar, kablosuz İnternet, elektrikli ulaşım ağları nedeniyle insanlar Giga Hertz'lere varan oranda elektromanyetik akım yükleniyor. Oysa insan vücudunun kaldırabildiği fizyolojik frekans aralığı ortalama 10 Hertz. Kaldırabildiğinin 1000 misli yükün altına giren beden hücresel stres yaşıyor. Bu durum, kronik yorgunluktan kansere kadar pek çok hastalığı tetikleyebiliyor.
Biorezonans isimli yeni çıkan kitabında sağlıklı yaşam için ilk kez duyanları şaşırtan bilgi ve öneriler paylaşan Dr. Sinan Akkurt, bağışıklık sistemine zarar verip birçok hastalığı tetikleyen elektromanyetik kirliliğe özel bir bölüm ayırdı. "İletişimden tıbba pek çok alanda teknolojinin sağladığı olanaklardan yararlanıyoruz. Ama her gülün dikeni var." diyen Dr. Akkurt, elektromanyetik kirliliği "kullandığımız araçların vücudumuzda bıraktığı yüklerle oluşan ve uzun vadede ciddi sıkıntılar meydana getirebilen önemli bir sorun" olarak tanımlıyor.
Elektromanyetik kirliliğin televizyon, bilgisayar, cep telefonunun aşırı kullanımının yanı sıra mikrodalga fırın, saç kurutma makinası, metro hatları ya da kablosuz İnternet ağlarından kaynaklanabildiğini dile getiren Dr. Akkurt, bunlardan mümkün olduğunca uzak durulmasını öneriyor. Ayrıca doğal taşların da bir yük getirdiğini belirterek yatak odalarında bulundurulmaması gerektiğinin altını çiziyor.
Dr. Akkurt, elektromanyetik kirlilikle mücadele için her gün bir kase yoğurt, kilo başına 40 cc su tüketimi, cihazları bekleme konumunda bırakmak yerine tamamen kapatmanın temel önlemler olabileceğine işaret ediyor. Dr. Akkurt'un diğer önerileri şunlar: "Mikrodalga fırın kullanmayın. Bulaşık, çamaşır makinası gibi aletler çalışırken yakınında bulunmamaya özen gösterin. Yatarken modem başta olmak üzere tüm elektrikli cihazları kapatın. Saç kurutma makinalarını aralıklı olarak kullanın."
Kaktüs bir şehir efsanesi değil
Konuyla ilgili açıklamalarında ayrıca kaktüsün bir şehir efsanesi olmadığını kaydeden Dr. Akkurt, "Özellikle çok büyük kaktüsler radyasyonu alabilir. Kaktüslerin dikenleri havadaki elektriklenmeyi kendisine çeker, dolayısıyla saksısı ne kadar büyükse o kadar çok radyasyon emme kapasitesi vardır. Bunun sebebi bitkinin emdiği radyasyonu topraklamasıdır; zaten bitkinin kendisi de toprak üzerindedir." dedi. Kaktüsün dışında beyaz ve pembe kuvars kristali ile radyasyon emme özelliği bulunan telefon kılıflarının kullanımını ve haftada en az bir kere çıplak ayakla toprağa basılmasını önerdi.
Kaktüs, İngiliz sarmaşığı, leylak ve benjaminin ortamı radyasyonun kötü etkilerinden arındıran bitkiler olduğunu belirten Dr. Akkurt, radyasyondan arınmanın en geçerli yolunun biorezonans terapisi olduğunu sözlerine ekledi.