• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Kahve içerken su ne zaman içilir, içmek gerekir mi? Zararlı mı?

16 Ağustos 2010
294.689
607.034
1.098
43
Malatya
Türk-kahvesinin-faydaları-ve-zararları-UzmanTedavi.NET_.jpg

Genellikle kahve içmenin vücudun su dengesini bozduğu yönünde toplumda yanlış bir kanı var gibi görünüyor. Bu algının önemli sebeplerinden biri de daha önceki yıllarda gazetelerde yayınlanan bir takım sözde bilimsel haberler olsa gerek. Fakat en son yapılan araştırmalarda ortaya çıkan sonuçlar aslında bunun tam tersini gösteriyor.

Kararında tüketilirse zararı yok

Bilimsel makaleler yayınlayan PLOS ONE’da çıkan yeni bir araştırma, orta düzeyde kahve tüketimi ve dehidrasyon arasında hiçbir bağlantı olmadığını ortaya koydu.

İngiltere’de Birmingham Üniversitesi Beden Eğitimi ve spor Akademisi’ndeki araştırmacılar tarafından yürütülen ve PLOS ONE’da yayınlanan araştırmaya göre, makul miktarlarda kahve içmek dehidrasyona yol açmıyor. Araştırmaya göre, kahve günlük sıvı ihtiyacına diğer içecekler kadar katkıda bulunuyor.
Orta düzeyde kahve tüketiminin eşit hacimde suya kıyasla etkilerini doğrudan değerlendiren ilk çalışma olduğu belirtilen araştırmanın başyazarı olan ve konuyla ilgili doktora araştırması yürüten Sophie Killer ulaştıkları sonuçları şöyle yorumluyor:

“Bilimsel kanıtların eksikliğine rağmen kahve tüketiminin dehidrasyona yol açabileceği ve sağlıklı bir sıvı dengesi için kaçınılması veya azaltılması gerektiğine dair yaygın bir inanış var. Araştırmamızın amacı düzenli kahve tüketiminin, normal yaşam koşullarında, içen kişinin hidrasyon durumuna zarar verip vermediğini belirlemekti. Yaptığımız araştırma sonucunda orta düzeyde kahve tüketiminin, düzenli olarak kahve içen erkeklerde, eşit miktarlarda su tüketimine kıyasla, çeşitli hidrasyon göstergelerinde önemli farka yol açmadığını bulduk.”

Araştırma nasıl yürütüldü?

Düzenli kahve içen kişilerden oluşan örneklerde, Killer ve çalışma arkadaşları orta düzeyde sade kahve tüketiminin eşit hacimde su tüketimine kıyasla sıvı dengesi ve hidrasyon durumu üzerindeki etkisini ölçtüler. Elli erkek katılımcı iki aşamada test edildi: Üç gün boyunca, günde dört fincan (200 ml) sade kahve ya da su içmeleri gerekiyordu. İkinci aşamada, başlangıçta kahve içenler su içmeye geçtiler ve başlangıçta su içenlerse kahve içmeye. Bu iki aşama on günlük bir “arınma” dönemi ile birbirinden ayrıldı.

Hidrasyon durumunu değerlendirmek için, araştırmacılar vücut kütlesi ve toplam vücut suyunun yanı sıra kan ve idrar analizlerini de içeren çeşitli hidrasyon ölçütleri kullandılar. Araştırmacılar kahve içenler ve su içenler arasında, toplam vücut suyu veya hidrasyon durumunun kanla herhangi bir ölçümünde önemli hiçbir fark bulmadılar. Ayrıca iki grup arasında 24 saatlik idrar hacmi veya idrar konsantrasyonunda da hiçbir fark gözlemlenmedi.

Halbuki daha önceki yıllarda şöyle haberlerle karşılaşmıştık:
kahve-su.jpg


Kahvenin yanında su şart
Neden Türk kahvesinin yanında su içiyoruz, hiç düşündünüz mü? Büyüklerimizin de bir bildiği varmış. Su ve kahve ikilisinin bilimsel açıklamasını Prof. Dr. Birsel Kavaklı yaptı. Kahvede böbrek taşı yapan oksalat maddesi var. Bunu da vücuttan atmanın tek yolu su içmek!
Su nasıl bir etki yaratıyor?

Su çok önemli ama saf haliyle tüketilmesi gerekiyor. “Su yerine kahve içiyorum” demek hiç doğru değil. Bunu sıkça duyuyorum ve cevaben şu soruyu yöneltiyorum: “Peki neden o zaman kahvenin yanında mutlaka su ikram ediliyor, bunu hiç düşündünüz mü?”

Ben de düşünmedim. Niye?
Kahvede çok oksalat vardır. Bu oksalatı atmak için de su tüketilmesi gerekir. Oksalat böbrek taşı yapar. Ama su içtiğimiz zaman böbreklerimizdeki oksalat su ile yıkanır ve vücuttan atılır. Sadece kahve içenlerin değil tabi, herkesin günde iki litre su içmesi gerekir. Susayınca su içmek yerine diğer sıvıları tüketmek çok yanlış. Açık çay içmek o kadar zararlı değil ama bir kupa kahve içmek içerdiği oksalat nedeniyle zararlı. Çayı kısmen su yerine koyabiliriz ama işin esası suyu su olarak tüketmektir. İçilen çorba günlük su ihtiyacımız içinde sayılmamalıdır. Suyun kalitesi de çok önemli!

Nasıl kalitesi? Doğa o kadar kirlendi ki iyi su içmek çok önemli. Suda ve sodada nitrit miktarı az olmadır. Şişe suların satıldığı, pazarlandığı yerlerde sağlık bakanlığının onayı ve denetlemesinin yapıldığına dair belgeler vardır. Bunlara dikkat edilmelidir. Zaman zaman da tüp sularla ilgili olarak salgınlara rastladığımız oluyor.

Su vücudumuza ne gibi faydalar sağlar?
Su, bağışıklık sisteminin görevini yerine getirmesini sağlıyor. Zinde ve dinç kalmaya yardımcı oluyor. Hücrelere besin ve oksijen taşıyarak atıkları uzaklaştırıyor, böbreklerin toksik maddelerden temizlenmesine yardımcı oluyor. Vücudun ihtiyaç duyduğu minerallerin pek çoğunu sağlayan su, böylece günlük faaliyetler sırasında yakılan kalori miktarının da artmasını sağlıyor. Ayrıca vücut sıcaklığının düzenlenmesine yardımcı oluyor. Cildin esnek ve parlak olmasını sağladığı gibi, idrar yolu enfeksiyonları ve kabızlık gibi hastalıklardan korunmaya da yardımcı oluyor.

226939791_04e3110ce1.jpg


Bir de zayıflamak için su içenler var…
Su tüketmek geçici tokluk yaratabilir ama fazla tüketmek de zararlıdır. Yemekten önce su içmek kişi de geçici şişkinlik yapar. İdrar atımı ile bu durum geçer. Protein ya da yağlı gıdalar 2-4 saat midede kalmaktadır. Su için böyle bir şey söz konusu değildir. Kişi açlığını su ile geçiriyor ve daha sonra da yemek yemiyorsa metabolizması ona uygun olduğundan zayıflıyor olabilir. Su içerek idrarla yağ da atılamaz. ‘Su, yağları eritir’ inanışı doğru değildir. Ayrıca kalp hastalarının soğuk su içmemeleri de çok doğru değil. Çünkü soğuk su yemek borusunun soğumasına ve damarlarda büzüşmeye neden olibiliyor.

Gelişigüzel kullanılan vitamin zararlı
Vitaminler de bahar yorgunluğunda etkili. Peki ama herkes her vitamini alabilir mi?

Bahar aylarında bir soğuk bir sıcak giden havalar, grip ve benzeri hastalıklara yakalanma riskimizi yükseltiyor. Bu durum, doğal beslenmeye, vücut dengemizi koruma ihtiyacına ve de vitaminlere olan talebi de artırıyor. Oysa eczanelerden peynir ekmek gibi satın alınıp gelişigüzel kullanılan ya da internet sitelerinden sipariş edilen vitaminler yarardan çok zarar getirebiliyor. Bu nedenle vitamin konusunu iyi bilmek, seçimi doktor kontrolünde yapmak gerekiyor.

Vitamini bilmeden kullanırsak neler olabilir?
Vitaminin doktor kontrolünde kullanılması gerekir. Kişinin kafasına göre ya da dost tavsiyesiyle vitamin alması kesinlikle yanlıştır. Doktor önerisiyle alınmalıdır. Bilinçsizce tüketilen A vitamini karaciğer bozukluğuna, fazla C vitamini böbrek taşına ve mide rahatsızlıklarına sebep olabilir.

turk-kahvesi-su-once-mi-sonra-mi.jpg


Bellibaşlı öneriler var mı?
Büyüme ve gelişme çağında, hamilelikte, ileri yaşlarda, kronik hastalığı olanlarda, alkolizmde eksikliği saptanan vitaminler kullanılmalıdır. Gerekli olan vitamin miktarı genellikle tavsiye edilen günlük miktar RDA olarak tanımlanmaktadır. Bu değerler ürünlerin etiket bilgilerinde yer almaktadır. Ama yine de ihtiyaç duyulan miktar kişiden kişiye farklılık gösterebilmektedir. Örneğin belirli hastalıklarda kişiye daha yüksek oranda vitamin tavsiye edilir; ayrıca ilaçlar vitaminlerin aktivitelerini engelleyebilmektedir. Belirli grupların özel vitaminlere daha fazla ihtiyacı vardır. Örneğin çocuklar (D vitamini), hamile kadınlar (folik asit), yaşlılar (D vitamini), sigara içenler (C vitamini), çok alkol tüketenler (B1 vitamini) veya vejetaryenler (B12 vitamini) belirli vitaminlere daha fazla ihtiyaç duyarlar.

En çok kullanılan C vitamini… Bu vitaminin fazlası zararlı mı? Alınan C vitamininin fazlası böbrekler yoluyla dışarı atılır. Ana metabolitlerinden birisi oksalattır. Bu nedenle yüksek dozda uzun süre vitamin C alımında oksalat taşları oluşabildiği bildirilmiştir. Ayrıca C vitamininin mide asidini artırdığı ve midenin saldırgan faktörlerinden biri olduğu da bilinmektedir. Anemik hastalarda demirle birlikte C vitamini alınması önerilir; ancak demir birikimi olan hemokromatoz durumlarında ve hemolitik anemilerde C vitamini önerilmez. Uzun yıllardan beri C vitamininin soğuk algınlığından koruyucu etkisi üzerinde durulmaktadır. Bu konuda yapılan çalışmalar sonucunda C vitamininin profilaktik etkisi tespit edilmemiştir. Ancak soğuk algınlığı geçiren kişilerde hastalık süresini kısalttığı ve semptomların ciddiyetini azalttığı bildirilmektedir. Sigara içiminin C vitamininin kandaki düzeyini düşürücü etkisi olduğundan, sigara içenlerin normallere göre 2 kat daha çok C vitamini almaları gerekmektedir.

Kaynak:bilgiler sitesi
 

Benzer Konular

Back