Değerli yolcularımız, yurttaşlarımız,
Sizlerin emniyetle uçuş yapmanızı sağlayanın yalnızca kabindeki koltuk kemerleri olduğunu mu sanıyorsunuz?
Yorgun uçan bir pilotla seyahatin risklerini biliyor musunuz?
İşinden olma korkusuyla stresle çalışan ve yoğun iş yükünün kısa sürede bitirilmesi için mobbinge maruz kalan uçak bakım teknisyeninin bu zor şartlar altında yapacağı küçük bir bakım hatasının nelere mal olabileceğini biliyor musunuz?
Daha ucuza mal etmek için taşerona devredilen yer hizmetlerinde kölelik koşullarında günde 16 saat çalıştırılan işçilere emanet edilen hizmetlerde ne kuralsızlıklar yaşandığını biliyor musunuz?
Bunları sizleri korkutmak ya da havayollarımızın imajını zedelemek için söylemiyoruz. Uçuş emniyeti ve sıfır kaza bizim en çok kafa yorduğumuz alan. Havacılık bir hizmet zinciridir. Tehlikeli bir maddeyi kargoya yükleyen kargo işçisinden, kabinde emniyet profesyoneli olan kabin memuruna, bakım yapan teknisyene ve mühendise, uçuşun tüm aşamalarından sorumlu pilota kadar birçok meslekten havacı sizi sevdiklerinize emniyetle ulaştırmak için 24 saat özveri ile görev yapıyor.
Yerden 10 kilometre yukarıda, arkasındaki 200′den fazla yolcunun can ve mal güvenliğinden sorumlu bir pilotun her an değişen koşullarda görev yaparken üzerinde oluşan stresi hissedebilir misiniz?
Havacılık, bu hizmet zincirinin ancak ve ancak en zayıf halkası kadar emniyetli. Yıllarca edinilmiş tecrübeler ve bilimsel araştırmalar bunu açıkça gösteriyor.
Bu açıdan biz havacılık çalışanları, çalışma koşullarımız ve sosyal haklarımız için sendikalı ve toplu sözleşmeli bir çalışma düzeni istiyoruz.
Sendikalı ve toplu sözleşmeli çalışma düzeni bir havayolunda yukarıda söylediğimiz risklerin en aza indirilmesinin en önemli denetçisidir.
Ancak işverenler uçuş emniyetini rekabet ve maliyete kurban etmek için can atıyor. Daha uzun ve düzensiz çalışma saatleri, daha az dinlenme süreleri, bilimsel gerçeklere aykırı kuralsızlıklar, kölece çalışma koşulları, işvereni belli olmayan taşeron işçiler ile kârlarını arttırmak için olmadık baskılar oluşturmak istiyorlar.
Bizler bu sebeple Anayasal ve demokratik hakkımızı kullanarak, sendikalı ve toplu sözleşmeli bir düzende çalışmak için Hava-İş sendikasına üye olduk ve sendikamızın öncülüğünde insanca yaşamak için mücadele veriyoruz.
Ülkemizde sadece sendika üyesi olmak maalesef yeterli olmuyor. Bu hakkı kullandığımızda onlarca engel ve baskı ile karşı karşıya kalıyoruz. Bu nedenle iki yılda bir elimize geçen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri yoluyla, yani pazarlık masasında haklarımızı geliştirmek fırsatını yakalayabiliyoruz.
İşte Türk Hava Yollarında tam da bu süreçteyiz. İşverenle yapılan toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde işveren, yasal görüşme sürecinde sendikamızın hiçbir teklifini kabul etmedi. Daha ikinci toplantıda uyuşmazlık tutanağı tutulmasını isteyerek masadan kalktı. Resmi arabulucu toplantısında da soruna katı yaklaşarak hiçbir adım atmayacağını ilan etti ve pazarlık masasını tamamen terk etti.
Hâlbuki sendika, tekliflerini hazırlarken biz çalışanlara sordu, anketlerle görüşümüzü aldı. Sorunlarımızı ilettik ve çözüm için talepler oluşturduk. Bunlar sendika yöneticilerin talepleri değil, biz çalışanların talepleri.
Türk Hava Yollarında büyük bir kabin memuru açığı var. İşveren, bu açığı uçaklara mümkün olan en az sayıdaki kabin memurunu göndererek, insanları hasta hasta, yeteri kadar dinlenmeden uçmaya zorlayarak ve iş güvencesi olmayan part-time çalışanlarla kapatmak istiyor. Bu uçuş emniyeti için büyük risk. Sendikamız part-time çalışanların haklarının da verilmesini istiyor.
Bizler yorgun çalışmak ve yorgun uçmak istemiyoruz.
Sağlığımızın korunması için rapor aldığımızda işten çıkarılmak istemiyoruz.
İşverenin kural ihlallerine ve baskılarına maruz kalmak istemiyoruz.
Adil uçuş planlaması ve yeterli sayıda uçucu ekiple görev yapmak istiyoruz.
Dinlenme sürelerimizin geliştirilmesini istiyoruz.
Kıdem haklarımızın iadesini istiyoruz.
Sizlere bu süreç boyunca maaşlarımızdan, Türkiye koşullarında ne kadar çok para kazandığımızdan bahsedecekler. Ancak bu şirketin karını her yıl ne kadar artırdığını, her yıl bir önceki yıla göre çalışanlarını daha fazla çalıştırdığını, bu karı çalışanlar sayesinde elde ederken çalışanlara komik zamlar teklif edip kendileri ve yöneticilerine kar payı aldıklarını anlatmayacaklardır. On yılda uçak sayısı 3 kat artarken neden yeterli yer görevlisi, teknisyen, uçucu ekip istihdam etmediklerini açıklamayacaklardır.
Bizler yıllardır verdiğimiz sendikal mücadele sayesinde sektörümüzde sendikasız çalışmaya zorlanan arkadaşlarımızdan daha fazla para kazanıyoruz, doğru. Ancak Avrupanın en iyi havayolu olduğu iddiasındaki Türk Hava Yollarının personeline avrupa standardında maaş vermesi, Avrupa standardında muamele etmesi gerektiğini düşünmekte ve bunu yüksek sesle dile getirmekte de ayıplanacak bir taraf görmüyor; sendikasız çalışmaya zorlanan tüm havacılık çalışanı arkadaşlarımızı Hava-İş çatısı altına davet ediyoruz.
Şimdi yasal olarak grev kararı almamız gerekiyor çünkü yasada bu işlemi yapmazsak sendikanın yetkisiz kalacağına dair hüküm var. Sendikamız grevi hiçbir zaman amaç olarak görmedi.
Türk Hava Yolları yönetimi geçen dönem iktidar gücünü arkasına alıp, toplu iş sözleşmesinin son aşamasında grev hakkımızı yasaklattı. Hiçbir demokratik ülkede görülmeyecek ve hiçbir demokrasiye yakışmayacak bu hamleyle haklarımızı geriletti. Bu yetmezmiş gibi bu yasağa her vatandaş gibi demokratik bir tepki koyan binlerce arkadaşımız arasından 305 arkadaşımızı bizlere korku vermek için işten çıkardı.
Beş ay sonra grev yasağı, direnişimiz ve uluslararası baskılar nedeniyle yasadan çıkarıldı. Ancak işten çıkarılan bu arkadaşlarımızla ilgili hiçbir adım atılmadı. Mahkemeler ve bilirkişi raporları bu arkadaşlarımızı haklı buluyor ve işe iade edilmeleri yönünde karar veriyor. Şimdiye kadar 160′tan fazla arkadaşımız için işe iade kararı verildi. Ancak THY Yönetimi bu kararları da uygulamıyor.
İşte sendikamız ve biz çalışanlar, haksızca işten çıkarılan bu arkadaşlarımıza yapılan haksızlık sona erdirilsin istiyoruz. Bu arkadaşlarımız işlerine kavuşsun işyerinde barış ve huzur olsun istiyoruz.
Talebimiz haklarımıza, sendikamıza, toplu iş sözleşmemize ve onurumuza saygı gösterilmesi.
Saygılarımızla.