Yüzyıllardır hayatın tam ortasında varlığını koruyan ancak yeni yeni tartışılmaya ve kabullenilmeye başlanan bir olgu olan eşcinsellik konusunda CİNSEL Tıp Enstitüsü bir anket çalışması yaptı. İşte çok tartışılacak ve gündem yaratacak olan anket çalışmasından çarpıcı başlıklar:
EŞCİNSELİK NEDİR?
Dünya kadar eski olan eşcinselliğin kişinin cinsel olarak kendi cinsine ilgi duyması olarak tanımlanabileceğini söyleyen CİNSEL Tıp Enstitüsü Genel Başkanı Dr.A.Cem KEÇE; “Eşcinsellere verilen adlardan en çok kullanılanlardan biri de yabancı bir dilden aktarılmış olan homoseksüel kelimesidir. Türk Dil Kurumu'nun Türkçe Sözlüğü’nde homoseksüelin karşılığı ise; cinsel isteklerini kendi cinsinden kimselerle yatıştırmak huyunda olan kimsedir. Cinsel terslik olarak ta adlandırılan eşcinsellik; erkek veya kadın olarak bir insanın libido yönelimi ve doyumu itibariyle yine kendi cinsine sevgi ve cinsel ilişki arzusu ile dönmesidir” dedi.
EŞCİNSELLİK RUHSAL BİR BOZUKLUK MUDUR?
“Eşcinsellik bir ruhsal bozukluk mudur?” sorusunun genel hekimlik uygulamasında önemli bir sorun olduğunun altını çizen CİNSEL Tıp Enstitüsü Genel Başkanı Dr.A.Cem KEÇE; “Çünkü ruhsal bozukluk veya anormal davranış, göreceli kavramlardır. Zira öncelikle normalin tarif edilmesi gerekir. Yaşadığı toplumdaki kişilerin çoğunluğunun değer yargılarını benimseyen ve toplumun geneline uygun davranan birey normal, aykırı hareket eden birey ise anormal olarak adlandırılabilir. Bu açıdan bakıldığında eşcinsellik anormal bir davranış olarak görülebilir. Ancak ruhsal bozukluk olup olmadığını belirleyen en önemli etken ise; kişinin kendini nasıl hissettiğidir. Eşcinsellerin kendilerini suçlu, huzursuz, yalnız, depresif, sıkıntılı ve gergin hissetmeleri sık rastlanan bir durumdur. Bu açıdan baktığımızda da eşcinsellik bir ruhsal bozukluktur, bir cinsel eğilim bozukluğudur, bir cinsel kimlik bozukluğudur” dedi.
EŞCİNSELLİKTE NE NEDİR?
Eşcinsellik kavramının birçok farklı eğilimi veya tanımı içinde barındırabileceğine dikkat çeken CİNSEL Tıp Enstitüsü Genel Başkanı Dr.A.Cem KEÇE; “Türkiye’de eşcinsel denince çoğu kişinin aklına ağır makyajlı şarkıcılar, travestiler, kırıtarak yürüyen ve kadınsı giyinip konuşan dar blucinli genç erkekler geliyor. Tabi bu durum bir kavram karmaşasını da beraberinde getiriyor: Travesti ve eşcinselin farkı nedir? vb. Eşcinsel; kendi cinsine ilgi duyan kişidir. Biseksüel; her iki cinse de ilgi duyan kişidir. Heteroseksüel; karşı cinse ilgi duyan kişidir. Lezbiyen; eşcinsel kadındır. Gay ise eşcinsel erkektir. Travesti; kendi biyolojik cinsiyetinden memnun olan ve karşı cinsin giysilerini giymekten hoşlanan kişidir. Transseksüel ise; kendi biyolojik cinsiyetinden memnun olmayıp karşı cinse geçmek isteyen ya da geçmiş kişidir. Homofobi ise eşcinsellere yönelik kaygı, korkuya da nefret olarak tanımlanabilir” dedi.
EŞCİNSELLİK YAYGIN MI?
ABD’de yapılan araştırmalara göre, erkeklerin %20’nin, kadınların ise %18’nin eşcinsel eğilim göstermekte olduğunu ifade eden CİNSEL Tıp Enstitüsü Genel Başkanı Dr.A.Cem KEÇE; “Ülkemizde enstitü olarak 3250 kişi üzerinde yaptığımız araştırmaya göre bu oran %12 gibi gözükmektedir. Ancak konunun hassasiyeti ve gizli eşcinsellerin sayısı göz önüne alındığında bu oranın daha fazla olması muhtemeldir” dedi.
DAHA ÇOK ERGENLİKTE FARK EDİLİYOR
Kişilerin, eşcinsel olduklarını genellikle ergenlik döneminde fark ettiklerinin altını çizen CİNSEL Tıp Enstitüsü Genel Başkanı Dr.A.Cem KEÇE; “Bir kısım eşcinsel eğilimlerini çoğunlukla uzun süren ve çoğunlukla kendileri için tatmin edici olan Heteroseksüel bir cinsel yaşam sonrası fark edebilir. Bir kısmı da ömür boyunca bu kimliklerini gizli tutmakta ve eşcinsellikle ilgili düşünce ve duygularını eyleme geçirememektedir. Çünkü eşcinseller toplumda yaygın olan eşcinsellere yönelik kaygı, korku ya da nefret nedeniyle cinsel yönelimlerini bir süre ret ederler ve kendilerini Heteroseksüel ilişki kurmaya veya karşı cinse ilgi duymaya zorlarlar. Ama eşcinseller ilerleyen yıllarda, ekonomik ve toplumsal anlamda yer edindiklerinde, kendilerini daha rahat ifade edebilme yetisi kazandıklarında, sosyal konumları ve kişilikleri sağlamlaştıkça, kendilerine güvenleri arttığında, hayatlarını kendi istedikleri doğrultuda yaşama isteklerini eyleme dönüştürmeye ve eğilimlerini açığa vurmaya başlarlar” dedi.
EŞCİNSELLERE KARŞI DEĞİLİZ
Enstitü olarak eşcinsellere karşı olmadıklarını ve kendi haklarını koruyabilmekte karşılaştıkları sorunlarla daha kolay başa çıkabilmeleri için haklarını savunmaları gerektiğine inandıklarını ifade eden CİNSEL Tıp Enstitüsü Genel Başkanı Dr.A.Cem KEÇE; “Ancak eşcinselliğin doğal bir eğilim ve normal bir durum olduğunun ilan edilmesine, yaygınlaştırılması veya özendirilmesi çabalarına, topluma bir model veya üçüncü bir cinsiyet olarak sunulmasına karşıyız. Bu bağlamda medyaya ve hekimlerimize göreler düşmektedir. Çünkü tıp dünyası da bu konuda ikiye bölünmüş durumdadır. Ne yazık ki eşcinsel yönelimi değiştirmeye yönelik herhangi bir tedavi girişimini etik bulmayan ve başarılı olma şansı olmadığını iddia eden bazı hekim arkadaşlarımız; eşcinselliği normal bir durum olarak lanse etmekte ve bilmeyerek eşcinselliğin yaygınlaşmasına zemin hazırlamaktadırlar” dedi.
TOPLUM EŞCİNSELLİK KONUSUNDA İKİYÜZLÜ
Toplumun sahnede eşcinselleri alkışladığını ama sokakta gördüğünde ise dışlayarak aşağıladığını ifade eden CİNSEL Tıp Enstitüsü Genel Başkanı Dr.A.Cem KEÇE; “Türk toplumu eşcinsellik konusunda ikiyüzlü davranmaktadır. Ayrıca bazı TV dizilerinde ve filmlerde sigara içilen veya şiddet içeren sahnelerin sansürlenmesi uygulamasını destekleyen toplum, medya ve bazı hekimler; nedense eşcinsel çağrışımlarda bulunan kişilerin ön plana çıkarılması veya özendirilmesi konusunda aynı hassasiyeti göstermemektedirler. Çünkü toplumun eşcinselliğe ikiyüzlü davranması gibi medya ve bazı hekimlerimizde bu konuda ikiyüzlü davranmaktadır. Özellikle son yıllarda, eşcinselliğin medya tarafından hem hedef olarak gösterilmesi, hem de her bireyin kendine entegre edebileceği bir üst kimlik olarak sunulması ve erkek egemen bir toplum olan ülkemizde, erkek eşcinsellerin doğrudan bir dışlanmaya veya aşağılanmaya maruz kalırken, kadın eşcinsellerin cinsel bir obje olarak görülmeleri de ikiyüzlülüktür” dedi.
GERÇEK, YALANCI VE GİZLİ EŞCİNSELLİK NEDİR?
Eşcinselliğin açık ve gizli olarak ikiye ayrılabileceğini ifadede eden CİNSEL Tıp Enstitüsü Genel Başkanı Dr.A.Cem KEÇE; “Açık eşcinselliği, gizli eşcinsellikten ayırt etmek gerekir. Açık eşcinsellikte kişi, eşcinsel duygu ve dürtülerinin bilincedir, cinsel yöneliminin nesnesi bellidir. Toplumsal yargı ve baskılardan korksa da, bunalsa da ve bunu kendisi için sorun olarak kabul etse de; bu duygu ve dürtülerin doyurulmasını ister ve uygun eş bulunca kendisine haz veren cinsel eylemleri olur. İki tipi vardır, bunlar; 1-Gerçek Eşcinsellik - Egosintonik Eşcinsellik: Eşcinsel eğilim, dürtü, duygu ve davranışlarından acı çekmeyen, bunaltı duymayan ve kendi benliği içinde uzlaşmış, eşcinselliğe uyum yapmış kişilerdir. 2-Yalancı Eşcinsellik - Egodistonik Eşcinsellik: Eşcinsel eğilim, dürtü, duygu ve davranışlarından acı çeken, bunaltı duyan, benliğe yabancı eşcinselliği olan kişilerdir. Gizli Eşcinsellik - Latent Eşcinsellik ise; dinamik bir kavramdır ve kişi, benliği tehdit eden ve benlik tarafından kabul edilemez olan eşcinsel dürtü ve eğilimlerinin bilincinde değildir. Bu dürtülerin hem bilinçdışı güçlü bir etkinlik taşımaları, hem de benliğe yabancı olmalarından dolayı; kişi bir yanda, bilinçdışı yasak ve kabul edilemeyen dürtü ve eğilimler; öbür yanda benliğin bunları bilinçten uzak tutma ve bu dürtülerle savaşma gereksinimi arasında kalır. Bu çatışma içinde kalan benlik kendisini aşırı erkeklik çabaları, maçoluk, aşırı eşcinsellik düşmanlığı gibi değişik savunma düzenekleri ile savunmaya çalışır. Burada amaç; bilinçdışı olarak, başkalarının kendisini eşcinselmiş gibi görecekleri korkusunu yenmek ve aşırı erkeksi davranışlarla eşcinsel olmadığını kanıtlamaktır” dedi.
EŞCİNSELLİĞİN NEDENLERİ NEDİR?
Eşcinselliğin çoğunlukla zor ve acı dolu bir sürecin sonunda oluşan bir durum olduğuna dikkat çeken CİNSEL Tıp Enstitüsü Genel Başkanı Dr.A.Cem KEÇE; “Eşcinselliğin nedenlerini anlamamız çok önemlidir. Çünkü önemli olan yaygınlaşmasının önlenmesidir. Eşcinselliğin nedenleri şunlardır: Genetik yatkınlık, hormonsal bozukluklar, çocukluk döneminde şiddete maruz kalmak, tacize ve tecavüze uğramak, çocuklukta karşı cinsle ilgili yaşanmış kötü bir deneyim, ciddi aile sorunları, aşırı otoriter bir babanın varlığı, baba veya figürlerinin çocuğun hayatında olmaması, aşırı duygusal veya içine kapalı bir yapıya sahip olunması, erken boşalma, iktidarsızlık, vajinismus veya disparoni gibi cinsel işlev bozuklukları nedeniyle yaşanan başarısız ve aşırı sorunlu cinsel deneyimler, yanlış yetiştirilme yani erkek çocukların kız gibi, kız çocuklarında erkek gibi yetiştirilmesi, ebeveynler başta olmak üzere yakın çevrede eşcinsel eğilimleri olan kişi veya kişilerin modellenmesi, örnek alınması, kızların daha yumuşak tavırları olan erkekleri, erkeklerin ise daha erkeksi tavırları olan kızları aralarına alma eğilimleri, yazılı ve görsel medyanın eşcinselliği özendirici yayınları vb.” dedi.
EŞCİNSELLİK İLE İLGİLİ MİTLER
Eşcinsellikle ilgili bazı yanlış inanışların yani mitlerin sık olmasının, bu konu hakkında bilgisizliğin de bir göstergesi olduğunu ifade eden CİNSEL Tıp Enstitüsü Genel Başkanı Dr.A.Cem KEÇE; “Geleneksel ve manevi değerleri kuvvetli olan ülkemizde; eşcinsellikle ilgili en sık görülen mitler şunlardır: Erkek eşcinseller kadınlığa özenir ve kadınsı hareketleri ile kolayca tanınırlar. Eşcinseller, erkeklerin peşinde koşar. Sadece pasif rolde cinsel ilişki kurarlar ve aktif rolde olanlar heteroseksüeldir. Eşcinsel ilişkide anal seks kuraldır. Evlendirilirse eşcinsel değişir, düzelir vb”
AKTİF, PASİF DİYE BİRŞEY YOKTUR
Türkiye’nin eşcinseller açısından bakıldığında reddedici ülkeler gurubuna yakın gibi göründüğüne dikkat çeken CİNSEL Tıp Enstitüsü Genel Başkanı Dr.A.Cem KEÇE; “Ülkemizde cinsiyet rolleri kesin sınırlarla ayrılmıştır. Kadınsı davranan erkeklere tepki vardır ve karşı cinse ait davranışlar göstermek eşcinsellikle eş tutulur. Hatta aktif rolde eşcinsel ilişki çoğunlukla erkek baskınlığının bir özelliği gibi görülür ve pasif roldekiler eşcinsel olarak nitelenir. Ancak eşcinsellikte aktiflik veya pasiflik diye bir kavram yoktur. Kendi cinsiyle ilişkiye giren herkes, aktif olsun, pasif olsun eşcinsel eğilim göstermektedir” dedi.
EŞCİNSELLİK DEĞİŞTİRİLEBİLİR Mİ?
Eşcinselliğin Heteroseksüelliğe yani karşı cinse ilgi duyulması durumuna dönüşme isteği ile ilgili bazı analitik ve varoluşsal yaklaşım, bilişsel ve davranışçı teknikleri içeren cinsel terapilerin mevcut olduğunun altını çizen CİNSEL Tıp Enstitüsü Genel Başkanı Dr.A.Cem KEÇE; “Cinsel terapistler; başvuranın o anda üstündeki baskıları ve neden başvuruda bulunduğunu ortaya çıkarmalı ve cinsel terapinin hedefini netleştirmelidir. Çünkü cinsel terapi ile benliğe yabancı eşcinsellik değiştirilebilir. Esas olan eşcinsel kişinin değişime olan inancı ve istediğidir. Eşcinselliği Heteroseksüellikten daha az arzulanır hale getirmeye yada eşcinsellikten alınan zevki azaltmaya yönelik olan ve hipnoz altında psikodrama çalışmalarıyla desteklenen cinsel terapide başarı oranı çok yüksek olmasa da zaman zaman yüz güldürücüdür. Diğer bir yaklaşım biçimi de özgüven arttırıcı çalışmalarla birlikte, heteroseksüel yeni bir ilişkiyi keşfetmelerine yardımcı olmak ve bu süre boyunca izlemektir. Başvuranla ilk olarak fantezi çalışmaları yapılır ve cinsel ilişki kuran heteroseksüel bir çifti hayal etme gibi geçiş fantezileri kullanılır. Bu arada fanteziler sırasında ortaya çıkan iğrenme, kaçınma gibi davranışlar ve duygular, tartışılır ve gerekirse sistematik duyarsızlaştırma çalışmaları uygulanabilir. Diğer bir alternatif yaklaşımda, orgazmik yeniden koşullanma adını verdiğimiz; eşcinsel fantezilerle uyarıldıktan sonra orgazma yakın bir basamakta heteroseksüel bir fanteziye geçilmesi ve orgazmın sağlanmaya çalışılmasıdır. Bu teknikte heteroseksüel fantezi giderek daha erken canlandırılmaya başlanır. Fantezi safhasından sonra da karşı cinsten biriyle yemeğe gitme, yakınlaşma ve fiziksel temas kurmayla ilgili çalışmalara geçilir” dedi.
GERÇEK EŞCİNSELLERİN TEDAVİSİ ÇOK ZOR
Gerçek yani egosintonik eşcinsellerin tedavisinin çok zor ve hatta imkansız olduğunun altını çizen CİNSEL Tıp Enstitüsü Genel Başkanı Dr.A.Cem KEÇE; “Kendi benliği içinde uzlaşmış, eşcinselliğe uyum yapmış ama bu konuda halen sıkıntı duyan gerçek eşcinsellerin cinsel terapisinde; daha rahat konuşmaları konusunda cesaretlendirilmeye çalışılmalı, yaşadıkları, duygu ve düşünceler normalize edilmeli ve eşcinselliğin topluma ters düşmekle birlikte saygın bir seçenek olarak yaşanabileceği vurgulanmalıdır. Ayrıca eşcinsel duygular ve aşkla ilgili suçluluk duyguları, aynı cinsten biriyle beraber kapalı bir ilişki kurmanın yaratacağı zorluklar, eşcinsel ilişkideki cinsel güçlükler ve toplumla ilgili ortaya çıkabilecek çatışmalar gibi konularda mutlaka çalışılması gerekir. Çünkü birçok eşcinsel, ülkemizde halen çok önemsenen evlilik, çocuk sahibi olmak, din ve ahlaki değerlerin baskısı altında ciddi içsel çatışmalara ve sosyal baskılarla karşılaşmakta ve kişi kendisini eşcinsel olarak nitelemekte bile güçlük çekmekte, diğer bir deyişle kendini bulma süreci çok daha zor ve uzun olmaktadır” dedi.
ÜLKEMİZDE YETERLİ SAYIDA CİNSEL TERAPİST YOK
Cinselliğinden ve kendinden nefret eden, kendine güvenini kaybetmiş insanlar yaratmak yerine; uyumlu, mutlu, üretken, cinselliğini ve sevgisini kendi tercihi doğrultusunda kullanabilen insanların oluşmasına katkıda bulunulmasının önemine değinen CİNSEL Tıp Enstitüsü Genel Başkanı Dr.A.Cem KEÇE; “Bu bağlamda toplumun her kesimine, devlet kurumlarına, sivil toplum kuruluşlarına, medyaya ve başta tıp dünyasına büyük görevler düşmektedir. Eşcinsellik konusunda yeterli eğitim almış ve vaka tecrübesi olan, homofobik özellikleri olmayan ya da bu özelliklerinin farkında olan, eşcinsel alt kültürüne saygılı, yargılayıcı olmayan cinsel terapistlere her geçen gün daha fazla ihtiyaç vardır. Çünkü maalesef ülkemizde yeterli sayıda cinsel terapist yoktur. Son olarak aile desteğinin olmaması, cinsel terapistin kendisindeki ya da başvurandaki homofobinin farkında olmaması, yardımcı organizasyonların eksikliği ve eşsiz başvurular ülkemizde eşcinsellerle çalışırken karşılaşılan güçlüklerden bazılarıdır” dedi.
NASIL BİR CİNSEL TERAPİSTE BAŞVURULMALIDIR?
Eşcinsellerin de cinsellikle ilgili yakınmalarının olabileceğini söyleyen CİNSEL Tıp Enstitüsü Genel Başkanı Dr.A.Cem KEÇE; “Eşcinsellerin cinsellikle ilgili yakınmalarını, eşcinsel olmakla ilgili kaygılar ve karşı cinsle ilişki kurabilme isteği gibi, cinsel işlev bozuklukları ve yönelim bozukluğu biçiminde iki ana başlık altında toplayabiliriz. Ayrıca eşcinsellerin cinsel sorunları ile ilgilenen cinsel terapistlerin bazı konuları dikkate alması gerekir. Yani cinsel terapist onaylayıcı ve destekleyici olmalıdır, kendi duygularının farkında olmalıdır, homofobisini tartmalıdır ve uğraşamayacaksa başvuranı uygun bir cinsel terapiste sevk etmelidir. Ayrıca eşcinselin de homofobisi araştırılmalıdır. Kendini bulma yani coming-out cinsel terapist tarafından bilinmeli ve özgüven ve kimlik krizi açısından diğer eşcinsellerin desteği sağlanmalıdır. Başvuran AIDS hakkında bilgilendirilmelidir” dedi.
AİLELER HEMEN TELAŞLANIYOR
Cinsel rolün cinsel kimliğe uygun olmadığını anlayan ailelerin hemen telaşa kapıldığını söyleyen CİNSEL Tıp Enstitüsü Genel Başkanı Dr.A.Cem KEÇE; “Aileler eşcinselliği çok ağır ruhsal bir hastalık olarak görüyor. Bu nedenle ailenin eğitim seviyesine göre çocuklarına yaklaşımları da farklı oluyor. İyi eğitimli bir aile soruna -yardım edin düzelsin- diye yaklaşırken; bir diğer grup ailede -düzeltin ya da biz düzeltelim- diye baskıcı yaklaşabiliyor. Biz bu aileleri; kişinin duygusal ve fiziksel olarak hangi cinsiyetten kişilere ilgi duyduğunun o kişinin cinsel yönelimiyle ilgili olduğunu ve cinsel yönelim kavramının fanteziler, duygusal bağlanma, cinsel davranış ve kendini tanımlama gibi birçok bileşeni olduğunu, bu nedenle insana saygı çerçevesinde yaklaşılmasını, birlikte yaşadığımız bu dünyayı yalnızca birbirimizi anlayarak güzelleştirebileceğimizi söyleyerek yatıştırmaya çalışıyoruz” dedi.
ÇOCUĞU EŞCİNSEL OLAN AİLELERE UYARILAR
Eşcinselliğin dünyanın farklı yerlerinde benzer yaygınlıkta görülürken kimi toplumlarda bu kavramın tümüyle yok sayıldığına dikkat çeken CİNSEL Tıp Enstitüsü Genel Başkanı Dr.A.Cem KEÇE; çocuğunun eşcinsel olduğunu öğrenen ailelere şu önerilerde bulundu: “Kendini suçlu hisseden çocuğunuza dünyada tek eşcinselin kendisi olmadığı söyleyin ve asla evlendirmeye ya da Heteroseksüel bir ilişkiye zorlamayın. Çünkü bu onları geri dönülmez bir yola sokabilir. Öncelikle eşcinsellik hakkında daha ayrıntılı bilgi verilmesi, tıbbi ve ruhsal destek için profesyonel bir yardım arayışına girişin. Bu sizin ve çocuğunuzun durumu net anlamasına yardımcı olacaktır. Dünyanın sonu gelmiş, çocuğunuz korkunç bir suç işlemiş ya da yüz kızartıcı bir durum varmış gibi davranmayın, suçluluk, pişmanlık gibi duygulara kapılmayın ve bunu çocuklarınıza yansıtmayın. Eğer böyle davranırsanız onun yanlış yönlere sapmasına yardımcı olursunuz. Cinsel yönelimi ne olursa olsun, çocuklarınıza sevgi gösterin, koşulsuz sevin ve destek olun ve çocuğunuzun toplumla ilişki kurmasına çalışılın, toplumdan kopmasına izin vermeyin” dedi.
EŞCİNSELLİK BOŞANMA SEBEBİDİR
Türkiye'de mevcut tüm kanunlarda eşcinsellik yönünden bir düzenleme bulunmadığına dikkat çeken CİNSEL Tıp Enstitüsü Genel Başkanı Dr.A.Cem KEÇE; “Eşcinsellik boşanma sebebi olarak kabul edilmektedir. Çünkü kanunlarımıza göre; eşcinsel olan eş, sırf bu gerekçeyle evlilik içerisinde kusurlu sayılmıştır” dedi.
EŞCİNSELLİK VE AİDS
Eşcinsellerin partner anlamında eşlerine daha sadık olduklarını ifade eden CİNSEL Tıp Enstitüsü Genel Başkanı Dr.A.Cem KEÇE; “Eşcinsellerin toplumun değer yargılarına uygun bir şekilde ve kapalı kapılar ardında özgürce cinsel tercihlerini ortaya koymalarında bir sakınca yoktur. Mesele sınırların aşılması sorunudur. Mesele topluma ve gençlerimize kötü örnek olacak şekilde eşcinsel yaşantının gözler önünde sergilenmesidir. Böylece toplumsal önyargılar oluşmakta ve eşcinseller tek gecelik ilişkilere zorlanmaktadır. Bu durum, eşcinsellerin AIDS'in Heteroseksüel nüfusa geçmesinden sorumlu kişiler olarak sıklıkla günah keçisi ilan edilmelerine ve bizim enstitü olarak üzerinde önemli durduğumuz bir konu olan AIDS görülme oranında artışlara yol açmaktadır” dedi.
EŞCİNSELLER ŞİDDETE MARUZ KALIYOR
Anket sonuçlarına göre eşcinsellerin cinsel yönelimlerinden dolayı dışlanma, damgalanma, utanma, şiddet görme, cinsel tacize uğrama gibi sorunları yaşadıklarına dikkat çeken CİNSEL Tıp Enstitüsü Genel Başkanı Dr.A.Cem KEÇE; “Alkol, madde bağımlılığı, intihar girişimi ve depresyon gibi sorunlar eşcinsel bireylerde sık görülebilir” dedi.
EŞCİNSELLİK ANKETİNİN SONUÇLARI
Toplam Kişi
3250
Yaşınız Nedir?
%25 16 - 20
%45 21 - 31
%15 32 – 42
%15 43 ve Sonrası
Cinsiyetiniz Nedir?
%48 Erkek
%40 Kadın
%12 Diğer (Eşcinsel, Biseksüel, Lezbiyen, Gay, Travesti, Transeksüel)
Cinsel Yöneliminizi Nasıl Tanımlıyorsunuz?(Sadece Heteroseksüel Olmayanlar Yanıtlayacak)
%60 Eşcinsel/Gay
%10 Eşcinsel/Lezbiyen
%20 Biseksüel
%05 Travesti
%05 Transeksüel
Eğitim Durumunuz Nedir?
%05 İlk ve Orta
%30 Lise
%40 Üniversite
%25 Yüksek Lisans / Doktora
Sizce Eşcinsellik Bir Sapkınlık mıdır?
%65 Evet
%20 Hayır
%15 İlgilenmiyorum / Fikrim Yok
Sizce Eşcinsellik Ruhsal Bir Bozukluk mudur?
%70 Evet
%15 Hayır
%15 İlgilenmiyorum / Fikrim Yok
Sizce Eşcinsellik Bilinçli Bir Seçim midir?
( ) Evet
( ) Hayır
( ) İlgilenmiyorum / Fikrim Yok
Eşcinselliğin Tercih Değil Doğal Bir Eğilim Olduğu Fikrine Katılıyor musunuz?
%15 Evet Katılıyorum
%70 Hayır Katılmıyorum
%15 İlgilenmiyorum / Fikrim Yok
Sizce Eşcinsellik Görme veya Örnek Alma İle Oluşabilir mi?
%75 Evet
%15 Hayır
%10 İlgilenmiyorum / Fikrim Yok
Sizce Eşcinsellik Tedavi Edilebilir mi? Değiştirilebilir mi?
%55 Evet
%30 Hayır
%15 İlgilenmiyorum / Fikrim Yok
Eşcinselliğe Karşı mısınız?
%75 Evet
%15 Hayır
%10 İlgilenmiyorum / Fikrim Yok
Hiç Eşcinsel Bir Deneyim (veya Deneyimler) Yaşadınız mı?
%15 Evet
%85 Hayır
Hiç Aynı Cinse Erotik İlgi Duydunuz mu?
%25 Evet
%75 Hayır
Hiç Eşcinsel Fantezi Kurdunuz mu?
%25 Evet
%75 Hayır
Eşcinsellerin Tek Seçeneklerinin Fuhuş Olduğu Fikrine Katılıyor musunuz?
%65 Evet Katılıyorum
%20 Hayır Katılmıyorum
%15 İlgilenmiyorum / Fikrim Yok
Çocuğunuzun Eşcinsel Olmasını Nasıl Karşılarsınız?
%75 Asla Kabul Etmem
%15 Anlayışla Karşılarım
%10 Diğer
Çocuğunuzun Eşcinsel Olmasını İster misiniz? (Sadece Heteroseksüel Olmayanlar Yanıtlayacak)
%98 Asla Eşcinsel Olmasını İstemem
%02 Eşcinsel Olmasını İsterim
Eşcinsel Eğilimlerinizi İlk Defa Hangi Dönemde Fark Ettiniz? (Sadece Heteroseksüel Olmayanlar Yanıtlayacak)
%25 Ergenlik Öncesi Dönem
%45 Ergenlik Dönemi
%20 Genç Erişkinlik Dönemi
%10 Erişkinlik Dönemi
Eşcinsel Kimliğiniz Nedeniyle Hiç Fiziksel Şiddete Maruz Kaldınız mı? (Sadece Heteroseksüel Olmayanlar Yanıtlayacak)
%75 Evet
%25 Hayır
Fiziksel Şiddet İçermeyen Ancak Ayrımcı Bir Uygulama Olduğunu Düşündüğünüz Bir Muamele İle Karşılaştınız mı? (Sadece Heteroseksüel Olmayanlar Yanıtlayacak)
%90 Evet
%10 Hayır
Çocukluğunuzda Şiddete Maruz Kaldınız mı? (Sadece Heteroseksüel Olmayanlar Yanıtlayacak)
%75 Evet
%25 Hayır
Çocukluğunuzda Cinsel Taciz veya Tecavüze Maruz Kaldınız mı? (Sadece Eşcinsel Olanlar Yanıtlayacak)
%65 Evet
%35 Hayır
Çocukluğunuzda Aile Ortamınız Nasıldı? (Sadece Heteroseksüel Olmayanlar Yanıtlayacak) (Birden Fazla Seçeneği İşaretleyebilirsiniz)
%45 Otoriter Baba
%35 Katı Ahlaki ve Dini Değer Yargıları
%50 Ciddi Aile Sorunları
%45 Aile İçi Şiddet, Cinsel Taciz veya Tecavüz
Eşcinsel Deneyimler Yaşamadan Önce Cinsel Sorunlarınız Var mıydı? (Sadece Heteroseksüel Olmayanlar Yanıtlayacak)
%75 Evet
%25 Hayır
Eşcinsel Deneyimler Yaşamadan Önce Var Olan Cinsel Sorunlarınız Nelerdir? (Sadece Heteroseksüel Olmayanlar Yanıtlayacak) (Birden Fazla Seçeneği İşaretleyebilirsiniz)
%45 Erken Boşalma
%05 Geç Boşalma
%35 İktidarsızlık
%15 Cinsel İsteksizlik
%35 Orgazm Olamama
%20 Vajinismus
%45 Disparoni / Ağrılı Cinsel İlişki
%55 Kötü veya Başarısız Cinsel Deneyimler
Eşcinsel Deneyimler Yaşamadan Önce Eşinizle veya Partnerinizle Ciddi Sorunlarınız Var mıydı? (Sadece Heteroseksüel Olmayanlar Yanıtlayacak)
%75 Evet
%25 Hayır
Eşcinsel Deneyimler Sonrasında Neler Yaşadınız? (Sadece Heteroseksüel Olmayanlar Yanıtlayacak) (Birden Fazla Seçeneği İşaretleyebilirsiniz)
%85 Suçluluk
%75 Yalnızlık
%65 Depresyon
%60 Anksiyete / İç Sıkıntısı
%80 Kendinden Utanma
%75 İçe Kapanma
%82 Acı
%75 Topluma Uyumsuzluk
%60 Arkadaş Guruplarına Girmede Zorlanma
Eşcinsel Deneyimlerinizi Aileniz Nasıl Öğrendi? (Sadece Heteroseksüel Olmayanlar Yanıtlayacak) (Birden Fazla Seçeneği İşaretleyebilirsiniz)
%35 Kendim Açıkladım
%40 Ailem Başkasından Öğrendi
%20 Ailem Kendiliğinden Fark Etti
%05 Diğer
Eşcinsel Deneyimlerinizi İlk Kiminle Paylaştınız? (Sadece Heteroseksüel Olmayanlar Yanıtlayacak) (Birden Fazla Seçeneği İşaretleyebilirsiniz)
%55 Anne
%05 Baba
%60 Yakın Arkadaş
%20 Diğer
Eşcinsel Olduğunuz Halde Karşı Cinsle Evli misiniz? (Sadece Heteroseksüel Olmayanlar Yanıtlayacak)
%70 Evet
%30 Hayır
Günü Birlik ve Fiziğe Dayalı Bir İlişki İstediğinizde Kimi Tercih Ediyorsunuz? (Sadece Biseksüeller Yanıtlayacak)
%45 Hemcinsimi
%30 Karşı Cinsi
%25 Her İkisini de
Duygusal ve Biraz Daha Uzun Bir İlişki İstediğinizde Kimi Tercih Ediyorsunuz? (Sadece Biseksüeller Yanıtlayacak)
%25 Hemcinsimi
%50 Karşı Cinsi
%25 Her İkisini de