- 14 Eylül 2017
- 2.705
- 9.772
- 158
- Konu Sahibi sivastrabzon
- #1
Kabuk tutmayan yaralarım var benim; anlaşılması güç, ama sıradan, basit duygularım... Hiç kabuk bağlamaz yaram benim, ince ince kanar çünkü!
Dizindeki yaraları hiç iyileşmeyen bir çocuk ruhum, takılıp düşer hep aynı taşa! Çocuk bu ya, üstünden atlayıp gitmek gelmez aklına! Aynı taş, hep aynı yerdedir oysa...
Hep tazedir kanım... Dikiş atılamayacak kadar küçük, yara bandı tutmayacak kadar derin yaralar tazelenerek kanar ruhumda. Dayanması zor acısı yok fakat kimi zaman uyutmayacak kadar ince bir sızı verir...
Yaralarım... kanar ölene dek, çocuk kadar kırılgan oldukça ruhum!4
Anlaşılması basit duygularım algısızlığın sıradanlığında kayboluyor, uykusuz gecelerde aramaya çıkıyorum titrek bir mum ışığının aleviyle... Bulsam ne çare, yerine koyduktan sonra yine kaybolacak... Yorgun, bitap düşüyorum değer verilmeyen, kaybedilen duygularımı her seferinde peşine düşüp yerine koymaktan! Ben ruhumu kaf dağında, sırça saraylarda, gözlerden uzak bir yerde saklamıyorum ki; öyle sıcak, öyle naif, öyle içten ki bir gülüş, bir bakış, bir kucak, samimi tatlı bir söz mesafesinde. Öyle yakınken denizaşırı mesafelere götürüp kimsesiz yalnız kalıyor duygularım!
Yabancısıyım ben artık kendimin, kendi ruhumda sürgünüm işte; herkes tanıdık ama herkes yabancı!!
(22. Haziran. 2017/03.34)
Dizindeki yaraları hiç iyileşmeyen bir çocuk ruhum, takılıp düşer hep aynı taşa! Çocuk bu ya, üstünden atlayıp gitmek gelmez aklına! Aynı taş, hep aynı yerdedir oysa...
Hep tazedir kanım... Dikiş atılamayacak kadar küçük, yara bandı tutmayacak kadar derin yaralar tazelenerek kanar ruhumda. Dayanması zor acısı yok fakat kimi zaman uyutmayacak kadar ince bir sızı verir...
Yaralarım... kanar ölene dek, çocuk kadar kırılgan oldukça ruhum!4
Anlaşılması basit duygularım algısızlığın sıradanlığında kayboluyor, uykusuz gecelerde aramaya çıkıyorum titrek bir mum ışığının aleviyle... Bulsam ne çare, yerine koyduktan sonra yine kaybolacak... Yorgun, bitap düşüyorum değer verilmeyen, kaybedilen duygularımı her seferinde peşine düşüp yerine koymaktan! Ben ruhumu kaf dağında, sırça saraylarda, gözlerden uzak bir yerde saklamıyorum ki; öyle sıcak, öyle naif, öyle içten ki bir gülüş, bir bakış, bir kucak, samimi tatlı bir söz mesafesinde. Öyle yakınken denizaşırı mesafelere götürüp kimsesiz yalnız kalıyor duygularım!
Yabancısıyım ben artık kendimin, kendi ruhumda sürgünüm işte; herkes tanıdık ama herkes yabancı!!
(22. Haziran. 2017/03.34)