Japonya Genel Bilgi

asiali

さゆり
Kayıtlı Üye
3 Mayıs 2007
77
2
SELAMLAŞMA

Japonlar genelde selamlaşmak için ojigi (eğilerek yapılan Japon selamı) yaparlar. Ojigi dünyaca ünlü ve selam verirken, teşekkür ederken, ayrılırken veya özür dilerken kullanıldığından oldukça kullanışlıdır. “Günaydın” (“Ohayou&#8221, “Merhaba” (“Konnichiwa&#8221, “Teşekkür ederim” (“Arigatou&#8221, “Allahaısmarladık-güle güle” (“Sayonara&#8221 veya “Özür dilerim-Pardon” (“Sumimasen&#8221 derken yapılır.
Ojigi’de hafif bir baş eğmesinden, tüm vücudu 90 derece eğmeye varan değişik teknikler vardır. Eğer selamlaşma tatami üzerinde yapılıyorsa ojigi’den önce diz çömülür ve öyle yapılır.
Esas olarak karşınızdaki sizden daha üst biri ise daha içten ve uzun yapılır. Buna rağmen, Japonlar yabancılardan uygun selam kuralları beklemediğinden dolayı hafif bir baş eğmek şeklinde selamlamanız yeterli olacaktır. Bu baş eğerek selamlama beceriksizce yapılan bir ojigi girişimi ile karşılaştırıldığında daha yerinde olur.
Japonlar arasında el sıkışarak selamlaşmak çok nadir görülür, fakat yabancılar için Japonların el sıkmaları (oldukça acemice olsada) normal bir olaydır.
 
Bir ülkenin adet ve görgü kurallarını bilmek, o ülkenin sosyal yapısı ve düşünce şeklini daha iyi anlamanıza yardımcı olacaktır. Ayrıca büyük hatalar yapmanızın önüne geçecektir. Hele Japonya gibi gelenek ve göreneklerine oldukça bağlı, ve görgü kurallarına çok dikkat eden bir ülke için bazı temel Japon görgü kurallarını bilmek ve uygulamakta fayda vardır. Bu sebeple aşağıda bazı temel Japon görgü kurallarını tanıtacağız.

Yemekte:


Aşağıda yazılanlar görgüsüzlük olarak kabul edilirler:

- Hashiyi yiyecekler, özelliklede pilavın içine saplamak. Sadece cenaze törenlerinde buhurdanlığın önüne konulan pilavın içine hashi saplanarak koyulur. Hashinizi kullanmadığınız zaman hashiire’ye koyun.

- Tabak içindeki yiyecekleri karıştırmak için hashiyi kullanmak

- Yiyeceğiniz yemeği seçmek için hashiyi tabakların üzerinde havada gezdirmek.

- Tabaktaki yemeğin en lezzetli yerini bulmak için yemeği Hashi ile altüst etmek.

- Hashi elinizde olduğu halde tabağı tutmak.

- Hashiniz ile direk olarak başka birinin hashisine yiyecek vermek. Bu da sadece cenaze törenlerinde ölen kişinin kemiklerini bir kişiden diğerine verme için kullanılır.

- Hashi ile bir nesne veya bir kişiyi göstermek

Bizde yemek yerken ses çıkarmak görgüsüzlük kabul edilirken, Japonya’da noodle yerken höpürdetmek ayıp sayılmaz, tersine ne kadar höpürdetirseniz o kadar lezzetli olduğunu ifade eder.
Yemek esnasında hemen çorbanızı içmeyin. Japonya’da yemekler genellikle hepsi bir arada gelir, o sebeple tüm yemeklerin gelmesini ve herkesin hazır olmasını bekleyin.
Yemeğe başlarken “itadakimasu” bitirdiğinizde “ gochisousama” deyin.

Ev içerisinde görgü kuralları:

Japon evlerinin içine ayakkabı ile girmek çok büyük bir saygısızlıktır. Bu sebeple eve girince giriş kapısının önünde bulunan boşlukta (“Genkan&#8221 ayakkabılarınızı çıkarın ve ev sahibinin size vereceği terlikleri giyin.

Tatami döşeli geleneksel Japon odalarına terlikler çıkarılarak girilir ve bu odaların kapı eşikleri ve tatamilerin kenarlarına basılmaz.Tuvalete girerken de ev içi terlikleri çıkartılarak sadece tuvalet için olan terlikler giyilir.

Kimono giyimi zahmet isteyen ve giyili iken hareketleri kısıtlayıcı bir kıyafettir. O sebeple kimono giyen bir bayandan dans etmek, hoplamak veya zıplamak gibi aşırı hareketler yapması için ısrarda bulunmayın. Kimono’yu Oların güzelliklerinin bir parçası olarak görmeye çalışın.

Düğün ve partiler de düzgün giyinmek adettir. Sizi davet eden kişi “olduğun gibi gel” dese bile mutlaka düzgün bir kıyafetle gidin.

Japonlar yeni yılda kutlama kartları gönderirler ("nengajo"), fakat eğer bir ailenin ferdi o yıl içinde ölmüş ise ona kart gönderilmez.

İş Yerinde Görgü Kuralları:

Eğer Japonya ile iş yapacaksanız, Japon toplumunun işleyişini ve iş yapma adetlerini bilmeniz hayati önem taşır. Aşağıda iş görgü kurallarından örnekler bulabilirsiniz.

*Bir şirkete iş konuşmaya gitmeden önce mutlaka telefon ile randevu alın. Birçok iş çalışanı saat 12.00 ile 13.00 arasında öğlen tatili yaparlar.

*İnsanlar ilk defa karşılaştıkları zaman toplantı veya konuşmalar başlamadan önce kartvizit (“meishi&#8221 değiş tokuşu yaparlar. Meishinizi verirken ayağa kalkın ve iki elinizle veya sağ elinizle verin. Karşınızdaki kişinin meishisini aldığınızda inceleyin, ve telafuz hatası yapıp yapmadığınızı kontrol etmek için kendisine sorun.Eğer Japonya ile iş yapmayı düşünüyorsanız kartvizit vazgeçilmezdir.

*Kendi Meishi’nizi veya karşı tarafınkini kesinlikle pantolonunuzun arka cebinde cüzdana koymayın, bu çok büyük bir saygısızlık kabul edilir. Bunun yerine ceket cebinizi kullanın. Ayrıca bir başkasının meishisinin üzerine yazı yazmak veya not almak da saygısızlık olarak kabul edilir.

Toplantı yaparken salondaki oturulacak yerler katılanların statüsüne göre belirlenir. Bu sebeple konuk olarak herhangi bir yere oturmadan size oturacağınız yerin gösterilmesini bekleyin.

*En kıdemli kişi genelde masanın başında oturur ve diğerleri kıdem sırasına göre dizilirler. Toplantı başlamadan en kıdemli kişinin oturmasını bekleyin ve toplantı sonunda da o kalkmadan kalkmayın.

Toplantı esnasında gene kıdem ve önem sırasına göre alkolsüz içecekler dağıtılır. İçmeden önce en kıdemli kişinin içmesini bekleyin.

*Görüşmeye giderken geldiğiniz yerin geleneksel bir hediyesini götürmek memnuniyetle karşılanır. Eğer karşı taraftan da hediye alırsanız şaşırmayın. Eğer aldığınız hediye hediye kağıdı ile kaplı ise sakın orada açmayın, kaplı değil ise açarak aldığınız hediye ile ilgili soru sorun. Bu hediyeye olan ilginizi belirtecektir.

*Toplantı esnasında notlar almak karşınızdaki kişiye olan alakanızı gösterecektir. Fakat kesinlikle kendinizin de dahil olmak üzere birinin ismini kırmızı kalemle yazmayın, bu sebepten siyah veya mavi kalem kullanın.
 
Japonları Anlamak

Duygu İfadeleri
Karşısındaki kişi ile konuşurken, karşısındaki ile çatışmaya girmemek ve uyum içinde olmak amacı ile Japonlar kendi görüş ve duygularını gizlerler ve dolaylı olarak kendilerini ifade ederler. Bu sebepten dolayı karşınızdaki şok edecek veya rahatsız edecek hareketlerden kaçının.
Japon gülüşü:

Mutluluk göz ve ağız ile yapılan hafif bir gülümseme ile ifade edilir. El, vücut ile veya yüksek ses ile mutluluk ifadesi göstermekten kaçının.
Bununla birlikte mutluluk ifade eden gülümseme ile sıkıntı veya rahatsızlığı ifade eden gülümsemeyi birbirine karıştırmak çok kolaydır. Bu yüzden gülümseyen bir Japon’un her zaman mutluluk ifade etmeyebileceğini unutmayın.


Kızgınlık, sinirlenme:

Japonlar özellikle bir topluluk içinde karşısındakine kızsa bile çok nadir olarak açık olarak kızgınlıklarını gösterirler. Kendilerinin yüzde yüz haklı olduklarına inansalar bile karşısındaki kişiyi sakinleştirmek için özür dilerler.

Bir kişinin sinirlenip kendini kaybetmesi çocukça kabul edilir, bu sebeple Japonların çoğu sinirlendiklerinde otomatik olarak sinilerini bastırmayı tercih ederler.

İki kişi analaşmazlık içine girer veya bozuşurlarsa bunu tartışarak veya beraber içki içmeye giderek dostluk çerçevesi içinde çözmeye gayret ederler.

Üzüntü:

Kızgınlık göstermek her ne kadar kötü ise, Japonların üzüntülerini ifade etmek için oldukça usta yolları vardır.

Bir Japon’un toplumda yetişkin olarak kabul görmesi için acı ve üzüntüsünü hafif bir gülümsemenin arkasına gizlemesi gerekir. Buna “kao de warau kokoro de naku” (Yüzü gülüyor fakat kalbi ağlıyor).

Erkeklerin üzüntülerini gizleme ve duygularını kontrol etmeleri beklenmesine rağmen bir erkeğin ağlaması doğal olarak karşılanabilir. Buna “otokonaki denir, aslında bir erkeğin göründüğü kadar soğuk ve duygusuz olmadığını gösterir.

”Morainaki” “sempati ile ağlama” anlamına gelir ve zayıflıktan ziyade insan duygusu belirttiği için doğallıkla karşılanır.

Eğer yaşlar içinde ağlayan bir Japon görürseniz bu her zaman o kişin üzüntülü olduğu anlamına gelmez. Bu büyük bir mutluluk göstergesi de olabilir ve “ureshinaki” denir.

Telepati:

Utangaç, sessiz olmak Japonya’da bir fazilet olarak görülür, özellikle söz konusu romantik duygular ise.

Bir kişinin isteklerini açık olarak söylemesi en iyi şekli ile saflık en kötü şekli ile kabalık olarak karşılanır. Bunun sebebi ise teklifi yapacağınız kişiyi zor duruma düşürme ihtimalinizdir.

Japonlar sessiz iletişime oldukça duyarlıdırlar. Bir şeyi açık olarak söylemek yerine usta ifadeler ile karşısındaki kişiye aktarırlar. Birçok Japon için iletişim kurmak için konuşmayı değil duyguları ve telepatiyi tercih ederler. Aynı şekilde karşısındaki kişinin kendini söz ile değil telepatik olarak anlamasını beklerler.

Japonlar direk olara “hayır” demekten nefret ederler bunun yerine “kangaete mimasu” (“bu knuyu bir düşüneyim&#8221, “zensho shimasu” (“bu konuda ne yapabileceğime bakacağım&#8221, veya “ saa...sore wa chotto...” (“hmm, sanırım bu pek kolay olmayacak&#8221 şeklinde sözler kullanırlar. Bu aslında nahoş durumlardan kaçınmak amacı ile yapılır, fakat her şeyi açık açık söylemeyi tercih eden batılılar tarafından oldukça sıkıcı olan bir durumdur.

Bazen konuşma esnasında Japonlar bir anda kafalarını evet şeklinde sallayan dinleyici durumuna geçebilirler, bu konuşan kimsenin karşısındaki Japon’un her şeyi tasdiklediğini zannetmesine yol açabilir, fakat aslında tam tersi oluyor olabilir. Japonlar ile anlaşabilmek için sürekli olarak uyumlu ilişkiler kurmaya, tartışmalardan kaçınmaya ve onların duygularını antma biçimini anlamaya çalışmanız gereklidir.

Unutmayın ki, o anlaşılmaz gülümsemenin arkasındaki Japon, bizler gibi bir insandır...


Yemekte:

Eğer bir Japon yemeği yiyorsanız büyük ihtimalle “hashi” (“Çubuk&#8221 ile yiyeceksinizdir. Hashiler masada “hashioki” (çubuk dayanağı) üzerine ve ucu sol tarafa gelecek şekilde yerleştirirler. Hashiyi sağ eliniz ile alıp ucunu sol elinizin avucunda sabitledikten sonra tutma pozisyonuna geçiniz. Hashiyi ortasından veya ince ucundan değil kalın ucuna yakın yerinden tutunuz.

Aşağıda yazılanlar görgüsüzlük olarak kabul edilirler:

Hashiyi yiyecekler, özelliklede pilavın içine saplamak. Sadece cenaze törenlerinde buhurdanlığın önüne konulan pilavın içine hashi saplanarak koyulur. Hashinizi kullanmadığınız zaman hashiire’ye koyun.
Tabak içindeki yiyecekleri karıştırmak için hashiyi kullanmak
Yiyeceğiniz yemeği seçmek için hashiyi tabakların üzerinde havada gezdirmek.
Tabaktaki yemeğin en lezzetli yerini bulmak için yemeği Hashi ile altüst etmek.
Hashi elinizde olduğu halde tabağı tutmak.
Hashiniz ile direk olarak başka birinin hashisine yiyecek vermek. Bu da sadece cenaze törenlerinde ölen kişinin kemiklerini bir kişiden diğerine verme için kullanılır.
Hashi ile bir nesne veya bir kişiyi göstermek

Batıda yemek yerken ses çıkarmak görgüsüzlük kabul edilirken, Japonya’da noodle yerken höpürdetmek ayıp sayılmaz, tersine ne kadar höpürdetirseniz o kadar lezzetli olduğunu ifade eder.

Yemek esnasında hemen çorbanızı içmeyin. Japonya’da yemekler genellikle hepsi bir arada gelir, o sebeple tüm yemeklerin gelmesini ve herkesin hazır olmasını bekleyin.

Yemeğe başlarken “itadakimasu” bitirdiğinizde “ gochisousama” deyin.


Ev içerisinde görgü kuralları
Japon evlerinin içine ayakkabı ile girmek çok büyük bir saygısızlıktır. Bu sebeple eve girince giriş kapısının önünde bulunan boşlukta (“Genkan&#8221 ayakkabılarınızı çıkarın ve ev sahibinin size vereceği terlikleri giyin.

Tatami döşeli geleneksel Japon odalarına terlikler çıkarılarak girilir ve bu odaların kapı eşikleri ve tatamilerin kenarlarına basılmaz.Tuvalete girerken de ev içi terlikleri çıkartılarak sadece tuvalet için olan terlikler giyilir.

Kimono giyimi zahmet isteyen ve giyili iken hareketleri kısıtlayıcı bir kıyafettir. O sebeple kimono giyen bir bayandan dans etmek, hoplamak veya zıplamak gibi aşırı hareketler yapması için ısrarda bulunmayın. Kimono’yu Oların güzelliklerinin bir parçası olarak görmeye çalışın.

Hastane ziyaretleri esnasında küçük bir hediye götürmek normaldir, kesilmiş çiçek götürmenin de bir mahsuru yoktur fakat saksı içinde çiçek götürmek güzel karşılanmaz.

Düğün ve partiler de düzgün giyinmek adettir. Sizi davet eden kişi “olduğun gibi gel” dese bile mutlaka düzgün bir kıyafetle gidin.

Japonlar yeni yılda kutlama kartları gönderirler ("nengajo"), fakat eğer bir ailenin ferdi o yıl içinde ölmüş ise ona kart gönderilmez.
 
Bir Doğu Asya ülkesi olan Japonya, Büyük Okyanus’ta yer alır ve üç binden fazla adadan meydana gelir. Doğan güneşin ülkesi olarak da anılan Japonya’nın nüfusu 127 milyondan fazladır. Japonya adalarının en büyükleri Honşu, Hokkaido, Kyuşu ve Şikoku adalarıdır ki bu adalar ülkenin %97’sini oluşturur. En büyük şehri olan başkent Tokyo, Honshu adasındaki verimli ova üzerinde kurulmuştur. Japonya’nın ikinci büyük şehri ise Osaka’dır. diğer büyük şehirler; Kobe, Kyoto, Nijgata, Sapporo, Aomari, Hiroşima’dır.
Japonya Anayasal monarşi ile Parlamenter demokrasi yönetimi mevcuttur. Güneşin oğlu olarak adlandırılan imparatorların eski üstünlüğü ve gücü kalmamıştır.
Japon Kültürü
Japonya adı Zipangu kelimesinden gelir. Marko Polo, Jim-pen-kuo kelimesini yanlış olarak Zipangu diye söylemiş ve bu isim Batı’da yerleşmiştir. Jim-pen,kuo kelimesi ise Çince “güneşin doğduğu ülke” anlamına gelir. Japon bayrağı da bu isimden doğmuştur: beyaz bir yüzey üzerinde ışık saçmayan kırmızı bir yuvarlak. bu bayrak beyaz gökyüzünde güneşin bütün ihtişamıyla doğuşunu anlatır.
Japonlar çiçeğe çok önem verirler. japon kadınlarının çoğu çiçek yetiştirme ve bakımını öğrenmek için özel okullara giderler. Japonya’da çiçekleri vazoya yerleştirmek bile bir sanat sayılır. evinin bahçesinde çiçek yetiştirmeyen japon neredeyse yok gibidir. bu bahçelerde her çiçeğin ayrı bir önemi vardır. çiçek açma mevsimi olan ilkbaharda özel bayramlar düzenlenir ve bahçeler renkli fenerlerle süslenir. çiçeklerin evlerin belirli yerlerine konmasının kendilerine uğur getireceğine inanırlar.
çoğunlukla kısa boylu olan japonların evleri de alçak tavanlı ve sade yapılıştadır. odalar birbirinden kalın dıvarlar ve ağır kapılarla bölünmez. shoji adı verilen paravanalar, kapı ve duvar görevi görürler. odalarda pek az eşya bulunur. uyumak için karyola kullanmazlar, yerde yatarlar.
bütün bu sadelik ve gösterişsizlik içinde Japonlar, hayatı Batı’nın birçok uluslarından çok daha ahenkli ve hoş bir biçime sokmayı başarmışlardır.
Japonlar gelenek ve göreneklerine çok bağlıdırlar. çoğunlukla büyük şehirler dışında yaşayan halk eski yaşayışını sürdürür. büyük şehirlerde bulunan Japonlar özellikle II. Dünya Savaşı’ndan sonra Batı yaşayışını benimsemişlerdir.
Japonlar uzun yıllar boyunca ülke olarak kendilerini dışa kapatmış ve geleneklerini bu şekilde yürütmeye devam etmişlerdir. ancak 19. yy.ın ikinci yarısından itibaren Batılılaşma hareketleri Japonların giyim tarzına da yansımıştır. yine de geleneklerini yaşatmaya devam etmişlerdir. yılbaşı, evlilik, bayram, mezuniyet gibi özel günlerde kimono giymeye devam ederler. sadece kadınlar değil erkekler de kimono giyer. örneğin evlenirken gelin ve damat siyah kimono giyer. kimonoyu giymek çok zor olduğundan kadınlar bunun için özel ders alırlar.
son olarak, hepimize oldukça karmaşık şekiller olarak görünen japonca… japon alfabesi diye bir şey yoktur. bundan ötürü hece de kullanılmaz. kelimelerin hepsinin ayrı ayrı yazılışı vardır.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…