İznik ve İznik çinisi

skopca

Elma yanak:)
Kayıtlı Üye
21 Ekim 2010
29.247
27
Çini Sanatının tarihi ilk Müslüman Türk devletlerinden Karahanlılar'a kadar dayanmaktadır. Bu da çini sanatının bin yılı aşkın bir geçmişe sahip olduğunu göstermektedir.

Büyük Selçuklular ve Anadolu Selçukluları çiniyi mimari süslemelerde sıkça kullanmış Anadolu Selçuklu Devleti'nin dağılmasından sonra, çini sanatında Osmanlı Devleti'nin kuruluşuyla yeni bir dönem başlamıştır.

XV-XVII yüzyıllar arasında Osmanlı mimarisinde İznik Çinisi önemli bir dekoratif unsur olarak kullanılmış ve büyük bir gelişme göstermiştir. Çini, cami, mescit, medrese, imaret, hamam, saray, köşk, çeşme, sebil, kütüphan Türk e gibi çeşitli eserlerde geniş bir kullanma sahası bulmuştur. Türk mimarisinde ve süsleme sanatlarında çininin yeri büyüktür. Binanın ihtişamı ve güzelliği süslemeleri ile önem kazanır. Süsleme unsurları o yapının sanat değerini ve estetik güzelliğini arttırarak kalıcı olmasını sağlar.

Kısacası XV. XVI ve XVII. yüzyıllarda yapılan başlıca yapıları süsleyen, desen, renk ve teknik bakımdan eşsiz güzellikteki duvar çinileri hep İznik çini fırınlarından çıktığı gibi birçoğu Avrupa ve Amerika müze ve koleksiyonlarının en değerli eşyaları arasında yer alan göz kamaştırıcı güzellikteki tabak, kâse, fincan, kandil ve maşrapalar da yine İznik fırınlarında yapılmıştır.

XVI. yüzyılda İznik çinileri renk, kompozisyon, motif, teknik ve kalite yönünden tüm dünyanın beğenisini kazanmış ve ayrıcalıklı bir üne kavuşmuştur. İznik çinileri müthiş bir ritme ve çeşitliliğe sahiptir. İnanılmaz derecede bol çeşit ve kompozisyonların uygulandığı İznik çinilerinin tam bir desen repertuvarını çıkarmak imkânsızdır. Teknik üstünlüklerinin yan ısıra, İznikli ustaların asıl etkileyici tarafları desen oluşturmadaki yaratıcı güçleridir.

1648 yılında Şam'a giderken İznik'e uğrayan ve İznik'i gezen ünlü seyyah Evliya Çelebi İznik'te büyük bir çarşı ve çini fırınları bulunduğuna işaret eder ve şöyle der: "Burada insanı hayretler içerisinde bırakan bukalemun (çok renkli) nakışlı öyle çiniler işlenir ki, tarifinden dil acizdir."

XVII. yüzyılın sonlarından itibaren İznik çini sanayi ve tekniğinde duraklama dönemi başladı. Çünkü Osmanlı İmparatorluğu'nda siyasi ve askeri otorite boşluğunun ortaya çıkması ve ekonomik bir krizin yaşanmasına paralel olarak sarayın mimari faaliyetleri ve tezyin işleri de azaldı. Dolayısıyla sarayın İznik çini yapımcıları üzerindeki himayesi de kayboldu Böylece İznik çini sanatı eski parlak dönemini kaybetti.

İznik Çinisinin Yeniden Doğuşu:
300 yıl aradan sonra 1985'de Faik KIRIMLI Usta, İstanbul'dan İznik'e gelerek Eşref EROĞLU ile birlikte bir atölye kurmuştur. Daha sonraki yıllarda Rasih KOCAMAN, İznik çiniciliğine duyduğu ilgi ve istekle İznik'te kendi atölyesini faaliyete geçirmiştir. Bu atölyelerde İznik klasik çinilerinin üretimine yeniden başlanmıştır. Akademik, teknolojik ve kültürel destekli İznik Çini ve Keramik araştırmaları için ilk adım 1993'de atıldı ve İznik Eğitim ve Öğrenim Vakfı çatısı altında "İznik Çini-Seramik Araştırma Merkezi" adıyla bir merkez kuruldu. Böylece İznik çiniciliği bu vakfın kurulmasıyla yeniden gün ışığına çıktı ve canlanmaya başladı. Hem de 300 yıl toprağın altında kalmasına rağmen renklerinden, kalitesinden hiçbir şey kaybetmemiş olarak. XV. ve XVI. yüzyıllarda Osmanlı Türk Medeniyet Sanatı'nın zirvelerinden biri olan İznik çinisinin camilerimizde, saraylarımızda, Türk ve dünya müzelerinde mevcut örnekleri hala hayranlıkla izleniyor.

Ayrıca İznik'te Uludağ Üniversitesi'ne bağlı olarak 1995 yılında "İznik Meslek Yüksekokulu" açıldı ve 1995–96 eğitim ve öğretim yılında "Çini İşletmeciliği Programı" ile eğitim ve öğretime başlandı.

Kaynak: iznik.gov.tr


İznik Çinisi yapım aşamaları:
• Desen Tasarımı: İznik çinisi değişik biçimlerde olduğundan (tabak, vazo vb.) öncelikle uygun desen bu yapılacak çalışmaya göre belirlenir.
• Desen İğneleme: Yapılacak desen kâğıt üzerinde çizgileri iğneyle delinir.
• Hamur Hazırlama: Yapılacak olan çiniye göre kuvars yoğunluğu yüksek hamur karışımı elle yoğrulur.
• Kalıba Dökme: Hazırlanan tahta kalıplara hamur halindeki karışım el baskısı yardımıyla basılır. • Kurutma: Baskılar doğal ortamda kurutulur.
• Ön Fırınlama: Kuruyan kalıplar için ön fırınlama yapılır.
• Dolgu: İznik çinisi yapısına desenin tam olarak uygulanabilmesi için dolgu yapılır.
• Desen Aktarımı: Delikli desen kalıbından kömür tozu ile çini kalıbına aktarım yapılır. Çini kalıbında desen belirmiş olur.
• Kontürleme: Çizgiler kalem yardımıyla belirginleştirilir.
• Boyama: Desenler oksit özelliği taşıyan boyalar ile boyanır.
• Sırlama: Boyası yapılan çiniler sırlanır ve kurutmaya bırakılır.
• Fırınlama: Sırlanan ürünler fırında belli bir ısıda pişirilir.

ALINTIDIR..
 
T17.JPG



T18.JPG
 
İZNİK GÖLÜ​


Marmara Bölgesi’nin Güney Marmara Bölümü’nde, en büyük, Türkiye’nin ise beşinci büyük doğal gölü olan İznik Gölü, tektonik bir tatlı su gölüdür. Marmara Bölgesi’nin doğu-batı doğrultusunda peş peşe dizilmiş çukur sistemlerinden Pamukova-İznik-Gemlik Körfezi çöküntü alanı sırasının orta kesimindeki tektonik kökenli bir çukurun dolması ile oluşan göl, elips şeklindedir. Kuzeyinde Samanlı Dağları, güneyinde Avdan Dağı vardır. 298 km2’lik yüzölçümü ile Marmara Bölgesi’nin en büyük gölüdür. Uzunluğu doğu-batı doğrultusunda yaklaşık 32 km. en geniş yeri 11,5 km.dir. Derin göllerden olan İznik Gölü’nün büyük kesiminde derinlik 30 m.yi aşmaktadır.

Gölün güney kıyısının açığında kıyıya paralel olarak 13 km. boyunca uzanan bir çukur bulunmaktadır. Yaklaşık 60 m. derinliğindeki bu çukurun en derin yeri 65 m.yi bulur. Gölün su yüzeyi ise deniz seviyesinden 85 m. daha yüksektedir.

İznik Gölü’nün su toplama alanı 1.246 km2’dir. Göle su taşıyan akarsuların en önemlileri kuzeydoğudaki Karadere ile güneybatı kesimine akan Kocadere adı ile bilinen Sölöz Deresi’dir. Göl bunlardan başka dipdeki karstik kaynaklar ve yağmur suları ile de beslenmektedir. Karsak Suyu gölün fazla sularını Gemlik Körfezi’ne boşaltır. Karsak Suyu aslında doğrudan İznik Gölü’nden çıkmayıp, gölün güneybatısında bulunan birkaç metre yükseklikteki çakıl ve kum setinden sızan sularla oluşur. İznik Gölü 1990 yılında Sit Alanı ilan edilmiştir. Göl bütünüyle tarım alanları ve zeytinliklerle çevrilidir. Tarım alanları için gölden su alınmaktadır. 1963’te gölün batısındaki seddenin yapımı sonucunda 416 ha sulak alan kurutulmuştur. Su tutma amacıyla da yapılan bu sedde, gölü kısmen bir rezervuara dönüştürmüştür.

Gölde sık sazlıkların arasında karışık koloniler kuran küçük karabatak ve gece balıkçılı ile önem kazanmıştır. Nedeni tam bilinmemekle birlikte, İznik Gölü kış aylarında önemli sayıda su kuşu barındırmamaktadır. Yine de, İç Anadolu gölleri donduğunda kuşlar için önemli bir sığınak oluşturduğu söylenebilir

Antik Çağda Ascania Limne olarak anılan İznik Gölü, Homeros´un ünlü İlyada´sında da yer alır. 1648 yılında İznik’e gelen Evliya Çelebi ise Seyahatnamesi’nde buradan; "Burası beşinci iklimin yaşandığı yerdir. Suyu ve havası çok güzeldir. Bu gölün çevresinde 45 tane köy vardır ki, bunlar bağlı bahçeli, camili, hamamlı, küçük birer çarşılı mamur köylerdir. Bu gölün suyunda civar ahali çamaşır yıkar. Hiç sabun sürmedikleri halde yine de bembeyaz olur. Bu gölde 70 çeşit balık bulunur" diye söz etmiştir.

Gölün batısında, Türkiye´nin en geniş ve en güzel piknik alanları bulunmaktadır.Bir tarafı çamlık diğer yanı tertemiz gölü, Türkiye´nin her yerinden binlerce insanı çeker kendisine. Günü birlik dinlenme alanları dışında çadır turizmine de açıktır. Burada her tür sosyal tesisler bulunur. Gölün bu bölgesi, 1950´li yıllara kadar bataklık idi.Yapılan çalışmalar ile suyun taşması engellenmiş ve bataklık kurutulmuştur.

Gölde, Karabatak, Tepeli Kutan, Küçük Balaban, Gece Balıkçılı Alaca Balıkçıl, Çeltikçi, Erguvan Balıkçıl, Angıt, Macar Ördeği, Yılan Kartalı ve Martı türü kuşlar bulunmaktadır. Gölde Yayın, Aynalı Sazan, Tatlı Su Yılanı, İlik Balığı, Tatlı Su Levreği, Gümüş Balığı, Ördek, Kızıl Kanat yetişmektedir. Gölde yosun ve bitki türleri de zengindir. Dipte pamuk veya üstüpü şeklinde açık yeşil renk bir yosun türü yaygındır. Bu yosun suyun çalkalanmasını ve göl suyunun oksijeninin azalmasını önler. Balıkların beslenmesini sağlar. Sulama ve avcılık yanında çamaşır ve bulaşık yıkamada, duş almakta, yemek ve çay yapımın da, suyun sodalı oluşu nedeniyle vücuttaki yara bere, sivilcelerin tedavisinde, içilerek mide hazımsızlığının giderilmesinde kullanılmaktadır. Genelde tarım yapılan göl çevresinde az yükseklikli kayalar ve tepeler bulunmaktadır.**


ALINTIDIR..
 
İznik çinisi zaten dünyaca tanınıyor hepside birer sanat eseri çok güzeller izniği hiç görmedim ama güzel bir yere benziyor belli ...
 
ne güzel bir yer ya. görülesi..
Çinileri çok ünlü... bulabilsem alıcam çeyizime birkaç tane :KK9:
 
İznik çinisi zaten dünyaca tanınıyor hepside birer sanat eseri çok güzeller izniği hiç görmedim ama güzel bir yere benziyor belli ...

Ben pek sevmiyorum küçük gel bala gezdireyim seni:KK9:

ne güzel bir yer ya. görülesi..
Çinileri çok ünlü... bulabilsem alıcam çeyizime birkaç tane :KK9:

Ben getireyim sana:KK60:
 
Keşke konusu açılmışken biraz da çini resimleri paylaşılsaydı. Özellikle çiniden yapılan takılar:KK1:
 
İznikim güzeldir, evet herzaman yaşamak için sıkıcı diye tabir edilebilir ama büyük şehirlerin kargaşasından sonra dinginlik arayanlar için birebirdir...Gölün maviliği meyve bahçelerinin yeşilliği ve güneşin batışı insanı kendine hayran bırakır.her daim İznikte doğup büyüdüğüm için ve hala iznikte gidebileceğim bir evim olduğu için hep Allaha şükretmişimdir.
 
X