Resimlerin, gülüşün, gözümde kalan gözlerin, anılar… Sen ve senden bana kalan her şey o kadar önemli ve özel ki... Seninle ilgili her şeyin benim için ne kadar anlamlı ve paha biçilmez bir servet kadar hatta dudak uçuklatan bir servetten daha değerli olduğunu bilmeni istiyorum.
Senin dudağından çıkınca anlam kazanan her harf hatta bana kalan, silmeye kıyamadığım telefon numarandaki her sayı bile ne demek benim için bilemezsin.
Gittiğinde seni hayatımdan daha kolay çıkarabilirim düşüncesiyle, bir anlık öfkemle (İnsan en sevdiği kişiye karşı öfkelenirmiş, doğru. Benim öfkem sana olan olağanüstü sevgime rağmen gitmiş olmandandı.) bilgisayarımdaki bütün resimlerini silmiştim. Belki daha kolay biter, daha çabuk unuturum diye. Ama bitmedi, bitmiyor, bitmeyecek de…
Geçenlerde ne var ne yok diye baktığım kitaplığımın üst raflarının birinde gözüme çarpan, tekrar göz atmak için elime aldığım kitabın sayfalarını karıştırırken kitabın yapraklarının arasından bir şey düştü. Yere eğilip aldım. Gözlerinin parladığı, içimde çiçekler açtıran o gülüşünün yer aldığı resmindi. O anki mutluluğumu, yaşadığım duyguları anlayamazsın. Yüreğimden kanlar, gözümden yaşlar akıyordu da sanki o an durdu. Sanki yaşamıyordum da o ana kadar, o resmini görünce yeniden doğdum. Hemen yükledim o resmini bilgisayarıma. Şimdi resmin elimde ve bilgisayarımda, karşımda bana gülümsüyorsun. Bir de yanımda olduğunu düşünsene, kesin giderdi aklım başımdan, yıldızlara dokunurdum elimle.
Sana sarılmak, seninle konuşmak, gülmek, ağlamak, paylaşmak, seninle mutlu olmak… Hayatta ne varsa… İyi ya da kötü hiç fark etmez. Her şeyi seninle yaşamalıyım. Yaşamalıydım!
Bu işte benim en büyük mutluluğum. Başka hiçbir şey değil.
Sana olan aşkım; bitmedi, bitmiyor, bitmeyecek de…
Engelleri arkamıza alarak, aşkı, aşkın yarattığı heyecanları, sevdamızın iki kenarında rengarenk ve mis kokulu çiçekler açtırdığı yolda yürüyerek hatta coşkuyla koşarak, hayatı seninle yaşamak istedim; sen yaşamadın.
‘Ben hep yanındayım, ne olursa olsun her zaman seninleyim’ dedikçe, sen umursamadın.
Tomurcuktum kalbinde, seninle gül olup açacaktık her sabaha karşı. Kalbimdeki kan sulayacaktı her gün çoğalan, açılan bu gülleri. Sen açmadın.
Sabahlara kadar uykularında seni seyredip, sabah sen uyandığında bana sarılmanı istedim, sen sarılmadın.
Bedenlerimizin, tenimizin buluşması, bambaşka bir dünyada gözlerimizi açmaktı. O ana kadar var olan ruhumuzun yok olmasıydı, yeniden doğmaktı, tertemiz ve mutlu bir ruhla. Sen doğmadın.
Senin dudağından çıkınca anlam kazanan her harf hatta bana kalan, silmeye kıyamadığım telefon numarandaki her sayı bile ne demek benim için bilemezsin.
Gittiğinde seni hayatımdan daha kolay çıkarabilirim düşüncesiyle, bir anlık öfkemle (İnsan en sevdiği kişiye karşı öfkelenirmiş, doğru. Benim öfkem sana olan olağanüstü sevgime rağmen gitmiş olmandandı.) bilgisayarımdaki bütün resimlerini silmiştim. Belki daha kolay biter, daha çabuk unuturum diye. Ama bitmedi, bitmiyor, bitmeyecek de…
Geçenlerde ne var ne yok diye baktığım kitaplığımın üst raflarının birinde gözüme çarpan, tekrar göz atmak için elime aldığım kitabın sayfalarını karıştırırken kitabın yapraklarının arasından bir şey düştü. Yere eğilip aldım. Gözlerinin parladığı, içimde çiçekler açtıran o gülüşünün yer aldığı resmindi. O anki mutluluğumu, yaşadığım duyguları anlayamazsın. Yüreğimden kanlar, gözümden yaşlar akıyordu da sanki o an durdu. Sanki yaşamıyordum da o ana kadar, o resmini görünce yeniden doğdum. Hemen yükledim o resmini bilgisayarıma. Şimdi resmin elimde ve bilgisayarımda, karşımda bana gülümsüyorsun. Bir de yanımda olduğunu düşünsene, kesin giderdi aklım başımdan, yıldızlara dokunurdum elimle.
Sana sarılmak, seninle konuşmak, gülmek, ağlamak, paylaşmak, seninle mutlu olmak… Hayatta ne varsa… İyi ya da kötü hiç fark etmez. Her şeyi seninle yaşamalıyım. Yaşamalıydım!
Bu işte benim en büyük mutluluğum. Başka hiçbir şey değil.
Sana olan aşkım; bitmedi, bitmiyor, bitmeyecek de…
Engelleri arkamıza alarak, aşkı, aşkın yarattığı heyecanları, sevdamızın iki kenarında rengarenk ve mis kokulu çiçekler açtırdığı yolda yürüyerek hatta coşkuyla koşarak, hayatı seninle yaşamak istedim; sen yaşamadın.
‘Ben hep yanındayım, ne olursa olsun her zaman seninleyim’ dedikçe, sen umursamadın.
Tomurcuktum kalbinde, seninle gül olup açacaktık her sabaha karşı. Kalbimdeki kan sulayacaktı her gün çoğalan, açılan bu gülleri. Sen açmadın.
Sabahlara kadar uykularında seni seyredip, sabah sen uyandığında bana sarılmanı istedim, sen sarılmadın.
Bedenlerimizin, tenimizin buluşması, bambaşka bir dünyada gözlerimizi açmaktı. O ana kadar var olan ruhumuzun yok olmasıydı, yeniden doğmaktı, tertemiz ve mutlu bir ruhla. Sen doğmadın.