İyiler de bir gün mutlu olur mu?

Ben de bir öğretmen paradoksu uyduruverdim izninizle...
Öğretmensiniz mesela, çocuklara tüm konuları büyük bir özveri ile anlattınız sonra yaş ve zeka seviyelerine göre sınav yapıyorsunuz.
Çocukların hepsinin sınavı geçmesini istiyorsunuz, (istemiyorsanız sadist olmalısınız ya da psikopat :) )
Konulara çalışmamış, dersi dinlememiş öğrenciler soruları yanıtlayamıyor, sınavda sizden doğru yanıtları istiyor.
Yanıtları vermiyosunuz, ( acaba doğru yanıtları bilmiyor musunuz?)
Doğru yanıtları veriyorsunuz, (acaba neden sınav yapıyorsunuz?)
Bazıları sınavda geçti bazıları kaldı. (Adil değil misiniz?)
Boşveriiin çocukları salın gitsin istedikleri gibi yaşasınlar, hiçbir şey öğrenmeseler de olur. (Acaba öğretmen değil misiniz?)

Bakın hanımefendi , analojinizin yanlış olduğu yer , sınav/hayattaki kötüğün varolmasını karşılaştırmanız. Sınavlarda sınavı bilerek hazırlanırsınız, özgür iradenizle çalışıp çalışmamaya karar veriri ona göre sonuç alırsınız. Diyelim ki, otoparkta arabanıza binerken karanlıktan bir herif fırlayıp bıçağı/silahı boğazıma dayadı, tecavüz etmek niyetiyle. Bunun neresi sınav, seçme şansım yok ki.

Afrika'daki çocuklar örneğine gelelim , 10 yaşına varmadan susuzluktan, açlıktan ölüyorlar ya da iç savaşta öldürülüyorlar. Yaşıtları Avrupa'da sefahat içinde yaşıyor.

a. 5, 10 yaşındaki gözü açılmamış çocuğa hayatta neyin sınavı ?
b. O zaman bu çocuklar sınavdan geçti mi, kaldı mı?
c. Neden bu çocuklar sınav edilirken diğer yaşıtlaı edilmiyor ? Herkes sınava girmiyor; sınava girenler aynı sınava girmiyor, kimin hangi sınava gireceği neye göre belirleniyor ?
d. Sizin sınav örneğinizde çocuk en kötü okuldan atılır, dünyanın sonu değil ya, mezara girmiyor. Savaşlarda ölenler , ölmeden önce vahşice tecaüze uğrayanlar ........onlar ne yapsınlar , onlar için dünyanın sonu.

Yani imtihan dünyası dedikleri insanın başına gelen atlatılabilir sıkıntılar , boşanma , sevdiklerin ölmesi vs , bunları tevekkülle atlatıp atlatmamak insanlara bağlı. Bu konularda düşünmek iradeye bağlı. Bu olaylar kotuluk kategorisinde degil, herkesin basina gelebilecek sikintilar. Kimsenin hayati 4/4luk degil, hayattaki sikintilari atlatmamiz, bakis acimiz bizlere bagli.

Lakin Epikuros'un bahsettikleri hayatta başa gelen ufak sıkıntılar değil , gerçek kötülükler, insanların insanlara kıydığı , hayatın insanlara kıydığı olaylar. 2. Dünya Savaşı , katliamlar, soykırımlar. Bunlara maruz kalmak sınav değil, ne herkes bu sınava giriyor, ne girenlerin seçme şansı var, ne de sonunda geçmek kalmak var. Ne maruz kalırken seçenek, ne de olayların sonunda seçenekler var, çünkü olay bitince öüm geliyor, her şey bitmiş oluyor , anlatabildim mi? Burda seçme şans veya özgür irade yok, iradenn olmadığı yerde sınanmaktan bahsedemezsiniz.

Burda bahsedilen köütlük konseptini anlayamışssınız, o yüzden benzetmenizin anlatılanla alakası yok.

Mune Mune dikkat edersen felsefe tartisiyorum, din degil :)
 
Son düzenleme:
Derdim sadece maddiyat değil. Maddi manevi her şeyden bahsediyorum yaşamın ta kendisinden bahsediyorum. Teşekkürler yorumunuz için.
Maddiyat derken salt "para" değildi kastettiğim. Maddi şeylerin tümü, evlenmek, çocuk sahibi olmak, iş sahibi olmak gibi.

Örneğin biriyle ilgili evlendi ne güzel aile kurdu diyebiliriz ama bu bizim sadece dışarıdan gördüğümüzdür, aslında öyle olmayabilir.
 
Dert mi bilemiyorum ama bu duruma çok üzülüyorum. Yanlış anlamayın başkalarının mutsuzluğunu istemek değil bu Allah onları daha mutlu etsin ben neden bu haldeyim böyle bir hayatı mı hakettim demek aslında.


Bakıyorum beni hor görenlerin, sırtımdan bıçaklayanların, hayatımı karartanların hayatlarına; hepsinin hayatı tıkırında, hepsi birer sevgi kelebeği...

Benim çok isteyipte yaşayamadığım herşeyi gayet rahatça yaşıyorlar. Yaşasınlar gözüm yok ama içimden ben onların yaptığı kötülüklerin onda birini yapmadığım halde neden bu kadar berbat bir hayat yaşıyorum diye de geçiriyorum. İnanamıyorum hani adalet diyorum ister istemez. Kafam kazan gibi. Çok mutsuzum...
Bence herkes mutsuz..Ebedi mutluluk bu dünyada yok.. senin sahip olmak istediğin şeye sahiptir ama onun sahip olmak istedği şey o değildir...bence.
 
Bakın hanımefendi , analojinizin yanlış olduğu yer , sınav/hayattaki kötüğün varolmasını karşılaştırmanız. Sınavlarda sınavı bilerek hazırlanırsınız, özgür iradenizle çalışıp çalışmamaya karar veriri ona göre sonuç alırsınız. Diyelim ki, otoparkta arabanıza binerken karanlıktan bir herif fırlayıp bıçağı/silahı boğazıma dayadı, tecavüz etmek niyetiyle. Bunun neresi sınav, seçme şansım yok ki.

Afrika'daki çocuklar örneğine gelelim , 10 yaşına varmadan susuzluktan, açlıktan ölüyorlar ya da iç savaşta öldürülüyorlar. Yaşıtları Avrupa'da sefahat içinde yaşıyor.

a. 5, 10 yaşındaki gözü açılmamış çocuğa hayatta neyin sınavı ?
b. O zaman bu çocuklar sınavdan geçti mi, kaldı mı?
c. Neden bu çocuklar sınav edilirken diğer yaşıtlaı edilmiyor ? Herkes sınava girmiyor; sınava girenler aynı sınava girmiyor, kimin hangi sınava gireceği neye göre belirleniyor ?
d. Sizin sınav örneğinizde çocuk en kötü okuldan atılır, dünyanın sonu değil ya, mezara girmiyor. Savaşlarda ölenler , ölmeden önce vahşice tecaüze uğrayanlar ........onlar ne yapsınlar , onlar için dünyanın sonu.

Yani imtihan dünyası dedikleri insanın başına gelen atlatılabilir sıkıntılar , boşanma , sevdiklerin ölmesi vs , bunları tevekkülle atlatıp atlatmamak insanlara bağlı. Bu konularda düşünmek iradeye bağlı. Bu olaylar kotuluk kategorisinde degil, herkesin basina gelebilecek sikintilar. Kimsenin hayati 4/4luk degil, hayattaki sikintilari atlatmamiz, bakis acimiz bizlere bagli.

Lakin Epikuros'un bahsettikleri hayatta başa gelen ufak sıkıntılar değil , gerçek kötülükler, insanların insanlara kıydığı , hayatın insanlara kıydığı olaylar. 2. Dünya Savaşı , katliamlar, soykırımlar. Bunlara maruz kalmak sınav değil, ne herkes bu sınava giriyor, ne girenlerin seçme şansı var, ne de sonunda geçmek kalmak var. Ne maruz kalırken seçenek, ne de olayların sonunda seçenekler var, çünkü olay bitince öüm geliyor, her şey bitmiş oluyor , anlatabildim mi? Burda seçme şans veya özgür irade yok, iradenn olmadığı yerde sınanmaktan bahsedemezsiniz.

Burda bahsedilen köütlük konseptini anlayamışssınız, o yüzden benzetmenizin anlatılanla alakası yok.

Mune Mune dikkat edersen felsefe tartisiyorum, din degil :)
Sevgili hanımefendi,
paradoksunuz ahlak, adalet ve Tanrının varlığı üzerine bir paradoks. Evet içindeki kötülük kavramına değinmedim, bu olayı anlamadığımı göstermez. Paradoksu kötülük kavramını içermeden yazdığım anlamına gelir.
Kötülüğe gelince. Dünyada Allah insana irade vermiştir ve sınava tabi tutmuştur. Bu sınav ruhi olgunlaşma içindir. Bahsettiğiniz kötülük olaylarını Allah değil insanlar gerçekleştiriyor. Asıl Allah bu duruma karışsa kötülükleri önlese insana irade vermesinin ne önemi kalır?
Bahsettiğiniz konulara çok kafa patlattım ben de inanın. Şiddete maruz kalmış her insan için içim parçalanıyor, ama bu Allahın bundan sorumlu olduğu anlamına gelmiyor. Tek sorumlu var insan. Mazlum başına gelen her sıkıntı ve kötülük karşısında sabrederse ve Allaha isyan etmezse ödüllendirilecektir. Kötülüğe neden olanlar, kötülüğe engel olmayanlar, kötülüğe karşı çıkmayanlar, susup kendini hayatına bakanlar, bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyenler... işte onların sınavı kötü çok kötü geçmiş demektir.Ettiklerinin karşılığını alacaklardır.
Diyeceksiniz ki nereden biliyorsun? İNANIYORUM. Eğer inanmasam, gerçekten bu saçma hayatı yaşamak istemezdim.
NOT :KK70:in tartışması istemiyorum gerçekten. Aslında bu yaşam felsefesi. İnançlı olmayanlar bile iyilik ve adaletin doğru yol olduğunu biliyorsa, bunun doğamızda var olduğunu düşünüyorum.
Saygılar...
 
200 gramlik beyin.. saglik calismazsa sapiklik sapkinlik sosyoptlik gibi durumlar ortaya cikiyor.. hasarli beyinli birinin tercigi midr iradesi midr oyle olmak.. beyin normal insan gibi calismiyor.. oylelerine gerceklestrmesi gayet normal geliyor vahsetler katliamla bizimse kanimizi donduruyor istemsiz.. irade den ote bi programlamaya dikkat cekmek istiyorum..
 
Dert mi bilemiyorum ama bu duruma çok üzülüyorum. Yanlış anlamayın başkalarının mutsuzluğunu istemek değil bu Allah onları daha mutlu etsin ben neden bu haldeyim böyle bir hayatı mı hakettim demek aslında.


Bakıyorum beni hor görenlerin, sırtımdan bıçaklayanların, hayatımı karartanların hayatlarına; hepsinin hayatı tıkırında, hepsi birer sevgi kelebeği...

Benim çok isteyipte yaşayamadığım herşeyi gayet rahatça yaşıyorlar. Yaşasınlar gözüm yok ama içimden ben onların yaptığı kötülüklerin onda birini yapmadığım halde neden bu kadar berbat bir hayat yaşıyorum diye de geçiriyorum. İnanamıyorum hani adalet diyorum ister istemez. Kafam kazan gibi. Çok mutsuzum...
Böyle demeyin lütfen dua edin..Özellikle Allah ın isimleriyle
 
Vardır Allahin bir bildigi bu beynimle algilyamadgm ama yeryuzndeki kotuluklerin sebebi insan demek mntigima sigmiyor onu yaratani gormezden gelemiyorum... hayir da ser de Allahtan.. yasayip gorucez..
 
X