Belki sonda söyleyeceğimi başta söylemiş oluyorum ama önce yorumunuzda yazdıklarınızdan başlamak istedim.
Mesela "kimseyi kırmamaya çalışırım." demişsiniz ve babanızın size yaptığı kötülükler karşısında bir kere bile sesinizi çıkarmadığınızı söylemişsiniz. Bunlar iyi niyetlilik ya da saygı göstergesi değil, bunlar size en büyük kötülüğü yapanın sizden başkası olmadığının delili.
Birincisi şu hayatta kimseyi kırmamak diye bi şey yoktur. Sizi kıranı kırmaya kötülük değil nefsi müdafaa denir.
Baba olmak bi insanı iyi bi adam yapmaz ve karşınızdaki iyi bi adam değilse onun karşısında kendinizi savunmak sizin sorumluluğunuzdadır.
Kendini savunma şansın varken savunmamak, biri size maddi manevi saldırırken sessiz kalmak o saldırgan insana "yürü be koçum kim tutar seni, bas geç üstümden" demekle eş değerdir. Yapmayın etmeyin gözünüzü seveyim, bu şekilde mutlu olmanın bi yolu yordamı yok çünkü.
Bakın daha dün buna benzer bi konu vardı. Orada da ayrılık ve boşanma sürecinin etkilerini atlatamamış bi konu sahibesi onu mutsuz edenler mutluyken kendisinin niye mutsuz olduğunu soruyordu.
Onun yaptığı hatayı siz de yapıyorsunuz. O mutluluğu dini bi eksene çekmişti; iyi bir inanan olduğu halde neden mutsuz olduğunu, Allah'ının ona neden yardım etmediğini sorguluyordu. Siz de konuya iyilik-kötülük ekseninde yaklaşıp benzer soruları soruyorsunuz.
İki durumda da soru baştan hatalı olduğu için bu türlü tatmin edici bi cevaba ulaşılamıyor.
Mutlu olmanın ne inançla ya da inançsızlıkla bi ilgisi var, ne iyilikle ya da kötülükle ne de mal mülkle.
Mutlu olmanın formülü nedir biliyor musunuz? DOZUNDA BENCİLLİK. İçinde bencillik geçiyor diye kafanız karışmasın, kendinizden başka kimseyi umursamayın demiyorum, LİSTENİN BİRİNCİ SIRASINA KENDİNİZİ KOYUN, EN ÇOK KENDİNİZİ UMURSAYIN diyorum. Bırakın başkaları arkanızdan gelsin, siz en başı daima kendinize ayırın. Arkanızdan geleceklerin listesini de kan bağına, belli toplumsal değerlere göre değil, sizin hayatınıza kattıkları değere göre yapın.
Çünkü kendini seven, kendi hayatına değer veren; kişisel değerlerini, sınırlarını, gururunu, saygınlığını korumayı bilen; istediği hayatın ve arzularının peşinden giden insan mutlu olur.