E
EU1
Ziyaretçi
- Konu Sahibi EU1
- #1
Öğrencileri Konfüçyüs’e bir devletin ne zaman iyi yönetilmiş olacağını sordu.
Şu cevabı aldılar:
“Yakındakiler sevinir, uzaktakiler oraya gelirse...”
O sırada bir beyin yanında memur olarak çalışan bir öğrencisi “doğru yönetmek nedir” diye sordu. O da şu cevabı aldı:
“Çabuk başarılar beklememeli ve küçük kazançlar aramamalı. Eğer çabuk başarılar beklenecek olursa asıl büyük başarılara erişilemez. Eğer küçük kazançlar aranacak olursa büyük bir eser meydana getirilemez.”
Konfüçyüs “kazanç” kavramını açıklamak için de şunları söyledi:
“Seçkin kişi, adam olmuş kişi ödev içindir, bayağı insan ise sadece kazanç içindir... Bir kişi, özellikle yöneten kişi, yaptığı her işte hep kendi kazancını, kendi kârını kolluyorsa çok düşmanlık kazanır.”
***
Hükümdar tarafından bir eyaleti yönetmesi için atanan bir öğrencisi geldi, Konfüçyüs’ten öğüt almak istedi. Konfüçyüs o eyalet halkının nasıl kişiler olduğunu sordu. “Şehirde idareleri çok zor, güçlü kişiler var” diye cevap verdi yeni yönetici.
Konfüçyüs ona şu öğüdü verdi:
“Ciddiyetle ve titizlikle en cesur ve asi olanlar el altına alınabilir. Yüksek kalplilik ve adaletle güçlüler kendi yanına çekilebilir. Sevgi ve saygı ile darda olanlara yardım edilebilir, fakirlerin sevgisi kazanılabilir. Entrikacılar ise biraz tatlılık ama kesin kararlılıkla yola getirilebilir. Eğer bunları uygularsan yönetim zor bir şey değildir.”
Kendisinden akıl soran, öğüt isteyen yöneticilere Konfüçyüs şunları söyledi:
“Kim ki devletini ahlâkla yönetebiliyorsa, ona ne olabilir? Ama kim devletini ahlâkla yönetemiyorsa ahlâk ona ne verebilir...
Bir Kişinin kendisi doğru ise emir vermesine gerek yoktur. Onun kurduğu düzen içinde her şey kendiliğinden yürür. Eğer o kişinin kendisi doğru değilse, istediği kadar emir versin dinleyen kimse çıkmaz...
Devlet yönetimine gelen üstün kişi kendisine iş yükler, devlet yönetimini ele geçiren bayağı insan ise hep başkalarından iş bekler...”
Bir bey Konfüçyüs’e devlet yönetimine nasıl kişileri getirmesi gerektiğini sordu. Şu cevabı aldı:
“Kendi kendisini yönetebilen için devlet yönetiminde bir güçlük yoktur. Kendi kendisini yönetemeyenin, başkalarının başına geçmek nesinedir?”
***
Si eyaletinde büyük bir kuraklık ve kıtlık olmuştu, halk oldukça kötü durumdaydı. Konfüçyüs o sırada bölgeden geçiyordu. Eyaleti yöneten kişi Konfüçyüs’ün yanına gitti, ne yapması gerektiğini sordu. Şu cevabı aldı:
“Kötü yıllar olabilir. Bu kötü yıllarda yöneticiler az at kullanmalı, angaryaları bıraktırmalı, devletin büyük posta caddeleri bir süre onarılmamalı. Yöneticiler ayinlerde ipek kumaş ve mücevher sunmayı bırakmalı, atalar için yapılan kurban törenlerinde musiki olmamalı, kurban edilen hayvan sayısı pek aza indirilmeli. İyi bir hükümdar halkını kurtarmak için töreleri bozmaktan bile çekinmemeli.”
Konfüçyüs’e bir hükümdarın yanında çalışanların nasıl davranmaları gerektiği soruldu. Konfüçyüs şu cevabı verdi:
“Onu hiçbir zaman aldatmamalı ve yanlış kararlarında ona direnmelidirler...”
:1yes2: :1yes2:
Şu cevabı aldılar:
“Yakındakiler sevinir, uzaktakiler oraya gelirse...”
O sırada bir beyin yanında memur olarak çalışan bir öğrencisi “doğru yönetmek nedir” diye sordu. O da şu cevabı aldı:
“Çabuk başarılar beklememeli ve küçük kazançlar aramamalı. Eğer çabuk başarılar beklenecek olursa asıl büyük başarılara erişilemez. Eğer küçük kazançlar aranacak olursa büyük bir eser meydana getirilemez.”
Konfüçyüs “kazanç” kavramını açıklamak için de şunları söyledi:
“Seçkin kişi, adam olmuş kişi ödev içindir, bayağı insan ise sadece kazanç içindir... Bir kişi, özellikle yöneten kişi, yaptığı her işte hep kendi kazancını, kendi kârını kolluyorsa çok düşmanlık kazanır.”
***
Hükümdar tarafından bir eyaleti yönetmesi için atanan bir öğrencisi geldi, Konfüçyüs’ten öğüt almak istedi. Konfüçyüs o eyalet halkının nasıl kişiler olduğunu sordu. “Şehirde idareleri çok zor, güçlü kişiler var” diye cevap verdi yeni yönetici.
Konfüçyüs ona şu öğüdü verdi:
“Ciddiyetle ve titizlikle en cesur ve asi olanlar el altına alınabilir. Yüksek kalplilik ve adaletle güçlüler kendi yanına çekilebilir. Sevgi ve saygı ile darda olanlara yardım edilebilir, fakirlerin sevgisi kazanılabilir. Entrikacılar ise biraz tatlılık ama kesin kararlılıkla yola getirilebilir. Eğer bunları uygularsan yönetim zor bir şey değildir.”
Kendisinden akıl soran, öğüt isteyen yöneticilere Konfüçyüs şunları söyledi:
“Kim ki devletini ahlâkla yönetebiliyorsa, ona ne olabilir? Ama kim devletini ahlâkla yönetemiyorsa ahlâk ona ne verebilir...
Bir Kişinin kendisi doğru ise emir vermesine gerek yoktur. Onun kurduğu düzen içinde her şey kendiliğinden yürür. Eğer o kişinin kendisi doğru değilse, istediği kadar emir versin dinleyen kimse çıkmaz...
Devlet yönetimine gelen üstün kişi kendisine iş yükler, devlet yönetimini ele geçiren bayağı insan ise hep başkalarından iş bekler...”
Bir bey Konfüçyüs’e devlet yönetimine nasıl kişileri getirmesi gerektiğini sordu. Şu cevabı aldı:
“Kendi kendisini yönetebilen için devlet yönetiminde bir güçlük yoktur. Kendi kendisini yönetemeyenin, başkalarının başına geçmek nesinedir?”
***
Si eyaletinde büyük bir kuraklık ve kıtlık olmuştu, halk oldukça kötü durumdaydı. Konfüçyüs o sırada bölgeden geçiyordu. Eyaleti yöneten kişi Konfüçyüs’ün yanına gitti, ne yapması gerektiğini sordu. Şu cevabı aldı:
“Kötü yıllar olabilir. Bu kötü yıllarda yöneticiler az at kullanmalı, angaryaları bıraktırmalı, devletin büyük posta caddeleri bir süre onarılmamalı. Yöneticiler ayinlerde ipek kumaş ve mücevher sunmayı bırakmalı, atalar için yapılan kurban törenlerinde musiki olmamalı, kurban edilen hayvan sayısı pek aza indirilmeli. İyi bir hükümdar halkını kurtarmak için töreleri bozmaktan bile çekinmemeli.”
Konfüçyüs’e bir hükümdarın yanında çalışanların nasıl davranmaları gerektiği soruldu. Konfüçyüs şu cevabı verdi:
“Onu hiçbir zaman aldatmamalı ve yanlış kararlarında ona direnmelidirler...”
:1yes2: :1yes2: