İSVİÇRE YURTTAŞLAR YASASI,
ÇOCUK VE GENÇLERİN KORUNMASINA YÖNELİK UYGULAMA
Bilindiği gibi, 1926 yılında kabul edilip yürürlüğe giren “Türk Medeni Kanunu”, Atatürk”ün başlattığı Anadolu Aydınlaması çerçevesinde Laik Devlet yapılanmasına yönelik başta halifeliğin kaldırılması, Latin Alfabesinin kabul edilmesi, Kiyafet Kanunu ve Ezanın Türkçe okunması gibi devrimlerin içinde en önemli olanıdır.
Bireyin toplumdaki konumunu ve haklarını dinsel kurallar yerine Laik ve dünyevi karullar çerçevesinde belirleyen bu kanun, İsviçre Yurttaşlar Yasasının Fransızca metninin Türkçeye çevrilmesi sonucu bir kaç maddesi dışında aynen kabul edilmiştir. Bu nedenden dolayı Schweizerisches Zivilgesetzbuch (ZGB) diye adlandırılan bu İsviçre Yurttaşlar Yasası ülkemizde kaynak hukuk olarak değerlendirilmektedir.. Yasadaki “ Zivil “ kelimesi kentli anlamına gelen Medeni kelimesi ile aynı anlamı içermemektedir..Bu kelime ile yurttaş veya vatandaş kelimesii vurgulanmaktadır. Bu kanun Almanya da aynı haklarla ilgili olan Bürgerrecht yani Vatandaşlık Kanunu ile aynı anlam içinde değerlendirilmektedir. Aslında ülkemizde de Türk Dil Kurumu sözlüğe göre Medeni Kanunun Yurttaşlar Kanunu olarak karşılığı bulmaktadır (Sf 817). Bu nedenden dolayı yasa İsviçre Yuttaşlar Yasası olarak belirtilmiştir.
Uzun süre İsviçre de gençlik suçluluğu ve madde bağımlıların tedavilerine yönelik çalışan biri olarak İsviçre deki Yurttaşlar Yasası kapsamında çocuk ve gençlerin korunmasına yönelik oluşturulan hizmetler ve bu konudaki vesayet uygulamasına yönelik kurumsal yapı ile bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum.
İsviçre 24 Kantondan oluşan bir devlet olup uzun bir demokrasi geleneği sonucu 1848 yılında kabul edilen Anayasa ile federal bir yönetim şeklini benimsemiştir .Halen 7 Milyon kişinin yaşadığı bu küçük ülkede Almanca, Fransızca, İtalyanca ve Retoromaniş olmak üzere dört resmi dili mevcuttur ve her kanton bu resmi dillerden birini kabul ederek uygulamaktadır. % 65 ile Almanca konuşan Kantonlar çogunluğu oluşturmakta olup Fransızca Konuşanlar ise % 18 oranındadır.
Tarih boyunca bir tarım ülkesi olan İsviçre 1500 lü yıllardan itibaren başlayan Avrupa daki Aydınlanma sürecinden de etkilenmiş ve halkın önemli bir bölümü katolikliğin yanı sıra protestanlığı da tercih etmiştir.
Almanya’ daki gelişmeler ve özellikle 1905 yılınına kadar Fransa daki Laik Devlet yapılanması çerçevesinde Kilisenin devlet işlerinden tamamen ayrılmasına yönelik tartışmalar İsviçre de de yankı bulmuştur. Hukukçu Eugen Huber başkanlığınca oluşturulan komisyon farklı kantonlarda farklı şekilde uygulanan bireyin devletle ve toplumla ilişkilerini düzenleyen Yeni Yurttaşlık Yasasını hazırlamışlardır. Bu yasa 1904 yılında kabul edilerek 1907 yılında yürürlüğe girmiştir. Kantonlar 1912 yılına kadar yapmaları gereken düzenlemeleri yaparak uygulamaya geçilmiştir. Bu yasa bu güne kadar bazı küçük değişikler dışında halen yürürlükte bulunmaktadır.
1926 yılında Türk Medeni Kanununun ön sözünü hazırlayan zamanın Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt kabul edilen İsviçre Yurttaşlar Kanununu o dönemdeki en yeni en mükemmel ve en halkçı kanun olarak tanımlamış ve bu özelliklerinden dolayıda benimsendiğini önsözünde belirtmiştir.
Toplum hayatımızı bu derece etkileyen bu iki yasanın bölümleri ve bölüm başlıkları da aynı olup Çocuğun ailesindeki konumu ve ailenin sorumlulukları gibi velayet konuları ile vesayet ile ilgili bölüm başlıkları da aynıdır. Maddelerin numaralarında ise bazı kaymalar bulunmaktadır.
“Türk Medeni Kanunun” da başta çocuk olmak üzere bireyin toplum tarafından korunmasına yönelik velayet ile ilgili maddeler 262-277 maddeler arasında olup 272 madde ile ana babaların görevlerini yapmamaları durumunda “Hakim” çocuğun korunması için gerekli tebirleri almakla yükümlü kılınmıştır.
İsviçre Yurttaşlar Yasasının bu konu ile ilgili 304 maddesin de ise bu kararı verme yetkisi “Vormundschaftliche Behörde” diye tanımlanan “kamu vesayet dairesi görevlisine” verilmiştir.
Türk Medeni Kanununun 347 maddesinde ise “Vesayet Makamı” Sulh Hukuk mahkemeleri denetim makamı ise Asliye Hukuk Mahkemeleri olarak belirtilmiştir . İsviçre Yurttaşlar Yasasının 361 maddesin de ise vesayet makamı olarak “Vormundschaftsbehörde /kamu vesayet dairesi görevlisi” ve “ die Aufsichtsbehörde/denetim görevlisi” şeklinde düzenlenmiştir..
Bu nedenden dolayı başta çocuk olmak üzere toplum adına bireyi korumaya yönelik bu görevle ilgili vasi veya kayyum atayıp bunu görevden alan vede bunu denetlemeyle yükümlü bir kamu görevini yürütmekle ilgili olarak İsviçre Yurttaşlar Yasasına göre Vormundschaftsamt şeklinde kurumsal bir yapı oluşturulmuştur.
Bu yapılanma ise nüfus açısında bazı küçük kantonlarda hem çocuk ve gençlere hemde yetişkinlere yönelik bu hizmeti verirken nüfusu fazla olan Zürih Bern,Basel gibi büyük ve zengin kantonlarda ise bu yapılanma gençlere ve yetişkinlere göre ayrı ayrı yapılandırılmıştır. Bu kantonlarda aynı yetkiyi kullanan Jugendamt diye adlandırılan Gençlik Daireleri şeklinde ki bu kurumsal yapılanma ise ilçelerde Jugendsekretariat şeklinde de örgütlenmiştir.
İsviçre’ nin nüfus olarak en büyük kantonu olan Zürih te ki bu yapılanmayı Almanca konuşan kantonlardaki yapılanmaya örnek olarak da gösterebiliriz. Kanton Zürih te ki bu yapılanma İsviçre Yurttaşlar Yasası kantonlarda uygulamaya başlanmasından üç yıl sonra 1917 de yılında şekillenerek “Vormundschaftsamt” dışında “Jugendamt” yani Gençlik Dairesi şeklinde oluşturulmuştur..
Toplum adına Çocuk ve gençlerin korunmasına yönelik bu kamu görevine yönelik Jugendamt/ Gençlik Dairesi şeklindeki bu yapılanma hem hukuksal durumla ilgili karar almaya hemde uygulamaya yönelik olarak kurulmuştur.
Diğer bir çok kantonda da uygulanan bu Zürih Kantonun da ki uygulamaya yönelik bir örneği ise bu kantonda yer alan Winterhur ilçesinden vermek mümkündür. Bu ilçenin internette ki
www.winterthur.ch adresinde yer alan WEB sayfasında ki şehir idaresi yapılanmasında sosyal hizmetlere ait hizmetlerin “Sosyal Bölüm” adı altında yürütüldüğü görülecektir.
Bu WEB sayfasında görüldüğü gibi bu bölümde 18 yaşından yukarı yetişkinlerle ilgili kamusal koruma hizmetine yönelik Vormundschaftsamt / Kamu Vesayet Dairesi dışında Leitung / İdari bölüm; Alter und Pflege / Yaşlılar ev Bakım gibi bölümün yanı sıra Soziale Dienste/ sosyal hizmetler bölümleri bulunmaktadır.
Soziale Dienste/ Sosyal Hizmetler bölümünde ise Abklaerung und Support/ Sosyal Yardım ile ilgili inceleme ve destek ; Sozialberatung / Sosyal Danışmanlık, Gezetszl. Betreuungsdienst / Vesayet altındaki yetişkinlere yönelik bölüm ; Zusatzleistungen zur AHV/IV / Emekli ve malül olanlara yönelik ek sosyal destek; Fachabteilung Jugendhilfe/Gençlik Yardımı;Asylkoordination/ İltica edenlere Yardım bölümü ;Praevention und Suchhilfe/ Madde Bağımlılarına yönelik bölüm ve Jugendsekretariat/ Gençlik Sekreterliği bulunmaktadır.
Winterthur da yaşayan çocuk, genç ve ailelere yönelik aile sorunlarından dolayı çıkan sorunlar la ilgili hem danışmanlık hemde koruma hizmetinin verildiğinin belirtildiği Jugendsekretariat bölümünde ise yasal koruma hizmetinin yanı sıra nafaka yardımı, gençlere ve aileler danışmanlık hizmeti ,çocuk bakımına yönelik hizmetlerin yanı sıra çocuk ve gençler için yurt olan Oberi ile de ilgili bilgiler de görüldüğü gibi yer almaktadır.
Bu birim, ailerin boşanması sırasında mahkemeye çocuğun velayetinin kime bırakılması gerektiği yönünde görüş belirtmesinin yanı sıra çocuklu bir ailenin boşanmasından sonra kararın bu birime gönderilmesi nedeni ile de çocuğun bakımını da izler vede nafaka ile ilgili bir sorun çıktığı takdirde ise buna yönelik oluşturulan nafaka avans sisteminden de yaralanması sağlar.
Diğer yandan bu birime hem okullardan hem çevreden hemde danışmanlık şeklinde hizmet veren diğer sosyal hizmet birimlerin yanı sıra sosyal yardım amacıyla inceleme yapan birim tarafından korunma ihtiyacı olabilen çocuk ve gençle ilgili gelen bilgiler ışığında bu birimde görevli sosyal hizmet uzmanı gerekli incelemeyi başlatır. Çocuk ve gencin korunmasını gerektiren bir durumun saptanması ile birlikte kamu adına yürütülecek koruma hizmetinin niteliği ile ilgili bir öneri hazırlanır. Bu bir bakıcı ailenin yanında yerleştirme şeklinde olabiceği gibi bir eğitmen ailenin yanına veya “Heim” denilen yuvaya yerleştirilmede olabilir ancak bu öneriler çocuk ve ve genç için en uygunun belirlenmesinden sonra yapılır ve kamusal tedbirlerle ilgili bu öneri gene bu birimde görevli “jugend sekretar” tarafından karara bağlanarak korumaya yönelik uygulamaya geçilir.
Korumaya yönelik verilecek bu kamusal hizmette çocuğun ve gencin geleceğini etkileyecek endişeli bir durum söz konusu olduğu zaman ise gene bu birim tarafından çocuk veya genç belirli bir süre için bir gözlem evine yerleştirilerek buradan gelecek öneriye göre işlem yapılması da söz konusu olabilir. Her hangi bir aile veya kuruma yerleştirme söz konusu olmaması ve ailenin yanında kalmasında bir sorun olmayacağının saptanması durumunda da izleme veya aileye destek hizmeti de bu birim tarafından yürütülür.
Özellikle bu birim tarafından yapılan inceleme ve karar alma sürecinde öneride bulunan uzman vasi veya kayyum olarak uygulamanın izlenmesi ve denetlemesinden de sorumludur. Bu sorumluluk çerçevesinde hizmetin niteliği ve gelişmeler de devamlı kontrol edilerek kamu kaynağının doğru ve verimli kullanılıp kullanılmadığı de izlenebilinmektedir.
Diğer yandan “Heim” denilen yuva veya yurtlar ise bakım ve barınma yerine öncelikle “sozialisation” denilen sosyal uyum programları çerçevesinde üç katogoride oluşturulmuştur. Bunlar okul olanağından dışardan yararlanan için kinderheim/ çocuk yuvası, zorunlu okul eğitim programı da uygulanan schülerheim / ögrenci yuvası ve okuldan terk olan olanlara yönelik hem eğitime hemde çalışma hayatına yönelik jugendheime /Gençlik yuvalarıdır.
Örneğin Winterthur da bu birime bağlı gözüken “Oberi” Yurdu hem çocuk hem gençlik yuvasıdır. Bu yuva ev düzeni şeklinde eğitimsel yaşam ortamın oluşturulduğu 8 er kişilik 3 adet Wohnguruppe / Ev gurubundan oluşmakta olup gene bu yuvaya bağlı ilçede çıraklık eğitimi alan gençlerin bir sorumlu ile birlikte yaşadıkları bir gençlik evi vede gene bu yuvaya bağlı 5 çocuk veya gence yönelik 5 adet “eğitmen bakıcı aile” de bu yuvada uygulanan eğitimin bir parçasıdır.
Diğer yandan bu birim çocuk ve gençlerin korunmasına yönelik yasal kuralların uygulanmasına yönelikte denetim yetkisi de bulunmakta olup gençlere alkol satışından yasak yayınlara kadar çocuk ve gençlerin korunmasına yönelik yükümlüklerin yerine getirilmesinide izlemek görevleri arasındadır. Ayrıca, çocukların aile dışında bir günlük da dahil olmak üzere uzun süreli bakımların izlenmeside bu birim tarafından yürütülmektedir.
Çocuk ve gençlerin korunmasına yönelik Jugendamt yani Gençlik Dairesi şeklindeki resmi vesayet makamınıda içeren bu yapılanma başta Almanya ve Avusturya dahil Kıta Avrupasında ki bir çok ülkede 1920 li yıllardan beri uygulanmaktadır.
Burada kısaca özetlemeye çalıştığım konunun ve sorunun özüne yönelik İsviçre’ deki bu kurumsal yapılanma aynı yasanın aynı içerikteki yükümlülüklerine rağmen ülkemizde 1926 yılından beri oluşturulmamıştır. Ülkemizde Vesayet kavramına yönelik bu hizmet ise İsviçre’de olduğu gibi kamusal bir idari yapılanma yerine sorunun özünden uzak olacak bir şekilde bir yargısal hizmet olarak yapılandırılmıştır.
1926 yılından beri toplumsal ve sosyal hayatla ilgili böyle bir önemli konuda ülkemizde ki yaklaşımın İsviçre den bu kadar farklı bir şekilde algılanıp uygulanmasına yönelik ilk değerlendirmenin ise ilk ve son olarak 1942 yılında yapıldığını görmek mümkündür.
Dr.Fikret Arık tarafından yazılıp 1942 yılında Adalet Bakanlığının dergisi olan “Adliye Ceridesi” dergisinde yayınlanan “Resmi veya Mesleki vesayet nedir?(İsviçre ve Almanya’da mesleki vesayet teşkilatına toplu bir bakış” başlıklı makalesinde bu durumun değerlendirildiği görülmektedir..
Özellikle o günkü dille yazının girişi aynen “Memleketimizde suçlu çocukların ıslahı,bunlara ait patronaj meseleleri,hulasa,çocuk cinayiyatının gittikçe artan mütekasif bir alakaya mihrak teşkil ettiği şu sırada,bu meselelerin hallinde umumi bir önleyici tedbir rolünü oynayabilecek ve bu itibarla,memleketimize ithalinde faydalar beklediğimiz resmi veya mesleki vesayet (1. Dipnot :*Amts-oder-Berufsvormundschft (tutelle officielle ou professionelle) * Son dakikada neşrini haber aldığımız İzmir ticaret mahkemesi azasından Feyzullah Uslu’nun (Vesayet) adlı mufassal ve emek mahsulü eserinin fihristinde “Resmi vesayet” müessesine temas edilmediğini gördük.) müessesi üzerine nazarı dikkati celbetmenin luzumlu olduğuna inanıyoruz. Bu incememizde iki gaye gütmekteyiz: I- Resmi vesayet müessesinin gördüğü muhtelif işlere kısa bir nazar atfetmek,gördüğü ehemmiyetli vazifelerle bu müessesin kabulünün adata bir zaruret haline geldiğini göstermek; II-Bu müessesinin İsviçrenin belli başlı kantonlarında ve Almanya’daki tatbik tarzını muhtasaran memleketimiz hukuk efkarı umumiyesine takdim etmektir.Şu halde yazımız,ana hatları bakımından kısmen telkini kısmen de tasviri bir mahiyeti haiz olacaktır.” şeklindedir.
Yazının diğer kısımlarından da anlaşılacağı gibi İsviçre’de eğitim gören yazarın bu giriş bölümünden anlaşılacağı gibi 1942 yılında da suçlu çocukların islah edilmesinin bir sorun olduğunu ve konu ile ilgili bir yetkinin ve kurumsallaşmanın olmadığını bunu önlemek amacıyla Medeni Yasanın kaynağı olan İsviçre’de ki örneğin de olduğu gibi bir Resmi Vesayet kurumunun ülkemizde de kurulması gerekliliğin den bahsedilmektedir. Yazıda ayrıca bu konuda yayınlanan bir yazı da nedense bu “resmi Vesayet “kurumundan hiç bahsedilmediğini veya kaçınıldığını da bir şekilde belirtmek ihtiyacını duyduğunu da özellikle görmek mümkündür ki bu durum senelereden beri hala değişmemiştir.
Konu ile ilgili çözümün ise İsviçre’deki ve Almanya’daki bu kurumsal yapı çerçevesinde olması gerekliliğine yönelik örneklerin yer aldığı bu yazıda böyle bir kurumsal yapının gençlik suçluluğunun önlenmesinde katkı sağlayacağı ayrıca belirtilmektedir. Bu bağlamda 1942 yılına kadar geçen sürede çocuk ve gençlik suçluluğu ile ilgili olarak 1936 yılında yayınlanmış bir yayın dışında bir yayınında olmadığı anlaşılan bu yazı “ ....Yukarıda hulasaatan arzedilen hususlarla resmi vesayet müessesinin içtimai,hukuki ve cezai bakımlardan ehemmiyetini yetesiye ortaya koyduğumuzu sanıyoruz.Bu müeesese hakkında kanunumuzun ne gibi hükümler koyduğunu anlamak isteyince derin bir sukut ile karşılaşıyoruz. (Dipnot: Bu münasebetle işaret edelimki medeni kanunumuzun sakit olduğu hususlar halii çoktur.Bunun sebebi şudur.İsviçre MK.alınırken kantonlara muayyen hususları hal için teşrii selahiyet veren maddeler tercüme edilmemiştir.Bu hususların ayrı kanun veya nizamnamelerle halli de derpiş edilmediğinden kanunumuzun boşluklar,müphemiyetler ihtiva etmektedir... Halbuki İsviçre Medeni Kanunu bu hususların tanzimini kantonlara bırakmıştır. Ve kanton kanunları bu me’seleleri halletmiştir(İ.M.K373).. ) Filhakika,aslı olan İsviçre Medeni kanunu gibi,medeni kanunumuz resmi vesayet müessesini derpiş etmiş değildir.Fakat,iptidai ve çiftçi kantonlar müstesna, bu gün İsviçre’deki hemen her kantonda-kantonların teşkilatı mehakim ve usulü muhakeme sahasında kanun koyma hakkına istinaden ve medeni kanunun mer’iyetine müteallik kanunlar kanalile kurulan .- resmi vesayet müessesi tatbikat sahasında pek mühim bir rol oynamakta iken, memleketimizde bu yolda hiç bir harekete şahit olmuş değiliz.Fivaki,medeni kanunun velayet,vesayet,veraset hakkındaki hükümlerinin sureti tatbikine dair 1934 yılında bir nizamname neşredildiğini biliyoruz.Lakin bu nizamname, itiraf edelimki sadece velayet vesayet,veraset işlerinde tutulması gereken defterleri tanzim suretiile pek mahdut bir sahaya tealluk etmektedir.Esasen,zanımıza göre,resmi vesayet teşkilatını memleketimize doğrudan doğruya bir nizamname kanaile ithale hukuki imkan da yoktur.Filhakika teşkilatı esasiye kanunumuzun 52 inci maddesine göre ancak kanunların tatbik suretlerini göstermek veyahut kanunun emrettiği hususları tesbit için,yeni hükümler koymamak şartile bir nizamname yapılabilir. Şu halde memleketimize ithali takarrür ettiği takdirde medeni kanunumuzun vasi tayinine dair 364 üncü maddesine resmi vesayet teşkilatının hususi bir nizamname ile tanzim edileceğine dair bir fıkra ilave etmek yahut hususi bir kanunla mezkur müesseseyi kurmak gerekecektir.Müessesenin mahiyet ve şümulu göz önüne alınırsa bu hususta devlet daireleri ve bilhassa Maarif,Adliye, Sıhhiye Vekaletleri arasında sıkı bir işbirliğine zarureti de meydana çıkacaktır. -.... .” şeklindeki bu konuya bir açıklıkta getirmektedir.
Özellikle bu açıklamada İsviçre Medeni Kanununda yer alan bazı konuları Türk Medeni Kanunda eksik olarak yer aldığı ve bazı maddelerin çevirilerinin yapılmamış olmasınında bunun en büyük nedeni olduğu belirtilmektedir. Resmi Vesayet Kurumuda, bunlar arasında olup İsviçre Anayasası gereği bazı düzenlemelerin kantonlar tarafından ayrıca yapılma zorunluluğu gözden kaçırılarak ve bu konu ile ilgili 373 maddenin çevirisinin yapılmadığı da bu açıklamada görülmektedir. Bunun sonucunda ise konunun ülkemizde farklı bir şekilde algılandığı ve değerlendirildiği gayet açık bir şekilde anlaşılmaktadır.
Gene bu açıklamada da görüleceği gibi gençlere yönelik ceza hukuku ile gençlerin korunmasını ve buna yönelik vesayet ile ilgili kurumsal yapılaşmayı birbirinden ayırmakta olup böyle bir kurumun bu konu da nasıl yardımcı olacağını ve bunun ülkemizde o dönemde hangi yasal düzenlemeyle oluşturulabileceğine de açıklık getirdiği görülmektedir.
Ancak, 1942 yılında Yazarın gösterdiği bu çabada oldukça yanlız kaldığı ve o günkü dille “ hukuk efkarı umumiyesi” tarafından önerilerinin dikkate alınmadığını da şimdi yaşadıklarımızla görmekteyiz.
Özellikle bunu hem tüzükte hem de de en son yeniden düzenlenen Türk Medeni Kanununda görmekteyiz. 22.11 2001 tarihinde yürülüğe giren yeni Türk Medeni Kanunun Vesayet Dairelerinin belirtildiği bölümdeki Kamu vesayeti ile ilgili 397 maddesin gene 1926 yılında olduğu gibi düzenlenmiş ve sulh hukuk mahkemeleri vesayet makamı asliye hukuk mahkemeleri de denetim makamı olarak gösterilmiştir.
Ayrıca Aile Mahkemelerinin kuruluş yasası çerçevesinde Aile Mahkemeleri ve en son ceza yasasının çocuk ve gençlere uygulanmasına yönelik düzenlenen Çocuk Koruma Kanunun da da Çocuk ve Çocuk Ağır Ceza Mahkemeleri de Kamu Vesayet Makamı olarak belirlenmiştir.
Dolayısıyla bu geçen sürede sorunun çözümüne yönelik ne bir yaklaşım nede hukuksal bir derinliği ülkemizde görmemiz mümkün olamamıştır. Bunun en son orneğini gene Sosoyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ile ilgili yasa çalışmalarında görmekteyiz.
Bu Yasa da bu gerçeklerden uzak bir şekilde hazırlanarak Laik devlet yapılanmasında önemli araçlardan biri olan sosyal devletin bireye karşı yükümlülüklerinin sadakalaştıracak bir şekilde verilmesinin sağlandığını da görmek mümkündür.
İsviçrede 1914 yılından beri uygulanan bu kurumsal yapılanma İsviçre Yurttaşlar Yasasında yapılan bazı değişikliklerde şimdiye kadar aynen devam ettirilmiş olup uygulamaya yönelik işlevsel bir sistemdir. Ancak biz bu sistemi alırken bu sistemin nasıl yürütülececeğini algılamadan sistemin tekersizde gidebileceğini düşündüğümüz görülmektedir. Fakat artık sorunlar boyut değiştirmiş durumdadır ve daha da çözümsüz hale gelmektedir. Tüm bunlara rağmen bu konudaki bu algılama sorunu çözümlenmediği sürecede başta çocuk ve gençlere yönelik korumadaki kamusal yükümlüğünün şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonrada yerine getirilmesi mümkün görülmemektedir.
Şubat 2006
Nihat Tarımeri
Sosyal Hizmet Uzmanı
ALINTI