- 21 Ocak 2012
- 6.954
- 19.360
Erdoğan ülkeyi yaktı!
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın aşırı harcamaları ve Merkez Bankası’na yaptığı faiz baskıları ülkeyi 2001 krizinin eşiğine getirdi.
rdoğan’ın Merkez Bankası’na yaptığı faiz baskılarının yarattığı büyük güven kaybına sıcak para kaçışı beklentisinin büyümesi de eklenince Merkez Bankası’nın yaptığı dolaylı müdahaleler de işe yaramadı ve dolar kuru tarihi bir rekor kırarak 2 lira 65 kuruşa dayandı. Hükümet bir skandala imza atarakkamu bankalarını devreye sokarak Halkbank’ı büyük zarara uğrattı.
Erdoğan’ın, yaptığı her baskının sonrasında kurların arttığını bile bile sürdürdüğü baskıların, Merkez Bankası’nın bağımsızlığının kalmadığı, siyasetin ekonomiye müdahale ettiği algısını güçlendirmesi, güven kaybı yaşayan yabancı sermayenin çıkışını hızlandırdı. Bu yüzden dolar kuru dün güne yükselişle başladı. Kurların 2 lira 61 kuruşa çıkması üzerine Merkez Bankası örtülü müdahalede bulundu. Banka, yerli ve yabancı yatırımcıların döviz alımını engellemek için piyasaya verdiği TL’de kısıntıya gitti. Banka her gün repo ihaleleriyle piyasaya verdiği TL miktarın 5-6 milyar TL azalttı.
DEVLETİ ZARARA UĞRATTILAR
Bu da yetmeyince kamu bankaları devreye sokuldu. Sözcü’den Erdoğan Süzer’in haberine göre; doların ateşi düşmeyince devreye Halkbank girdi, Kur 2.61 seviyesindeyken dolar satmaya başlayan Halkbank dün sürekli olarak piyasanın “en iyi satıcı” oldu. “En iyi alıcı” banka isimleri sürekli değişirken Halkbank ismi ekranlardan hiç gitmedi. Halkbank, piyasada her isteyene döviz sattı.
Halkbank’ın sattığı ucuz dolara ağırlıklı olarak yabancı ortaklı bankaların talip olması dikkat çekti. Yabancı ortaklı bankaların Halkbank’ın sattığı dolarları düşük kurdan alıp yabancı yatırımcılara sattığı, böylece yabancıların pozisyon kapatma talebini önemli ölçüde karşıladı bildirildi.
Merkez Bankası’nın müdahalesi ve yasaları çiğneyen hükümetin, devletin parasını kendi yönetim rezaletlerini kapatmak için kullanması sonucu dolar kuru 2 lira 57 kuruşa kadar indi.
KENDİ SUÇUNU DOLARA ATTI
Erdoğan ise cuma namazını kıldığı Balıkhisar Mahallesi’ndeki Hazreti OsmanCamii çıkışında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlarken bu kez Merkez Bankası’na saldırmadı. Daha yumuşak ifadeler kullanan Erdoğan, “Merkez Bankası Başkanı (Erdem Başçı) ve tabii ki Başbakan Yardımcısı (Ali Babacan), her ikisinin de bu konuyla ilgili söylemiyorum genelleme ile ilgili talepleri var. Amerika dönüşü kendileriyle de oturup değerlendirme yapacağız. Gerekli değerlendirmeleri yapacağız. Gelecekle ilgili neler yapılabilir, neler yapılamaz, belirlenmiş bir tarih yok. Amerika dönüşü sonrası bu görüşmeyi yapacağız” dedi.
Erdoğan, dolardaki çıkış ve Merkez Bankası faiz oranları ile ilgili sorular üzerine “Son gelişmeler, bir defa tamamıyla dolar Euro arasındaki parite konusudur. Dolara aşırı derecede yatırım yapanlar, yaya kalabilirler” diyerek, kendi suçunu dünyada doların Euro karşısında değer kazanmasının üstüne attı.
İŞTE KUR ARTIŞLARININ GERÇEK NEDENİ
Ancak bu sırada ABD istihdam verileri belli oldu. Amerika’da işsizliğin azaldığı, ekonomideki canlanmanın sürdüğünü gösteren veriler ile birlikte Amerikan Merkez Bankası (Fed) Haziran ayında faiz artırımına gideceği de anlaşıldı. Bu da yabancı sermayede, “Hukuk devleti ve demokrasi zaten ortadan kalkmış durumda. Erdoğan keyfi bir biçimde herşeye müdahale ediyor. Türkiye’nin çivisi çıktı. Bunun üstüne bir İç Güvenlik Paketi’yle polis devletine geçilecek, diktatörlük kurumsallaşacak, işler çok daha kötüye gidecek. Türkiye’de kalıp zarar edeceğime Amerika’ya giderim. Amerika’da belki biraz daha az kazanırım ama param güvende olur” düşüncesi sıcak para çıkışını hızlandırdı.
Yüklü miktarda dış borcu olan bankaların ve işadamlarının da kur artışları nedeniyle altına girdikleri ağır yükün daha da büyümesini engellemek için döviz almaya girişmesi kurların adeta çıldırmasına neden oldu. Dolar kuru dün akşam Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırarak 2 lira 64.8 kuruşa çıktı.
ORAN KORKUNÇ... 2001’DEKİ GİBİ
ABD’nin faizleri artıracağı beklentisinin artmasından Türkiye gibi gelişmekte olan bütün ülkeler etkilenirken dünya piyasalarındaki Euro da dün akşam dolar karşısında yüzde 1.44 değer kaybederek 1.087’ye indi. Ancak Türkiye’de Euro hiç değer kaybetmedi ve dün bir ara 2 lira 89 kuruşa kadar çıktı. Bu da Türkiye’deki kur artışlarının asıl nedeninin dolar Euro paritesinin olmadığını gösteriyor.
Kurlardaki artışlar nedeniyle gecelik faizler yarım puan artarak yüzde 10’dan 10.30’a yükselirken, borsa 8 bin 310 puana kadar geriledi.
Dolar kurundaki artış nedeniyle halkın cebindeki paranın değeri bir günde yüzde 1.14 oranında erimiş oldu. Yılbaşında dolar kurunun 2 lira 35 kuruş dolayında olduğu anımsanırsa iki aylık devalüasyon yüzde 12.5’e yaklaştı. Yani Erdoğan’ın yüzünden Türkiye, iki ay içinde yüzde 12.5 oranında yoksullaşmış oldu. Enflasyonun yüzde 7-8 dolayında olduğu, maaşlara yılın ilk yarısında sadece yüzde 3 zam yapıldığı dikkate alınırsa yaşanan devalüasyon 2001 yılındaki büyük krizde yaşanan kur artışları kadar korkunç.
FAİZ İNDİREYİM DERKEN FAİZ ARTIŞI
Kurlardaki artışların piyasalardaki dengeleri bozması ve faizlerde artışa neden olması yüzünden Erdoğan’ın “faiz indir” diye baskı yaptığı Merkez Bankası’nın faizleri indirme olanağı da ortadan kalktı. Kur artışlarının biraz daha sürmesi halinde Merkez Bankası’nın faizleri artırması kaçınılmaz hale gelecek.
http://www.cagdasses.com/siyaset/9240/erdogan-ulkeyi-yakt
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın aşırı harcamaları ve Merkez Bankası’na yaptığı faiz baskıları ülkeyi 2001 krizinin eşiğine getirdi.
rdoğan’ın Merkez Bankası’na yaptığı faiz baskılarının yarattığı büyük güven kaybına sıcak para kaçışı beklentisinin büyümesi de eklenince Merkez Bankası’nın yaptığı dolaylı müdahaleler de işe yaramadı ve dolar kuru tarihi bir rekor kırarak 2 lira 65 kuruşa dayandı. Hükümet bir skandala imza atarakkamu bankalarını devreye sokarak Halkbank’ı büyük zarara uğrattı.
Erdoğan’ın, yaptığı her baskının sonrasında kurların arttığını bile bile sürdürdüğü baskıların, Merkez Bankası’nın bağımsızlığının kalmadığı, siyasetin ekonomiye müdahale ettiği algısını güçlendirmesi, güven kaybı yaşayan yabancı sermayenin çıkışını hızlandırdı. Bu yüzden dolar kuru dün güne yükselişle başladı. Kurların 2 lira 61 kuruşa çıkması üzerine Merkez Bankası örtülü müdahalede bulundu. Banka, yerli ve yabancı yatırımcıların döviz alımını engellemek için piyasaya verdiği TL’de kısıntıya gitti. Banka her gün repo ihaleleriyle piyasaya verdiği TL miktarın 5-6 milyar TL azalttı.
DEVLETİ ZARARA UĞRATTILAR
Bu da yetmeyince kamu bankaları devreye sokuldu. Sözcü’den Erdoğan Süzer’in haberine göre; doların ateşi düşmeyince devreye Halkbank girdi, Kur 2.61 seviyesindeyken dolar satmaya başlayan Halkbank dün sürekli olarak piyasanın “en iyi satıcı” oldu. “En iyi alıcı” banka isimleri sürekli değişirken Halkbank ismi ekranlardan hiç gitmedi. Halkbank, piyasada her isteyene döviz sattı.
Halkbank’ın sattığı ucuz dolara ağırlıklı olarak yabancı ortaklı bankaların talip olması dikkat çekti. Yabancı ortaklı bankaların Halkbank’ın sattığı dolarları düşük kurdan alıp yabancı yatırımcılara sattığı, böylece yabancıların pozisyon kapatma talebini önemli ölçüde karşıladı bildirildi.
Merkez Bankası’nın müdahalesi ve yasaları çiğneyen hükümetin, devletin parasını kendi yönetim rezaletlerini kapatmak için kullanması sonucu dolar kuru 2 lira 57 kuruşa kadar indi.
KENDİ SUÇUNU DOLARA ATTI
Erdoğan ise cuma namazını kıldığı Balıkhisar Mahallesi’ndeki Hazreti OsmanCamii çıkışında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlarken bu kez Merkez Bankası’na saldırmadı. Daha yumuşak ifadeler kullanan Erdoğan, “Merkez Bankası Başkanı (Erdem Başçı) ve tabii ki Başbakan Yardımcısı (Ali Babacan), her ikisinin de bu konuyla ilgili söylemiyorum genelleme ile ilgili talepleri var. Amerika dönüşü kendileriyle de oturup değerlendirme yapacağız. Gerekli değerlendirmeleri yapacağız. Gelecekle ilgili neler yapılabilir, neler yapılamaz, belirlenmiş bir tarih yok. Amerika dönüşü sonrası bu görüşmeyi yapacağız” dedi.
Erdoğan, dolardaki çıkış ve Merkez Bankası faiz oranları ile ilgili sorular üzerine “Son gelişmeler, bir defa tamamıyla dolar Euro arasındaki parite konusudur. Dolara aşırı derecede yatırım yapanlar, yaya kalabilirler” diyerek, kendi suçunu dünyada doların Euro karşısında değer kazanmasının üstüne attı.
İŞTE KUR ARTIŞLARININ GERÇEK NEDENİ
Ancak bu sırada ABD istihdam verileri belli oldu. Amerika’da işsizliğin azaldığı, ekonomideki canlanmanın sürdüğünü gösteren veriler ile birlikte Amerikan Merkez Bankası (Fed) Haziran ayında faiz artırımına gideceği de anlaşıldı. Bu da yabancı sermayede, “Hukuk devleti ve demokrasi zaten ortadan kalkmış durumda. Erdoğan keyfi bir biçimde herşeye müdahale ediyor. Türkiye’nin çivisi çıktı. Bunun üstüne bir İç Güvenlik Paketi’yle polis devletine geçilecek, diktatörlük kurumsallaşacak, işler çok daha kötüye gidecek. Türkiye’de kalıp zarar edeceğime Amerika’ya giderim. Amerika’da belki biraz daha az kazanırım ama param güvende olur” düşüncesi sıcak para çıkışını hızlandırdı.
Yüklü miktarda dış borcu olan bankaların ve işadamlarının da kur artışları nedeniyle altına girdikleri ağır yükün daha da büyümesini engellemek için döviz almaya girişmesi kurların adeta çıldırmasına neden oldu. Dolar kuru dün akşam Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırarak 2 lira 64.8 kuruşa çıktı.
ORAN KORKUNÇ... 2001’DEKİ GİBİ
ABD’nin faizleri artıracağı beklentisinin artmasından Türkiye gibi gelişmekte olan bütün ülkeler etkilenirken dünya piyasalarındaki Euro da dün akşam dolar karşısında yüzde 1.44 değer kaybederek 1.087’ye indi. Ancak Türkiye’de Euro hiç değer kaybetmedi ve dün bir ara 2 lira 89 kuruşa kadar çıktı. Bu da Türkiye’deki kur artışlarının asıl nedeninin dolar Euro paritesinin olmadığını gösteriyor.
Kurlardaki artışlar nedeniyle gecelik faizler yarım puan artarak yüzde 10’dan 10.30’a yükselirken, borsa 8 bin 310 puana kadar geriledi.
Dolar kurundaki artış nedeniyle halkın cebindeki paranın değeri bir günde yüzde 1.14 oranında erimiş oldu. Yılbaşında dolar kurunun 2 lira 35 kuruş dolayında olduğu anımsanırsa iki aylık devalüasyon yüzde 12.5’e yaklaştı. Yani Erdoğan’ın yüzünden Türkiye, iki ay içinde yüzde 12.5 oranında yoksullaşmış oldu. Enflasyonun yüzde 7-8 dolayında olduğu, maaşlara yılın ilk yarısında sadece yüzde 3 zam yapıldığı dikkate alınırsa yaşanan devalüasyon 2001 yılındaki büyük krizde yaşanan kur artışları kadar korkunç.
FAİZ İNDİREYİM DERKEN FAİZ ARTIŞI
Kurlardaki artışların piyasalardaki dengeleri bozması ve faizlerde artışa neden olması yüzünden Erdoğan’ın “faiz indir” diye baskı yaptığı Merkez Bankası’nın faizleri indirme olanağı da ortadan kalktı. Kur artışlarının biraz daha sürmesi halinde Merkez Bankası’nın faizleri artırması kaçınılmaz hale gelecek.
http://www.cagdasses.com/siyaset/9240/erdogan-ulkeyi-yakt