- 12 Temmuz 2006
- 35.047
- 30.493
- 61
İstanbul’dan Şanlıurfa’ya gidecek tatilciler, yol boyunca adeta ‘tarih tünelinde’ yolculuk yapacak. Çok sayıda il görme şansını yakalayacak olan tatilciler, birbirinden farklı doğal güzellikleri keşfedip, farklı kültürlerle tanışma fırsatı da bulacak.
İstanbul’dan, birbirinden farklı kültürleri içinde barındıran, değişik medeniyetlere ev sahipliği yapmış olan Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne yapılacak seyahatte tatilcileri oldukça renkli bir yolculuk bekliyor.
Bu güzergahta seyredecek olan tatilciler, kültür keşfinin yanı sıra, doğal güzelliklerle örülü çok sayıda yerleşim biriminden geçmenin de ayrıcalığını yaşayacak. Yolculuğunuzda tüm bu imkanlardan yararlanmak için daha yavaş seyredip, dinlenme sürelerini uzatmanız yeterli olacak.
HEREKE’DE İPEĞİN ZERAFETİNİ KEŞFEDİNİstanbul’dan çıktığınızda vereceğiniz ilk molada ayıracağınız kısa bir sürede, Kocaeli’nin Körfez ilçesine bağlı Hereke beldesinde, ipeğin zarafetini keşfedebilir, dünyaca ünlü ipek halıları görebilirsiniz İzmit’te verilecek bir molada ise Gayret Gemi Müzesi ile TCG Hızırreis Denizaltı Müzesi’ni gezip yolculuğunuzu renklendirebilirsiniz. Pembe Köşk ziyaretinizde ise Körfez’i izleyip yöreye özgü yemeklerden tadabilirsiniz.
SAKARYA VE BOLU’DA GÖL KEYFİYolculuğa devam eden tatilcileri, tüm güzelliği ile Sakarya’da Sapanca, Bolu’da Abant Gölü bekliyor. Doğanın, tüm güzelliğini cömertçe sergilediği göl kıyılarında yemek yiyebilir, dinlenebilir hatta konaklayabilirsiniz. Sakarya’da kısa bir güzergah değişikliği ile ulaşacağınız Sapanca Gölü kıyısında, unutulmayacak bir manzaranın karşısında kahvaltı yapma şansını yakalayabilirsiniz Sakarya’nın doğal güzelliklerine kendini kaptıran tatilciler, Poyraz Gölü’ndeki kır kahvesinde çaylarını yudumlayıp, manzaranın tadını çıkarabilir. Bolu’da, dört mevsimde farklı bir güzelliğe bürünen Abant Tabiat Parkı, yolculuğunuzda doğayla baş başa kalma fırsatını yakalayabileceğiniz alanlardan biri. Büyüleyici güzelliği ile ziyaretçilerini cezbeden Abant Gölü kıyısında atla yapacağınız kısa bir tur, yolculuğunuzu renklendirecek bir mola olacak. Kenti terk etmeden önce kısa bir zaman ayırıp Yedigöller’e yapacağınız gezi de yol boyunca gereken enerjiyi toplamanızda yardımcı olacak doğa harikalarından yalnızca biri...
AKSARAY VE NİĞDE’DEN GEÇERKEN...Bolu ve Sakarya’daki, doğa ile iç içe olan yolculuğun ardından Ankara’ya ulaşan ve yola devam etmek isteyen tatilcileri bu kentten sonra Sultanhanı Kervansarayı ile ünlü Aksaray karşılıyor. Konya-Aksaray kara yolunun 100. kilometresine Sultanhanı beldesine adını veren, 5 bin metrekarelik alana kurulu, büyüklük ve işçilik açısından başka bir benzeri bulunmayan Sultanhanı Kervansarayı görülmeye değer bir tarihi yapı. Selçuklu Sultanı I. Alaaddin Keykubat tarafından 777 yıl önce İpek Yolu’nda ticaretin canlandırılması amacıyla yaptırılan kervansaray, Türkiye’de kapısı mermer olan tek han olarak biliniyor. Yolculuğunuzu daha fazla renklendirmek için küçük bir güzergah değişikliği yaparak ulaşacağınız Kapadokya’nın batıya açılan kapısı Güzelyurt’ta, kaya oyma mağaraları, kiliseleri, şapel ve yeraltı şehirleri, nehirleri, yeşilliği ile yüzlerce yıllık tarihi şahit olabilirsiniz. Tarihin içindeki yolculuğunuzu sürdürebilmeniz için Aksaray’ın ardından sizi Niğde karşılayacak. Niğde’de yolculuğunuza biraz ara verip, Selçuklu dönemine ait Alaattin ve Sungurbey camileri, Hüdavent Hatun Türbesi, Niğde Kalesi ve Akmedresi, Ulukışla ilçesindeki Mehmet Paşa Kervansarayı, Bor ilçesine bağlı Kemerhisar beldesindeki tarihi su kemerlerini ve Köşk Roma Havuzunu görebilirsiniz. Ardından Aladağlar’daki dağ evinde çayınızı yudumlayıp, tarihin kokusunu içinize çekebilirsiniz.
ADANA’DA SERİNLEMEK İÇİN...
Yaz mevsiminin yakıcı sıcaklığının en fazla hissedildiği illerden biri olan Adana’da serinlemek için yol güzergahında bulunan Pozantı ilçesinin Şekerpınar mevkisinde kaynak suyu dolum tesislerinin önünde kısa bir mola vermeniz yeterli. Kaynak suyunun tadına vardıktan sonra yol kenarlarında yöre sakinlerinin küçük sepetlerde sattığı incirlerden alıp, biraz ileride Toros Dağları’nın karına pekmez ve bal karıştırılarak yapılan “karsambaç”la serinlemeye devam edebilirsiniz.
KEBABINI TATMADAN KENTİ TERK ETMEYİN
Yolculukta yemek molasını Adana’da verecek olan tatilciler için Adana kebabını, yerinde tatmak için iyi bir fırsat. Tarihi Kazancılar Çarşısı’nda, otantik yapılardaki lokantalarda bölgenin ünlü şalgam suyunu içerek yiyeceğiniz Adana kebabı, damağınızda uzun süre kalacak bir lezzet bırakacak. Yola devam ettiğinizde Adana-Ceyhan kara yolunda yapacağınız küçük bir yön değişikliğiyle ünlü Şahmeran efsanesine ev sahipliği yapan Yılankale’yi ziyaret edip, ardından Çukurova’nın ortasındaki kaleden, geniş düzlüklere kıvrılarak akan Ceyhan Nehri’ni ve çevresini de bütün güzelliğiyle izleyebilirsiniz. Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
İNANÇ TURİZMİNİN CAZİBESİYolculukta daha fazla zamanı olan tatilciler, güzergahlarını değiştirip, inanç turizminin merkezlerinden biri olarak anılan Hatay’a gidebilir. Hatay’da “Türkiye’nin en ünlü jumbo karidesinin” ve künefenin tadına bakabilirsiniz. Antakya’da 1932 yılında Fransızlar tarafından düzenlenen ve Tunus’taki müzeden sonra dünyanın ikinci büyük mozaik müzesi olan müzeyi gezip, tarihe kısa bir yolculuk daha yapabilirsiniz. İnanç turizminde adından sıkça bahsedilen ve bu turizme yönelik zengin eserlere sahip olan Hatay’da, katolik kilisesi ile caminin yan yana olduğu Kurtuluş Caddesi’nde, ezan sesini de çan sesini de aynı anda duyabilirsiniz. Anadolu’nun ilk camisi olan Habib-i Neccar ile çevresinde eski Antakya evleri, Gazievi ve Uzunçarşı, Hıristiyanlığın dünyaya yayıldığına inanılan, kaya mağara ile St. Pierre Kilisesi, görebileceğiniz eserlerden yalnızca birkaçı. Hatay’da kendinize biraz daha zaman ayırırsanız, Samandağ ilçesinde Caretta Carette ve Akdeniz Foku’nu da görebilirsiniz.
İstanbul’dan, birbirinden farklı kültürleri içinde barındıran, değişik medeniyetlere ev sahipliği yapmış olan Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne yapılacak seyahatte tatilcileri oldukça renkli bir yolculuk bekliyor.
Bu güzergahta seyredecek olan tatilciler, kültür keşfinin yanı sıra, doğal güzelliklerle örülü çok sayıda yerleşim biriminden geçmenin de ayrıcalığını yaşayacak. Yolculuğunuzda tüm bu imkanlardan yararlanmak için daha yavaş seyredip, dinlenme sürelerini uzatmanız yeterli olacak.
HEREKE’DE İPEĞİN ZERAFETİNİ KEŞFEDİNİstanbul’dan çıktığınızda vereceğiniz ilk molada ayıracağınız kısa bir sürede, Kocaeli’nin Körfez ilçesine bağlı Hereke beldesinde, ipeğin zarafetini keşfedebilir, dünyaca ünlü ipek halıları görebilirsiniz İzmit’te verilecek bir molada ise Gayret Gemi Müzesi ile TCG Hızırreis Denizaltı Müzesi’ni gezip yolculuğunuzu renklendirebilirsiniz. Pembe Köşk ziyaretinizde ise Körfez’i izleyip yöreye özgü yemeklerden tadabilirsiniz.
SAKARYA VE BOLU’DA GÖL KEYFİYolculuğa devam eden tatilcileri, tüm güzelliği ile Sakarya’da Sapanca, Bolu’da Abant Gölü bekliyor. Doğanın, tüm güzelliğini cömertçe sergilediği göl kıyılarında yemek yiyebilir, dinlenebilir hatta konaklayabilirsiniz. Sakarya’da kısa bir güzergah değişikliği ile ulaşacağınız Sapanca Gölü kıyısında, unutulmayacak bir manzaranın karşısında kahvaltı yapma şansını yakalayabilirsiniz Sakarya’nın doğal güzelliklerine kendini kaptıran tatilciler, Poyraz Gölü’ndeki kır kahvesinde çaylarını yudumlayıp, manzaranın tadını çıkarabilir. Bolu’da, dört mevsimde farklı bir güzelliğe bürünen Abant Tabiat Parkı, yolculuğunuzda doğayla baş başa kalma fırsatını yakalayabileceğiniz alanlardan biri. Büyüleyici güzelliği ile ziyaretçilerini cezbeden Abant Gölü kıyısında atla yapacağınız kısa bir tur, yolculuğunuzu renklendirecek bir mola olacak. Kenti terk etmeden önce kısa bir zaman ayırıp Yedigöller’e yapacağınız gezi de yol boyunca gereken enerjiyi toplamanızda yardımcı olacak doğa harikalarından yalnızca biri...
AKSARAY VE NİĞDE’DEN GEÇERKEN...Bolu ve Sakarya’daki, doğa ile iç içe olan yolculuğun ardından Ankara’ya ulaşan ve yola devam etmek isteyen tatilcileri bu kentten sonra Sultanhanı Kervansarayı ile ünlü Aksaray karşılıyor. Konya-Aksaray kara yolunun 100. kilometresine Sultanhanı beldesine adını veren, 5 bin metrekarelik alana kurulu, büyüklük ve işçilik açısından başka bir benzeri bulunmayan Sultanhanı Kervansarayı görülmeye değer bir tarihi yapı. Selçuklu Sultanı I. Alaaddin Keykubat tarafından 777 yıl önce İpek Yolu’nda ticaretin canlandırılması amacıyla yaptırılan kervansaray, Türkiye’de kapısı mermer olan tek han olarak biliniyor. Yolculuğunuzu daha fazla renklendirmek için küçük bir güzergah değişikliği yaparak ulaşacağınız Kapadokya’nın batıya açılan kapısı Güzelyurt’ta, kaya oyma mağaraları, kiliseleri, şapel ve yeraltı şehirleri, nehirleri, yeşilliği ile yüzlerce yıllık tarihi şahit olabilirsiniz. Tarihin içindeki yolculuğunuzu sürdürebilmeniz için Aksaray’ın ardından sizi Niğde karşılayacak. Niğde’de yolculuğunuza biraz ara verip, Selçuklu dönemine ait Alaattin ve Sungurbey camileri, Hüdavent Hatun Türbesi, Niğde Kalesi ve Akmedresi, Ulukışla ilçesindeki Mehmet Paşa Kervansarayı, Bor ilçesine bağlı Kemerhisar beldesindeki tarihi su kemerlerini ve Köşk Roma Havuzunu görebilirsiniz. Ardından Aladağlar’daki dağ evinde çayınızı yudumlayıp, tarihin kokusunu içinize çekebilirsiniz.
ADANA’DA SERİNLEMEK İÇİN...
Yaz mevsiminin yakıcı sıcaklığının en fazla hissedildiği illerden biri olan Adana’da serinlemek için yol güzergahında bulunan Pozantı ilçesinin Şekerpınar mevkisinde kaynak suyu dolum tesislerinin önünde kısa bir mola vermeniz yeterli. Kaynak suyunun tadına vardıktan sonra yol kenarlarında yöre sakinlerinin küçük sepetlerde sattığı incirlerden alıp, biraz ileride Toros Dağları’nın karına pekmez ve bal karıştırılarak yapılan “karsambaç”la serinlemeye devam edebilirsiniz.
KEBABINI TATMADAN KENTİ TERK ETMEYİN
Yolculukta yemek molasını Adana’da verecek olan tatilciler için Adana kebabını, yerinde tatmak için iyi bir fırsat. Tarihi Kazancılar Çarşısı’nda, otantik yapılardaki lokantalarda bölgenin ünlü şalgam suyunu içerek yiyeceğiniz Adana kebabı, damağınızda uzun süre kalacak bir lezzet bırakacak. Yola devam ettiğinizde Adana-Ceyhan kara yolunda yapacağınız küçük bir yön değişikliğiyle ünlü Şahmeran efsanesine ev sahipliği yapan Yılankale’yi ziyaret edip, ardından Çukurova’nın ortasındaki kaleden, geniş düzlüklere kıvrılarak akan Ceyhan Nehri’ni ve çevresini de bütün güzelliğiyle izleyebilirsiniz. Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
İNANÇ TURİZMİNİN CAZİBESİYolculukta daha fazla zamanı olan tatilciler, güzergahlarını değiştirip, inanç turizminin merkezlerinden biri olarak anılan Hatay’a gidebilir. Hatay’da “Türkiye’nin en ünlü jumbo karidesinin” ve künefenin tadına bakabilirsiniz. Antakya’da 1932 yılında Fransızlar tarafından düzenlenen ve Tunus’taki müzeden sonra dünyanın ikinci büyük mozaik müzesi olan müzeyi gezip, tarihe kısa bir yolculuk daha yapabilirsiniz. İnanç turizminde adından sıkça bahsedilen ve bu turizme yönelik zengin eserlere sahip olan Hatay’da, katolik kilisesi ile caminin yan yana olduğu Kurtuluş Caddesi’nde, ezan sesini de çan sesini de aynı anda duyabilirsiniz. Anadolu’nun ilk camisi olan Habib-i Neccar ile çevresinde eski Antakya evleri, Gazievi ve Uzunçarşı, Hıristiyanlığın dünyaya yayıldığına inanılan, kaya mağara ile St. Pierre Kilisesi, görebileceğiniz eserlerden yalnızca birkaçı. Hatay’da kendinize biraz daha zaman ayırırsanız, Samandağ ilçesinde Caretta Carette ve Akdeniz Foku’nu da görebilirsiniz.