Istanbuldan Şanlıurfaya giderken

Elif

Onur Üyesi
Pro Üye
12 Temmuz 2006
35.046
30.491
61
İstanbul’dan Şanlıurfa’ya gidecek tatilciler, yol boyunca adeta ‘tarih tünelinde’ yolculuk yapacak. Çok sayıda il görme şansını yakalayacak olan tatilciler, birbirinden farklı doğal güzellikleri keşfedip, farklı kültürlerle tanışma fırsatı da bulacak.
İstanbul’dan, birbirinden farklı kültürleri içinde barındıran, değişik medeniyetlere ev sahipliği yapmış olan Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne yapılacak seyahatte tatilcileri oldukça renkli bir yolculuk bekliyor.
Bu güzergahta seyredecek olan tatilciler, kültür keşfinin yanı sıra, doğal güzelliklerle örülü çok sayıda yerleşim biriminden geçmenin de ayrıcalığını yaşayacak. Yolculuğunuzda tüm bu imkanlardan yararlanmak için daha yavaş seyredip, dinlenme sürelerini uzatmanız yeterli olacak.

HEREKE’DE İPEĞİN ZERAFETİNİ KEŞFEDİNİstanbul’dan çıktığınızda vereceğiniz ilk molada ayıracağınız kısa bir sürede, Kocaeli’nin Körfez ilçesine bağlı Hereke beldesinde, ipeğin zarafetini keşfedebilir, dünyaca ünlü ipek halıları görebilirsiniz İzmit’te verilecek bir molada ise Gayret Gemi Müzesi ile TCG Hızırreis Denizaltı Müzesi’ni gezip yolculuğunuzu renklendirebilirsiniz. Pembe Köşk ziyaretinizde ise Körfez’i izleyip yöreye özgü yemeklerden tadabilirsiniz.

SAKARYA VE BOLU’DA GÖL KEYFİYolculuğa devam eden tatilcileri, tüm güzelliği ile Sakarya’da Sapanca, Bolu’da Abant Gölü bekliyor. Doğanın, tüm güzelliğini cömertçe sergilediği göl kıyılarında yemek yiyebilir, dinlenebilir hatta konaklayabilirsiniz. Sakarya’da kısa bir güzergah değişikliği ile ulaşacağınız Sapanca Gölü kıyısında, unutulmayacak bir manzaranın karşısında kahvaltı yapma şansını yakalayabilirsiniz Sakarya’nın doğal güzelliklerine kendini kaptıran tatilciler, Poyraz Gölü’ndeki kır kahvesinde çaylarını yudumlayıp, manzaranın tadını çıkarabilir. Bolu’da, dört mevsimde farklı bir güzelliğe bürünen Abant Tabiat Parkı, yolculuğunuzda doğayla baş başa kalma fırsatını yakalayabileceğiniz alanlardan biri. Büyüleyici güzelliği ile ziyaretçilerini cezbeden Abant Gölü kıyısında atla yapacağınız kısa bir tur, yolculuğunuzu renklendirecek bir mola olacak. Kenti terk etmeden önce kısa bir zaman ayırıp Yedigöller’e yapacağınız gezi de yol boyunca gereken enerjiyi toplamanızda yardımcı olacak doğa harikalarından yalnızca biri...

AKSARAY VE NİĞDE’DEN GEÇERKEN...Bolu ve Sakarya’daki, doğa ile iç içe olan yolculuğun ardından Ankara’ya ulaşan ve yola devam etmek isteyen tatilcileri bu kentten sonra Sultanhanı Kervansarayı ile ünlü Aksaray karşılıyor. Konya-Aksaray kara yolunun 100. kilometresine Sultanhanı beldesine adını veren, 5 bin metrekarelik alana kurulu, büyüklük ve işçilik açısından başka bir benzeri bulunmayan Sultanhanı Kervansarayı görülmeye değer bir tarihi yapı. Selçuklu Sultanı I. Alaaddin Keykubat tarafından 777 yıl önce İpek Yolu’nda ticaretin canlandırılması amacıyla yaptırılan kervansaray, Türkiye’de kapısı mermer olan tek han olarak biliniyor. Yolculuğunuzu daha fazla renklendirmek için küçük bir güzergah değişikliği yaparak ulaşacağınız Kapadokya’nın batıya açılan kapısı Güzelyurt’ta, kaya oyma mağaraları, kiliseleri, şapel ve yeraltı şehirleri, nehirleri, yeşilliği ile yüzlerce yıllık tarihi şahit olabilirsiniz. Tarihin içindeki yolculuğunuzu sürdürebilmeniz için Aksaray’ın ardından sizi Niğde karşılayacak. Niğde’de yolculuğunuza biraz ara verip, Selçuklu dönemine ait Alaattin ve Sungurbey camileri, Hüdavent Hatun Türbesi, Niğde Kalesi ve Akmedresi, Ulukışla ilçesindeki Mehmet Paşa Kervansarayı, Bor ilçesine bağlı Kemerhisar beldesindeki tarihi su kemerlerini ve Köşk Roma Havuzunu görebilirsiniz. Ardından Aladağlar’daki dağ evinde çayınızı yudumlayıp, tarihin kokusunu içinize çekebilirsiniz.
ADANA’DA SERİNLEMEK İÇİN...
Yaz mevsiminin yakıcı sıcaklığının en fazla hissedildiği illerden biri olan Adana’da serinlemek için yol güzergahında bulunan Pozantı ilçesinin Şekerpınar mevkisinde kaynak suyu dolum tesislerinin önünde kısa bir mola vermeniz yeterli. Kaynak suyunun tadına vardıktan sonra yol kenarlarında yöre sakinlerinin küçük sepetlerde sattığı incirlerden alıp, biraz ileride Toros Dağları’nın karına pekmez ve bal karıştırılarak yapılan “karsambaç”la serinlemeye devam edebilirsiniz.

KEBABINI TATMADAN KENTİ TERK ETMEYİN
Yolculukta yemek molasını Adana’da verecek olan tatilciler için Adana kebabını, yerinde tatmak için iyi bir fırsat. Tarihi Kazancılar Çarşısı’nda, otantik yapılardaki lokantalarda bölgenin ünlü şalgam suyunu içerek yiyeceğiniz Adana kebabı, damağınızda uzun süre kalacak bir lezzet bırakacak. Yola devam ettiğinizde Adana-Ceyhan kara yolunda yapacağınız küçük bir yön değişikliğiyle ünlü Şahmeran efsanesine ev sahipliği yapan Yılankale’yi ziyaret edip, ardından Çukurova’nın ortasındaki kaleden, geniş düzlüklere kıvrılarak akan Ceyhan Nehri’ni ve çevresini de bütün güzelliğiyle izleyebilirsiniz. Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!

İNANÇ TURİZMİNİN CAZİBESİYolculukta daha fazla zamanı olan tatilciler, güzergahlarını değiştirip, inanç turizminin merkezlerinden biri olarak anılan Hatay’a gidebilir. Hatay’da “Türkiye’nin en ünlü jumbo karidesinin” ve künefenin tadına bakabilirsiniz. Antakya’da 1932 yılında Fransızlar tarafından düzenlenen ve Tunus’taki müzeden sonra dünyanın ikinci büyük mozaik müzesi olan müzeyi gezip, tarihe kısa bir yolculuk daha yapabilirsiniz. İnanç turizminde adından sıkça bahsedilen ve bu turizme yönelik zengin eserlere sahip olan Hatay’da, katolik kilisesi ile caminin yan yana olduğu Kurtuluş Caddesi’nde, ezan sesini de çan sesini de aynı anda duyabilirsiniz. Anadolu’nun ilk camisi olan Habib-i Neccar ile çevresinde eski Antakya evleri, Gazievi ve Uzunçarşı, Hıristiyanlığın dünyaya yayıldığına inanılan, kaya mağara ile St. Pierre Kilisesi, görebileceğiniz eserlerden yalnızca birkaçı. Hatay’da kendinize biraz daha zaman ayırırsanız, Samandağ ilçesinde Caretta Carette ve Akdeniz Foku’nu da görebilirsiniz.
 
ZORKUN YAYLASI’NDA DİNLENME SEÇENEĞİHatay’a uğramak yerine yola devam edecek olan tatilciler, Osmaniye’de verecekleri molada, Karacaoğlan’ın yaşadığı Düziçi ilçesinde, Haruniye Kaplıcaları’nda şifalı sulardan yararlanabilir ve isterse buradaki tesislerde konaklayabilir. Ardından, Osmaniye’de Amanos dağlarının eteğinde, 25 dakika gibi kısa bir sürede ulaşacağınız bin 575 rakımdaki Zorkun Yaylası’nda, temiz bir havada, yeniden yola çıkıncaya kadar dinlenebilirsiniz. Kadirli ilçesindeki Milli Park’ta, Hitit dönemine ait keserlerin bulunduğu Karatepe Açık Hava Müzesi de meraklıları için verilecek kısa bir molada görülmeye değer yerlerden biri. Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!

“TARİH TÜNELİ”NDE BİR YOLCULUK...
Osmaniye’nin ardından ulaşacağınız Gaziantep il sınırında, tarihte farklı bir yolculuğa daha başlayabilirsiniz. Mezopotamya-Anadolu-Akdeniz arasında geçiş yolu üzerinde bulunduğu için Eski Tunç Çağı’ndan beri yerleşime sahne olan, yol güzergahında bulunan Nurdağı ilçesinde, Sakçagöz ve Zincirli höyükte ortaya çıkarılan Geç Hitit dönemine ait kalıntıları görebilirsiniz. Yolda vereceğiniz molalarda, Hisar köyü civarındaki Bizans dönemi kale kalıntıları ve Hz. Ökkaşiye’nin türbesini ziyaret edebilirsiniz. İslahiye ilçesi Altınüzüm beldesinin 20 kilometre batısında, Amanos Dağları’ndaki Hızır Yaylası’nda, rengarenk kır çiçekleri, dağ laleleri, büyüleyici güzellikteki manzarasının yanında buz gibi suları, pırıl pırıl güneşi ve bol oksijenli tertemiz havası ile tatilcilere yolun tüm yorgunluğunu unutturabiliyor. Yolda vereceğiniz kısa bir molada ayrıca İslahiye ilçesine 24 kilometre uzaklıktaki, dünyanın ilk açık hava heykel atölyesi olarak bilinen Yesemek’i görebilirsiniz.

ZEUGMA MÜZESİ’Nİ MUTLAKA GÖRÜN...
Gaziantep’e ulaşan tatilcilerin kaçırmaması gereken fırsatlardan biri ise Zeugma Müzesi ziyareti. Dünyanın en büyük ikinci mozaik müzesi olan Zeugma Müzesi’ni ziyaret eden tatilciler, Zeugma Antik Kenti’nden kurtarılan 35 parça mozaik ile Mars heykeli ve çok sayıda tarihi eserleri görme şansını yakalayabilecek. Gaziantep’in ünlü kutnu kumaşı ile yapılmış hediyeler aldıktan sonra kentteki Dülükbaba Orman İçi Dinlenme Yeri’nde yapacağınız kısa bir yürüyüş, sizi yeniden yola hazırlayacaktır. Gaziantep’ten Adıyaman’a giderken, Gaziantep’in 10 kilometre kuzeyinde bir mola vererek, Hititlerden Roma dönemine kadar önemli din merkezleri arasında yer alan Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden Dülük Antik Kenti’ne de gezebilirsiniz.

ADIYAMAN’DA GİZEMLE DOLU YOLCULUK
Gaziantep’in ardından yine bir güzergah değişikliği yapacak kadar zamanı olan tatilciler, çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapmış olanantik kentler, kaya mezarları, mağaralar, camisi, kilise, türbeler ve içmeleri ile molaları daha değerli kılacak Adıyaman’a gidebilir. Adıyaman kent merkezinden 5 kilometre gidildiğinde Kuyucuk köyü yolu üzerinde Haydaran Kaya Mezarları, ayrıca Adıyaman’nın 17 kilometre kuzeyinde Taşgedik köyü sınırları içinde kaya mezarlar ve güneş tanrısı Hellias ile Kral Antiochos’un tokalaşma kabartmalarını görebilirsiniz. Mağara meraklıları, Göksu ırmağı boyunca yer alan 40-50 metre yükseklikteki sarp kayalıklar üzerinde doğal mağaralara gidebilir. Adıyaman ilinin 40 kilometre güneybatısında Göksu köyü yakınlarında, M.Ö. 150 yılında yapıldığı tahmin edilen mağaralarda, asırlar öncesini hissedebilirsiniz.

“KRALLARLA BİRLİKTE GÜNEŞİN BATIŞINI İZLEME” AYRICALIĞI
Adıyaman’ın 86 kilometre doğusunda, Kahta ilçesinin Karadut köyünde, dünyanın sekizinci harikası Nemrut Dağı’nda, yüksekliği 10 metreyi bulan büyüleyici heykelleri, metrelerce uzunluktaki kitabeleriyle Kommagene uygarlığını keşfe çıkabilirsiniz. Yolculuğunuzda vereceğiniz ara ile Nemrut Dağı’nda güneşin batışını “krallarla birlikte” izleme ayrıcalığına sahip olabilirsiniz. Adıyaman gezinizi, yöresel halı, kilim, heybe ile yazma oyaları ve kanaviçe gibi el işi hediyeler alarak tamamlayabilirsiniz.FIRAT’IN KENARINDA BİR YEMEK MOLASI
Gaziantep’te tarihle iç içe olan yolculuğun ardından tatilcileri, yol güzergahında “Fırat’ın incisi” Şanlıurfa’nın Birecik ilçesi karşılıyor. Gaziantep’ten Şanlıurfa’ya gelenler için bölgedeki tek geçiş noktası olan Fırat nehri üzerindeki yarım asırlık “Birecik köprüsü” sizi Fırat Nehri’nin kenarında dizili olan lokantalara ulaştırıyor. Burada vereceğiniz molada, nehrin kenarında balık ziyafeti ile yolculuğunuzu daha renkli bir hale getirebilirsiniz. Yemeğin ardından hemen yanı başınızdaki, nesli tükenmekte olan ve dünyada sadece Nil Nehri ve bu bölgede koloni halinde yaşayabilen kelaynak kuşlarının bulunduğu “Kelaynak Üretme İstasyonu”nu gezebilirsiniz. Birecik Barajı’nda su tutulmaya başlanmasıyla, 5’te 2’lik bölümü su altında kalan ilçenin, yerleşim yerleri ve mağaraları ile İncil’in bir nüshasının yazıldığı yer olarak bilinen Rumkale, burada görülebilecek önemli yerler arasında.

ŞANLIURFA’DA “MIRRA’ İLE YORGUNLUK ATIN
Birecik ilçesinin ardından ulaşacağınız Şanlıurfa’daki gezinize, kente gelen herkesin mutlaka ziyaret ettiği, “3 dinin atası olarak kabul edilen Hz. İbrahim’in doğduğu mağaranın bulunduğu, zamanın zalim kralı Nemrut tarafından ateşe atıldığı yer olarak rivayet edilen” Balıklıgöl’ü gezme şansını bulabilirsiniz. Ardından yine Hz. İbrahim’in atıldığı mancınıkların bulunduğu yer olarak kabul edilen tarihi “Urfa Kalesi’ne çıkarak kenti seyredebilir, kalenin eteklerinde bulunan “Çift Mağara”da yorgunluk kahvesi “Mırra”yı ya da kendine has lezzetiyle “Menengüç Kahvesi”ni yudumlayarak, yorgunluğunuzu atabilirsiniz.

SIRA GECELERİNİN FARKLI TADI...
El sanatları ürünlerinde alternatifi bol olan çarşıları gezebileceğiniz Şanlıurfa’da, fasıllar halinde yöresel müziklerin sunulduğu ünlü sıra gecelerine katılıp, içli köfte ve çiğ köftenin tadına varabilirsiniz. Türkiye’nin en geniş koleksiyonlarından birine sahip olan Şanlıurfa Müzesi, Cumhuriyet tarihinin en önemli eserlerinden GAP’ın en büyük barajı olan Atatürk Barajı ile kent merkezinden 18 kilometre uzaklıktaki, insanlık tarihinin en eski tapınaklarının bulunduğu Göbeklitepe görülmeye değer yerler arasında.

HARRAN’DA GEÇMİŞE YOLCULUK
Konik kubbeli evleri ve farklı mimarisiyle her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin geldiği Harran ilçesi ziyaretinde geçmişe yolculuk yapabilirsiniz. Halk mimarisinin ürünü olan konik kubbeli evlerin geçmişi 150-200 yıl öncesine dayanan Harran, kentte en çok ilgi çeken yerler arasında. Dünyanın ilk İslam üniversitesinin kalıntılarının bulunduğu ilçede, rasathane, Emeviler Dönemi’nden kalma Ulu Cami, sizi farklı tarihlere taşıyor. Hz. Musa’nın yaşadığı rivayet edilen tarihi Soğmatar’da, “Hz. Musa Kuyusu” ile Şuayp Peygamberin yaşadığı “Şuayp Şehri”nde, milattan önceki yıllar hayal edilebiliyor. Mardin Şanlıurfa kara yolunda yolculuğa devam eden tatilciler, Viranşehir ilçesine varmadan birkaç kilometre önce “Sabır Timsali” olarak nitelendirilen Eyyüp Peygamber’in makamının bulunduğu ve aynı adı taşıyan beldeyi de görebilir.

UYGARLIKLAR KENTİ MARDİN’E KISA BİR ZİYARET...
Şanlıurfa’ya kadar gelen tatilciler için yanı başlarındaki uygarlıklar kenti Mardin, görülmeye değer bir kent. UNESCO’nun “dünya mirası kenti listesine” girmeye aday olan, asırlarca çok sayıda uygarlığa ev sahipliği yapan Mardin’de, kentin her tarafında tarihle iç içe olma şansını yakalayabilirsiniz. İçinde farklı din ve kültürleri barındıran, “taş kent” Mardin’e yapılacak günü birlik ziyarette bile asırlar öncesine yolculuk yapabilir, tarihi yeniden yaşayabilirsiniz. Ezan sesinin de çan sesinin de duyulduğu Mardin’de, bin yılların tanıklığını keşfedebilirsiniz.

YÖRESEL YEMEKLERİ TATMAYI UNUTMAYIN
Mardin turunuzda, Ulu Cami, Deyrulzafaran Manastırı, Kırklar Kilisesi, Şehidiye Camisi, Kasımiye, Hatuniye ve Zinciriye medreseleri mutlaka görülmesi gereken yerler arasında. Mardin’e yapacağınız yolculukta, yöresel yemekleri de tatma fırsatını bulabilirsiniz. Özellikle, kıbbe, keşkek, zerde, cevizli sucuk, helva çeşitleri ve cevizli tatlılar, damakta unutulmaz tatlar bırakıyor. Gümüşün zarafetini simgeleyen muhteşem telkari ürünleri de yerli ve yabancı turistlerin büyük ilgisini görüyor. Yöresel kumaşların sergilendiği çarşılar ise Mardin’deki gezinizi renklendirecek yerler arasında.
 
UYARI!!!!begendikleriniz icin rep ve tesekkur butonlarini kullanalim bölümümüze resim ve bilgi harici paylasimlar yapmayalim lutfen
 
X