Geçen gün bir arkadaşım dünya evine girdi güzel kız maşallah kıskanmadım amma ve lakin çok imrendim. Kendisi hayatına soktuğu ilk erkekle evleniyordu çünkü. Bir de kendime baktım bir sürü deneyişler aldanışlar .. (bir erkeği sevgiliyken tanıma taraftarıyım tanışma aşamasında gerçek yüzlerini pek göstermiyolar çünkü) Kendimi çok şanssız hissettim, ne mutlu edebildim ne mutlu olabildim diye. Hala da öyle hissediyorum hayatımın her aşamasında şanssız olduğunu düşünen biri oldum zaten (bugün otobusümün beni bekletmeden çabucak gelmesi dışında) Bir de diyolar ya evrene olumlu mesajlar verin falan konu açılmışken sorıyım o ne kadar doğru acaba
ondan mı bütün bu olanlar
Bence hayata yanlış açıdan bakıyorsunuz.
Hani bi klişe vardır,
önemli olan varmak değil yolda olmaktır derler.
Siz yolculuğunuzun değerli anlarını görmezden gelerek, yok sayarak tüm emeğinizi çöpe atıyorsunuz. En önemlisi de bütün değerli anılar mutluluklardan, zaferlerden oluşmaz; bunu kaçırıyosunuz.
Biraz dışarıdan bakın; sanki dizinin esas kızı sizmişsiniz gibi kendinizi seyredin.
Bi bölüm yeni bi çocukla tanışmışsınız, ilk flörtler, adı konmamış jestler, kur yapmalar, ayaklarınız yere basmıyo. Sonra dizi ilerliyo ilişkiniz başlıyo, mutlusunuz, hayatınızı yoluna koymuş gibi hissediyosunuz.
Ama kavuşurlarsa dizi biter, haksız mıyım
Sorunlar başlıyo, inişler çıkışlar oluyo, biraz kahkaha biraz göz yaşı.
Hayat dediğiniz şey işte şu prime time da yayınlasak binlerce belki milyonlarca (ratinginiz ne kadar, ab de ilk 5 e girer misiniz onu bilemem bak
) insanın izleyeceği yaşanmışlıklarınızın toplamı. Öğrenir ve biriktirirsiniz.
Bi adam bulup koşarak nikah masasına götürmek piremseslik değil. Hem neden herkesin ortak hedefi o masada bitiyo hiç anlamıyorum. Herkes sezon finalini "evet, evet, evet" diyerek yapmaya mecbur mu arkadaş?
Ha yarın bi gün evlenirseniz bu yol biter bi yenisi başlar. Onun da kendine göre zorlukları mutlulukları var.
Varılacak şey hedef değil, yolun ta kendisi anlayacağınız.(off yine felaket klişeyim, benden bu kadar.)
Not:
Keşke hepimiz patates olabilsek. Patates kadar her işte bi parmagı olan, aksiyonu bol bi şey gördünüz mü hiç hayatınızda?
Kızartılır, haşlanır, yemeği yapılır. Tavaya da girer tencereye de borcama da güvece de.
Yemeğin fazla tuzunu alır.
Sevmeyeni yoktur, haşlamasını yiyemeyen kızartmasına, kızartma sevmeyen püresine tavdır.
Kumpir olur her şeyi kucaklar.
Tarihte 2. dünya savaşı sırasında erzak yokluğundan yeşillenmiş bozuk patates yediği için koca bi köy dolusu insan ölmüştür mesela. Uğruna adam ölür yani o derece.