M
minisimmm
Ziyaretçi
- Konu Sahibi minisimmm
- #1
* İLİŞKİYİ NEDEN BİTİREMEDİĞİNİZİ BİLİYOR MUSUNUZ?**
*Güzel giden ilişkilerin yanında, bazı ilişkiler vardır ki hiçbir anlam
veremezsiniz neden hala beraberler diye. Hep bir sürünceme vardır, ortalarda
bir yerlerde sürünür.**
Belki sizin de içinde bulunduğunuz ilişkinin tarifidir bu. Çoktan bitmesi
gerektiğini siz de çok iyi bilirsiniz ama ayrılık acısı çekmekten
korkarsınız. Şu an çektiğiniz acıyı hiç hesaba katmazsınız. Sanki her şey
mükemmelmiş gibi kandırırsınız kendinizi, çevrenizi.
Gerçekle yüzleşmekten korkarsınız ve gerçeklerden kaçarsınız. Bağlılığınız
bağımlılığa, sevginiz de tutkuya dönüştüğü zaman, bir labirent içinde
kaybolmuş hissedersiniz kendinizi. Bu iç içe geçen duygular size çıkış
kapısını asla göstermez. Yaşadığınız çelişkilere bir çözüm bulmakta
zorlanırsınız.
Bağlılık güzel bir duygudur. İlişkinin yapı taşlarındandır, olgunluğunu ve
kimliğini tamamlamış insanlarda olur. Birbirini seven iki olgun insan
arasında doğal olarak gelişir.
Bağımlılık ise tutkunun kardeşidir. Olgunlaşmamış, zayıf kişilik yapılarının
yaşadığı bir duygudur. İlişkiyi kemiren, iki tarafı da farkettirmeden
yıpratan bir virüs gibidir bağımlılık.
Bağımlılığa dönüşen ilişkilerin temelinde sevgi yoktur, kalmamıştır ya da
çoktan alışkanlığa dönüşmüştür.
Bu tip ilişkilerin temelinde "onsuz ben ne yaparım, onsuz olamam" hissi vardır. Halbuki onunla beraberken de olmadığını
görmezden geliriz.
Çünkü o bizim bütün zayıflıklarımızı örten, geçmişte
aldığımız yaraları kapatan, bütün eksikliklerimizi tamamlayan sağ
kolumuzdur.
İlişkinin ne kadar yıprandığını, sağlığının ne kadar bozulduğunu
anlayamayacak kadar bağlanırız. Duygusal ve olgunluk yönünden eksik
olduğumuz için ilişkimizi sağlıklı yürütemeyiz, eksiklikler hep artar. Hep
kendi dediğimiz olsun isteriz, dedigimizi yapan insana da bağımlı hale
geliriz.
Özellikle kadınların davranışları, ilişkileri bağlılıktan bağımlılığa
taşıyor.
Kadınlar yaptıkları aşırı fedakarlık, verdikleri tavizler sonucunda
ilişkilerini çıkmaza taşıyorlar.
Uyumlu olmayı tavizkar olmakla karıştırıyorlar.
Kadınlar bu iki kavramı birbirinden ayrıştıramadıkları için erkekler bütün
yükü kadınların üstüne bırakıyorlar doğal olarak. Dünyanın kendi
etraflarında döndüğünü zannederek bir köşede oturup kadınlardan sürekli
istediklerini yapmalarını istiyorlar.
Uyumlu olmak amacıyla kadınların verdiği tavizler zamanla vazife haline
geliyor. Zorunlu hale gelen bu davranışın dozu artınca da bir yerden patlak
veriyor. İki taraf arasında geçimsizlikler, uzaklaşmalar oluyor; ayrılmaya
karar veriyorlar çoğu zaman. Fakat bu ayrılma gerçekleşmiyor, gerçekleşse
bile kısa bir süre sonra tekrar birleşiyorlar.
Tutkuya dönüşen bu kısır döngü uzun bir süre devam ediyor. İniş çıkışlara
bir son verebilmek için iki taraf da kendinde güç bulamıyor hiçbir zaman
*Güzel giden ilişkilerin yanında, bazı ilişkiler vardır ki hiçbir anlam
veremezsiniz neden hala beraberler diye. Hep bir sürünceme vardır, ortalarda
bir yerlerde sürünür.**
Belki sizin de içinde bulunduğunuz ilişkinin tarifidir bu. Çoktan bitmesi
gerektiğini siz de çok iyi bilirsiniz ama ayrılık acısı çekmekten
korkarsınız. Şu an çektiğiniz acıyı hiç hesaba katmazsınız. Sanki her şey
mükemmelmiş gibi kandırırsınız kendinizi, çevrenizi.
Gerçekle yüzleşmekten korkarsınız ve gerçeklerden kaçarsınız. Bağlılığınız
bağımlılığa, sevginiz de tutkuya dönüştüğü zaman, bir labirent içinde
kaybolmuş hissedersiniz kendinizi. Bu iç içe geçen duygular size çıkış
kapısını asla göstermez. Yaşadığınız çelişkilere bir çözüm bulmakta
zorlanırsınız.
Bağlılık güzel bir duygudur. İlişkinin yapı taşlarındandır, olgunluğunu ve
kimliğini tamamlamış insanlarda olur. Birbirini seven iki olgun insan
arasında doğal olarak gelişir.
Bağımlılık ise tutkunun kardeşidir. Olgunlaşmamış, zayıf kişilik yapılarının
yaşadığı bir duygudur. İlişkiyi kemiren, iki tarafı da farkettirmeden
yıpratan bir virüs gibidir bağımlılık.
Bağımlılığa dönüşen ilişkilerin temelinde sevgi yoktur, kalmamıştır ya da
çoktan alışkanlığa dönüşmüştür.
Bu tip ilişkilerin temelinde "onsuz ben ne yaparım, onsuz olamam" hissi vardır. Halbuki onunla beraberken de olmadığını
görmezden geliriz.
Çünkü o bizim bütün zayıflıklarımızı örten, geçmişte
aldığımız yaraları kapatan, bütün eksikliklerimizi tamamlayan sağ
kolumuzdur.
İlişkinin ne kadar yıprandığını, sağlığının ne kadar bozulduğunu
anlayamayacak kadar bağlanırız. Duygusal ve olgunluk yönünden eksik
olduğumuz için ilişkimizi sağlıklı yürütemeyiz, eksiklikler hep artar. Hep
kendi dediğimiz olsun isteriz, dedigimizi yapan insana da bağımlı hale
geliriz.
Özellikle kadınların davranışları, ilişkileri bağlılıktan bağımlılığa
taşıyor.
Kadınlar yaptıkları aşırı fedakarlık, verdikleri tavizler sonucunda
ilişkilerini çıkmaza taşıyorlar.
Uyumlu olmayı tavizkar olmakla karıştırıyorlar.
Kadınlar bu iki kavramı birbirinden ayrıştıramadıkları için erkekler bütün
yükü kadınların üstüne bırakıyorlar doğal olarak. Dünyanın kendi
etraflarında döndüğünü zannederek bir köşede oturup kadınlardan sürekli
istediklerini yapmalarını istiyorlar.
Uyumlu olmak amacıyla kadınların verdiği tavizler zamanla vazife haline
geliyor. Zorunlu hale gelen bu davranışın dozu artınca da bir yerden patlak
veriyor. İki taraf arasında geçimsizlikler, uzaklaşmalar oluyor; ayrılmaya
karar veriyorlar çoğu zaman. Fakat bu ayrılma gerçekleşmiyor, gerçekleşse
bile kısa bir süre sonra tekrar birleşiyorlar.
Tutkuya dönüşen bu kısır döngü uzun bir süre devam ediyor. İniş çıkışlara
bir son verebilmek için iki taraf da kendinde güç bulamıyor hiçbir zaman