bu arada keynesyen maliye politikasını ilgilendirir iktisatla ben ilişkilendiremedim verilen ödevi açıkcası..bu yüzden kafanın karışması normal.
oyuzden sen her ne kadar iktisat gibi gözüksede maliye politikası kitaplarına bir göz gezdir derim.. 2. yada 3.sınıfların maliye politikası adlı ders kitabına bak derim..olmazsa kütüphanedende ulaşabilirsin.
ben zorlanmadım çünkü ben maliye mezunuyum ve bir aşinalık hemen oluştu sen yazınca :)
yinede şükret makroekonomik demiş genel olarak ele alacaksın verileri fazla ayrıntılara girmeyeceksın yani (mikrodeseydi çok çok ince detaylar isteyecekti senden.)
sonra akım demiş keynesyenden farklı 4 akım daha var.. keynesyeni diğer akımlarla hem karşılaştıracaksın örnek vererek benzerliklerini ve farklılıklarını ortaya koyacaksın hoca senden buyuk ihtimal bunu istiyor.
vikipediden buldum

senın konunun daha iyi kavramı ve çalışmaya nerelerden başlaman gerektiğini anlatıyor
Keynesçi ekonomi veya Keynesyen ekonomi, 20. yy. İngiliz ekonomist John Maynard Keynes'in görüşlerini temel alan bir makroekonomik teoridir. Keynes ekonomisi özel sektörün ağırlıklı olduğu ama devlet ve kamu sektörünün büyük role sahip olduğu bir karma ekonomiyi savunmaktadır. Keynesçi ekonomiye göre özel sektörün verdiği kararlar bazen verimsiz makroekonomik sonuçlara neden olmaktadır. Bu nedenle devlet etkin bir şekilde rol alarak iş döngüsünü stabilize etmelidir.[1] Örneğin ,merkez bankası aracılığı ile para politikaları ve hükümet aracılığı ile maliye politikaları uygulanmalıdır. Keynesci teoriler ilk kez, 1936'da yayınlanan İstihdamın, Faizin ve Paranın Genel Teorisi (İng: The General Theory of Employment, Interest and Money) adlı kitapta sunulmuştur.
Konu başlıkları [gizle]
Keynesçi teoriye göre, bütün birey ve işletmelerin gösterdiği bazı mikroekonomik davranışların toplamı verimsizlik ile sonuçlanmakta ve ekonomi potansiyel çıktısının ve büyümesinin altında bir seviyede işlemektedir. Ürünler için toplam talep yetersiz olduğunda, ekonomi bir krize girer ve üreticilerin savunmacı davranışları nedeniyle gereksiz bir işsizlik ortaya çıkar. Bu gibi durumlarda, toplam talebi arttırmak için devlet bazı politikalar izleyebilir ve sonucunda ekonomik aktiviteleri hızlandırıp işsizliği azaltabilir. Çoğu Keynesçi, iş döngüsünün stabilize edilmesine yönelik politikalar önerirler. Örneğin işsizlik seviyesi çok yükseğe çıktığında devlet büyüme odaklı bir para politikası izleyebilir.
Keynes, Büyük Depresyon'a çözüm olarak düşük faiz ve devlet yatırımları ile ekonominin canlandırılmasını düşünüyordu. Devlet tarafından yatırım geliri ve sonuç olarak tüketimi arttırmakta, bunun sonucunda daha fazla üretim ve yatırım sağlanmakta ve bunların sonucu tüketim tekrar artmaktadır. İlk ekonomi canlandırma yatırımı bir olaylar dizisini tetiklemekte ve sonrasında yapılan yatırımın çok daha katı ekonomik etkinlik sağlamaktadır.[2]
Keynesçi bazı iktisatçılar özellikle Keynes'in uluslararası koordinasyona, uluslararası ekonomik kurumların gerekliliğine ve ekonomik kuvvetlerin nasıl savaşa veya barışa yol açabildiğine verdiği önemi vurgulamışlardır.[3]
Para politikası [değiştir]
Keynes, para ve reel ekonomi arasındaki ilişkiyi faiz oranları üzerinden kurmuştur.[4] Para arzındaki değişimler önce para piyasasına yansıyarak faiz oranlarını değiştirmekte ve bu değişim yatırımları etkilemektedir. Keynes'e göre para arzını parasal otorite (örneğin merkez bankası) sağlamakta ve para politikası fiyatları etkilemektedir.[4]
Faiz oranları [değiştir]
Keynes'e göre yatırımcıların normal olarak algıladığı bir faiz oranı vardır.[4] Faiz oranları bu normal oranın altına düştüğünde yatırımcılar oranların yükseleceği beklentisi ile tahvil satın almaktan kaçınmakta ve nakit tutmayı tercih etmektedir. Faiz oranları bu normal oranın üstünde olduğu zaman ise düşeceği beklentisi ile tahvil satın almaya yönelmektedirler. Bu nedenle para talebi ve faiz oranı arasında negatif bir ilişki olduğu söylenebilir.[4]