Oğlum 14 aylıktı ikinci hamileliğimi öğrendiğim zaman. İkinci bir çocuk sahibi olmayı çok istiyorduk eşimle ama henüz değildi. Oğlum 3-4 yaşına geldiği zaman diye plan yapıyorduk ama kızım sürpriz yapmaya karar vermişti bize.
Adetime iki gün kala yaptığım testle öğrendim hamileliğimi. Haberi sindirmem biraz zaman aldı açıkçası. Çünkü oğlum adına endişeliydim. Henüz yürümüyor, konuşmuyordu. Hala emziriyordum, o da bebekti daha. İki bebeğe birden bakabilecek miydim? Oğlumu sütten kesmem gerekiyor muydu? Kafamda deli sorularla başladı hamileliğim.
Önce emzirme işini araştırdım ve hamileyken de emzirebileceğimi öğrendim. Bu beni çok mutlu etti. Tamam dedim, ben bu işi yaparım. Bütün erken doğum olur, karnındaki gelişmez hurafelerine rağmen oğlumu hamileliğim boyunca emzirdim. Şimdi de kızımla beraber emiyorlar :)
Hem oğlumla ilgilenmek, hem çalışmak bana çok aktif bir gebelik yaşattı. Hiç yatma şansım olmadı diyebilirim. Hatta herkes bana hamile gibi değilsin, karnın olmasa inanmazdık dedi.. Ama devasa bir karnım vardı ve kızçem aşağıya yerleşmeye karar vermişti. 8.ayıma geldiğim zaman o koskacaman karnı neredeyse bacaklarımın arasında taşıyordum.
Hem çok aktif olmak hem de kızçemin aşağıda olması nedeniyle beklenen doğum tarihi olan 27 Nisan’dan daha erken doğum yapacağımı biliyordum. 6 Nisan’da doğum iznine ayrıldım ve beklemeye başladım.
Doğumdan bir hafta önce sümüksü akıntılarımın arttığını farkettim. Ara sıra gelen sancılarım oluyordu ama düzensizdi ve şiddeti artmıyordu. Doktorum 10dk.da bir olan ve uzun süren sancılar doğum sancılarıdır dedi ve ben bir hafta bu sancıların artmasını bekledim.
21 Nisan cumartesi günü akşam 9dan sabah 5e kadar 15dk.da bir ve yaklaşık 1dk süren sancılarım oldu. Ancak sancılar sıklaşmıyor ve şiddetlenmiyordu. Sabah 5’te bıçak gibi kesilmişti ve ben uyuyakalmıştım.
22 Nisan sabah 7de oğlum beni uyandırdı. Tuvalete gittiğimde hafif kanama gördüm. Endişelenip doktoruma mesaj attım ve yanıt beklemeye başladım. Normal bir Pazar günü gibi kahvaltı ettik, oğlumla oynadık ve onu öğle uykusuna yatırdım. Bu sırada doktorumdan yanıt geldi ve hastanede ebenin beni muayene etmesini istedi. Kayınvalidemi aradık, geldi ve oğlum uyurken hastaneye gittik. Bu arada sancılarım tekrar başlamıştı ama öyle hafifti ki yüzümde mimik dahi oynamıyordu.
Ebe muayene ettiğinde 4cm açıklık ve yüzde 50 silinme var dedi. Şaşkındım. Eşim şaşkındı. Doktoruma bilgi verildi ve hemen yatış verildi. Suni sancıyla sancımı düzenli hale getirdiler. Serum takıldığı zaman saat 14:30 civarıydı..
Ebe yarım saat sonra kontrole geldiği zaman açıklığım 7 cm olmuştu. Yavaş yavaş inlemeye başlamıştım. Eşime sarılıp ondan destek alıyordum. Korkmaya başlamıştım. Çünkü ilk doğumumda epidural almıştım ancak bu sefer herşey çok hızlı ilerliyordu ve epidural için zaman kalmamıştı. Ebe yine de ben doktora sorayım dedi ve telefon etmek için çıktı odadan. O esnada bir anda sancılarım kesildi ve iç güdüsel olarak yere çöktüm. Ikınmak istiyorum dedim.. Baktılar açıklık 9cm.. Herkes şaşkın.. Ben şaşkın.. Apar topar doğumhaneye geçtim.
Doktorum ise İstanbul trafiğinde yolda kalmış, hastaneye yetişmeye çalışıyordu. Adamcağız en sonunda arabayı yol kenarında bırakıp hastaneye koşarak gelmiş ve 6kat merdiveni koşarak çıkmış. O gelirken ben ıkınma hissiyle az daha doğuruyordum, zor bela kendimi durdum. Nefes alıp vererek ıkınmayı atlatmaya çalıştım. Bir ıkınma daha atlatamam derken doktor girdi içeri ve artık ıkınabilirsin dediler. Ve kızım 16:17’de tek ıkınmada dünyaya gözlerini açtı :)
Benim derdim kızım doğduktan sonra başladı. Doktor gelmeden doğurmayayım diye öyle şartlamışım ki kendimi plasntayı doğuramadım. Vücudum bırakmadı. Doğumhanede tam 50dk kaldım plasentayı doğurabilmek için ve bu süreyle hastane tarihine geçtim :) O arada kızımı temizleyip kontrollerini yaptılar. 50dk sonra ben hala çıkamayınca emzirmem için doğumhaneye geri getirdiler ve kızımı görür görmez pat diye kendiliğinden düştü plasenta..
Bu sefer epizyo yapılmadı, zaten vakit de yoktu. Doktor geldiğinde bebeğin başı artık çemberdeydi çünkü. Sadece 1cm kadar yırtığım vardı, bir iki dikiş atıldı.
Erken doğar, gelişmez diyenlere inat kızım 39+2’de, oğlumla aynı boy ve kiloda doğdu :)
Adetime iki gün kala yaptığım testle öğrendim hamileliğimi. Haberi sindirmem biraz zaman aldı açıkçası. Çünkü oğlum adına endişeliydim. Henüz yürümüyor, konuşmuyordu. Hala emziriyordum, o da bebekti daha. İki bebeğe birden bakabilecek miydim? Oğlumu sütten kesmem gerekiyor muydu? Kafamda deli sorularla başladı hamileliğim.
Önce emzirme işini araştırdım ve hamileyken de emzirebileceğimi öğrendim. Bu beni çok mutlu etti. Tamam dedim, ben bu işi yaparım. Bütün erken doğum olur, karnındaki gelişmez hurafelerine rağmen oğlumu hamileliğim boyunca emzirdim. Şimdi de kızımla beraber emiyorlar :)
Hem oğlumla ilgilenmek, hem çalışmak bana çok aktif bir gebelik yaşattı. Hiç yatma şansım olmadı diyebilirim. Hatta herkes bana hamile gibi değilsin, karnın olmasa inanmazdık dedi.. Ama devasa bir karnım vardı ve kızçem aşağıya yerleşmeye karar vermişti. 8.ayıma geldiğim zaman o koskacaman karnı neredeyse bacaklarımın arasında taşıyordum.
Hem çok aktif olmak hem de kızçemin aşağıda olması nedeniyle beklenen doğum tarihi olan 27 Nisan’dan daha erken doğum yapacağımı biliyordum. 6 Nisan’da doğum iznine ayrıldım ve beklemeye başladım.
Doğumdan bir hafta önce sümüksü akıntılarımın arttığını farkettim. Ara sıra gelen sancılarım oluyordu ama düzensizdi ve şiddeti artmıyordu. Doktorum 10dk.da bir olan ve uzun süren sancılar doğum sancılarıdır dedi ve ben bir hafta bu sancıların artmasını bekledim.
21 Nisan cumartesi günü akşam 9dan sabah 5e kadar 15dk.da bir ve yaklaşık 1dk süren sancılarım oldu. Ancak sancılar sıklaşmıyor ve şiddetlenmiyordu. Sabah 5’te bıçak gibi kesilmişti ve ben uyuyakalmıştım.
22 Nisan sabah 7de oğlum beni uyandırdı. Tuvalete gittiğimde hafif kanama gördüm. Endişelenip doktoruma mesaj attım ve yanıt beklemeye başladım. Normal bir Pazar günü gibi kahvaltı ettik, oğlumla oynadık ve onu öğle uykusuna yatırdım. Bu sırada doktorumdan yanıt geldi ve hastanede ebenin beni muayene etmesini istedi. Kayınvalidemi aradık, geldi ve oğlum uyurken hastaneye gittik. Bu arada sancılarım tekrar başlamıştı ama öyle hafifti ki yüzümde mimik dahi oynamıyordu.
Ebe muayene ettiğinde 4cm açıklık ve yüzde 50 silinme var dedi. Şaşkındım. Eşim şaşkındı. Doktoruma bilgi verildi ve hemen yatış verildi. Suni sancıyla sancımı düzenli hale getirdiler. Serum takıldığı zaman saat 14:30 civarıydı..
Ebe yarım saat sonra kontrole geldiği zaman açıklığım 7 cm olmuştu. Yavaş yavaş inlemeye başlamıştım. Eşime sarılıp ondan destek alıyordum. Korkmaya başlamıştım. Çünkü ilk doğumumda epidural almıştım ancak bu sefer herşey çok hızlı ilerliyordu ve epidural için zaman kalmamıştı. Ebe yine de ben doktora sorayım dedi ve telefon etmek için çıktı odadan. O esnada bir anda sancılarım kesildi ve iç güdüsel olarak yere çöktüm. Ikınmak istiyorum dedim.. Baktılar açıklık 9cm.. Herkes şaşkın.. Ben şaşkın.. Apar topar doğumhaneye geçtim.
Doktorum ise İstanbul trafiğinde yolda kalmış, hastaneye yetişmeye çalışıyordu. Adamcağız en sonunda arabayı yol kenarında bırakıp hastaneye koşarak gelmiş ve 6kat merdiveni koşarak çıkmış. O gelirken ben ıkınma hissiyle az daha doğuruyordum, zor bela kendimi durdum. Nefes alıp vererek ıkınmayı atlatmaya çalıştım. Bir ıkınma daha atlatamam derken doktor girdi içeri ve artık ıkınabilirsin dediler. Ve kızım 16:17’de tek ıkınmada dünyaya gözlerini açtı :)
Benim derdim kızım doğduktan sonra başladı. Doktor gelmeden doğurmayayım diye öyle şartlamışım ki kendimi plasntayı doğuramadım. Vücudum bırakmadı. Doğumhanede tam 50dk kaldım plasentayı doğurabilmek için ve bu süreyle hastane tarihine geçtim :) O arada kızımı temizleyip kontrollerini yaptılar. 50dk sonra ben hala çıkamayınca emzirmem için doğumhaneye geri getirdiler ve kızımı görür görmez pat diye kendiliğinden düştü plasenta..
Bu sefer epizyo yapılmadı, zaten vakit de yoktu. Doktor geldiğinde bebeğin başı artık çemberdeydi çünkü. Sadece 1cm kadar yırtığım vardı, bir iki dikiş atıldı.
Erken doğar, gelişmez diyenlere inat kızım 39+2’de, oğlumla aynı boy ve kiloda doğdu :)