Evet haklısın bi hayli birbiriyle alakasız bölümler farkındayım ama hepsini isteme nedenin var aslında :) Ben gözlemlemeye bayılırım. Araştırmaya,problemlerin çözümlerini aramaya, toplumsal sorunlara çok meraklıyım. Bu yüzden sosyoloji istoyorum ama ülkemizde maalesef iş imkani pek yok. Uluslararası ilişkileri biraz da ailemin tavsiyesiyle düşünmeye başladım ve iş imkanı daha iyi diye seçtim. Medya ve iletişim zaten hayalimdi :))) yani hep böyle medya sektöründe olmak istiyorum uzun senelerdir. çok çok hemde. Ama işte yazma kabiliyeti gerek yaratıcılık gerek dediler :) Yaratıcı değilim sanırım... O yüzden böyle 3 alakasız bölüm arasında kararsız kaldım baya bi :)))
Ben hayalinin peşinden git derim...
Bu mesleği yapacak olan sensin sonuçta.
Gelecek, maddi olanakları elbette ki çok önemli bir meslek seçiminde fakat, hamur yoğururken bile mutsuzsan o ekmekten lezzet beklemeyezsin.
Medya ve iletişim hakkında bilgi vereyim.
Bir kere çok fazla isim altında toplanan bu bölümlerin ana kaynağı 'iletişim' fakültesi ya da güzel sanatlar fakültesidir.
Reklam, halkla ilişiler, sinema tv, medya ve iletişim sanatları, iletişim tasarımı, radyo tv gibi birçok ad altında ayrılsalar da sonuç olarak bir bilim dalına bağlılar.
Güzel sanatlar fakülteleri daha çok pratikle öğretime devam eder ama iletişim fakülteleri daha teorik eğitimi tercih eder.
İlk iki yıl zaten o fakültedeki bütün bölümlerle ortak derslerin olacak, ondan sonra kendi bölümünle alakalı derslerin çoğalacak.
İktisat, hukuk, psikoloji, sosyoloji, uluslar arası ilişkiler gibi alakasız bölümlere ait bile birçok dersin olacak.
Çünkü mezun olduğunda, her konu hakkında fikri ve çalışma kapasitesi olan iletişimciler oluşturmak için, saçma gelse de bu meslek gruplarıyla alakalı da donatılacaksın.
Yaratıcılık seçtiğin alana göre önemli.
Medya çok kapsamlı olduğundan illa ki bizim beyin takımı dediğimiz yazar kısmında olmak zorunda değilsin.
Bir kere tüm sektörlerde çalışabilirsin, çünkü dünya artık tanıtım üzerinden yürüyorsa, sana her yerde ihtiyaç var demektir.
Okuması oldukça eğlencelidir, çok fazla sosyalleşme olanağı vardır.
İnsanlar ellerinde kütük gibi kitaplarla derslere hazırlanırken, sen film, reklam vb iletileri izleyerek, okuyarak sınava girersin.
Bu demek değil ki, laylaylom bir hayat seni bekliyor.
Aksine, çalışacak metnin olmadıktan sonra bir final sınavına girmenin ne denli zor olduğunu iletişim bilimciler çok iyi bilir.
Herkes sinemaya keyif için giderken, sen elinde defter kalemle gidip karanlıkta not çıkarmaya çalışırsın, ya burdan soru çıkarsa diye.
İş olanaklarına gelirsek, yurt dışı ve İstanbul'da bir tek bu meslek sürdürülebilir.
Diğer şehirlerde, akmasa da damlar der, minik projelerle oyalanır durursun bir arpa boyu ilerleyemeden.
Ve bu bölümlerde diploma hiçbir şeydir.
Okurken yaptığın projeler, alan çalışmaları, stajlar ve kurslar sana iş ve yükselme imkanı sağlar.
Boş boş diplomayla, cv ne yazacak üç projeyle mezun olursan asgari ücretle bile iş bulmakta zorlanırsın.(misal ben)