İçinden gelenle dış dünyanın istekleri arasındaki dengeyi kurmak benim için hayat. Bunu öğrenme ve oturtma sürecindeyim kendimi bildim bileli. Adım adım ilerledim, ilerliyorum. Bir gün "oldum" diyeceğimi düşünüyorum. Aslında her daim öğrenecek çok şey var ama, benim önce kabuğumdan tam bir çıkmam, dengeyi bulmam lazım, gerisi gelir.
Olabildiğince kendimden vazgeçmeden...
"Ben neredeyim?" diye dünyanın kötü yanlarını görüp kırıldıkça yaşadığım duygulu, karamsar zamanlarımda bir de "Ben nasıl alışacağım, inşallah zamanla sevmediklerime benzemem, dış dünyaya fazla adapte olmuş benliğinden uzaklaşmış, kötülük yapmaya alışmış kişiler gibi olmam." diye ağladığım zamanları biliyorum... Değişimi hissettiğim, bir şeyleri kabullenmek zorunda kaldığım anlar yine sancılı geçmişti bir dönem. Sanki hayatı, insanları değiştirebileceğim, tabi ki ben değişmeliydim, alışmalıydım ki yaşayabilmeliyim.
Ve şuan ki benden çok memnunum, daha ferah hissediyorum, bir şeyleri daha iyi anlıyorum ve hala "benim". Şükürler olsun.
Hatta hala kabuğumu tam kıramadığım için başkasına dönüşmek şöyle dursun hala kendimi keşfetme aşamasındayım diye düşünüyorum.
Tabi bunun bir de 30dan sonrası var, şu meşhur "30 ve sonrası" nasıl olacak merakla bekliyorum.
Somut olarak yapmam gereken tek bir şey var aslında her şeyi art arda daha rahat çözeceğine inandığım, inşallah olur.
Ama yine de en çok bebekliğimi, bebekleri, küçük çocukları, hayvanları seviyorum. Hayatın rahatça içinden geldiği gibi olabildiği en saf hallerini...