- 12 Temmuz 2006
- 1.807
- 29
- 44
Yaşantımızın ortalama üçte ikisi kapalı mekanlarda geçirdiğimizi düşündüğümüzde iç mekanlarda kullanılan renklerin önemi ve üzerimizdeki etkisi daha da önem kazanıyor.
Renk, çevremizle kurduğumuz ilişkinin belirlenmesinde en önemli faktörlerden biridir. Diğer herhangi bir unsurdan daha başarılı olarak renk, monoton ve basit bir mekanı canlı bir mekan haline dönüştürebilir.
Duvarlarınızın rengini değiştirmekle, kullandığınız mobilyalarınızı değiştirmekten, hatta odanın oturumunu yeniden düzenlemekten daha çarpıcı sonuçlar elde edebilirsiniz.
İç dekorasyonda, bize özel renkler arasında bir ilişki kurabilmek için, genelde insanın renklerle "oynamasını" ve daha kuvvetli bie şekilde kendini keşfetme isteğini engelleyen o farklı ve tek olma korkusunu yenmeliyiz. Bir çoğumuz, kendimiz ifade etmeyi sınırlayan"makul","sakin", nötr ve pastel renklerle etrafımızı çevirmeye koşullanmış durumdayız.
Bir odanın içindeki boyanın, duvar kağıdının, döşemenin, halının ve ve diğer malzemelerin renkleri, bir binanın iskeletini veya çatısını örten giysiler gibidir. Tıpkı insanın üzerine giydiği giysilerin tenini, kaslarını ve kemiklerini örtmesi gibi...
Dekorasyonda renk kullanımı ile unutulmaması gereken genel bir kural, fazla renk kullanımının tıpkı az renk kullanımında olduğu gibi dengesizlik yaratacağıdır. Yapıcı etkilerini görebilmek için, renk ölçülü olarak kullanılmalıdır. En uyumlu görüntüleri, renkleri tamamlayıcıları ile birlikte kullandığınızda elde edersiniz.
Renk düzenlemesini yaparken ele alacağınız ilk şey kendi kişiliğinizdir. Sormanız gereken diğer sorular da şöyledir:
1. Söz konusu mekanda ne gibi aktiviteler yapılacak?
2. Ne kadar ışık alıyor? Temelde aydınlık bir yer mi, yoksa karanlık mı?
3. Ne gibi doğal renkler var? Mekanda ahşap, tuğla veya taş unsurları inceleyin.
4. Dikkat çekici ve canlı bir yer mi istiyorsunuz, yoksa sakin ve durgun mu?
5. Bu mekanda temelde soğuk bir atmosfer mi istiyorsunuz, yoksa sıcak mı?
6. Yüksek bir tavan mı var,yoksa alçak mı?
7. Bu mekanı büyütmek mi istersiniz, yoksa daha küçük görünmesini mi?
8. Mekanın temel şekli nasıl? Dar ve uzun mu, yoksa geniş ve kısa mı?
Bir odayı canlı, parlak ve dikkat çekici renklerle dekore etmek istediğinizi düşünün. Genelde bu tip renkler odanın görünen hacmini daraltıcı bir etki yapar. Kırmızı, pembe, turuncu ve sarı istediğiniz vurguyu verir. Bu renklerden hareketli ortamlarda en iyi sonuçlar alınır. Mutfağınızı veya bir kısmını bu şekilde dekore edebilirsiniz.
Canlı ve parlak renklerin iyi duracağı diğer mekanlar, çocukların oyun odası veya yemek odası olabilir. Diğer taraftan, daha sakin ve yumuşak bir atmosfer de arıyor olabilirsiniz. Yeşil, mor ve mavi bu tip bir etki yaratacaktır. Bu renkleri yatak odanızda veya çalışma odanızda da kullanabilirsiniz. Bu renkler, genişleyici ve açıklık hissi veren bir etki kazandırır.
Kaynak : betek.com.tr
Renk, çevremizle kurduğumuz ilişkinin belirlenmesinde en önemli faktörlerden biridir. Diğer herhangi bir unsurdan daha başarılı olarak renk, monoton ve basit bir mekanı canlı bir mekan haline dönüştürebilir.
Duvarlarınızın rengini değiştirmekle, kullandığınız mobilyalarınızı değiştirmekten, hatta odanın oturumunu yeniden düzenlemekten daha çarpıcı sonuçlar elde edebilirsiniz.
İç dekorasyonda, bize özel renkler arasında bir ilişki kurabilmek için, genelde insanın renklerle "oynamasını" ve daha kuvvetli bie şekilde kendini keşfetme isteğini engelleyen o farklı ve tek olma korkusunu yenmeliyiz. Bir çoğumuz, kendimiz ifade etmeyi sınırlayan"makul","sakin", nötr ve pastel renklerle etrafımızı çevirmeye koşullanmış durumdayız.
Bir odanın içindeki boyanın, duvar kağıdının, döşemenin, halının ve ve diğer malzemelerin renkleri, bir binanın iskeletini veya çatısını örten giysiler gibidir. Tıpkı insanın üzerine giydiği giysilerin tenini, kaslarını ve kemiklerini örtmesi gibi...
Dekorasyonda renk kullanımı ile unutulmaması gereken genel bir kural, fazla renk kullanımının tıpkı az renk kullanımında olduğu gibi dengesizlik yaratacağıdır. Yapıcı etkilerini görebilmek için, renk ölçülü olarak kullanılmalıdır. En uyumlu görüntüleri, renkleri tamamlayıcıları ile birlikte kullandığınızda elde edersiniz.
Renk düzenlemesini yaparken ele alacağınız ilk şey kendi kişiliğinizdir. Sormanız gereken diğer sorular da şöyledir:
1. Söz konusu mekanda ne gibi aktiviteler yapılacak?
2. Ne kadar ışık alıyor? Temelde aydınlık bir yer mi, yoksa karanlık mı?
3. Ne gibi doğal renkler var? Mekanda ahşap, tuğla veya taş unsurları inceleyin.
4. Dikkat çekici ve canlı bir yer mi istiyorsunuz, yoksa sakin ve durgun mu?
5. Bu mekanda temelde soğuk bir atmosfer mi istiyorsunuz, yoksa sıcak mı?
6. Yüksek bir tavan mı var,yoksa alçak mı?
7. Bu mekanı büyütmek mi istersiniz, yoksa daha küçük görünmesini mi?
8. Mekanın temel şekli nasıl? Dar ve uzun mu, yoksa geniş ve kısa mı?
Bir odayı canlı, parlak ve dikkat çekici renklerle dekore etmek istediğinizi düşünün. Genelde bu tip renkler odanın görünen hacmini daraltıcı bir etki yapar. Kırmızı, pembe, turuncu ve sarı istediğiniz vurguyu verir. Bu renklerden hareketli ortamlarda en iyi sonuçlar alınır. Mutfağınızı veya bir kısmını bu şekilde dekore edebilirsiniz.
Canlı ve parlak renklerin iyi duracağı diğer mekanlar, çocukların oyun odası veya yemek odası olabilir. Diğer taraftan, daha sakin ve yumuşak bir atmosfer de arıyor olabilirsiniz. Yeşil, mor ve mavi bu tip bir etki yaratacaktır. Bu renkleri yatak odanızda veya çalışma odanızda da kullanabilirsiniz. Bu renkler, genişleyici ve açıklık hissi veren bir etki kazandırır.
Kaynak : betek.com.tr