- 10 Ağustos 2009
- 26.100
- 18.286
haber.sol.org.tr/medya/hurriyet-okur-temsilcisinden-sedat-peker-yazisi-medyanin-isi-sucluyu-ovmek-degil-120993
Hürriyet Okur Temsilcisi'nden
Sedat Peker yazısı: Medyanın işi
suçluyu övmek değil
Hürriyet Gazetesi okur temsilcisi
Faruk Bildirici, medyada çıkan
mafya lideri Sedat Peker
haberleriyle ilgili olarak "Biz
gazeteciler de haberlerde Peker’in
geçmişini örterek 'normalleşme'
çabasına katkı vermek gibi bir işlev
yüklenemeyiz. Haberler hiç
kimsenin aklama alanı olamaz,
olmamalı" ifadelerini kullandı.
Pazartesi, 29 Haziran 2015 12:22
Hürriyet Gazetesi okur temsilcisi
Faruk Bildirici, Sümer Tilmaç'ın
ölümüyle gündeme gelen ve bir
düğünde Cumhurbaşkanı
Erdoğan'la yakın fotoğraf veren
mafya lideri Sedat Peker hakkında
yazdı. Hakkında çıkan haberlerde
Sedat Peker ile ilgili bir ünvana yer
verilmediğini belirten Bildirici,
"Medyanın işi suçu, suçluyu övmek,
parlatmak değildir." ifadelerini
kullandı.
"'Sedat Peker’i okurlar bilir'
varsayımıyla yazılmaz" olduğunu
söyleyen Bildirici "Biz gazeteciler de
haberlerde Peker’in geçmişini
örterek 'normalleşme' çabasına
katkı vermek gibi bir işlev
yüklenemeyiz. Haberler hiç
kimsenin aklama alanı olamaz,
olmamalı.” ifadelerini kullandı.
Faruk Bildirici'nin Hürriyet'te
yazdığı yazı şu şekilde:
“Haberciliğin en basit kurallarından
biridir. Bir kişiden söz edilirken
mutlaka unvanı da belirtilir. Ama
her nedense medya kuruluşlarının
çoğunda, Sedat Peker ile ilgili
haberlerde hiçbir unvan verilmedi.
Sanatçı Sümer Tilmaç’ın, Peker’in
düğününde kalp krizi geçirip
yaşamını yitirmesine ilişkin
haberlerde üç gün boyunca
düğünden söz edildi. Fakat
hiçbirinde Peker’in kim olduğu,
geçmişi, unvanı gibi bilgiler yoktu.
Özellikle taradım; Hürriyet
internette 12 Haziran’da “Sosyal
medya Sümer Tilmaç için ağladı”,
13 Haziran’da “O düğüne ünlü
akını” başlıklı haberlerde hep
“Sedat Peker” ya da “Sedat Peker’in
düğünü” denip geçilmişti. Basılı
gazetede ise 13 Haziran’da çıkan
“Düğünde kalp krizi” haberinde
Peker’in “organize suç örgütü
liderliği” suçundan cezaevinde
yattığı bilgisi verilmiş ama 14 ve 15
Haziran’daki haberlerde sadece
“Sedat Peker” denilmişti.
Medyadaki bu durum Necdet B. adlı
okurun dikkatini çekmiş, haberlerde
Peker’in kimliğiyle ilgili bilgi
verilmemesini eleştiren bir
elektronik posta gönderdi:
“Gazetemiz Sedat Peker deyip
geçiyor, okurlarımızın onu
tanıdığını varsayıyor. Eşi için
avukat, cezaevinde evlendi gibi
bilgiler aktarılırken, Peker hakkında
tek kelime yok. En azından aldığı
cezaları, yargılandığı davaları
yazmak gerekmez mi? Yakında
siyasi konularda görüş de alırlarsa
şaşırmayacağım. Medyanın işi suçu,
suçluyu övmek, parlatmak
değildir.”
Okurun vurguladığı gibi, haberler,
bu kişiyi nasıl olsa herkes tanıyor,
“Sedat Peker’i okurlar bilir”
varsayımıyla yazılmaz. Sedat
Peker’i herkesin tanımasını
bekleyemeyiz. Kaldı ki herkesin
tanıdığı bir kişiden bahsederken
bile kim olduğunu, unvanını
yazmak gerekir, yazılıyor da.
Cumhurbaşkanı, Başbakan ya da
parti liderleri gibi herkesin tanıdığı
insanlardan bahsedilirken bile
unvanları mutlaka yazılır.
Dolayısıyla Peker’in de kim
olduğunu belirtmek gerekirdi; bu
bilginin verilmemesi büyük eksiklik.
Hatta Peker’in kimliği düşünülünce
eksiklikten ziyade bir karartma söz
konusu. Çünkü Sedat Peker, bir
işadamı ya da ünlü bir sanatçı değil.
“Çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve
yönetmek” ile “Hürriyetinden
yoksun bırakmak” gibi suçlardan
hüküm giymiş, uzun yıllar
cezaevinde yatıp infazını
tamamlamış bir kişi. Ayrıca
Ergenekon davası sanıklarından. Bu
davadan 10 yıl mahkûmiyet aldı
ama dava dosyası halen
Yargıtay’da. Peker, Vikipedia’da ise
“Türk organize suç örgütü lideri,
eski Ülkücü, Turancı” olarak
tanımlanıyor.
Zaten Peker de geçmişini
yadsımıyor, kendi deyimiyle
“normalleşme”ye çalıştığını dile
getiriyor. Nitekim Cumhurbaşkanı
Erdoğan ile başka bir düğünde
sohbet ederken çekilen fotoğrafı,
blogundaki yazısında “Bu
fotoğraftaki an, benim toplumdaki
normalleşme konumum için önemli
bir kırılma anıydı” diye
değerlendirdi.
Biz gazeteciler de haberlerde
Peker’in geçmişini örterek
“normalleşme” çabasına katkı
vermek gibi bir işlev yüklenemeyiz.
Haberler hiç kimsenin aklama alanı
olamaz, olmamalı.”
Hürriyet Okur Temsilcisi'nden
Sedat Peker yazısı: Medyanın işi
suçluyu övmek değil
Hürriyet Gazetesi okur temsilcisi
Faruk Bildirici, medyada çıkan
mafya lideri Sedat Peker
haberleriyle ilgili olarak "Biz
gazeteciler de haberlerde Peker’in
geçmişini örterek 'normalleşme'
çabasına katkı vermek gibi bir işlev
yüklenemeyiz. Haberler hiç
kimsenin aklama alanı olamaz,
olmamalı" ifadelerini kullandı.
Pazartesi, 29 Haziran 2015 12:22
Hürriyet Gazetesi okur temsilcisi
Faruk Bildirici, Sümer Tilmaç'ın
ölümüyle gündeme gelen ve bir
düğünde Cumhurbaşkanı
Erdoğan'la yakın fotoğraf veren
mafya lideri Sedat Peker hakkında
yazdı. Hakkında çıkan haberlerde
Sedat Peker ile ilgili bir ünvana yer
verilmediğini belirten Bildirici,
"Medyanın işi suçu, suçluyu övmek,
parlatmak değildir." ifadelerini
kullandı.
"'Sedat Peker’i okurlar bilir'
varsayımıyla yazılmaz" olduğunu
söyleyen Bildirici "Biz gazeteciler de
haberlerde Peker’in geçmişini
örterek 'normalleşme' çabasına
katkı vermek gibi bir işlev
yüklenemeyiz. Haberler hiç
kimsenin aklama alanı olamaz,
olmamalı.” ifadelerini kullandı.
Faruk Bildirici'nin Hürriyet'te
yazdığı yazı şu şekilde:
“Haberciliğin en basit kurallarından
biridir. Bir kişiden söz edilirken
mutlaka unvanı da belirtilir. Ama
her nedense medya kuruluşlarının
çoğunda, Sedat Peker ile ilgili
haberlerde hiçbir unvan verilmedi.
Sanatçı Sümer Tilmaç’ın, Peker’in
düğününde kalp krizi geçirip
yaşamını yitirmesine ilişkin
haberlerde üç gün boyunca
düğünden söz edildi. Fakat
hiçbirinde Peker’in kim olduğu,
geçmişi, unvanı gibi bilgiler yoktu.
Özellikle taradım; Hürriyet
internette 12 Haziran’da “Sosyal
medya Sümer Tilmaç için ağladı”,
13 Haziran’da “O düğüne ünlü
akını” başlıklı haberlerde hep
“Sedat Peker” ya da “Sedat Peker’in
düğünü” denip geçilmişti. Basılı
gazetede ise 13 Haziran’da çıkan
“Düğünde kalp krizi” haberinde
Peker’in “organize suç örgütü
liderliği” suçundan cezaevinde
yattığı bilgisi verilmiş ama 14 ve 15
Haziran’daki haberlerde sadece
“Sedat Peker” denilmişti.
Medyadaki bu durum Necdet B. adlı
okurun dikkatini çekmiş, haberlerde
Peker’in kimliğiyle ilgili bilgi
verilmemesini eleştiren bir
elektronik posta gönderdi:
“Gazetemiz Sedat Peker deyip
geçiyor, okurlarımızın onu
tanıdığını varsayıyor. Eşi için
avukat, cezaevinde evlendi gibi
bilgiler aktarılırken, Peker hakkında
tek kelime yok. En azından aldığı
cezaları, yargılandığı davaları
yazmak gerekmez mi? Yakında
siyasi konularda görüş de alırlarsa
şaşırmayacağım. Medyanın işi suçu,
suçluyu övmek, parlatmak
değildir.”
Okurun vurguladığı gibi, haberler,
bu kişiyi nasıl olsa herkes tanıyor,
“Sedat Peker’i okurlar bilir”
varsayımıyla yazılmaz. Sedat
Peker’i herkesin tanımasını
bekleyemeyiz. Kaldı ki herkesin
tanıdığı bir kişiden bahsederken
bile kim olduğunu, unvanını
yazmak gerekir, yazılıyor da.
Cumhurbaşkanı, Başbakan ya da
parti liderleri gibi herkesin tanıdığı
insanlardan bahsedilirken bile
unvanları mutlaka yazılır.
Dolayısıyla Peker’in de kim
olduğunu belirtmek gerekirdi; bu
bilginin verilmemesi büyük eksiklik.
Hatta Peker’in kimliği düşünülünce
eksiklikten ziyade bir karartma söz
konusu. Çünkü Sedat Peker, bir
işadamı ya da ünlü bir sanatçı değil.
“Çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve
yönetmek” ile “Hürriyetinden
yoksun bırakmak” gibi suçlardan
hüküm giymiş, uzun yıllar
cezaevinde yatıp infazını
tamamlamış bir kişi. Ayrıca
Ergenekon davası sanıklarından. Bu
davadan 10 yıl mahkûmiyet aldı
ama dava dosyası halen
Yargıtay’da. Peker, Vikipedia’da ise
“Türk organize suç örgütü lideri,
eski Ülkücü, Turancı” olarak
tanımlanıyor.
Zaten Peker de geçmişini
yadsımıyor, kendi deyimiyle
“normalleşme”ye çalıştığını dile
getiriyor. Nitekim Cumhurbaşkanı
Erdoğan ile başka bir düğünde
sohbet ederken çekilen fotoğrafı,
blogundaki yazısında “Bu
fotoğraftaki an, benim toplumdaki
normalleşme konumum için önemli
bir kırılma anıydı” diye
değerlendirdi.
Biz gazeteciler de haberlerde
Peker’in geçmişini örterek
“normalleşme” çabasına katkı
vermek gibi bir işlev yüklenemeyiz.
Haberler hiç kimsenin aklama alanı
olamaz, olmamalı.”