Seveni s.kerler, s.keni severler demiş kim demişse.
Ben de biliyorum senin durumunu. Basit olmamalı hiçkimse ya da hiçbir şey, azcık zor olmalı ki insan kendini sürekli canlı tutabilmeli.Karşıdaki beğenmeyi de beğenmemeyi de bilmeli ki insan kendini beğendirmeye uğraşmalı. Herşeyden memnun, gözü karısından başka birini görmeyen bi adamın başına böyle bir şeyin gelmiş olması da çok normal. Ben bu adamı gördüğüm örnekle kıyaslayıp bu şekilde tasvir ettim, belki de konu sahibi itiraz edecektir, böyle bir şey yoktur, bilemem o kadarını .Ama nasıl herşeyin fazlası fazlaysa, huzurun da öyle. Azcık huzursuzluk, azcık oyunlar, azcık hasret olmalı ki bi ilişkide biz "ruhu macera seven insanlar" da sıkılmayalım. insan hamile de olsa, anne de olsa, ebe nine de olsa karşısındakini sevmeyi BIRAKABİLİR. Kimseyle doğmadık, kimseyle de ölmeyeceksek, elimizden geleni yaparız, ilişkiyi adam etmeye çabalarız, gelir her kafadan bi ses çıkan bi foruma derdimizi anlatır, kahpe muamelemizi de görürüz, baktık elden birşey gelmiyor, sonra o adamı boşayıp başımızın çaresine de bakarız. Biz buna özgür ve kendine dürüst ruh sendromu diyoruz.
Herkesin özgürlüğü diğerlerinin özgürlüğük sınırına kadardır. Yani dünyada iki kişi dahi yaşasa özgürlük diye bir kavramdan bahsedemeyiz. Ayrıca duygusal bencilliğe özgürlük, duygusal dengesizliğe de kendine dürüstlük diye adlandıramayız. Eğer böyleysek de mantık ve sevgi karışımı bir evlilik yapıp başkasının hayatının içine edemeyiz. 5 yılda bir aşık olmak, sürünmek istiyorsak güvenli bir aile hayatına sığınamayız. İnsan az çok kendisini tanır tanıdığı halde de evleniyorsa ben buna bencillik derim.
Herkesin özgürlüğü diğerlerinin özgürlüğük sınırına kadardır. Yani dünyada iki kişi dahi yaşasa özgürlük diye bir kavramdan bahsedemeyiz. Ayrıca duygusal bencilliğe özgürlük, duygusal dengesizliğe de kendine dürüstlük diye adlandıramayız. Eğer böyleysek de mantık ve sevgi karışımı bir evlilik yapıp başkasının hayatının içine edemeyiz. 5 yılda bir aşık olmak, sürünmek istiyorsak güvenli bir aile hayatına sığınamayız. İnsan az çok kendisini tanır tanıdığı halde de evleniyorsa ben buna bencillik derim.
Valla güzel güzel tanımlar yapmışsınız da, bunlar herkese eşit ve her durumda uygulanması gereken hukuk kuralları değil. Kalp, ruh, sevgi,değişen koşullar, değişen psikolojiler vs.. Hukuk bunlara uymaz, kitap cümleleri de tanımlayamaz.
merhaba
4 yıllık evliyim ve hamileyim.eşim nerdeyse mükemmel biri.herkesin isteyeceği ideal bir eş.beni hiç üzmez,her istediğimi yapar.ama bana yetmiyor.onu her konuda yetersiz buluyor.zeki olmadığını düşünüyorum,yakışıklı bulmuyorum.son zamanlarda cinsel olarak da onu istemiyorum.hiç çekici bulmuyorum.çok sıkıldım ondan.
ben tam bunları hissederken 6 sene önce ayrıldığım sevgilim beni buldu.ben ona çok aşık olmuştum.ilişkimizin hiç mantıklı bir tarafı yoktu.karşılıklı kararla ayrılmıştık.ama asla kimseye olmadığım kadar ona aşık olmuştum delice bir tutkuydu.cinsel yönden eşimle onu kıyaslıyorum ister istemez ve hep onu arzuluyorum. o evlenmemiş.
ve benim aklım çok karışık.sürekli ondan mesaj bekliyorum.aklım fikrim onda.
ama eşime haksızlık etmek istemiyorum.o kadar sabırlı ve anlayışlı ki anlatamam.dün akşam şakayla karışık heyecanımın bittiğini ve onu sevmediğimi hatta sıkıldığımı söyledim.o ise sarılıp öptü ve sabah erkenden kalkmış kahvaltıyı hazırlamıştı.beni sevdiğini söyledi.eşimi seviyorum ama diğeri çok farklı bir duygu.
ne yapacağımı bilmiyorum.eşimle çok istediğimiz bebeğimiz de yolda. o olmasa daha rahat davranırdım.herhangi bir boşanmayı ne o ne de aileler kabul eder.çünkü hiç sorun yok.eğer öyle bir şey yaparsam ailemi de karşıma almış olacağım((
konu sahibinin düşüncelerini sormuşsunuz.
.
9) eğer bunları denememe rağmen hala aklım fikrim başkalrına kayıyorsa(ki inşallah olmaz)ilk önce bir uzmana gideceğim olmazsa eşime rol yapmanın alemi yok.kendime uygun bir hayat çizeceğim.