"Çağın trendleri ve popüler kültür kulaklara şöyle fısıldıyor; Vakit iyi geçmeli...
Bu rastgele bir deyim değil. Gençler anlamını gayet iyi biliyor.
Mutluluk, güven içinde yaşamak, özlemek...
Hayır bunlar değil !
Mutluluk arayınca mutsuz oluyorsun çünkü...
Güven içinde olmayı isteyince sorumluluklar, yükümlülükler peşi sıra geliyor ve altlarında eziliyorsun...
Ve özlemek...
Özlemek gündelik hayatın sekteye uğratan bir tür zihin sancısı...
O zaman en iyisi "iyi vakit geçirmek deniyor.
Bu yüzden günümüzün bütün "aşka benzer" ilişkileri ağır darbeler alıp sonunda yere seriliyor.
Çünkü gözü başka bir şey göremeyecek kadar aşık değilse insan
Sevgilisiyle değil de,
Arkadaşlarıyla birlikteyken daha "iyi vakit" geçiriyor.
Arkadaşlıkların atmosferi sevgililerinkinden daha ferah....
Arkadaşlıklar çok daha eğlenceli, uzun ve kalıcı bir ilişkiden....
Hatta kimi zaman arkadaşlığın sosyal erotizmi sevgililiğin mızmızlığından çok daha çekici....
Tek başına aşk bayrağı açmak, sevgili olmanın eşsiz güzellikleri övüp durmak,
Şarkıları şiirleri yardıma çağırmak bu gündelik gerçeğin üstünü örtemiyor.
Nasıl oluyor da, "seni seviyorum" lar bir süre sonra ve iç burkucu biçimde "beni boğuyorsun"a dönüşüveriyor?
Uzun ve acıklı bir hikaye..
Ama şurasını olsun söylemeliyim;
Sevmek ağırdır. Uykuları kaçırır, uyanıklığı sarhoşluğa çevirir...
Oysa modern insan her şey hafif olsun istiyor, sevmek bile !...
Mümkünse sadece sevilmek istiyor.
Ancak ayrılık acısı çökünce, terk edilince, özlem ateşiyle yanınca farkediyor ki,
Seviyormuş...
Ancak o zaman farkediyor ki, vakit hiç de iyi geçmiyor !...
alıntı