- 2 Mart 2007
- 558
- 44
- Konu Sahibi gumusboncuk
- #1
YÜREĞİMİN DANTELİ
Nesini çalmışsan veya
neyini almışsan bir insanın,
iade etmenin yolunu bulabilirsin.
Peki, ya o insanın sana verdiği zamanıysa?
Ha zamanının bir bölümü,
ha yüreğinin bir dilimi.
Bir mektubun güzelliğini düşünebiliyor musunuz?
Düşünebiliyor musunuz sizin olmadığınız bir
'uzak'ta, sizin için vaktini tüketmiş olduğunu, birisinin?
Sizin için, sizden habersiz...
Bir mektubun kanatlarındaki yükü düşünsenize...
Nasıl çıpınabiliyor bu kanatlar ve
nasıl aşabiliyor bunca mesafeleri
böylesine doluyken!...
Duygular değil mi bizi gönüllere taşıyan?
Duygular degil mi bizi yarınlara taşıyan?
Ha duyguların ulaşmadığı yürekler,
ha yolcuların unuttuğu han kapıları!
Mektup geçmemiş sokaklara girmese yolum.
Çünkü, mektup geçmemiş sokaklar karanlık,
mektup yazılmayan geceler yıldızsız...
Selâmsız kapılar nefessiz gibi!
İadesiz ne var verilebilen?
Vermek istiyorsan, yüreğinden bir dilim ver,
zamanından bir bölüm.
Onun için, ondan habersiz...
Benim için, benden habersiz.
Aynen bu yazıyı yazarken,
senin haberin olmadığı kadar haberim olmasın yazdıklarından.
Aynen bu yazıda olduğu gibi gönlün aksın
klavyenden monitörüne.
Her harf bir ilmek ve
satırlar yüreğinin çevresindeki dantel olsun...
Göreyim.
Sulamazsan çiçekler gülmez.
Yollamazsan selamlar gelmez...
Bir mektubun güzelliğini düşünebiliyor musunuz gerçekten?
Düşünebiliyor musunuz sizin olmadığınız
'uzak'larda vaktini tüketmiş olduğunu, birisinin?
Sizin için...
Hemde sizden habersiz.
Bugün selâm'ın güzelliğini düşünün...
Nesini çalmışsan veya
neyini almışsan bir insanın,
iade etmenin yolunu bulabilirsin.
Peki, ya o insanın sana verdiği zamanıysa?
Ha zamanının bir bölümü,
ha yüreğinin bir dilimi.
Bir mektubun güzelliğini düşünebiliyor musunuz?
Düşünebiliyor musunuz sizin olmadığınız bir
'uzak'ta, sizin için vaktini tüketmiş olduğunu, birisinin?
Sizin için, sizden habersiz...
Bir mektubun kanatlarındaki yükü düşünsenize...
Nasıl çıpınabiliyor bu kanatlar ve
nasıl aşabiliyor bunca mesafeleri
böylesine doluyken!...
Duygular değil mi bizi gönüllere taşıyan?
Duygular degil mi bizi yarınlara taşıyan?
Ha duyguların ulaşmadığı yürekler,
ha yolcuların unuttuğu han kapıları!
Mektup geçmemiş sokaklara girmese yolum.
Çünkü, mektup geçmemiş sokaklar karanlık,
mektup yazılmayan geceler yıldızsız...
Selâmsız kapılar nefessiz gibi!
İadesiz ne var verilebilen?
Vermek istiyorsan, yüreğinden bir dilim ver,
zamanından bir bölüm.
Onun için, ondan habersiz...
Benim için, benden habersiz.
Aynen bu yazıyı yazarken,
senin haberin olmadığı kadar haberim olmasın yazdıklarından.
Aynen bu yazıda olduğu gibi gönlün aksın
klavyenden monitörüne.
Her harf bir ilmek ve
satırlar yüreğinin çevresindeki dantel olsun...
Göreyim.
Sulamazsan çiçekler gülmez.
Yollamazsan selamlar gelmez...
Bir mektubun güzelliğini düşünebiliyor musunuz gerçekten?
Düşünebiliyor musunuz sizin olmadığınız
'uzak'larda vaktini tüketmiş olduğunu, birisinin?
Sizin için...
Hemde sizden habersiz.
Bugün selâm'ın güzelliğini düşünün...