hayat ve ölüm

Nisan21

Taze Bekar ( mihrace )
Kayıtlı Üye
12 Temmuz 2006
510
2
51
HAYAT VE ÖLÜM

Bize verilen hayatın kaç yıl olduğu hakkında fikri olan var mı? 40, 50, 60 yıl? Kesin bir yanıtımız yok değil mi?

Evet, ne yazık ki ne kadar yaşayacağımızı bilmiyoruz. Başkalarının başına gelen ölümün bir gün bizimde kapımızı çalabileceğini düşünmüyoruz. Hayat karmaşasına düşüp gelecekle ilgili planlar yaparken ölümü aklımıza bile getirmiyoruz. Yaşam içinde karşımıza çıkan zorluklarla uğraşırken ne kadar güçlü, azimli, yenilmez, her şeye göğüs gerebilecek durumda olan bizler ölüm karşısında zavallı ve aciz birer insan oluruz. Hiç ölmeyecekmişiz gibi yaşarken yaşam telaşına kapılarak ertelediğimiz bugün kalsın daha sonra yaparım diye düşündüğümüz, ziyaret etmemiz gereken eşe dosta türlü bahaneler uydurarak başka zaman geliriz dediğimiz, ya da aramamız gereken kişileri aramak için 1 dakika bile zaman ayırmadığımız durumlar vardır hepimizin değil mi?

Bunları düşünürken tek düşünmediğimiz hiç hesaba katmadığımız ölüm hiç beklenmedik bir zaman da gelir bulur bizi ve her şey için artık çok geçtir. Geri dönüşü olmayan bir yolculuğa çıkmışızdır ve planladığımız ya da ertelediğimiz şeyler ne yazık ki not defterlerinde kalmıştır artık. Allah dostlarından şeyh Lütfullah Efendi “şu insanoğlu ne gariptir ki “gündüz” denince “geceyi” “beyaz” denince “siyahı” hatırlar da “hayat” denince “ölümü” “cennet” denince “cehennemi” hatırlamaz buyurmuşlardır.

Hayatı biliyoruz ve her şeyin en iyisine sahip olmak için gece gündüz durmadan çalışıyoruz. Peki ya ölüm? Ne yazık ki ölümü hiç düşünmüyoruz ve hiç beklemediğimiz bir anda gelip sevgili Akın ağabeyimizi elimizden alıyor. Aniden ve sessizce…

Sevgili Akın ağabeyin ani ölümü herkes gibi beni de derinden üzdü ve etkiledi. Hayatının en güzel çağında, çok genç yaşında aramızdan ayrıldı. Ölüm karşısında bir kez daha elimiz kolumuz bağlı kaldı. Eminim herkes gibi onunda hayalleri planları hayattan beklentileri vardı. Pırıl pırıl iki evlat yetiştirecek. Okutacak askere gönderecek, evlendirecek ve torunlarını sevecekti. Ama bir gece ani gelen ölümüyle her şeyi herkesi bırakıp ebedi hayata göç etti. Arkasında acılı bir eş, anne, baba, iki tane gül yüzlü evlat ve hayallerini bırakarak. Yaşadığı zaman zarfında kimseyi üzmedi, kırmadı, herkese karşı güler yüzlü oldu. Ne mutlu ona ki bugün onu konuşan insanlar hep sevgiyle ve yüzlerinde bir tebessümle onu anıyor. Bir insan için en büyük mutluluk hayattayken de öldükten sonra da arkasından iyi şeyler konuşulmasıdır. İyi ki seni tanımışım sevgili Akın ağabey. Allah rahmet eylesin. Mekânın cennet olsun.

Sevgili Akın ağabeyin ölümünün ardından hayatı ve kendimi sorgulamaya başladım acaba kimleri üzdüm kimleri kırdım ya da kimlere ne faydam oldu. Bugünden sonra hayatımızı gözden geçirelim ve yapmak istediğimiz şeyleri ertelemeyelim. Sevdiklerimize mutlaka zaman ayıralım. Aramamız gereken kişileri arayalım, gitmemiz gereken anne, baba, akraba ziyaretlerini mümkün olduğu kadar yerine getirelim. Evimizde eşimizle çocuklarımızla daha fazla zaman geçirmeye gayret edelim. Özür dilememiz gereken kişiler varsa hiç vakit kaybetmeden özür dileyelim ya da sevdiğimiz insanlara onları çok sevdiğimizi söyleyelim.

Hayat Allahın bize verdiği en büyük armağandır. Hayatımızı mümkün olduğunca kimseyi kırmadan üzmeden sevdiğimiz insanlarla yaşamaya, sevmediğimiz insanlara da saygı duyarak idame ettirmeye özen gösterelim. Yaşadığımız, her an aldığımız nefesten ötürü Yaradana şükredelim. Planlar yapalım ama planlarımızı uygulama da gecikmeyelim. Hayat bir imtihandır onu en iyi şekilde geçmek için çaba sarf edelim. Kendimizi sevelim çevremizdekileri sevelim ve saygı duyalım.




Ve yaşamı ertelemeyelim. Her şey için çok geç olmadan…

L.T.

(bu yazımı eşimin dayısının oğlunun ani ölümü sonrasında yazmıştım sizlerle paylaşmak istedim)
 
Mihrace,yazmış olduğun bu güzel yazıyı bizlerle paylaştığın için teşekkürler.Bugün varız ama yarın ne olacağımız belli değil.Rabbim alnımıza ne yazdıysa onu yaşarız.
 
X