E
EU1
Ziyaretçi
- Konu Sahibi EU1
- #1
19.02.2007
HAYAT KOCA BİR OKULDUR ASLINA BAKARSANIZ
İlk okula başladığınız günleri hatırlar mısınız? Hani o ilk günü? Dün gece bunu düşündüm uzun uzun. İlk okula başladığım gün çok tedirgin olmuştum. Neden bilmiyorum ama korkutmuştu o ortam beni. 30 kişilik bir gurubun içinde kendimi öyle savunmasız ve güçsüz, yalnız hissediyordum ki elimde olsa ya da cesaretim olsa o an orayı terkedebilir ve bir daha asla dönmezdim.
Sonra yavaş yavaş alıştım okula. Bu sefer de okumayı nasıl sökücem telaşı sarmaya başladı beni. Harfleri öğrenmek, onları yazmak, onlardan anlam çıkarmak o kadar zordu. Bana gereken zaman ve sabretmekti. O zaman bunu anlayamadım ama bir süre sonra okumayı söktüm. Okumayı sökmeye başladığımda daha bir güzel görünmeye başladı o korktuğum harf yığınları. Mahallenin bütün kadınları toplaşır okumayı nasıl söktüğümü öğrenmeye çalışmak istercesine elime gazeteler, farklı farklı yazılar iliştirirlerdi. Ben de büyük bir gururla okurdum bana verdiklerini.
Zaman geçti ve ben okulu da okumayı da çok sevmeye başladım. Sanki okl benim hayatımdı ve o olmazsa ben nefes alamazdım. En büyük hayalim hep ve hala öğretmen olabilmekti. O havayı telaffuz etmek benim için hayattaki en önemli şeylerden biriydi.
Hayat okuluna attığım ilk adım da tıpkı ilk okula attığım adım gibiydi. O zaman okumayı bilmiyordum, okulda nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum. Tüm bunlar korkutmuştu ve okulu bana koskocaman beni yutmaya hazır bir canavara dönüştürmüştü. Oysa onu tanıdıkça, o havayı soludukça ve nasıl davranmam gerektiğini öğrendikçe onu sevmeye hatta hayatın tüm güzelliklerini burda yaşamaya başlamıştım. Okula gitmek ders çalışmayı, sınavlarda başarılı olmayı gerektiriyordu ama sadece bundan ibaret değildi. En güzel dostlukların yaşandığı bir yerdi okul. İnsanları tanımanın, insanlarla iç içe olmanın öğretildiği bir yerdi. Sorumlulukları olduğu kadar güzellikleri de vardı. Oysa ilk zamanlar bunun farkında bile değildim.
Hayat okulu da böyleydi işte. İlk tanıştığımda korkmuştum. Hem de çok korkmuştum ve bu korku onu sonlandırmayı istemeye hatta bunu denemeye kadar gitmişti. Dün gece hayatında tıpkı okul gibi olduğunun farkına vardım. Onunda sorumlulukları vardı hem de okula göre çok daha fazlaydı. Ama hayat okulunda da herşey sorumluluklardan ibaret değildi. Küçük kaçamaklar yapabileceğimiz çok zamanımız vardı aslında. Mesela akşam demlenen bir bardak çayla birlikte ailemizle geçridiğimiz zaman bunlardan biriydi. Ya da dostlarımızla geçirdiğimiz bir kaç saat, ya da Aşk. Evet hayat okulunun en güzel meyvesiydi aşk ve ben bunu tam tadamadan ayrılmak istemiştim hayattan. Ne büyük aptallık.
Sınıfta kalsam da, sınavlardan kötü notlar alsamda ben bir çok insanın yaptığını yapmıycam bir daha. Okuldan ayrılmadan diplomamı alıncaya kadar hayatı en iyi şekilde yaşamaya çalışıcam. Çünkü hayat sanıyorum çabuk bitirlmeyecek kadar değerli güzelliklerle dolu ve ben bunları yaşıyacağım. :1yes2: :1yes2:
nur1835
HAYAT KOCA BİR OKULDUR ASLINA BAKARSANIZ
İlk okula başladığınız günleri hatırlar mısınız? Hani o ilk günü? Dün gece bunu düşündüm uzun uzun. İlk okula başladığım gün çok tedirgin olmuştum. Neden bilmiyorum ama korkutmuştu o ortam beni. 30 kişilik bir gurubun içinde kendimi öyle savunmasız ve güçsüz, yalnız hissediyordum ki elimde olsa ya da cesaretim olsa o an orayı terkedebilir ve bir daha asla dönmezdim.
Sonra yavaş yavaş alıştım okula. Bu sefer de okumayı nasıl sökücem telaşı sarmaya başladı beni. Harfleri öğrenmek, onları yazmak, onlardan anlam çıkarmak o kadar zordu. Bana gereken zaman ve sabretmekti. O zaman bunu anlayamadım ama bir süre sonra okumayı söktüm. Okumayı sökmeye başladığımda daha bir güzel görünmeye başladı o korktuğum harf yığınları. Mahallenin bütün kadınları toplaşır okumayı nasıl söktüğümü öğrenmeye çalışmak istercesine elime gazeteler, farklı farklı yazılar iliştirirlerdi. Ben de büyük bir gururla okurdum bana verdiklerini.
Zaman geçti ve ben okulu da okumayı da çok sevmeye başladım. Sanki okl benim hayatımdı ve o olmazsa ben nefes alamazdım. En büyük hayalim hep ve hala öğretmen olabilmekti. O havayı telaffuz etmek benim için hayattaki en önemli şeylerden biriydi.
Hayat okuluna attığım ilk adım da tıpkı ilk okula attığım adım gibiydi. O zaman okumayı bilmiyordum, okulda nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum. Tüm bunlar korkutmuştu ve okulu bana koskocaman beni yutmaya hazır bir canavara dönüştürmüştü. Oysa onu tanıdıkça, o havayı soludukça ve nasıl davranmam gerektiğini öğrendikçe onu sevmeye hatta hayatın tüm güzelliklerini burda yaşamaya başlamıştım. Okula gitmek ders çalışmayı, sınavlarda başarılı olmayı gerektiriyordu ama sadece bundan ibaret değildi. En güzel dostlukların yaşandığı bir yerdi okul. İnsanları tanımanın, insanlarla iç içe olmanın öğretildiği bir yerdi. Sorumlulukları olduğu kadar güzellikleri de vardı. Oysa ilk zamanlar bunun farkında bile değildim.
Hayat okulu da böyleydi işte. İlk tanıştığımda korkmuştum. Hem de çok korkmuştum ve bu korku onu sonlandırmayı istemeye hatta bunu denemeye kadar gitmişti. Dün gece hayatında tıpkı okul gibi olduğunun farkına vardım. Onunda sorumlulukları vardı hem de okula göre çok daha fazlaydı. Ama hayat okulunda da herşey sorumluluklardan ibaret değildi. Küçük kaçamaklar yapabileceğimiz çok zamanımız vardı aslında. Mesela akşam demlenen bir bardak çayla birlikte ailemizle geçridiğimiz zaman bunlardan biriydi. Ya da dostlarımızla geçirdiğimiz bir kaç saat, ya da Aşk. Evet hayat okulunun en güzel meyvesiydi aşk ve ben bunu tam tadamadan ayrılmak istemiştim hayattan. Ne büyük aptallık.
Sınıfta kalsam da, sınavlardan kötü notlar alsamda ben bir çok insanın yaptığını yapmıycam bir daha. Okuldan ayrılmadan diplomamı alıncaya kadar hayatı en iyi şekilde yaşamaya çalışıcam. Çünkü hayat sanıyorum çabuk bitirlmeyecek kadar değerli güzelliklerle dolu ve ben bunları yaşıyacağım. :1yes2: :1yes2:
nur1835