Hayallerim aşkım ve ben

seyran

Nirvana
Kayıtlı Üye
28 Şubat 2007
842
7
55
İş çıkışı, zor bir günün sonunda telefonun diğer ucundaki arkadaşım "hadi bir saat oturalım, laflayalım, çok özledik seni" dedi.

Aklım evde, biraz da karasız ama kalbimin bir tarafı da pek hevesli, "tamam" dedim.

Gün batmış, akşam olmuş, "günün minesi solmuş" İstanbul ışıklarını giyinmiş, evliler evine çekilme telaşındayken üç arkadaş aylar sonra bir saatlik bir kaçamak için sahilde buluştuk.

Kahvelerimizi söyledik. Eh, anlatacak çok şey var; hepsinden karışık birer cümleyle başlayıp, konuşacaklarımızı sıraya sokmaya çalışırken farkında olmadan hepimiz saatlerimize baktık o anda.

Geriye sayımı başlatır gibi...

Bir an evli ve çocuklu olmadığımız eski günlerimiz geldi aklıma. Akşamları iş çıkışı gün batmadan Hisar'da yediğimiz balık ekmekleri, sinema seanslarını anımsadım.

Kaygısız, telaşsız koca bir akşamı, bir ekmeğin üzerine tereyağı sürer gibi yavaş yavaş ve usulcacık yaşadığımız günleri...



***

Birkaç dakika içinde kalkmamız gerekiyordu. Çantalarımızı toparlarken "evli olmasaydık şimdi ne olurdu?" diye sordum...

Saçı uzun arkadaşım "evli olmayı ve çocuk yapmayı bekliyor olurduk" dedi ceketini giyerken. Kısa saçlı arkadaşım güldü: "Vallahi doğru söylüyor. O zaman da en büyük eksiğimizin yolumuzu bekleyen bir çocuk ve bir koca olduğunu düşünürdük" dedi. "Yoo ben öyle düşünmezdim" dedim...

Tam ayaklanmışken bir daha oturup kaldık. Evli ve çocuklu olmadığımız yıllarda gerçekten nasıldık biz? Ne hayal ediyorduk, şimdi ne olduk?...

"Ben şarkıcı olmak istiyordum" dedi uzun saçlımız...

"Benimki karışıktı" dedi kısa saçlımız...

"Valla benimkiler bitti" dedim...

Sinir sinir baktılar bana...


***

İnsanın istekleri her dönemde kılık değiştiriyor. Şimdi düşününce daha kolaymış gibi gelen o yılları yaşarken kim bilir neler, nasıl üşütüyordu beni?... Biraz daha laflayıp hepimiz evlerimize doğru yola çıktık.

Eve ulaştığımda annemin ve kızımın pencerede yolumu gözlediklerini gördüm...

Akşam yemeğinden sonra bir kitap ararken eski günlüğümü bulmuş annem, uzattı:

"Bunlar ortalıkta durmasın bir oku, sonra da kaldır" dedi...

Günlük, yıllar öncesindeki hayallerimi, aşkımı ve beni anlatıyordu...

"Yalnız yaşamayı öğrenmelisin" demiş bir arkadaşım.

"Ben yalnız yaşamayı biliyorum. Sadece (bunu) istemiyorum" diye yanıt vermişim...

Okudukça hayret ettim olup bitene. 98, 99 derken 2000...

Son sayfaya birkaç satır not edip kaldırdım. Son sayfadakiler, geçmiş yılların belki de en iyi satırlarıydı. Neden durmadan geçmişi özlediğime bir anlam veremedim bir daha okuduğumda. Her yıl bir öncekinden gelen tecrübe sayesinde daha iyi damıtılırken üstelik...

Sizin yaşamınızda da böyle değil mi? Eski fotoğrafları, günlükleri, bir kenarda unutulmuş notları görüp "eski siz" le karşılaştığınızda tuhaf bir utanma ya da küçümseme yaşamaz mısınız? Gülmez misiniz halinize?...

Bugün hayallerimin hepsi "bitti" sanıyorum...

Belki beş yıl sonra bunları okuduğumda da "bugünkü ben" e güleceğim...

En kötüsü ne biliyor musunuz, olduğun yerde saymak. Korkarsam bundan korkarım...

iclal aydin
 
Her yaşın, her dönemin kendine göre güzellikleri var. İşki o yaşta o güzelliklerin değerini bilip kaybetmemek, dolu dolu hayatı yaşamak.
 
Sizin yaşamınızda da böyle değil mi? Eski fotoğrafları, günlükleri, bir kenarda unutulmuş notları görüp "eski siz" le karşılaştığınızda tuhaf bir utanma ya da küçümseme yaşamaz mısınız? Gülmez misiniz halinize?...

aynen öylee eski günlüğüme bakıp neler yaşadığıma bakıyorum bazen
ama onların içindeki kahramanlarla görüşmüyorum maalesef...
 
ay çok güzel yazmış kadın yaaa. cnm teşekkür ederiz paylaşımın için
 
cok güzel yazmış :) acayip duygulandım :1rolleyes::1rolleyes:
 
X