- 12 Temmuz 2006
- 35.014
- 30.368
- 60
Paris Haute Couture Moda Haftası'nda bu yıl bir modacı hırsızlıkla suçlanırken, bir diğerini gözü yaşlı izleyiciler ayakta alkışladı. Yıkılmaz denilen bir tanesi hüsrana uğradı, biri kıyafetleri yarım bıraktı
Ticari başarının yani satılabilirliğin bir kıstas olmadığı Paris Haute Couture Moda Haftası, devlerin gövde gösterisidir. Bu organizasyona 'En sanatçı, en yaratıcı kim yarışması' denilse bana kalırsa daha uygun olur. Sergilenen şovlarda gelecek sezonun trendlerini belirleme ve takip etme stresi yaşamayan modacı, manken ve izleyiciler işin daha çok dedikodu kısmıyla ilgilenir. Her yıl buradan, koskoca bir hazır giyim moda haftasında çıkandan çok daha fazla dedikodu gelir. Bu yıl da gelenek bozulmadı ve Paris Haute Couture Moda Haftası fazlasıyla çekişmeli, dedikodulu ve sansasyonel geçti. İsterseniz lafı uzatmayıp hemen kim ne yapmış, anlatayım.
YIKILMAZIN HÜSRANI
Geçen yıl bembeyaz bir koleksiyon sergileyerek 'kendini bilmezlik' kültürüne bir son veren ve modada beyaz bir sayfa açan Karl Lagerfeld'li Chanel, bu yıl ne basından ne de satıcılardan geçer not alabildi. Ruslar'ı buna dahil etmiyorum. Çünkü yaz sezonu için hazırladığı 'Çar' çantalarını Rus milyarder eşlerinin gardıroplarına bir güzel boca eden Lagerfeld, aynı gazla Rus couture koleksiyonu hazırladı. Ticari başarısı Rus zenginleri sayesinde kaçınılmaz olan bu koleksiyon ne yazık ki klasik Lagerfeld estetiğinden uzaktı. Kişisel olarak döpiyesleri beğensem de garip kesimli gece elbiseleri ve materyaller konusunda dünya basınının 'Lagerfeld hüsranı' yorumlarıyla hemfikir oldum. Ama eminim Lagerfeld bu işe çok üzülmemiştir çünkü kendisinden daha kötü duruma düşen biri vardı.
ÇALMIŞ, ÇALMIIIŞ!
İşlemeleri ve ince detay işçiliği ile ünlü Lübnanlı modacı Ellie Saab'ın Paris Moda Haftası'nda sunduğu 'beyaz koleksiyon' Lagerfeld'den fena halde kopya çekilmişti. Birtakım yerlerde 'kopyacı'dan daha kötü sıfatlar yakıştırılan Saab'ın her parçası beyaz ve Chanel'den esinlenen asimetri de cabası. Koleksiyonundaki 46 elbiseden 27'si gelinlik olarak kullanılabilirdi. Anlayacağınız Lagerfeld'in kendini Ruslara adaması gibi Saab da kendisine bol para kazandıran gelinlik sektörüne dönmüş ve ekonomik krizi atlatmanın yolunu bulmuş.
VALENTINO = EGO
Haftanın en beklenmeyen şovunu Valentino sergiledi. Benim de sayfama taşıdığım Valentino çekişmesi, (işinden ayrılan modacı Valentino Garavani yerine gelen kadını binbir hileyle kovdurmuş, kendi koltuğuna onun ayak izlerinden şaşmayacak iki asistanını oturtmuştu) iki sezondur hüsranla sonuçlanıyor, asistanlar Maria Grazia Chiuri ve Pier Paolo Piccioli birbirinden başarısız koleksiyonlar sergiliyordu. Durumun tamamen Valentino'nun kontrol edilemeyen egosu yüzünden yaşandığı da biliniyordu, çünkü kendi hazırladığı aşikâr koleksiyonların sergilendiği defileyi ayakta alkışlayan bir tek Valentino oluyordu. Neyse lafı uzatmayayım, bu iki asistan sonunda isyan bayrağını çekmiş olacaklar ki, ilk defa haute couture haftasında Valentino markası, inanılmaz şık bir defile yaptı. Hem de benim "Valentino bitmiştir," dediğim bir anda grunge ile fırfırı ustalıkla karıştırarak. Bu sefer Valentino değil ama tüm dünya alkışladı.
DONLU COUTURE
'Karıştırma ve şaşırtma' kelimeleri moda dünyasında ancak bir kişiyi anlatabilir: Christian Dior'un tasarımcısı John Galliano. Moda evi yakın zamanda couture şovlarını Avenue Montaigne'deki ana binasında yapma kararı almış, bununla markanın özüne dönülmesinin amaçlandığı açıklanmıştı. Dünyanın en şaşaalı şovlarını izlemeye alıştığımız Dior'un bu kararı dünyada alay konusu olmuş, "Ekonomik kriz fena salladı," yorumları yapılmıştı. Ama son gülen iyi güldü. John Galliano "Paraları yok," yorumlarına podyuma kıyafeti bitmemiş iç çamaşırlı modeller çıkartarak cevap verdi. Ten rengi külotlar ve siyah düz sutyenler içinde verilen mesaj da tabii ki hemen alındı: Dior ölmez! Haftanın en ilgi çeken şovu geçen sezon iflasını açıklayan ve haute couture'e küçük bir atölye ile devam edecek olan Christian Lacroix'nınkiydi. Genellikle 40'ın üzerine parçayla çıkılan podyumda 24 kıyafet tanıtan Lacroix'nın kıyafetlerinde eskisi kadar işleme, desen ve renk olmasa da sonsuz bir özen ve şıklık vardı. 12 kişini elinden çıkan 'mucize' koleksiyon (moda evlerinde bu iş için 200 küsür kişi çalışır) salondakileri ve podyuma sadece 50 avro (Fransız kanunundaki asgari ücret) karşılığında çıkan modelleri göz yaşlarına boğdu, Lacroix ayakta alkışlandı. (Son dedikodu: Louis Vuitton'un sahibi LMVH Grubu, moda evini tekrar almayı ve diriltmeyi düşünüyormuş.)
sabah.com.tr
Ticari başarının yani satılabilirliğin bir kıstas olmadığı Paris Haute Couture Moda Haftası, devlerin gövde gösterisidir. Bu organizasyona 'En sanatçı, en yaratıcı kim yarışması' denilse bana kalırsa daha uygun olur. Sergilenen şovlarda gelecek sezonun trendlerini belirleme ve takip etme stresi yaşamayan modacı, manken ve izleyiciler işin daha çok dedikodu kısmıyla ilgilenir. Her yıl buradan, koskoca bir hazır giyim moda haftasında çıkandan çok daha fazla dedikodu gelir. Bu yıl da gelenek bozulmadı ve Paris Haute Couture Moda Haftası fazlasıyla çekişmeli, dedikodulu ve sansasyonel geçti. İsterseniz lafı uzatmayıp hemen kim ne yapmış, anlatayım.
YIKILMAZIN HÜSRANI
Geçen yıl bembeyaz bir koleksiyon sergileyerek 'kendini bilmezlik' kültürüne bir son veren ve modada beyaz bir sayfa açan Karl Lagerfeld'li Chanel, bu yıl ne basından ne de satıcılardan geçer not alabildi. Ruslar'ı buna dahil etmiyorum. Çünkü yaz sezonu için hazırladığı 'Çar' çantalarını Rus milyarder eşlerinin gardıroplarına bir güzel boca eden Lagerfeld, aynı gazla Rus couture koleksiyonu hazırladı. Ticari başarısı Rus zenginleri sayesinde kaçınılmaz olan bu koleksiyon ne yazık ki klasik Lagerfeld estetiğinden uzaktı. Kişisel olarak döpiyesleri beğensem de garip kesimli gece elbiseleri ve materyaller konusunda dünya basınının 'Lagerfeld hüsranı' yorumlarıyla hemfikir oldum. Ama eminim Lagerfeld bu işe çok üzülmemiştir çünkü kendisinden daha kötü duruma düşen biri vardı.
ÇALMIŞ, ÇALMIIIŞ!
İşlemeleri ve ince detay işçiliği ile ünlü Lübnanlı modacı Ellie Saab'ın Paris Moda Haftası'nda sunduğu 'beyaz koleksiyon' Lagerfeld'den fena halde kopya çekilmişti. Birtakım yerlerde 'kopyacı'dan daha kötü sıfatlar yakıştırılan Saab'ın her parçası beyaz ve Chanel'den esinlenen asimetri de cabası. Koleksiyonundaki 46 elbiseden 27'si gelinlik olarak kullanılabilirdi. Anlayacağınız Lagerfeld'in kendini Ruslara adaması gibi Saab da kendisine bol para kazandıran gelinlik sektörüne dönmüş ve ekonomik krizi atlatmanın yolunu bulmuş.
VALENTINO = EGO
Haftanın en beklenmeyen şovunu Valentino sergiledi. Benim de sayfama taşıdığım Valentino çekişmesi, (işinden ayrılan modacı Valentino Garavani yerine gelen kadını binbir hileyle kovdurmuş, kendi koltuğuna onun ayak izlerinden şaşmayacak iki asistanını oturtmuştu) iki sezondur hüsranla sonuçlanıyor, asistanlar Maria Grazia Chiuri ve Pier Paolo Piccioli birbirinden başarısız koleksiyonlar sergiliyordu. Durumun tamamen Valentino'nun kontrol edilemeyen egosu yüzünden yaşandığı da biliniyordu, çünkü kendi hazırladığı aşikâr koleksiyonların sergilendiği defileyi ayakta alkışlayan bir tek Valentino oluyordu. Neyse lafı uzatmayayım, bu iki asistan sonunda isyan bayrağını çekmiş olacaklar ki, ilk defa haute couture haftasında Valentino markası, inanılmaz şık bir defile yaptı. Hem de benim "Valentino bitmiştir," dediğim bir anda grunge ile fırfırı ustalıkla karıştırarak. Bu sefer Valentino değil ama tüm dünya alkışladı.
DONLU COUTURE
'Karıştırma ve şaşırtma' kelimeleri moda dünyasında ancak bir kişiyi anlatabilir: Christian Dior'un tasarımcısı John Galliano. Moda evi yakın zamanda couture şovlarını Avenue Montaigne'deki ana binasında yapma kararı almış, bununla markanın özüne dönülmesinin amaçlandığı açıklanmıştı. Dünyanın en şaşaalı şovlarını izlemeye alıştığımız Dior'un bu kararı dünyada alay konusu olmuş, "Ekonomik kriz fena salladı," yorumları yapılmıştı. Ama son gülen iyi güldü. John Galliano "Paraları yok," yorumlarına podyuma kıyafeti bitmemiş iç çamaşırlı modeller çıkartarak cevap verdi. Ten rengi külotlar ve siyah düz sutyenler içinde verilen mesaj da tabii ki hemen alındı: Dior ölmez! Haftanın en ilgi çeken şovu geçen sezon iflasını açıklayan ve haute couture'e küçük bir atölye ile devam edecek olan Christian Lacroix'nınkiydi. Genellikle 40'ın üzerine parçayla çıkılan podyumda 24 kıyafet tanıtan Lacroix'nın kıyafetlerinde eskisi kadar işleme, desen ve renk olmasa da sonsuz bir özen ve şıklık vardı. 12 kişini elinden çıkan 'mucize' koleksiyon (moda evlerinde bu iş için 200 küsür kişi çalışır) salondakileri ve podyuma sadece 50 avro (Fransız kanunundaki asgari ücret) karşılığında çıkan modelleri göz yaşlarına boğdu, Lacroix ayakta alkışlandı. (Son dedikodu: Louis Vuitton'un sahibi LMVH Grubu, moda evini tekrar almayı ve diriltmeyi düşünüyormuş.)
sabah.com.tr