Nikel: Kırıldığında lifsi bir görünüm sergileyen, demirle benzer özellikler gösteren geçiş metalleri grubundan parlak beyaz metaldir ve kimyasal simgesi Ni’dir. Bakır ve nikel (% 30 dek) düşük nicelikte kimi metallerin (krom, kalay vb.) katılımıyla, korozyona karşı iyi bir direnç gösteren, dövülerek yassılaştırılabilen, ısıl iletkenliği yüksek alaşımlar verir; bu alaşımlardan yoğuşturu borularının yapımında ve madeni para basımında yararlanılır. Madeni para basımında yaygın olarak yararlanılan nikel alaşımın adı kupronikeldir.
Nişan: Ülkemizde nişanlar 24.10.1983 tarih ve 2933 Sayılı Madalya ve Nişanlar Kanunu ve bu Kanun uyarınca çıkarılan Devlet Madalya ve Nişanları Yönetmeliği’ne göre verilmekte ve kullanılmaktadır. Anılan Yönetmeliğin 4/b maddesine göre nişan; Türkiye Cumhuriyeti ile mensup olduğu Devlet arasında dostça ilişkilerin geliştirilmesini, milletlerin birbirine yakınlaşmalarını, ilim ve sanatta, Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslar arası alanda tanıtılmasını ve yüceltilmesini sağlayan yabancı kişilere verilen bir sembolü ifade eder. 2933 Sayılı Kanunun 3’üncü maddesi uyarınca üç tür nişan söz konusudur. Bunlar; Devlet Nişanı, Cumhuriyet Nişanı ve Liyakat Nişanı’dır.
Nominal Değer: Nominal değer, bir paranın ya da bir ticari senedin üzerinde yazılı bulunan ve çoğu zaman ona verilen değerden farklı olan değerdir.
Nümismatik: Para anlamına gelen Latince nümisma sözcüğünden gelmektedir. Para, madalya ve jetonların betimlenmesi ve tarihiyle uğraşan bilimdir. İlk antik para koleksiyonları, Rönesans döneminde, Roma ve Yunan tarihindeki ünlü kişilerin portrelerini araştıran hümanistler tarafından oluşturuldu. Bu koleksiyonlara zamanla eski siteler tarafından bastırılan, yorumlanması daha güç paralar da katılmaya başladı. Daha sonraları, Yeniçağ para ve madalyaları da toplandı. Tüm bu nesnelerin anlaşılması ve sınıflandırılması, nümismatik biliminin temelini oluşturur. G. Budé’nin De asse (1514) adlı yapıtından bu yana, paraları her yanıyla ele alan birçok inceleme yayımlanmıştır.
O
Okside: Metal yüzeylere uygulanan ve oksitlerden oluşan örtüye ya da kaplamaya okside denilmektedir. Darphanelerde hatıra para ve madalyonlarda daha
estetik görünüm elde etmek amacıyla kullanılır. Altın, gümüş, bronz, prinç metalleri üzerine uygulanır. Okside yapılacak yüzey önce mekanik olarak deformasyona tabi tutulur. Deforme edilen yüzey, her metal için farklı kimyasallarla işleme sokularak istenilen renge getirilir.
P
Pantograf: Fransızca kökenli bir sözcüktür. Belirli bir desenin ya da yazının farklı ölçekte röprodüksiyonu yapmayı sağlayan aygıttır. Bir yoklayıcının kumandasında, örneğin kalıp ve dişikalıp yapımı için, düzlemsel ya da çarpık yüzeyleri işleyen oyma tezgahına verilen addır. Pantograf teknik resim ve sanat alanı uygulamaları yönünden 16. yüzyıl sonuna ya da 17. yüzyıl başına doğru bulundu ve çeşitli biçimlerde geliştirildi. Pantografı oluşturan organlar, yalnız düzlemsel çizimleri değil, hacimleri de çoğaltabilecek biçimlerde bir araya getirildi. Pantograf, maden para, madalya ve soğuk damga üretiminde çelik kalıpların oluşturulmasında önemli bir aşamayı oluşturur.
Plasterin: Bileşimine kolofan ve terebentinin yanı sıra sıvı yağ katılan, ayrıca boya maddeleri ile renklendirilen ham mumdan hazırlanmış model çıkarma maddesi. Madeni para, madalya ve soğuk damga üretiminde çelik kalıpların oluşturulmasında kullanılan önemli maddelerden biridir.
Platin: Elementlerin dönemli sınıflandırılmasında VIII. Grupta yer alan değerli metal; altın ve elmasla birlikte yaşlı kayaçların artıklarında bulunur ve kimyasal simgesi Pt’dir. Platin oldukça yumuşak, dövülerek yassılaştırılabilen, sünek, kopma dayanımı yüksek, beyaz-gri bir katıdır. Değerli madenlerin (Platin, altın, gümüş) en özelidir.
Proof: Kalıpların rölyef ya da yazı kısımlarının özel tekniklerle matlaştırılıp parlatılarak, yüzeyi ayna parlaklığına getirilen para pullarına yapılan baskıdır.
R
Rölyef: Rölyef kabartma (relief) anlamına gelmektedir. Taş, metal, kil, ahşap ya da alçı yüzeyi üzerine bazı kesimleri oyuk, bası kesimleri ise kabartılı bırakılmak suretiyle belirtiler oluşturma yöntemiyle yapılan sanat yapıtıdır. Alçak kabarta ve yüksek kabarta diye biline iki türü vardır. Bir başka tanımlamaya göre ise, tek boyutlu heykeldir.
S
Seri : Fransızca kökenli bir sözcük olup, belli bir kurala, bir ölçüte göre birbiri ardından gelen şeylerin oluşturduğu bütüne verilen addır. Eşanlamlısı dizidir. Nümismatikte, aynı ad altında çıkarılan paraların değişik değerlerinden oluşan takıma ya da diziye verilen addır. Pulculukta ise, aynı ad altında çıkarılan pulların değişik değerlerinden oluşan takım ya da dizidir.
Set : Birbiriyle uyumlu, birbirini tamamlayan ögeler dizisine verilen addır. Yaklaşık eşanlamlısı takımdır. Kuyumculukta birlikte takılmak üzere hazırlanmış, birbirine uygun düşen mücevher grubu. Nümismatikte ise, belirli bir konuyu ya da dönemi kapsayan paralardan oluşan gruba verilen addır. Örneğin; 2001 yılı para seti gibi.
Sikke: Arapça kökenli bir sözcük olup, eskiden madeni paralara verilen addır. Madeni paralara vurulan simgeler için de bu kavram kullanılmıştır. Sikkeler, resmi yetkenin (otoritenin) saptadığı betim, simge ve yazıları içeren bir kalıpla, belirli ayar ve ağırlıklara göre bastırılır. Osmanlılarda ilk altın sikke II. Mehmet (Fatih) döneminde kestirilmiştir (1477) ve akçenin değerinin düşürülmesine ilişkin ilk devalüasyon da aynı dönemde yasalaşmıştır. 19. yüzyıldan sonra sikkelerin kullanımı azalırken, kağıt paralar yaygınlık kazandı. Buna koşut olarak metal paralar için sikke adının kullanımı da ortadan kalktı.
Soğuk Damga: Delme, kabartının iz bırakması yoluyla ya da mürekkepsiz bir yöntemle numaralamaya ya da damgalamaya verilen addır. Damgalar; soğuk, sıcak ve mürekkepli olmak üzere üç türdür.
T
Tav : Farsça kökenli bir sözcüktür. İşlenecek bir nesnede bulunması gereken en uygun ısı, nem derecesine verilen addır. Madeni para basımında baskıdan önce para pullarının baskıya en uygun koşullara sahip olması için yapılan işlem.
Tedavül Parası : Sürüm ya da dolaşım amaçlı olarak üretilmiş olan para. Tedavülde olmak; geçerli olmak, sürümde bulunmak anlamına gelir. Tedavülden kalkmak; paranın tedavülden kalkması, o paranın alış-veriş aracı olarak ya da değişim aracı olarak geçerliliğinin kalmaması anlamındadır. Tedavüle çıkarmak; parayı piyasaya çıkarmak, dolaşıma ya da sürüme sunmak veya vermek anlamındadır.
Tırtıl: Madeni paraların kenarlarına girinti ve çıkıntı şeklinde oluşturulan kertiklere verilen addır. Güvenlik ve estetik amaçlı olarak kullanılmaktadır. Antikçağ’dan itibaren kullanılmaya başlanmıştır. Başlangıçta metalin kalitesini anlamak için metal para kenarına atılan kertikti. Suriye, Makedonya ve Kartaca’da da bu yönteme başvurulmuştur. Roma’da tırtıllama sadece gümüş parada uygulandı.
Tolerans: Fransızca kökenli bir sözcük olup, gerçek ağırlık ve ayarlarla, yasal ağırlık ve ayarlar arasında, kabul edilebilecek fazla ya da eksik en yüksek farka verilen addır.
Tombak: Fransızca kökenli bir sözcüktür. Bileşiminde % 80-83 bakır, % 17-20 çinko bulunan, mücevhercilikte genellikle şerit ya da tel biçiminde kullanılan prinçtir. Osmanlı döneminde tombak, altın yaldızla kaplanarak çok çeşitli eşya yapımında kullanılmıştır.
Tura: Yazı’nın karşıtı olup, madeni paranın resimli yüzüne verilen addır. Bu yüzde resmi yetke tarafından belirlenen desen, portre ve çeşitli şekiller yer alır. Ülke madeni paralarının tuta bölümünde genellikle o ülke kahramanlarının portreleri yer alır. Kimi zamanda resmi yetke tarafından belirlenen ve belirli bir olayı, etkinliği ya da eylemi simgeleyen kompozisyon, rölyef ya da şekil yer alır.
Y
Yazı : Tura’nın karşıtı olup, madeni paranın yazılı yüzüne verilen addır. Madeni paranın bu yüzünde genellikle para kupürünün miktarı, devlet adı, paranın tedavüle çıkarıldığı yıl ve ülkeden ülkeye değişen çeşitli desen ve şekiller yer alır.
Z
Ziynet : Arapça kökenli bir sözcük olup, süs ve bezek anlamına gelmektedir. Takı amaçlı kullanılan altına verilen genel addır. Darphane tarafından çıkarılan Cumhuriyet ziynet altınları, genel olarak takı amaçlı olarak alınan ve ülkemiz toplumsal yapısında da evli kadının güvencesi olarak görülen altınlardır.