- 6 Mart 2012
- 17.745
- 27.702
- 49
Eşiniz bir bebeğiniz olacağını duyduğundan beri yerinde duramıyor. İnanılmaz mutlu. Kılınıza bile zarar gelmesinden korkuyor, bir dediğinizi iki etmiyor… Tek kelimeyle sizi el üstünde tutuyor. Ama yaşanan tüm bu güzellikler hamileliğinizin 4. ayında son buldu ve siz kâbus dolu günlere adım attınız.
Çünkü eşiniz baba adaylarının yüzde 10 ila 65’inde görülen hamilelik sendromuna yakalandı. İlk günlerdeki o mutlu, heyecanlı, sizi el üstünde tutan adam gitti yerine bambaşka biri geldi. Nasıl biri mi? Sanki kendi hamileymiş gibi midesi bulanan, giderek kilo alan, aşeren, hazımsızlık çeken, başı dönen ve bel ağrılarından şikâyet eden bir adam… İnanılmaz değil mi? Neyse, endişelenmeyin onun böyle değişmesinin nedeni aslında yaklaşan doğum nedeniyle duyduğu heyecan ve yaşadığı panik. Öncelikle durumu kontrol altına almanın yollarını arayın, onu hamilelik sürecine, ilk günlerdeki gibi dâhil etmeye çalışın. Ona daha fazla ilgi ve şefkat gösterin.
Görülme Sıklığı!
Eşleri hamile kalan erkeklerin kısa bir süre sonra hamilelik semptomları yaşamasına “hamilelik sendromu” denir. Baba adaylarının yaklaşık yüz de 10 ile yüzde 65’inde görülür. Bu durum hamilelik sırasında her an olabileceği gibi hamileliğin 3. ayı yakınlarında ya da doğum yaklaştığında da ortaya çıkar.
Hamilelik sendromunun oluşmaması için yapılabilecek en doğru şey, baba adaylarının gerek anne tarafından gerekse doktorlar tarafından doğum seyrinin bir parçası sayılmasını sağlamaktır.
– Baba adayları da anne adayları gibi eğitimlere katılmalı, hamileliğin doğal seyrini ve yaşanabilecek sorunları öğrenmeli, bu sorunlarla mücadele sırasında babalara daha aktif roller verilmeli, kendisine duyulan ruhsal ve bedensel ihtiyacın devam ettiği baba adayına hissettirilmelidir.
– Baba adaylarının farklı zamanlarda yalnız başlarına görüş ve şikâyetleri alınmalı, tavsiyeleri dinlenmeli takip süresince anne ile beraber olmaları sağlanmalıdır.
Hamilelik sendromunun belirtileri, anne adayının hamileliği döneminde yaşadığı şikâyetlerle aynıdır. Nefes almakta güçlük çekme, hazımsızlık, karın ağrısı, karında şişkinlik, duygusal değişimler, yorgunluk, baş ağrısı, bel ağrısı, bacaklarda kramplar, kilo almak, mide bulantısı, baş dönmesi ve aşermek gibi.
Hamilelik sendromunun görülme nedeni
– Baba adayları hamilelik teşhisi sonrası geçen zamana paralel olarak, yavaş yavaş hamilelik olayının dışında kalmaya başlarlar.
– Baba adayları annede meydana gelen değişimleri en yakından izleyen kişidir. Ancak üçüncü kişi konumundadırlar. Çünkü ilgi odağı anne ve bebektir.
– Baba adayları da gerek bu ilgi kayması gerekse anne ve bebeğe karşı nasıl tutum takınacağını bilememesi nedeniyle tamamen geri çekilir. Ayrıca baba adayı, dünyaya gelecek olan çocuğun getireceği sorumluluklardan korkuyor olabilir.
– Eğer baba adayı bu durumu yoğun bir şekilde yaşıyor ve psikolojik olarak ve yukarıda sayılan şikâyetlerde bulunuyorsa hamilelik sendromundan söz edilebilir.
Daha çok hangi tip baba adaylarında görülür?
– Hamilelik sendromu özellikle hamilelik sırasında yalnız bırakılan ve hamilelik sürecinde hiçbir katılımda bulunmayan baba adaylarında görülür. Ayrıca, baba adayının eşiyle arasında problem olması, baba adaylarının muayenelere eşlik etmemesi, bu sendromun görülme sıklığını artırır.
Bu durum ne kadar devam edebilir?
– Hamilelikle başlayıp, hamilelikle biteceği gibi, bazı durumlarda ilaç ve psikoterapi gerekebilir.
Tedavisi
– Hamilelik sendromu teşhis edildiği zaman baba adayı hamilelik sendromunun varlığı ile yüzleştirmemeli ve şikâyetler normalde de görülebilecek şikâyetler gibi değerlendirilmelidir. Baba adayının hamilelik dışında kalma hissi engellenmelidir. Bu sırada şikâyetlere özgü tedaviler eklenmeli, tablonun ağırlaştığı olgularda takibe jinekologlar dışında psikiyatristler de eklenmeli
psikoterapi yöntemi denenmelidir.
Rakamlarla hamilelik sendromu
– Türkiye’de 20012 yılında 150 çift üzerinde yapılan araştırmada eşlerinin hamilelikleri sırasında baba adaylarının yarısından fazlasının endişe hali yaşadıkları, yaklaşık üçte birinin kendisini normalden daha iyi hissettikleri, bunlar içerisinde, yüzde 25’inin yorgunluk ve çabuk yorulma, yüzde 26’sının diş ya da diş eti ağrısı, yüzde 23’ünün sık idrara çıkma, yüzde 20’sinin normalden daha az aktif olduğu saptandı.
