Hakan Günday / Malafa - Özet
|| Rabbime Bin Şükür.. ||
Kayıtlı Üye
Bir kuyumcu dükkânının kapısından giriyorsunuz. Gösterişli, albenili bir dükkân burası. Pahalı mücevherlere ulaşıyorsunuz. Ama önce tezgâhtarlar... Yani tezgah. Önce tezgahtan geçiyorsunuz. Ya da hep tezgâhta kalıyorsunuz. Hayatta da olduğu gibi... Bir kuyumcudükkânına kocaman bir dünyayı sığdırıyor Hakan Günday.. Kozan, ana karakaterimiz tezgâhtardır. Eline ne geçerse satabilecek kadar başarılı
Ağzı laf yapan, herkesi ikna edebilecek kadar laf yapan bir tezgâhtar. Onun kullandığı dili kullanıyor Günday da. O jargonla konuşuyor. Satmak dışında dünyada olup biten hiçbir şeyi umursamayan Kozan da bugünün insanını yeniden tanımlıyor. Yüzeysellik ve satmak
Her şeyden ve hepsinden önemlisi satmak, yani başarı. Kocaman bir yalanın hüküm sürdüğü bu büyük kuyumcu, ona göre, büyük bir kuyu. Bir hayaller ve yalanlar diyarı burası. Hakan Günday Malafada eğlenceli bir düzen eleştirisine imza atıyor.
Bir kuyumcu dükkânının kapısından giriyorsunuz. Gösterişli, albenili bir dükkân burası. Pahalı mücevherlere ulaşıyorsunuz. Ama önce tezgâhtarlar
Yani tezgah. Önce tezgahtan geçiyorsunuz. Ya da hep tezgâhta kalıyorsunuz. Hayatta da olduğu gibi
Bir kuyumcu dükkânına kocaman bir dünyayı sığdırıyor Hakan Günday.. Kozan, ana karakaterimiz tezgâhtardır. Eline ne geçerse satabilecek kadar başarılı
Ağzı laf yapan, herkesi ikna edebilecek kadar laf yapan bir tezgâhtar. Onun kullandığı dili kullanıyor Günday da. O jargonla konuşuyor. Satmak dışında dünyada olup biten hiçbir şeyi umursamayan Kozan da bugünün insanını yeniden tanımlıyor. Yüzeysellik ve satmak
Her şeyden ve hepsinden önemlisi satmak, yani başarı. Kocaman bir yalanın hüküm sürdüğü bu büyük kuyumcu, ona göre, büyük bir kuyu. Bir hayaller ve yalanlar diyarı burası. Hakan Günday Malafada eğlenceli bir düzen eleştirisine imza atıyor.
Dünyada, aslında iki ırk vardır. Dolandırılanlar ve tecavüz edilenler. Beyazlar dolandırılır. Onun dışındaki renklerinse ırzına geçilir, aynı beyazlar tarafından. Küçük boyutlu dolandırıcılıklar, ülkenin kadınlarından yeraltı ve yerüstü zenginliklerine kadar her şeyine sahip beyazların göz yummak zorunda kaldıkları bir durumdur. Sosyal patlamayı engelleyici bir görevi vardır. Beyaz adamın, tecavüz edilenler için uydurduğu başka bir katlanma yoludur. Geri kalmaya mahkûm ülkenin insanı, beyazdan çarptığı parayla yetinir. Sokakta uyumasının, laz kardeşini satmasının, kentin beyaz semtlerine adım atamamasının bedelidir bu. Uygarlığa köle olmanın maaşıdır. Kuzey Avrupa politikacılarının övdüğü sosyal adalettir. Ve dolayısıyla turizmi, Üçüncü Dünya ülkelerine bırakmıştır medeniyet. Irzına geçtiği halklara karşılığını verebilmek için. Böylece rahat uyurlar geceleri. Vicdanları zencilerden, Kızılderililerden, Uzakdoğululardan, Araplardan korunur böylece
Bu ufak kazıklamalar bir zırhtır, yüzyılın imparatorlarının vicdanlarına.
Kinyas ve Kayra
Akdenizden Marmara Denizine yükselen ilk mavi yolculuk müşterilerinden Doktor Xaviera Aro 13 mayısta, turist gemisinin boğazına demir attığı İstanbulda Kapalıçarşıya girdi. Türkiyenin, Federal Almanyayla imzaladığı işgücü Anlaşması çerçevesinde yolladığı ilk maden isçisi kafilesinden Hükümdar Eğin, 24 haziranda kendisini Münihe taşıyan uçaktan indi. Yuri Çağarın, 12 nisanda Vostok adındaki uzay mekiğiyle atmosferin diğer yakasına geçti. En uzağa gidenin hangisi olduğu bilinemedi. Ancak gidenleri durdurmak için 20 ağustosta, kırk üç kilometrelik bir duvarın temeli Berlinde atıldı. Yıl 1961′di.
Türkiye, kitle turizminde merkez ülke haline gelmeye başladı ve Kapalıçarşı, Antalyayı keşfetti. Almanyadan s mır d ışı edilmiş binlerce sabıkalı Türkiyeye döndü. Amerika Birleşik Devletleri, dünyanın uzaydaki tek resmi temsilcisi oldu. Sosyalistlerin çocukları, hamamböcekleri gibi dünyaya yayıldı. En uzağa gideninse ancak bir turist olabileceği anlaşıldı ve onu hiçbir şey durduramadı. Yıl, artık 1961 değildi.