- 30 Ocak 2007
- 2.027
- 13
SUYUN ÖBÜR YANI: YUNANISTAN
Yunanistan, demokrasinin beşiği kendine özgü bir Akdeniz ülkesi, ama biz onu en yakın komşumuz olarak tanıdık. Yunanistan aslında yemekleri, dansları, müziği ile bize çok yakın. Hem Türkler hem de Yunanlılar keyfi sever, İstanbul’daki Rumlar birçok güzelliğe ve sanata sahipti . Onlar ülkemiz için farklı bir renk bir mozaik...
Biz genelde ne kadar “bozkır” insanı isek, onlarda o denli “denize” bağlıdır. Bebekler bile sahilde güneşlenen annelerine eşlik ederler. Büyürler, serpilirler ve motosiklet veya bisikletle sevgililerini yanına alıp “keşif” gezilerine başlarlar. Anakarada veya adalarda denize inen tüm sokaklardaki tavernalar gençleri bekler. Asırlık çınarların gölgesinde bir fıçı içinde kitabını okuyan “Diyojen’e” yaklaşan Büyük İskender sormuş: “Dile benden ne dilersen?” Diyojen ise ışığını engelleyen İskender’i başını bile kaldırmadan “Gölge etme başka ihsan istemem” diye yanıtlamış.
Rahattırlar, aceleye gelemezler, her köşede bir kuaför, bir güzellik salonu var. Yani kendilerine iyi bakıp güzel görünmek isterler. Ama ağızlarından “sigara” da eksik olmaz. Başta biraz aksi olabilirler ama onlara “gülümserseniz” o zaman hemen dostluk köprüleri kurulur. Dört yüz yıl Osmanlı egemenliğinde kalmış, 1924 mübadele anlaşması ile nüfusunun 1/3’ü Türkiye’den göç eden Yunanistan’da adım başı Türkçe bilen biri ile karşılaşmak mümkün. Rakının “uzo”, şişkebabın “sütlaki”, işkembenin “podi” olarak isimlendirildiği Yunanistan’da sokaklarda dilenci ya da mendil satan çocuklar artık yok.
YUNANİSTAN’IN KALBİ: ATİNA
Dört buçuk milyon nüfusu ile Yunanistan’ın kalbi olan üç bin yıllık Atina yılda 300 gün güneşi gören bir şehir. Atatürk’ün arkadaşı Yunan Cumhurbaşkanı Venizelos’un adını taşıyan yeni Atina havaalanı sizi Avrupa başkentlerinin standartları ile karşılıyor. Atina’da insanlar yaz aylarında gündüz uykusuna yatar. Atina kalabalıktır, plansızdır ama mitolojik, arkeolojik ve kültürel değerleri ile bir çelişkinin yumağıdır. Persler, Germenler ve Haçlı seferinde Latinler bu kenti istila etmiş. Osmanlılar, Almanlar derken uzun dönem askeri cuntalar yaşanmış Atina’da. Ama Atina neşesinden, eğlencesinden ve hareketinden hiçbir şey kaybetmemiş.
O BİR SEMBOL: AKREPOLİS
Yunan mimarisinin en muhteşem ve en etkileyici eseri Akrepolis yüzlerce yıldır çok sayıda gezgini Atina’ya çeker. Yüz elli metre yükseklikteki kayalık bir tepenin üzerine kurulan, bir kale değil, bir dini merkez olarak planlanan Akrepolis, tanrıça “Athena” adına adanan tapınakları , ilginç dokusu zeytinliklerle kaplı çevresi ile her gezgine özel bir haz verir. İşte Akrepolis’in önemli parçaları; dev sütunlarla çevrili dikdörtgen biçimindeki yaşlı tapınak Parthenon, bakireler balkonundaki taşıyıcı sütunları ile Karyatitler, Büyük İskender başı, Arkaik heykeller, rölyefler, çanak ve çömlekleri ile özel Akrepolis Müzesi. Tepenin yamacında yer alan antik Irodion Açık Hava Tiyatrosunda Liza Minelli, Frank Sinatra ve Maria Callas gibi bir çok ünlü konser vermiş.
Ülkemizde Aspendos Antik Tiyatrosunda tarihi doku içinde konserleri izleyebiliyorsunuz.
1896 yılından sonra 2004 yılında da olimpiyatlara ev sahipliği yapan bu kent yılların savaşlarına, çekişmelerine, kinlerine rağmen tanrıları ile iç içe ve özgürce barış içinde yaşıyor. Matematiğin, felsefenin, tiyatronun, heykel sanatının, siyasetin ve mimarinin ünlü kişilerini koynunda barındıran bir şehir; Atina. Yüz kilometre Yüz kilometre uzunluğundaki plajında rahatça denize giriliyor.
İstanbul’daki Zapyon Lisesi’ni inşa eden ailenin armağanı olan “Zappion Parkında” yeşile olan hasret gideriliyor. Agora’da ise Perikles ile Sokrates’in izlerini sürmek mümkün ! Dut (bez ağacı), turunç ve zeytin ağaçlarına Atina sokaklarının her köşesinde rastlamak bu kente Akdeniz kültürü ile bütünleşen ayrı bir soluk veriyor.
Syntagma (yani Anayasa) meydanı Atina’nın merkezi olarak kabul ediliyor. Klasik Yunan tarzındaki Yunan Parlementosu ve önünde nöbet bekleyen Evsun Kıtası, Atina’nın Pera Palas’ı Grande Bretagne (Büyük Britanya) Oteli bu meydanın dikkati çeken binalarını oluşturuyor.
ATİNA TAVERNA ve EĞLENCEYİ SEVER!
Saat 14.00 sonrası öğle uykusuna yatan Atinalı akşam olunca evinde duramaz. Zaman “taverna zamanıdır.” Caciki, dolmades, fava, ahtapodi ve kalamari zamanıdır. “Plaka” Atina taverna kültürünün tüm şiddeti ile yaşandığı, her binasından Rebetico müziğinin yükseldiği, çiçek tepsilerinin döküldüğü; turistlerin ziyaret etmeyi ihmal etmedikleri bir mahallesidir. Yedi tepesinin en yükseği olan Likayitus Ayias’a çıkarsanız kahvenizi yudumlarken Atina’yı 360 derece açı ile seyredebilirsiniz.
Alintidir...