Günlügümde ki son sayfa

Ey uzaklaştıkça gönlüme yaklaşan Sevgili ! Bir “AH” desem duyar mısın feryad-ı kalbimi ? Ben ıraklarda suskun bir Mevlevi.. Sen ise kalbimin Aşk-ı kıyameti…
 
Zamanın dövdüğü bir hüzün ustasıyım ben, kelimelerim tuğla tuğla…
Her satırbaşında turuncu intihar hissi..
Aklım, dilim, cümlelerim hep geçmişte…
Geçmiş, geçmiş de…
Ben geçemiyorum ki…
 
Bir tutam sensizlik düştü payıma .
Eskilerden kalma hasretin darbeleri yanında LàL oldu kelimeler ..
Susmayı denediler Sessizlik düştü bu defa satırlarıma ..
Sensizliğin sessizliği !
 
Mazide kalmış izler nasıl bulunur yeniden? Nasıl devam edersiniz, artık yüreğinizde geri dönüşü olmadığını anlamaya başlayınca? Zamanın merhem olamayacağı yaralar vardır. Bazısı çok derindir, ve izi kalır.
 
Diyemediklerim yoktu benim…
İçimdeki sessizlik değil ‘sensizlikti’ ...
İçimdekilerini haykırdım !
Bana sadece yankıları kaldı…
Ben yine aşkta sınıfta kaldım.
 
Evet bilmiyordum. Bilmiyordum kelimelerden arınmış bir cümle kurar gibi sevişmeyi. Sevişirken sözlük kullanıyordum hala. Ama seni seviyordum.! Ve sevdiğimi sevgimi anlatma telaşıyla hata üstüne hata yapıyordum.
 
Hani olmaz ya… Olsun istiyorum. Çık gel istiyorum. Onca acıyı onca sızıyı. Bu anı görmek için mi. Demeni istiyorum. Ansızın öle bir gel ki… Hasretinle deli olmadan. Seni gördüğüm an delireyim İSTİYORUM. Delirmenin bile senli bir sebebi olsun İSTİYORUM. Anladın mı ? SENLİ BİR SEBEBİ ..
 
Canım Yanıyor.. Kalsaydın Diye Söyleyemediklerim ; Gittikten Sonra Yüreğime Ağır Geliyor… Şimdi Ardından Seslendiklerim ; Yutkunurken Boğazıma Takılıyor.. !
 
Gidişin de çok ani oldu ya, gelişin gibi İşin doğrusu, varlığına alışmaktan daha zor oldu yokluğuna alışmak Alıştım mı, bilmiyorum ama mecbur olduğumu biliyorum Boşver; coşkusu da çok güzeldi varlığının Yokluğunun acısı da hiç fena değil hani.. “
 
Dokunsalar ağlayacağım bir ömür boyu. Ve değseler hüznüme döküleceğim parça parça… Bir anlık değil boğulduğum bilinmezlik. Acısı çıkıyor sustuklarımın. Oysa ben iyiyim görünürde!
 
Dilsiz değildir suskunluk çok şey anlatır anlayana.. Kelimelerin anlatamadıklarını haykırır aslında.. Bir kaçış değildir suskunluk, bir bakıştan çok daha fazladır.. Sessiz çığlıkların bir adım ötesidir.. Hayata olan öfken, insanlara olan kırgınlığın ve daha nicesi saklıdır içinde ‘Sukunetin’.. Rest çekmenin ‘AsiL’ halidir anlayana..!
 
Nereye atsam elimi kalp kırıklıkları batıyor avuçlarıma. Her adımda taştan da ağır sözler takılıyor ayaklarıma. Duymazlıktan gelebilseydim ne ala… Bakıyorum bu senenin hasadı da hüzün, ne koyacak yerim var artık ne de toplamaya mecalim. . .
 
Her ayrılış, ölümün önceden alınan bir tadı gibidir. Tekrar bir araya geliş de yeniden dünyaya gelişin önceden alınan bir tadı gibidir..
 
Seni, gözümde fazla büyütmüş olabilirim. Önemseme lütfen.. Küçük çocuklar, bozuk paraları hep büyük zannederler. . .
 
Ya tam açacaksın yüreğini, ya da hiç yeltenmeyeceksin!
Grisi yoktur aşkın; ya siyahi , ya beyazı seçeceksin..
 
Küsmek nedir bilir misin?
Küsmek dürüstlüktür.
Çocukçadır ve ondan dolayı saftır.
Yalansızdır.
Küsmek; ‘seni seviyorum’dur.
 
Back