Gülen insanlara bayılırım.
Öyle kocaman, yürekten, gözleriyle gülen insanlara…
Bazılarının göbekleri oynar yerinden, çınlar sesleri, otuz iki diş ortadadır en olduğu haliyle.
Göz kenarları kırışır bazılarının ya da burun kenarlarında gülmekten oluşmuş izler vardır.
Ne kadar derin o kadar içten çizgilerdir.
Kimi sakin güler, içine nane ferahlığı doldurur insanın. Gözler eşlik etmeden olur mu? Göz bebekleri cam olur parlar. Gürültüsüz patırtısız gülerler, sakin bir derenin içini serinleten tatlı berrak suyu gibi.
Gülerken ışıldayan kadınlara hayranım.
Kendinden geçecek kadar teslimiyetle gülen erkeklere hayranım.
Bir çocuğun kahkahasında yüzü parıldayan, istem dışı onunla gülümseyenleri hemen fark ederim. Kendiliğinden gelir o gülümseme.
Bir kedinin, sineği kovalarken ortaya çıkan komik hallerine gülümseyenlerle gözgöze gelirim hemen.
Ben insanı gülüşünden tanırım.
Ben samimiyeti dudak kıvrımından yakalarım.
Dudağı yukarı bükülüp, gözü donanlardan kaçarım. Sunidir oluşları. Onlar da yakalarlar kendilerini bir gün aynada. Mutlak bu. Şimdilik orada durmam ben. Duramam.
Gülmeyen her insan çirkindir. Her gülen dünya güzeli…
Ben isterim ki kendi gülüşüyle dünyayı yıkayan, karanlığı yıkan aydınlık yüzler olsun hep.
Çünkü yaşamak ağız dolusu gülmektir.
Çünkü gülmek dünyaya hayat vermektir.
yüzünüzden gülücükler eksik olmasın
sevgiyle kalına.s.