- 12 Temmuz 2006
- 35.026
- 30.400
- 60
Gökçeada denince herkesin aklına sokaklarında dolaşacağı Rum köyleri, dibek kahve ve muhteşem sahilleri gelir. Gökçeada’nın bilinen turistik yüzü bu. Oysa adada birkaç gün zaman geçirerek keşfe çıkanlar, bir anda farklı bir ada görmeye başlayacaklar. İşte o zaman ada gerçekten daha güzel ve ilginç gözükecek. İşte bu adaya gitmek için size 10 neden...
GÖKÇEADA HÖYÜKLERİ
Ada’da farklı dönemlere ait 10 civarında höyük, yani eski yerleşim bulunuyor. Adanın geçmişi M.Ö. 7000’e kadar gidiyor. Yeni Bademli höyüğü 5000 yıl öncesine yani Tunç Çağı’na tarihlenmiş. Uğurlu höyüğünde ise yaklaşık olarak 7000 yıl öncesine kadar inildi. Trakya Üniversitesi tarafından yapılan kazılar bittiğinde adanın tarihi hakkında oldukça ilginç sonuçlar elde edilecek.
YILDIZ KOYU'NDA VE TEPEKÖY'DE GÜN BATIMI
Gökçeada’da güneş en güzel Yıldız Koyu’nda ve Tepeköy’de anıt çınarın olduğu yerde batar. Her iki yerde de arka fon Semadirek Adası’dır. Adaya gittiğinizde güneşi mutlaka
buralarda batırın.
MARMAROS ŞELALESİ
Gökçeada’da yaz aylarında bile dereler gürül gürül akar. Özellikle Marmaros’taki orman muhteşemdir. Marmaros Şelalesi ise yolunu adalıların da ne yazık ki iyi bilmediği bir yıldız gibidir. Yaklaşık 40 metreden dökülen şelale bir ada için adeta mucizedir.
GÖKÇEADA'NIN JEOLOJİK YAPISI
Gökçeada, ilginç jeolojik oluşumlara sahip. Adanın birçok yerinde kayaların içinde bulunan fosiller adaya farklı bir tat katıyor. Ayrıca bir noktada bulunan fosilleşmiş ağaçlar ise adanın başka bir jeolojik zenginliği. İstanbul Üniversitesi’nin başlattığı çalışma bitince, adaya sadece yazın değil her mevsim ziyaretçi gelecek.
SAKIZLI MUHALLEBİ VE BADEMLİ KURABİYE
Gökçeada’da, Zeytinli Köyü’nde mutlaka sakızlı muhallebi yemenizi öneriyorum. Ne yazık ki merkezde yapılanların tadı bu kadar güzel olmuyor. Özellikle Barba Hristo’yu tavsiye ediyorum. Bademli kurabiye ise adanın en çok rağbet gören ürünü. Tereyağı, un ve bademden yapılan ve ağızda eriyen kurabiyelere, kurabiyeyi ile kez yapan Efterpi Zguromali’nin (Efi) anısını yaşatmak için Efi ismi verilmiş. Gökçeada’nın marka değeri haline gelen kurabiyeleri merkezdeki meydan pastanesinde bulabilirsiniz.
ORGANİK TARIM
Gökçeada’da özellikle Şirinköy, Eşelek ve Uğurlu civarında son yıllarda yoğun bir organik tarım seferberliği var. Gökçeada’ya tatile gidenler dönüşte domatesten karpuza kadar, oldukça geniş bir ürün yelpazesini bagajlarına doldurup götürüyorlar.
DOĞANIN HEYKELLERİ
Yıldız Koyu’ndaki kumtaşlarının, deniz suyu ve bakteriler tarafından aşındırılması sonucunda inanılmaz güzel taş heykeller çıkmış ortaya. Ayrıca Yine Yıldız Koyu’ndaki kaya katmanları da
mutlaka görülmesi gereken doğal anıtlar.
SÖRF
Gökçeada rüzgârlı havasıyla ünlü. Bu özelliği yaklaşık 10 yıl önce fırsata dönüştü. Güzelce Koyu ve Kefalos’ta hem rüzgârsörfü hem de kite sörf yapılmaya başlandı. Bu iki bölgedeki rüzgâr sörf için inanılmaz elverişli. Kefalos’ta birçok yerden Sörf kursu almak mümkün. Daha çok Bulgar ve Romenlerin başında bulunduğu sörf okullarında oldukça uygun fiyata eğitim alabilirsiniz.
TUZ GÖLÜ ÇAMURU
Denizden bir kum barı tarafından ayrılan göl, kurak mevsimlerde tamamen kuruyarak tuzla kaplı bir alana dönüşüyor. Bu nedenle Tuz Gölü ismini almış olan gölün sahilindeki çamurlar tatilcilerin cilt güzelliği için kullandığı önemli bir malzeme olmuş. Kefalos sahilinde siyah çamurlarla dolaşan insanları görmek sizi şaşırtmasın.
MUSTAFA'NIN GAYFESİ
Eski Kaleköy’ün içinde bir kilisenin bahçesinde bulunan Kafeterya, adanın tüm sakinliğini ve dinginliğini hissedeceğiniz bir yer. Çınar ağaçlarının altında yapacağınız kahvaltıya, arka planda rahatsızlık vermeyen bir müzik eşlik ediyor. Kahvaltıda ise çoğu adada üretilen organik kahvaltılıklar öne çıkıyor.
hurriyet.com.tr
Ada’da farklı dönemlere ait 10 civarında höyük, yani eski yerleşim bulunuyor. Adanın geçmişi M.Ö. 7000’e kadar gidiyor. Yeni Bademli höyüğü 5000 yıl öncesine yani Tunç Çağı’na tarihlenmiş. Uğurlu höyüğünde ise yaklaşık olarak 7000 yıl öncesine kadar inildi. Trakya Üniversitesi tarafından yapılan kazılar bittiğinde adanın tarihi hakkında oldukça ilginç sonuçlar elde edilecek.
Gökçeada’da güneş en güzel Yıldız Koyu’nda ve Tepeköy’de anıt çınarın olduğu yerde batar. Her iki yerde de arka fon Semadirek Adası’dır. Adaya gittiğinizde güneşi mutlaka
buralarda batırın.
Gökçeada’da yaz aylarında bile dereler gürül gürül akar. Özellikle Marmaros’taki orman muhteşemdir. Marmaros Şelalesi ise yolunu adalıların da ne yazık ki iyi bilmediği bir yıldız gibidir. Yaklaşık 40 metreden dökülen şelale bir ada için adeta mucizedir.
Gökçeada, ilginç jeolojik oluşumlara sahip. Adanın birçok yerinde kayaların içinde bulunan fosiller adaya farklı bir tat katıyor. Ayrıca bir noktada bulunan fosilleşmiş ağaçlar ise adanın başka bir jeolojik zenginliği. İstanbul Üniversitesi’nin başlattığı çalışma bitince, adaya sadece yazın değil her mevsim ziyaretçi gelecek.
Gökçeada’da, Zeytinli Köyü’nde mutlaka sakızlı muhallebi yemenizi öneriyorum. Ne yazık ki merkezde yapılanların tadı bu kadar güzel olmuyor. Özellikle Barba Hristo’yu tavsiye ediyorum. Bademli kurabiye ise adanın en çok rağbet gören ürünü. Tereyağı, un ve bademden yapılan ve ağızda eriyen kurabiyelere, kurabiyeyi ile kez yapan Efterpi Zguromali’nin (Efi) anısını yaşatmak için Efi ismi verilmiş. Gökçeada’nın marka değeri haline gelen kurabiyeleri merkezdeki meydan pastanesinde bulabilirsiniz.
Gökçeada’da özellikle Şirinköy, Eşelek ve Uğurlu civarında son yıllarda yoğun bir organik tarım seferberliği var. Gökçeada’ya tatile gidenler dönüşte domatesten karpuza kadar, oldukça geniş bir ürün yelpazesini bagajlarına doldurup götürüyorlar.
Yıldız Koyu’ndaki kumtaşlarının, deniz suyu ve bakteriler tarafından aşındırılması sonucunda inanılmaz güzel taş heykeller çıkmış ortaya. Ayrıca Yine Yıldız Koyu’ndaki kaya katmanları da
mutlaka görülmesi gereken doğal anıtlar.
Gökçeada rüzgârlı havasıyla ünlü. Bu özelliği yaklaşık 10 yıl önce fırsata dönüştü. Güzelce Koyu ve Kefalos’ta hem rüzgârsörfü hem de kite sörf yapılmaya başlandı. Bu iki bölgedeki rüzgâr sörf için inanılmaz elverişli. Kefalos’ta birçok yerden Sörf kursu almak mümkün. Daha çok Bulgar ve Romenlerin başında bulunduğu sörf okullarında oldukça uygun fiyata eğitim alabilirsiniz.
Denizden bir kum barı tarafından ayrılan göl, kurak mevsimlerde tamamen kuruyarak tuzla kaplı bir alana dönüşüyor. Bu nedenle Tuz Gölü ismini almış olan gölün sahilindeki çamurlar tatilcilerin cilt güzelliği için kullandığı önemli bir malzeme olmuş. Kefalos sahilinde siyah çamurlarla dolaşan insanları görmek sizi şaşırtmasın.
Eski Kaleköy’ün içinde bir kilisenin bahçesinde bulunan Kafeterya, adanın tüm sakinliğini ve dinginliğini hissedeceğiniz bir yer. Çınar ağaçlarının altında yapacağınız kahvaltıya, arka planda rahatsızlık vermeyen bir müzik eşlik ediyor. Kahvaltıda ise çoğu adada üretilen organik kahvaltılıklar öne çıkıyor.
hurriyet.com.tr