gökçe gelin ile ahmet

nbatur55

baldan tatlı can kızım...
Kayıtlı Üye
23 Ekim 2007
510
4
43
gökçe gelin ile ahmet


Hüseyin ağa, Gökçe kızı kendisinin vurmadığını

Ahmet'in kızını bilerek vurduğunu, tuttuğu yalan-

cı şahitlerle , delikanlının üzerine yıkar, Ahmet

"silahta ağanın parmak izi var !"diye mahkemede

kendini savunsa da, kurnaz Hüseyin ağa, tabanca-

daki parmak izlerini siler ve silahı da, samanlıkta

bir çukur kazarak, bir beze sarıp , çukura yerleş-

tirir, üzerini örter, zavallı Ahmet, şahitlerin ağız

birliği etmişçesine, "Ahmet kızı Hüseyin ağadan

istedi, ağa da işi olmayan adama ben kız vermem"

!" "dedi..Ahmet te, kızı öldürmek kastiyle ateş etti

hakim bey !" diye ifade verneleri üzerine , kızı

kasten öldürmek için ateş etti diye .....yıl hapis

cezası verdiler.

* * * *
Gökçe kız, suçsuz yere Ahmet'in hapis yatmasında

kendisinin suçu olduğuna inanarak, düşüne düşüne

ince hastalığa yakalanır, zaten ciğerleri zayıf olan

kız, yatağa düşer...Hüseyin ağa, vicdan azabı ile

kıvranır, ama hapishaneye düşme korkusundan

gidip gerçekleri savcıya anlatmaz.

Ahmet'e gelince, hapishanede çileli bir hayat

başlamıştır onun için...Boncuk aldıtarak, cüzdan

çanta yapmayı öğrenir, Gardiyanlarla iyi geçindiği

için, yolunu da bulur...Ama, Gökçe kızdan bir

haber alamadığı için, kaçmaya karar verir,Bir gün

sancılandı numarası yaparak, elleri kelepçeli

iki jandarmanın arasında ceza evi arabasına biner

hastaneye gitmek üzere yola çıkar araba.

Issız ve ormanlık bir yoldan geçmektedir araba.

jandarmaları lafa tutarak, dikkatlerini dağıtır ve

arabadan aşağı atlar Ahmet...Hızla ormana dalar

Şoför, arkada neler olduğunu fark etmez.

iki jandarma da aşağı atlar, ve şoföre

"Mahkumu kaçırdık ! Kumandan bey sorarsa

firar ettiğini söylersin ...Biz, kaçağı aramaya

çıkacağız.

* * * *

Ertesi gün, çıkan gazetelerin baş sayfalarında

iri puntolu harflerle yazılmış, şu haber dikkati

çeker

Dün , öğleden sonra, saat üç sularında ....köyün

den......adlı mahkum, muayene olmak için

hastaneye götürülürken, jandarmaların dalgın-

lığından da faydalanarak firar etmiştir, aşağıda

eşgali verilen 1.8O boyunda, yüzünde şark çıbanı

olan, siyah saçlı, ....gözlü hükümlüyü görenlerin

en yakın karakola haber vermleri rica olunur

* * * *

Hüseyin ağa, Ahmet'in hapishaneden kaçtığını

öğrenmiş, ölüm korkusu içine oturmuştu...Adamla-

rına durmadan talimat veriyordu. Dış kapıyı açık

tutmayın, gözünüzü dört açın...Ahmet, denen şaki

iyi nişancıdır...Gökçe gelin, ateşler içinde yatıyordu

Sık sık nöbet geliyordu...Sayıklıyordu

"Ahmet ! Tez gel ...! Ölmeden, seni bir daha

görüyüm...Ahmeet !"

Çatıların üstüne keskin nişancı adamlar

yerleştirmişti ağa...Ahmet, gecenin olmasını

bekledi...O gece, ay da şansından daha doğmamıştı

Eve yaklaşmasını kolaylaştırdı bu...Silah mecbur

kalmadıkça kullanmayacaktı. Hüseyin ağa,

korkusundan yastığın altına tabancasını koymuştu.

Keziban, "Ahmet 'i yaktın ben de seni yakacağım !"

dedi..Uyumasını bekledi, o gün ayran istemişti,

Ayranın içine uyku hapı koydu. Biraz sonra

Hüseyin ağa sızmıştı. Yastığın altında duran

tabancayı aldı, ve şakağına dayayarak, tetiği

çekti...Hüseyin ağa, nin şakağından giren kurşun

koca gövdesini devirmişti, koyu bir kan sızıyordu

Tabancanın namlusunda bulunan son iki kurşunu

da, kendini vurmak için ayırmıştı

"Allah'ım günahlarımı affet !" dedi tetiğe bastı

Gökçe kız, sarsıldı, sonra hareketsiz kaldı, ağzından

kan yürüdü...
 
X