- 23 Ekim 2007
- 510
- 4
- 43
gökçe gelin ile ahmet
Hüseyin ağa, Gökçe kızı kendisinin vurmadığını
Ahmet'in kızını bilerek vurduğunu, tuttuğu yalan-
cı şahitlerle , delikanlının üzerine yıkar, Ahmet
"silahta ağanın parmak izi var !"diye mahkemede
kendini savunsa da, kurnaz Hüseyin ağa, tabanca-
daki parmak izlerini siler ve silahı da, samanlıkta
bir çukur kazarak, bir beze sarıp , çukura yerleş-
tirir, üzerini örter, zavallı Ahmet, şahitlerin ağız
birliği etmişçesine, "Ahmet kızı Hüseyin ağadan
istedi, ağa da işi olmayan adama ben kız vermem"
!" "dedi..Ahmet te, kızı öldürmek kastiyle ateş etti
hakim bey !" diye ifade verneleri üzerine , kızı
kasten öldürmek için ateş etti diye .....yıl hapis
cezası verdiler.
* * * *
Gökçe kız, suçsuz yere Ahmet'in hapis yatmasında
kendisinin suçu olduğuna inanarak, düşüne düşüne
ince hastalığa yakalanır, zaten ciğerleri zayıf olan
kız, yatağa düşer...Hüseyin ağa, vicdan azabı ile
kıvranır, ama hapishaneye düşme korkusundan
gidip gerçekleri savcıya anlatmaz.
Ahmet'e gelince, hapishanede çileli bir hayat
başlamıştır onun için...Boncuk aldıtarak, cüzdan
çanta yapmayı öğrenir, Gardiyanlarla iyi geçindiği
için, yolunu da bulur...Ama, Gökçe kızdan bir
haber alamadığı için, kaçmaya karar verir,Bir gün
sancılandı numarası yaparak, elleri kelepçeli
iki jandarmanın arasında ceza evi arabasına biner
hastaneye gitmek üzere yola çıkar araba.
Issız ve ormanlık bir yoldan geçmektedir araba.
jandarmaları lafa tutarak, dikkatlerini dağıtır ve
arabadan aşağı atlar Ahmet...Hızla ormana dalar
Şoför, arkada neler olduğunu fark etmez.
iki jandarma da aşağı atlar, ve şoföre
"Mahkumu kaçırdık ! Kumandan bey sorarsa
firar ettiğini söylersin ...Biz, kaçağı aramaya
çıkacağız.
* * * *
Ertesi gün, çıkan gazetelerin baş sayfalarında
iri puntolu harflerle yazılmış, şu haber dikkati
çeker
Dün , öğleden sonra, saat üç sularında ....köyün
den......adlı mahkum, muayene olmak için
hastaneye götürülürken, jandarmaların dalgın-
lığından da faydalanarak firar etmiştir, aşağıda
eşgali verilen 1.8O boyunda, yüzünde şark çıbanı
olan, siyah saçlı, ....gözlü hükümlüyü görenlerin
en yakın karakola haber vermleri rica olunur
* * * *
Hüseyin ağa, Ahmet'in hapishaneden kaçtığını
öğrenmiş, ölüm korkusu içine oturmuştu...Adamla-
rına durmadan talimat veriyordu. Dış kapıyı açık
tutmayın, gözünüzü dört açın...Ahmet, denen şaki
iyi nişancıdır...Gökçe gelin, ateşler içinde yatıyordu
Sık sık nöbet geliyordu...Sayıklıyordu
"Ahmet ! Tez gel ...! Ölmeden, seni bir daha
görüyüm...Ahmeet !"
Çatıların üstüne keskin nişancı adamlar
yerleştirmişti ağa...Ahmet, gecenin olmasını
bekledi...O gece, ay da şansından daha doğmamıştı
Eve yaklaşmasını kolaylaştırdı bu...Silah mecbur
kalmadıkça kullanmayacaktı. Hüseyin ağa,
korkusundan yastığın altına tabancasını koymuştu.
Keziban, "Ahmet 'i yaktın ben de seni yakacağım !"
dedi..Uyumasını bekledi, o gün ayran istemişti,
Ayranın içine uyku hapı koydu. Biraz sonra
Hüseyin ağa sızmıştı. Yastığın altında duran
tabancayı aldı, ve şakağına dayayarak, tetiği
çekti...Hüseyin ağa, nin şakağından giren kurşun
koca gövdesini devirmişti, koyu bir kan sızıyordu
Tabancanın namlusunda bulunan son iki kurşunu
da, kendini vurmak için ayırmıştı
"Allah'ım günahlarımı affet !" dedi tetiğe bastı
Gökçe kız, sarsıldı, sonra hareketsiz kaldı, ağzından
kan yürüdü...
Hüseyin ağa, Gökçe kızı kendisinin vurmadığını
Ahmet'in kızını bilerek vurduğunu, tuttuğu yalan-
cı şahitlerle , delikanlının üzerine yıkar, Ahmet
"silahta ağanın parmak izi var !"diye mahkemede
kendini savunsa da, kurnaz Hüseyin ağa, tabanca-
daki parmak izlerini siler ve silahı da, samanlıkta
bir çukur kazarak, bir beze sarıp , çukura yerleş-
tirir, üzerini örter, zavallı Ahmet, şahitlerin ağız
birliği etmişçesine, "Ahmet kızı Hüseyin ağadan
istedi, ağa da işi olmayan adama ben kız vermem"
!" "dedi..Ahmet te, kızı öldürmek kastiyle ateş etti
hakim bey !" diye ifade verneleri üzerine , kızı
kasten öldürmek için ateş etti diye .....yıl hapis
cezası verdiler.
* * * *
Gökçe kız, suçsuz yere Ahmet'in hapis yatmasında
kendisinin suçu olduğuna inanarak, düşüne düşüne
ince hastalığa yakalanır, zaten ciğerleri zayıf olan
kız, yatağa düşer...Hüseyin ağa, vicdan azabı ile
kıvranır, ama hapishaneye düşme korkusundan
gidip gerçekleri savcıya anlatmaz.
Ahmet'e gelince, hapishanede çileli bir hayat
başlamıştır onun için...Boncuk aldıtarak, cüzdan
çanta yapmayı öğrenir, Gardiyanlarla iyi geçindiği
için, yolunu da bulur...Ama, Gökçe kızdan bir
haber alamadığı için, kaçmaya karar verir,Bir gün
sancılandı numarası yaparak, elleri kelepçeli
iki jandarmanın arasında ceza evi arabasına biner
hastaneye gitmek üzere yola çıkar araba.
Issız ve ormanlık bir yoldan geçmektedir araba.
jandarmaları lafa tutarak, dikkatlerini dağıtır ve
arabadan aşağı atlar Ahmet...Hızla ormana dalar
Şoför, arkada neler olduğunu fark etmez.
iki jandarma da aşağı atlar, ve şoföre
"Mahkumu kaçırdık ! Kumandan bey sorarsa
firar ettiğini söylersin ...Biz, kaçağı aramaya
çıkacağız.
* * * *
Ertesi gün, çıkan gazetelerin baş sayfalarında
iri puntolu harflerle yazılmış, şu haber dikkati
çeker
Dün , öğleden sonra, saat üç sularında ....köyün
den......adlı mahkum, muayene olmak için
hastaneye götürülürken, jandarmaların dalgın-
lığından da faydalanarak firar etmiştir, aşağıda
eşgali verilen 1.8O boyunda, yüzünde şark çıbanı
olan, siyah saçlı, ....gözlü hükümlüyü görenlerin
en yakın karakola haber vermleri rica olunur
* * * *
Hüseyin ağa, Ahmet'in hapishaneden kaçtığını
öğrenmiş, ölüm korkusu içine oturmuştu...Adamla-
rına durmadan talimat veriyordu. Dış kapıyı açık
tutmayın, gözünüzü dört açın...Ahmet, denen şaki
iyi nişancıdır...Gökçe gelin, ateşler içinde yatıyordu
Sık sık nöbet geliyordu...Sayıklıyordu
"Ahmet ! Tez gel ...! Ölmeden, seni bir daha
görüyüm...Ahmeet !"
Çatıların üstüne keskin nişancı adamlar
yerleştirmişti ağa...Ahmet, gecenin olmasını
bekledi...O gece, ay da şansından daha doğmamıştı
Eve yaklaşmasını kolaylaştırdı bu...Silah mecbur
kalmadıkça kullanmayacaktı. Hüseyin ağa,
korkusundan yastığın altına tabancasını koymuştu.
Keziban, "Ahmet 'i yaktın ben de seni yakacağım !"
dedi..Uyumasını bekledi, o gün ayran istemişti,
Ayranın içine uyku hapı koydu. Biraz sonra
Hüseyin ağa sızmıştı. Yastığın altında duran
tabancayı aldı, ve şakağına dayayarak, tetiği
çekti...Hüseyin ağa, nin şakağından giren kurşun
koca gövdesini devirmişti, koyu bir kan sızıyordu
Tabancanın namlusunda bulunan son iki kurşunu
da, kendini vurmak için ayırmıştı
"Allah'ım günahlarımı affet !" dedi tetiğe bastı
Gökçe kız, sarsıldı, sonra hareketsiz kaldı, ağzından
kan yürüdü...