- 12 Temmuz 2006
- 150
- 3
- 40
- Konu Sahibi wonderfulgirl84
- #1
EĞER ÇOK UZUN GELİRSE SONDAN DÖRDÜNCÜ PARAGRAFTAN İTİBAREN OKUYUN........
Aşağıdaki gerçek hikaye Kellog Business School'da (Northwestern
Universitesi) iş idaresi master öğrencileri ile Zaman Yönetimi dersi
profesörü arasında geçer.
Profesör sınıfa girip karşısında duran dünyanın en seçilmiş öğrencilerine
kısa bir süre baktıktan sonra "Bugün Zaman Yönetimi konusunda deneyle
karışık bir sınav yapacağız" dedi. Kürsüye yürüdü, kürsünün altından
kocaman bir kavanoz çıkarttı. Arkadan kursunun altından bir düzine yumruk
büyüklüğünde taş aldı ve taşları büyük bir dikkatle kavanozun içine
yerleştirmeye başladı. Kavanozun daha başka taş almayacağına emin olduktan
sonra öğrencilerine döndü ve "bu kavanoz doldu mu?" diye sordu. Öğrenciler
hep bir ağızdan "Doldu" diye cevapladılar.
Profesör "Öyle mi?" dedi ve kürsünün altına eğilerek bir kova mucir
çıkarttı. Muciri kavanozun ağzından yavaş yavaş döktü. Sonra kavanozu
sallayarak mucirin taşların arasına yerleşmesini sağladı.
Sonra öğrencilerine dönerek bir kez daha "bu kavanoz doldu mu?" diye
sordu. Bir öğrenci "dolmadı herhalde" diye cevap verdi. "Doğru" dedi
Profesör ve gene kürsünün altına eğilerek bir kova kum aldı ve yavaş yavaş
tüm kum taneleri taşlarla mucirlerin arasına nüfuz edene kadar döktü. Gene
öğrencilerine döndü ve "bu kavanoz doldu mu?" diye sordu. Tüm sınıf bir
ağızdan "Hayır" diye bağırdılar.
"Güzel" dedi Profesör ve kürsünün altına eğilerek bir sürahi su aldı ve
kavanoz ağzına kadar doluncaya dek suyu boşalttı. Sonra öğrencilerine
dönerek "bu deneyin amacı neydi" diye sordu.
Uyanık bir öğrenci hemen "Zamanımız ne kadar dolu görünürse görünsün daha
ayırabileceğimiz zamanımız mutlaka vardır" diye atladı.
"Hayır" dedi Profesör, bu deneyin esas anlatmak istediği "Eğer büyük
taşları baştan yerleştirmezsen küçükler girdikten sonra büyükleri hiç bir
zaman kavanozun içine koyamazsın" gerçeğidir.
Öğrenciler şaşkınlık içinde birbirlerine bakarken Profesör devam etti;
"Nedir hayatınızdaki büyük taşlar? Çocuklarınız, eşiniz, sevdikleriniz,
arkadaşlarınız, eğitiminiz, hayalleriniz, sağlığınız, bir eser yaratmak,
başkalarına faydalı olmak, onlara bir şey öğretmek!
Büyük taşlarınız belki bunlardan birisi, belki bir kaçı, belki hepsi. Bu
akşam uykuya yatmadan önce iyice düşünün ve sizin büyük taşlarınız
hangileridir iyi karar verin. Bilin ki büyük taşlarınızı kavanoza ilk
olarak yerleştirmezseniz hiç bir zaman bir daha koyamazsınız, o zaman da
ne kendinize, ne de alıştığınız kuruma, ne de ülkenize faydalı olursunuz.
Bu da iyi bir iş adamı, gerçekte de iyi bir adam olamayacağınızı
gösterir".
Profesör ders bittiği halde konuşmadan oturan öğrencileri sınıfta
bırakarak çıktı.
Aşağıdaki gerçek hikaye Kellog Business School'da (Northwestern
Universitesi) iş idaresi master öğrencileri ile Zaman Yönetimi dersi
profesörü arasında geçer.
Profesör sınıfa girip karşısında duran dünyanın en seçilmiş öğrencilerine
kısa bir süre baktıktan sonra "Bugün Zaman Yönetimi konusunda deneyle
karışık bir sınav yapacağız" dedi. Kürsüye yürüdü, kürsünün altından
kocaman bir kavanoz çıkarttı. Arkadan kursunun altından bir düzine yumruk
büyüklüğünde taş aldı ve taşları büyük bir dikkatle kavanozun içine
yerleştirmeye başladı. Kavanozun daha başka taş almayacağına emin olduktan
sonra öğrencilerine döndü ve "bu kavanoz doldu mu?" diye sordu. Öğrenciler
hep bir ağızdan "Doldu" diye cevapladılar.
Profesör "Öyle mi?" dedi ve kürsünün altına eğilerek bir kova mucir
çıkarttı. Muciri kavanozun ağzından yavaş yavaş döktü. Sonra kavanozu
sallayarak mucirin taşların arasına yerleşmesini sağladı.
Sonra öğrencilerine dönerek bir kez daha "bu kavanoz doldu mu?" diye
sordu. Bir öğrenci "dolmadı herhalde" diye cevap verdi. "Doğru" dedi
Profesör ve gene kürsünün altına eğilerek bir kova kum aldı ve yavaş yavaş
tüm kum taneleri taşlarla mucirlerin arasına nüfuz edene kadar döktü. Gene
öğrencilerine döndü ve "bu kavanoz doldu mu?" diye sordu. Tüm sınıf bir
ağızdan "Hayır" diye bağırdılar.
"Güzel" dedi Profesör ve kürsünün altına eğilerek bir sürahi su aldı ve
kavanoz ağzına kadar doluncaya dek suyu boşalttı. Sonra öğrencilerine
dönerek "bu deneyin amacı neydi" diye sordu.
Uyanık bir öğrenci hemen "Zamanımız ne kadar dolu görünürse görünsün daha
ayırabileceğimiz zamanımız mutlaka vardır" diye atladı.
"Hayır" dedi Profesör, bu deneyin esas anlatmak istediği "Eğer büyük
taşları baştan yerleştirmezsen küçükler girdikten sonra büyükleri hiç bir
zaman kavanozun içine koyamazsın" gerçeğidir.
Öğrenciler şaşkınlık içinde birbirlerine bakarken Profesör devam etti;
"Nedir hayatınızdaki büyük taşlar? Çocuklarınız, eşiniz, sevdikleriniz,
arkadaşlarınız, eğitiminiz, hayalleriniz, sağlığınız, bir eser yaratmak,
başkalarına faydalı olmak, onlara bir şey öğretmek!
Büyük taşlarınız belki bunlardan birisi, belki bir kaçı, belki hepsi. Bu
akşam uykuya yatmadan önce iyice düşünün ve sizin büyük taşlarınız
hangileridir iyi karar verin. Bilin ki büyük taşlarınızı kavanoza ilk
olarak yerleştirmezseniz hiç bir zaman bir daha koyamazsınız, o zaman da
ne kendinize, ne de alıştığınız kuruma, ne de ülkenize faydalı olursunuz.
Bu da iyi bir iş adamı, gerçekte de iyi bir adam olamayacağınızı
gösterir".
Profesör ders bittiği halde konuşmadan oturan öğrencileri sınıfta
bırakarak çıktı.