- 6 Mart 2012
- 17.731
- 27.703
- 49
İlk çocuk ebeveynlik durumunun yaratıcısıdır. Birinci çocuk dünyaya geldiğinde anne-baba yeni doğana ilişkin kaygı ve abartılı beklentilerle yüklüdür. Genellikle ilk çocuğa kardeşlerine karşı anne-babalık rolü yüklenir. Kardeşler tartıştığında kendisinden cömert bir anlayış beklenir. Bunun sonucunda ilk çocuklar duyarlı, sorumluluk sahibi, başarı odaklı ve olası rakiplere karşı kendini koruma eğiliminde olmaktadırlar.
İkinci çocuk “Benden önce hep birileri vardı” duygusuyla aynı alanda rekabet etme düşüncesinden uzaklaşabilir ve mizah becerisi ya da sosyal çekicilik gibi farklı alanlarda beceriler geliştirme eğilimi gösterebilirler.
Ortanca çocuk ne ilk ne sonuncu çocuk olmadığı için hiçbir ayrıcalığı yoktur. Bu konumdaki çocuk yoksunluk duyguları yaşayabilir ve bunun sonucunda adalet için savaşan ve dışlanmaktan kaçınan bir yapıya sahip olup, rekabetçi bir yaşam biçimi geliştirebilir.
Son çocuk ailenin hep en küçüğü olduğu için son çocuklara anne-baba olma rolü üstlenen pek çok kişi vardır. Ancak gerçekte kardeşler bu rol için yeterince olgun değildirler. Bazen fazlasıyla yetişkinlerin konularıyla iç içe olduklarından son çocuklar sosyal ilişkilerde pek çok deneyim kazanırlar. Bazı durumlarda son çocuk sınır ve kurallara uymaktan yorulup bezginlik yaşayabilir. Aileler ise genelde son çocukları şımartma ve zamanı geldiğinde gitmelerine izin vermeme eğilimi gösterebilirler.
Tek çocuklar ise ebeveynlerinin kaygılarının odak noktası olabilirler. Bazen aşırı koruyucu anne-baba tutumlarıyla karşılaşırlar. Rekabet etmek için fırsatları olmaz. Bununla birlikte kendilerini mikroskop altında inceleniyor gibi hissedebilirler. Bu durum onların “Ben özel bir insanım” şeklinde bir benlik kavramı geliştirmelerine yol açabilir.