- 29 Şubat 2012
- 61.512
- 62.458
- Konu Sahibi Huy Meselesi
- #1
Diyojen MÖ 412- MÖ 323 arasında yaşamış bir antik çağ filozofudur. Kendisi Sinop'ta doğmuştur. Hatta Sinop'ta bir heykeli vardır. Kendisi medeniyeti reddetmiş ve bir fıçının içinde hayatını sürdürmüştür.
1.
Bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir. Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa: Ben bir serseriye yol vermem, der. Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir: Ben veririm!
2.
Diyojen’e bir adamın ne kadar akıllı olduğunun nasıl anlaşıldığını sordular. Yanıtı kısa oldu;
“Konuşmasından” dedi.
Bir soru daha sordular “Peki adam ya hiç konuşmazsa”
Diyojen’in yanıtı bu kez şöyle oldu
“ O kadar akıllı olanı henüz yok dünyada.”
3.
Yeryüzünde en iyi şey nedir?" diye sordular. "Hür olmak," diye cevap verdi.
4.
Güpegündüz elinde lambayla dolaşırken kendisine ne yaptığını soranlara cevabı: Adam arıyorum, adam!
5.
Bir gün sokak ortasında, “Adamlar! Adamlar! ” diye bağırmaya başlar. Halk etrafına toplanır. Diyojen, “Ben adamları çağırıyorum!” diye sopası ile onları kovar.
6.
Büyük İskender Korinthos'ta "Bir dileğin var mı?" diye sorunca "Gölge etme, başka ihsan istemem" demiştir.
7.
Birisi, "Adam ne vakit evlenmeli?" diye sorduğunda, "Genç ise, henüz evlenme zamanı gelmemiştir. ihtiyar ise, vakti geçmiştir, " der.
8.
Büyük İskender Diyojen’i, birbiri üstüne yığılmış insan kemikleri içinden bir şey ararken görür ve ne yaptığını sorar. Diyojen, “Babanızın kemiklerini arıyorum, ama hangisinin kölelere, hangisinin babanıza ait olduğunu kestiremiyorum” der.
9.
*Biri Diyojen'e sordu: "Ne zaman yemek yemeliyim?" Diyojen cevap verdi: " Zengin isen, canının istediği zaman; fakir isen, bulduğun zaman."
10.
Bir acemi, diktiği nişana doğru ok atmak üzere hazırlanıyordu. Diyojen koşarak gitti; nişanın önüne oturdu. "Ne yapıyorsun?" diye sordular. Beni vurur, diye korktum, " cevabını verdi.
milliyet mola
1.
Bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir. Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa: Ben bir serseriye yol vermem, der. Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir: Ben veririm!
2.
Diyojen’e bir adamın ne kadar akıllı olduğunun nasıl anlaşıldığını sordular. Yanıtı kısa oldu;
“Konuşmasından” dedi.
Bir soru daha sordular “Peki adam ya hiç konuşmazsa”
Diyojen’in yanıtı bu kez şöyle oldu
“ O kadar akıllı olanı henüz yok dünyada.”
3.
Yeryüzünde en iyi şey nedir?" diye sordular. "Hür olmak," diye cevap verdi.
4.
Güpegündüz elinde lambayla dolaşırken kendisine ne yaptığını soranlara cevabı: Adam arıyorum, adam!
5.
Bir gün sokak ortasında, “Adamlar! Adamlar! ” diye bağırmaya başlar. Halk etrafına toplanır. Diyojen, “Ben adamları çağırıyorum!” diye sopası ile onları kovar.
6.
Büyük İskender Korinthos'ta "Bir dileğin var mı?" diye sorunca "Gölge etme, başka ihsan istemem" demiştir.
7.
Birisi, "Adam ne vakit evlenmeli?" diye sorduğunda, "Genç ise, henüz evlenme zamanı gelmemiştir. ihtiyar ise, vakti geçmiştir, " der.
8.
Büyük İskender Diyojen’i, birbiri üstüne yığılmış insan kemikleri içinden bir şey ararken görür ve ne yaptığını sorar. Diyojen, “Babanızın kemiklerini arıyorum, ama hangisinin kölelere, hangisinin babanıza ait olduğunu kestiremiyorum” der.
9.
*Biri Diyojen'e sordu: "Ne zaman yemek yemeliyim?" Diyojen cevap verdi: " Zengin isen, canının istediği zaman; fakir isen, bulduğun zaman."
10.
Bir acemi, diktiği nişana doğru ok atmak üzere hazırlanıyordu. Diyojen koşarak gitti; nişanın önüne oturdu. "Ne yapıyorsun?" diye sordular. Beni vurur, diye korktum, " cevabını verdi.
milliyet mola