• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Filiz Akın

okypete

Nirvana
Kayıtlı Üye
28 Mart 2008
84.873
40.691
698
Filiz Akın TED Ankara Koleji ve DTCF Arkeoloji bölümünde okudu. Artist mecmuasının düzenlediği yarışmayı kazanarak oyunculuğa başladı(1962). İlk filmi Akasyalar Açarken 'dir. Kolejli Kız, Yankesici Kız gibi "kız"lı filmlerle ünlendi. Sinemada özellikle romantik ve batılı kız rollerini canlandırdı.

Yönetmen-yapımcı Türker İnanoğlu, Bubi Rubinstein ve MİT müsteşarı Sönmez Köksal ile evlilikler yaptı. Türker İnanoğlu ile olan evliliğinden, daha sonra tüm sinema severlerin tanıyacağı, Yumurcak adlı seri filmlerinin başrol çocuk oyuncusu İlker İnanoğlu doğdu. Bir dönem Türkiye'nin Paris sefiresi oldu.

2002 yılında yakalandığı çene kanseri hastalığını yendi. Kansere karşı destek amaçlı "sarı bilezik", "mavi bilezik" gibi kampanyalar başlattı ve yürüttü. Bu kampanya çok başarılı olmuştur. Son olarak, Starkey İşitme Vakfı onursal başkanı olarak "Türkiye'de İşitmeyen Kalmasın" adlı bir kampanya başlatıp yürüttü ve sosyal güvencesi olmayan 2000 civarı çocuğu işitme cihazı sahibi yaptı.

2004 yılında Bircan Silan Usallı, Filiz Akın, Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit ve Fatma Girik'in yaşam öykülerinin yanı sıra kapsamlı röportajlar da içeren "Dört Yapraklı Yonca" adlı bir kitap yazdı. 2007 yılında Pınar Çekirge tarafından yazılan "Başrolde Filiz Akın" adlı kitap da Türk Sineması'nda ikonografik ve toplumbilimsel bir değer olarak Filiz Akın olgusunu ele alan bir çalışmadır. Filiz Akın'ın bilinen en sadık ve en bağımlı hayranı olarak da nitelendirilebilecek Pınar Çekirge, Filiz Akın ismi etrafında bir dönemi ustaca aktarmış. Halen Sabah gazetesinde köşe yazarlığı yapıyor. Ayrıca dergilerde Taner Ay, Agah Özgüç, Atilla Dorsay, Fatih Özgüven, Mehmet Atak gibi yazarların ayrıntılı Filiz Akın portreleri vardır.
 
filizakin98135654.jpg
 
629filiz9fdf5he7.jpg


Nostalji : Filiz Akın'ı annesi anlatıyor (Temmuz / 1963)

Okulda ideal bir talebe olarak gösterilirdi.Sınıflarını hep birincilikle geçti.Mimar olmak istiyordu.Fakat hayatını da kazanmak zorundaydı. Bir Seyahat acentasına girdi , iki yılda deniz kısmının şefi oldu.

Teşvikiye'de, Maçka caddesine Kalıpçı Sokağında Bayraktar Apartımanının en üst katındayız. Ön taraftaki terasa bakan küçük odada orta boylu, Leman Coşkuner ( Filiz Akın'ın öz annesi ) anlatıyor , biz de arada sırada soru sorarak dinliyoruz. Leman Hanım, yuvarlak çizgilerin hakim olduğu bir bünye ve çehreye sahip, sözlerini el hareketleriyle kuvvetlendiren, tatlı dilli, güler yüzlü bir ev kadını. Ankara'da, ismet Paşa Kız Enstitüsünden mezun olmuş ve bir kaç yıl öğretmenlik yapmış. Odada bizden başka, Filiz Akın ile anneannesi de var.
Üçü de Ankara'da doğmuşlar .Vayla havasının diriliği, sağlamlığı üçünde de hemen farkediliyor . Filiz Akın ailenin ilk çocuğu. Zaten, bugün Türk sinemasında başrolde oynıyan aktrislerin hemen hepsi ( Belgin Doruk, Türkin Şoray, Fatma Girik, Muhterem Nur , Neriman Köksal vs. ..) ailelerinin ilk çocuklarıdır .Tuhaf bir tesadüf onIarı bir başka noktada da birleştiriyor. Belgin Doruk hariç, bu artistlerin anneIeri ilk eşlerinden ayrılmıştır . Leman Coşkuner de, hikim olan ilk eşinden boşanmış, yeni eşi ise halen Almanyada çalışıyor .

Ben Filiz'in erkek olmasını isterdim, babası kız olsun derdi. Filiz'in bababannesi yeşil gözlü, ince belli, beline kadar dökülen saçları ve selvi boyu ile göz kamaştıran bir Çerkez güzeliydi. FiIiz, bana ve babasına benzemezdi, kayınvaldeme çekti o 2 ocak 1943 sabahı, saat 4.30'da, ışıklar Caddesindeki Ankara Doğumevinde dünyaya geldi. Erken konuştu, ama geç yürüdü. Sekiz aylıkken, havada uçan bir sineği, eliyle işaret edip 'sinek' demişti. ılk söylediği kelime budur .

15 aylık olmuş, adım atmamıştı. Bir gün 'herkesin çocuğu yürüyor, gel sen de yürü bakalım' dedim, koltuktan yere indirdim. Tıpış, tıpış yürümeye başlamasın mı? Ben onu koltuğa oturtup etrafına minderleri dizerdim, onun için yürüyemezmiş. iki buçuk yaşında resim yapmaya başladı. Afyonkarahisar'daki evimizin yanında bir türbe vardı. Kalın resim kağıdı üzerine
bu türbenin, yaşından hiç umulmıyacak kadar düzgün bir resmini çizdi. Şimdi çok güzel resimler yapıyor . Ben, Afyon' da öğretmen vekilliği yapıyordum. Bir gün komşumuz askeri doktorun emirerini yanına almış. 'Beni anneme götür' demiş. Okula gelmiş, müdüre çıkmış. 'Beş buçuk yaşıma geldim, okuma yazma biliyorum, beni okula alın demiş. Kabul etmemişler. Eve ağlaya ağlaya dönerken yolda maarif müdürü Filiz'i görmüş. Niçin ağladıını sorunca, olayı öğrenmiş. 'Gel beraber okula gidelim' diyen maarif müdürü kendi eliyle Filiz'i ilkokula yazdırmış. Tüm sınıflarını, liseden mezun olana kadar hep birincilikle bitirdi. Babası da hukuk fakültesinden birincilikle mezun olmuştur .

Filiz, okulda yapılan hikaye yarışmalarında kazandı, piyeslerde rol aldı; ikokula yeni başladığı yıllardaydı. 'ılerde ne olacaksın?' diye sordukları zaman 'Bakkal olacağım' diye cevap verirdi. Çünkü, sevdiği her şeyin oradan alındığını görmüş. Beşinci sınıfa geldiği zaman, arkadaşları ve akrabalarımız ne olacağını sordukları zaman artık bakkal olmak istemiyor ve herkesi şaşırtan bir cevap veriyor :'Cumhurbaşkanı olacağım " diyordu.

ılkokuldan sonra Ankara Marif Kolejine yatılı olarak verdim , eşimden yeni ayrılmıştım. Terzilik yapıyordum aynı hafta eve geldi : 'Beni buradan al. Arkadaşlarımın hepsi önceden ingilizce dersleri almışlar , yabancı dil biliyorIar .Ben onların arasında utanıyorum. Bir cümle bile yapamıyorum' dedi. 'Bir hafta daha kal da gelecek hafta başka okula alırım' dedim. O bir hafta içinde gece gündüz çalışmış, sınıfına ve arkadaşlarına alışmıştı. Eve geldiği zaman "okulumu artık seviyorum" dedi

Bütün sınıflarda iftihar Ievhasına geçti, öğretmenleri tarafından ideal talebe olarak gösterildi. 1960 haziranında mezun oldu. Orta Doğu Teknik Üniversitesine girip mimar olmak niyetindeydi Fakat, hayatını kazanması için çalışmasıda gerekiyordu.Bunun eçin Filiz Akın'ın çalışması gerekiyordu .Bir süre iş aradı Sonunda bir seyahat acentasına girdi.iki yıl orada çalıştı.

Geçen yıl, film çevirmek üzere ayrıldığı zaman seyahat acentasının deniz kısmının şefi olmuştu. Fransızca ve ingilizceyi iyi konuşuyor , italyanca öğrenmeye çalışıyordu.

Filiz'in artist olmak aklından bile geçmemiştir .Ben, önceleri onun çocuk doktoru olmasını isterdim. Fakat, kolejden arkadaşı olan Oya, bir gün bize geldi. 'Yerli filmler için ciddi artistlere çok ihtiyaç var. Bugün film artistliği kazanç sağlıyan, kolay şöhret ve saadet getiren önemli bir meslek oldu. sen bu işi en iyi şekilde yapabilecek durumdasın' dedi. Ben de onu destekledim. sonunda bir mektup yazdık. Prodüktörler Ankara'ya evimize geldiler. Israrla teşvik ettıler , taahhütlerde bulunup kontrat yaptılar .Çalıştığı müessesede yüksek maaş alıvordu. Tereddüt ettik. Sonunda kararımızı verip istanbul'a geldik:. 8 mayıs 1962'de, rejisör Memduh Ün idaresinde 'Akasyalar Açarken' adlı filmine
başladı.Partöneri Göksal Arsoy'du . O günden bu yana 12 filmi çevirdi.Dünyada en çom sevdiğim insan odur.Filiz'de onu çok sever....

alıntıdır
 
Son düzenleyen: Moderatör:
hastasıyım.küçükken hep kızıma FıLıZ oğluma AKIN koyacağım derdim ama kızım olmadıkaydirigubbakcemile3
 
Back