Bu sıralamanla başka bölümlerde okuyabilirsin.Felsefeyi müspet anlamda kitaplar var kendin hobi olarak okuyabilrsin.Atamasıda çok yok zaten.ayrıca üstat bediüzzaman şöyle demiştir felsefeyle alakalı :
"Her şeyi maddede arayanların akılları gözlerindedir. Göz ise mâneviyatta kördür
Bu cümle her şeyi maddede arayıp, maddeye tapan insanların inanç ve görüşünü özetleyen bir cümledir. Evet, materyalist felsefe beş zahiri duyu ile algılanmayan her şeyi inkar etme eğilimindedir. Halbuki insanın beş duyusu eşyanın gerçekliğini anlama konusunda mahdut ve sınırlıdır. Şayet bilgi ve inancı sadece bu beş duyunun sahası ile sınırlı görürsek, birçok şeyi inkar edip kabul etmememiz gerekir. O zaman hayat felç olur, insanlar arasındaki maddi ve manevi ilişki bütünü ile zedelenir.
Mesela, sevgi gözle görülmeyen kalbi ve soyut bir olgudur. Ama kalpteki sevginin somuta yansıyan işaretleri vardır. Birisine hediye almamız beş duyu ile bilinir, ama bu hediyenin arka cihetinde sevginin hükmettiği kalp ve akıl ile hissedilir.
Yine aklın varlığını çok bariz bir şekilde eserlerinden anlıyoruz. Ama aklın keyfiyetini ve mahiyetini beş duyumuz ile asla göremiyoruz. Bu maddecilere göre akıl diye bir şey olmamak gerekir, çünkü akıl beş duyu ile görülemiyor.
“Görmediğim şeye inanmam.” sözünün altında, aklın görevini göze yükleme yanılgısı yatmaktadır. Halbuki insandaki her bir duyu ayrı bir âlemin kapısını açar; birinin görevi diğerinden beklenmez.
Mesela, göz, kulağın; burun, dilin görevini yapamaz. İnsan, gözüyle ne yemeğin tadına, ne bülbülün sesine, ne de gülün kokusuna bakabilir. Göz bu organların görevlerini yerine getiremezken, elbette aklın fonksiyonunu da icra edemez.
Malumdur ki, herhangi bir eser, göz ile göründüğü hâlde, ustası akıl ile anlaşılır. “Görmediğime inanmam.” diyen bir insan, bu eserin yapıcısını inkâr durumuna düşer.
Aynen bu örnekte olduğu gibi, sonsuz bir kuvvet, ilim ve sanat ürünü olan bu muhteşem kainatı
seyrettiği hâlde, onun sanatkârını kabul etmeyen insan, ilim ve akıldan uzaklaşmış olur.
(1) bk. Mektubat, Hakikat Çekirdekleri.
yani maşallah felsefeyi de dine bağladınız bir de sitelerden kanıt gösteriyorsunuz pes artık :) felsefede sadece materyalist görüşler yoktur felsefeyi okumadan böyle bir iddiada bulunamazsınız. felsefede sorular önemlidir. bir çok felsefe çeşidi vardır. varlık felsefesi bilim felsefesi ahlak felsefesi vs.
ayrıca materyalist birinin görüşünü almadan kendi kendinize materyalizme laf sokuşturmaya çalışmışsınız. yok gördüklerine inanırlar vs.
ayrıca bilimden de uzak sığ bir bilginiz var. sevgi, öfke gibi birçok duygunun kaynağı BEYİN'dir. kalp değildir. kalbin görevi vücuda kan pompalamaktır başka işlevi yoktur. her ne kadar kalp atışı hızlanıyor diye böyle saçma bir yargıya varıyorsanız da, bu kalp çarpıntısının sebebi de hormonlar ve yine beynin bölgelerinden salgılanan uyarıcılardır. bir nörolog ile konuşursanız eğer, size bu sevgi dediğiniz şeyin beynin hangi tarafından salgılanan bir hormon yüzünden olduğunu gösterecektir. hormonlar ve beynin bölgeleri gayet somuttur.
aynı şekilde akıl dediğiniz şey ne ki? yine beyinde biten bir olgu. zeka akıl gibi kavramlar zaten insanın düşüncelerinin kalitesiyle ilgili bir şeydir. bir şeyi görmek gerekmez evet ama dolaylı yollardan görünür mesela atom altı parçacıkları şuan teknolojisi ile rahatlıkla göremiyoruz diye yok demiyoruz fakat atomları çarpıştırdığımızda etrafa saçılan ve gölge yapan şeylerden yola çıkarak içlerinde daha küçük parçaçıklar olduğunu biliyoruz.
göz ile aklı bir tutmanız da garip olmuş. şöyle düşünün ben sizin beyninizi çıkarırsam ne olur? muhtemelen bedeniniz ölür. fakat beyninizi bir solüsyon içerisine koyarsam yaşamaya devam eder. size bir kuş görmeniz için elektrik sinyalleri verirsem siz kuş gördüğünüze inanırsınız. bu bağlamda siz kuşu gerçek sansanız da akıllı olduğunuzu sansanız da aslında kuş bir elektrik sinyalinden ibarettir. kısacası ben diyorum ki her gördüğümüz de doğru olmayabilir, her görmediğimiz de orda olmak zorunda olmaya bilir.
bunu dine ve yaratıcıya bağlamanız tuhaf. siz bilimden ve ilimden uzak olduğunuz için zaten "ah acaba bu nasıl oldu? bilmiyorum kesin biri yaratmıştır" diyerek kesip atıyorsunuz. acaba hiç biyoloji, genetik, jeoloji vs okudunuz mu? biz bilimcilere göre, eğer hiçbir şey kendi olmuyorsa, yaratıcı da kendi olamaz şeklinde basit bir görüşe gidebiliriz. ha bu arada, zaten tüm bu maddenin nasıl oluştuğu da biliyoruz. diyorsunuz ya "mükemmel" diye. kusura bakmayın, entropi yasalarına göre evren mükemmel değil bir kaos içindedir ve sürekli bir kaosa sürüklenmektedir. tabi bunu astronomi okuyan bilir. en basitinden bir çiçeğe bakıp güzel diyorsanız bir özürlü canlıya veya patlayan bir yıldıza, çarpışan gezegenlere bakmanızı öneririm.
konu sahibesine de önerim şudur böyle araştırmadan uzak birinin yazdıklarına kulak asmamasıdır. felsefe mükemmel bir şeydir insanın görüş açısını genişletir sorular sordurtur, bir çok konuya yorum yapabilecek hale getirir. felsefe demek maddecilik demek değildir. arkadaş sadece o kısma takılmış