- 23 Aralık 2016
- 273
- 501
- 23
Merhaba hanımlar, ablalarım, kardeşlerim. Hepinize hayırlı günler ve geceler diliyorum.
Allah nasip ederse insaAllah, aralık-ocak civarı düğünüm olacak.
Benim sorunum su ki; normalde ayrılık yaklaştıkça üzülür ya insan, bende malesef gittikce tam tersi olmaya başladı
Öncelikle aile yapimdan bahsetmem gerekirse, annem babam ben 10 yaşındayken ayrıldılar. Üniversiteye hazirlandigim senede de 2-3 ay arayla farklı insanlarla evlendiler.
Yapisal olarak bencil insanlar biraz. Evlendikten sonra zaman geçtikçe bu iyice belirginlesmeye başladı ve eşlerine gore şekil alinca da anne baba fonksiyonlarında ciddi azalmalar oldu. (Babamın eşinin çocuğu yok mesela ve babamla yapışık ikiz gibiler. Bu yer yer çok yıpratıcı oluyor; babam da sürekli eşinin gönlünü almamızı istiyor vs, biz ikinci plana atıldık onun için)
Anne babamızın ve eşlerinin nazi niyazı bilhassa beni yıllardır gerdi artık. ve dordu de fitrat olarak o kadar farklilar ki. anne babama ulaşabilmek için önce eşlerine ulaşma zorunluluğu beni o kadar yıprattı ki. babamda annemin 'ası dahi anilmaz, yasak mesela...gibi gibi birikir sürü sey.
çok ağır psikolojik rahatsızlık atlattım hatta bu sebeplerden. okuluma tutundum, cok sevdigim bölümüm toplumda hatri sayılır bir bölüm ve en iyi üniversitesinden bir kac ay once mezun oldum. simdi meslegimi elime almaya çalışıyorum. lakin su ara boşluk beni iyice sıkıştırdı su yüzüne çıktı bastirdiklarim. yıllar içinde hep orada burada kalmak zorunda kaldim. 10 sene boyunca neredeyse her sene yurt, hala, eş dost değiştirdim. Maslow diye bir adamın bir piramidi var belki bilirsiniz, ihtiyaçlar hiyerarşisi. orada der ki, bir insanın kendini gerçekleştirip en iyi seviyeye çıkması için önce fizyolojik (yeme, içme, barınma, giyinme gibi ) sonra güvenlik ihtiyaçlarının karşılanması gerekir. Ben bu ihtiyaçlar noktasında birilerine muhtaç yaşamaktan (bilhassa uvey anne ve baba, ikisi de kendi ebebeynimden fazla kazanıyor) o kadar sıkılmışım ki. Ağır gelmiş bana. Bir de en ufak bir şeyi yüzüne vurmaları yok mu sinirlerini bozduğunda "annelerine gitsinler" veya "babaları alsın bunları" gibi laflar oyle kalbime saplanmış ki, biriktirmişim. kinlendiğimi hissediyorum ister istemez.
İnsanlar azicik paralari makamlari evleri var diye kendini dünyanın sahibi sanıyor arkadaşlar. Ben de devran döner diyorum... ister istemez...
Evliliği bir kurtuluş ya da kaçma olarak görmedim hiçbir zaman belirteyim, o zihniyette değilim esasen. Aceleye hiç getirmedim aylar geçti geç bile kaldık nikah noktasında hatta. Ama bir yuvam olacağı için, birilerinin diliyle de olsa beni kovmaya curet etmeyeceği, kendime ait bir çatım olacağı için sevinmeden de edemiyorum.
Evlenmeye yakın nazları da kavgaları da iyice arttı sanki. anne babalar evlenirken sorun mu çıkartırlar ablalarım hep boyle?
babamı karısının tiplerini çekmemek için haftalardır aramıyorum mesela, su an annemdeyim. Onlarla da biraz once tartıştık.
Beni rahatsız eden şey şu, ben hep onların gönlünü razi etmek odaklı yaşadım ve iyi bir evlat olmak istedim. Bayramlarda üvey annemin hosuna gidiyor mutlu oluyor diye gitmedigim akrabası kalmazdı. Daha neler neler. Fakat simdi işler ters gidiyor ve ben içimde biriktirdiğim öfkeyi bağırarak vs kusuyorum. Özür dahi dilemiyorum haksız da olsam artık. Babamı ve karısını aramıyorum. Adeta "ben size muhtaç değilim" diye bağırmak istiyorum. Aldıkları yatak odasını her seyi başıma kakıyorlar. Artık çok yorgunum. insanlarin yaptıkları iyilikleri başıma kakmasindan midem bulanıyor.
Evlenirken sorunsuz kavgasiz kalp kırmadan evlenip gitmek istemiştim ama olmadi... bundan dolayi cok cok üzgünüm. Ucu mi vesvese basıyor, sen kalp kirdin mutluluğun zedelemeden diye. Fakat susturmayı basariyorum o sesleri şükür.
Sorum su ki ablalarim kardeşlerim, evlenirken insan kendi ailesiyle böyle seyler yaşar mı suçlu ben miyim?
Biraz uzun oldu dertlesme mahiyetinde. Bu bir derdim var'da ilk konum çok bunaldigim için yazdım. Hakkınızı helal ediniz...
Allah nasip ederse insaAllah, aralık-ocak civarı düğünüm olacak.
Benim sorunum su ki; normalde ayrılık yaklaştıkça üzülür ya insan, bende malesef gittikce tam tersi olmaya başladı
Öncelikle aile yapimdan bahsetmem gerekirse, annem babam ben 10 yaşındayken ayrıldılar. Üniversiteye hazirlandigim senede de 2-3 ay arayla farklı insanlarla evlendiler.
Yapisal olarak bencil insanlar biraz. Evlendikten sonra zaman geçtikçe bu iyice belirginlesmeye başladı ve eşlerine gore şekil alinca da anne baba fonksiyonlarında ciddi azalmalar oldu. (Babamın eşinin çocuğu yok mesela ve babamla yapışık ikiz gibiler. Bu yer yer çok yıpratıcı oluyor; babam da sürekli eşinin gönlünü almamızı istiyor vs, biz ikinci plana atıldık onun için)
Anne babamızın ve eşlerinin nazi niyazı bilhassa beni yıllardır gerdi artık. ve dordu de fitrat olarak o kadar farklilar ki. anne babama ulaşabilmek için önce eşlerine ulaşma zorunluluğu beni o kadar yıprattı ki. babamda annemin 'ası dahi anilmaz, yasak mesela...gibi gibi birikir sürü sey.
çok ağır psikolojik rahatsızlık atlattım hatta bu sebeplerden. okuluma tutundum, cok sevdigim bölümüm toplumda hatri sayılır bir bölüm ve en iyi üniversitesinden bir kac ay once mezun oldum. simdi meslegimi elime almaya çalışıyorum. lakin su ara boşluk beni iyice sıkıştırdı su yüzüne çıktı bastirdiklarim. yıllar içinde hep orada burada kalmak zorunda kaldim. 10 sene boyunca neredeyse her sene yurt, hala, eş dost değiştirdim. Maslow diye bir adamın bir piramidi var belki bilirsiniz, ihtiyaçlar hiyerarşisi. orada der ki, bir insanın kendini gerçekleştirip en iyi seviyeye çıkması için önce fizyolojik (yeme, içme, barınma, giyinme gibi ) sonra güvenlik ihtiyaçlarının karşılanması gerekir. Ben bu ihtiyaçlar noktasında birilerine muhtaç yaşamaktan (bilhassa uvey anne ve baba, ikisi de kendi ebebeynimden fazla kazanıyor) o kadar sıkılmışım ki. Ağır gelmiş bana. Bir de en ufak bir şeyi yüzüne vurmaları yok mu sinirlerini bozduğunda "annelerine gitsinler" veya "babaları alsın bunları" gibi laflar oyle kalbime saplanmış ki, biriktirmişim. kinlendiğimi hissediyorum ister istemez.
İnsanlar azicik paralari makamlari evleri var diye kendini dünyanın sahibi sanıyor arkadaşlar. Ben de devran döner diyorum... ister istemez...
Evliliği bir kurtuluş ya da kaçma olarak görmedim hiçbir zaman belirteyim, o zihniyette değilim esasen. Aceleye hiç getirmedim aylar geçti geç bile kaldık nikah noktasında hatta. Ama bir yuvam olacağı için, birilerinin diliyle de olsa beni kovmaya curet etmeyeceği, kendime ait bir çatım olacağı için sevinmeden de edemiyorum.
Evlenmeye yakın nazları da kavgaları da iyice arttı sanki. anne babalar evlenirken sorun mu çıkartırlar ablalarım hep boyle?
babamı karısının tiplerini çekmemek için haftalardır aramıyorum mesela, su an annemdeyim. Onlarla da biraz once tartıştık.
Beni rahatsız eden şey şu, ben hep onların gönlünü razi etmek odaklı yaşadım ve iyi bir evlat olmak istedim. Bayramlarda üvey annemin hosuna gidiyor mutlu oluyor diye gitmedigim akrabası kalmazdı. Daha neler neler. Fakat simdi işler ters gidiyor ve ben içimde biriktirdiğim öfkeyi bağırarak vs kusuyorum. Özür dahi dilemiyorum haksız da olsam artık. Babamı ve karısını aramıyorum. Adeta "ben size muhtaç değilim" diye bağırmak istiyorum. Aldıkları yatak odasını her seyi başıma kakıyorlar. Artık çok yorgunum. insanlarin yaptıkları iyilikleri başıma kakmasindan midem bulanıyor.
Evlenirken sorunsuz kavgasiz kalp kırmadan evlenip gitmek istemiştim ama olmadi... bundan dolayi cok cok üzgünüm. Ucu mi vesvese basıyor, sen kalp kirdin mutluluğun zedelemeden diye. Fakat susturmayı basariyorum o sesleri şükür.
Sorum su ki ablalarim kardeşlerim, evlenirken insan kendi ailesiyle böyle seyler yaşar mı suçlu ben miyim?
Biraz uzun oldu dertlesme mahiyetinde. Bu bir derdim var'da ilk konum çok bunaldigim için yazdım. Hakkınızı helal ediniz...